Megakentlerin en büyük sorunlarının başında trafik kargaşası geliyor.  Dünyanın bütün büyük kentlerinde hızlı kentleşmenin ve ulaşım araçlarının artmasının sonucu olarak okuyan, çalışan herkes yollarda uzun saatler geçirmek zorunda kalıyor.  Washington gibi İstanbul da bu megakentlerden biri. Washington’daki Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI)  EMBARQ adlı programıyla İstanbul’da sürdürülebilir kent ulaşımı projesi yürütüyor. EMBARQ Türkiye Programı Direktörü Sibel Bülay aynı zamanda geçtiğimiz günlerde 19’uncu Washington Çevre Filmleri Festivali’nde gösterilen Aslıhan Ünaldı’nın “Overdrive: Istanbul in the New Millenium” filminin Enstitü tarafından sponsor edilmesini sağlayan ulaşım uzmanı. Hatırlayacaksınız Washington Çevre Filmleri Festivali’nden söz ederken bu filmi izleyip yönetmen ve yapımcılarıyla konuşacağımı yazmıştım. Sibel Bülay’la yaptığım söyleşiyi izleyebilirsiniz bugün. Daha sonra New York’tan filmin yönetmeni Aslıhan Ünaldı’yla da sohbet edeceğiz.

EMBARQ’ın Türkiye Sürdürülebilir Ulaşım Merkezi SUM-Türkiye Direktörü Sibel Bülay tam bir İstanbul aşığı. “İstanbul” derken gözleri parlıyor, kalbi daha hızlı çarpıyor. Amerika’nın Sesi-VOA stüdyosunda konuğumuz oldu, çok da yakın olmayan Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden VOA’ya yürüyerek geldi, hiç üşenmeden. Hemen o akşam da Türk Hava Yolları’yla İstanbul’a döndü. Gerçi reklama giriyor ama, burada söylemeden geçemeyeceğim, THY’nın Washington’dan TR’ye uçması harika bir olay! Yıllardır bekliyorduk, sonunda başladı ve gidip gelen herkes memnun şimdilik, fiyatlar biraz yüksek olsa da. Ben daha denemedim ama ilk fırsatta düşünüyorum.
Sibel Bülay, sorularımı içtenlikle yanıtladı ve “insan”ın ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Hem İstanbul hem de “insan” için çarptığını kalbinin görmek zor değil. “Çevre”nin korunması gerektiğini söyledi sık sık. Bisikletle ulaşımı teşvik ettiklerini anlattı ve Türkiye’de aslında oldukça eski ve köklü bir bisiklet kültürü olduğunu hatırlattı. Ben de eski bir bisikletsever olarak katılıyorum. İlkokulu bitirdiğim yıl babamın taksitle aldığı İtalyan malı bisiklet günlerce arkadaşlarım arasında konuşulmuş, bana özel ilgi gösterilmesine neden olmuştu. Sonraları kızlar aramızda adeta bir bisiklet ordusu kurmuş ve okul sonrası günde birkaç saat bisiklete binmeye başlamıştık. İyi spordu doğrusu! Amerika’da bisikletin çok yaygın olduğunu söylemekte yarar var. İşe bisikletle gidip gelen arkadaşlarımız olduğu bir gerçek. Ani bir yağmura yakalanıp ıslanmadıkları sürece bisiklet ve de tabii motosikletlerini (çünkü motosiklete binen arkadaşlarımız da var-Motosikletli Kız adlı bloğumuza bakın derim) çok zevkli bir yolculuk yaptıklarını anlatıyorlar. Buarada Amerika’nın megakentlerinden Washington’da da ciddi bir trafik sorunu olduğu bir gerçek. Sabah ve akşam işe gidip gelirken birkaç saat harcıyoruz hergün. Birkaç gün önce ofise giderken Kiraz Festivali turist trafiğinin içinde kaldım ve  10 dakikalık yolu bir buçuk saatte katettim! Bunun için burada çok yaygın olan bir uygulama ekspres yol uygulaması. Bazı yollarda araçta iki, bazılarında 3 kişi bulunmasını gerektiren ekspres yollar da son zamanlarda araç sayısının ve nüfusun artmasına bağlı olarak yetersiz kalıyor. Ekspres yol maceralarını daha sonraya bırakalım!

Megakentlerde yaşayan sevgili okurlar,  İstanbul’la ilgili sohbetimizi izleyin ve  yorumlarınızı yazın.  Evden okula ve işe giderken ne kadar zaman harcıyor ve hangi araçları kullanıyorsunuz? Cevap veren ilk beş okurumuza  küçük birer VOA armağanı yollayacağım, söz. Yolunuz açık, sabrınız bol olsun!