Herşeyin dijitalleştiği, Britannica ansiklopedisinin bile baskıdan internete geçtiği, e-kitap sayısının giderek arttığı günümüzde yeni çıkan kitaplar gözümüzden kaçabiliyor. Tabii eğer dijitalleşmemişse! Bu yüzden Türkiye’yle Amerika arasında güzel bir köprü olan bir çalışmayı okumadıysanız okuyun diye dikkatinize getirmek istedim bugün. Çünkü olay Washington kaynaklı. Şimdi gelin birlikte belki de çoğunuzun henüz doğmamış olduğu 1980’li yılların başlarına dönelim. 1982’de yılında Washington Post gazetesinde ABD’li gazeteci Clarence Streit’i tanıtan bir yazı çıktı. Streit’le yapılan bir söyleşiye dayanan yazıda, Streit’in genç bir gazeteci olarak Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye’ye gittiği ve Atatürk’le konuştuğu da anlatılıyordu. O günlerde ben de eşimle birlikte evine gidip Clarence Streit’le tanıştık ve anlattıklarından çok etkilendik.
Sonra 2009’da Princeton Üniversitesi Atatürk Kürsüsü Başkanı Osmanlı Tarihi Profesörü Heath Lowry, Washington’daki Türk Büyükelçiliği’nde Streit’le ilgili bir konuşma yaptı. 3 Mart 1921’de Mustafa Kemal Paşa ile Ankara Garı’nın karşısındaki konutunda söyleşi yapan Amerikalı gazeteci Clarence Streit’ın yayınlanmamış anılarını tanıttı, Streit’in Anadolu gezisini anlatırken Amerikalı gazetecinin çektiği 300 fotoğraftan örnekler gösterdi. Streit, Türkiye’den Amerika’ya döndüğü zaman Anadolu notlarını “The Unknown Turks”, “Bilinmeyen Türkler” adıyla yayınlatmak istemiş ama yayıncı bulamamış. Heath Lowry, 2009’da, Washington’daki Türk Büyükelçiliği’ndeki konuşmasında Clarence Streit’e verdiği sözü tutarak, notlarını kitap olarak yayınlayacağını söylemişti, sözünü tuttu.
Streit ile 1983’te deneyimli gazeteci 87 yaşındayken tanıştığını anlatan Lowry, “1925’te Türkiye’den ayrılmış ve bir daha da gelmemiş. Ben tanıştığımda hâlâ bu kitabı düşünüyordu. Bana rica etti. ‘Ölmeden önce bu kitabın hem Türkçe hem de İngilizce yayınlanmasını görmek istiyorum’ dedi. Bana önce yazdığı nüshaları verdi. Birtakım işler araya girdi. 25 senenin sonunda o notlar kitabı oluşturdu. Bu kitap Anadolu’nun gerçek yüzünü gösteriyor” diyor. Lowry, neden 25 yıl beklediğini de şöyle anlatıyor: “Bir gün, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy beni büyükelçilikteki 10 Kasım anma toplantısına davet etti. Orada bir konuşma yapmamı istedi. Ben başkalarının söylediklerini tekrarlamak istemediğim için ‘yeni bir şey varsa o zaman konuşurum’ dedim. Ama Şensoy israr edince aklıma Streit’in yazdıkları geldi. ‘Onlardan birşeyler çıkarabilirim’ dedim. Sonra fotoğraflar nerede diye araştırdım ve onları Kongre Kütüphanesi’nde buldum. O zaman bunun bir kitap olacağını düşündüm. Çünkü resimlerle bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Yani bir 10 Kasım konuşması bir kitaba dönüştü.”
Princeton Üniversitesi Atatürk Kürsüsü Başkanı olan Tarih Profesörü Heath Lowry, bir süredir Bahçeşehir Üniversitesi’nde ders veriyor. Kitap da Bahçeşehir Üniversitesi tarafından yayınlandı. Alın okuyun derim. Çünkü Amerikalı gazetecinin gözüyle Kurtuluş Savaşı tarihine ve Mustafa Kemal Atatürk’e bakmak çok ilginç. Heath Lowry, 1920’lerde Philadelphia Public Ledger Gazetesi’nin muhabiri olan Clarence Streit’le 1983’de Washington’da tanışmış ve notları ondan almış. Amerikalı gazeteci Clarence Streit, 90 yıl önce, 1921 yılında, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk kuvvetlerinin karargahı Ankara’ya gidip Mustafa Kemal’le tanıştıktan sonra, “Tarih, Mustafa Kemal Paşa’yı yeni Türk devletinin kurucusu olarak tanıyacak” diye yazmış. Streit, “Böyle insanlara çok az rastlanır. Kendine güvenli, idealist, kültürlü, doğuştan lider.. Uğruna can verilebilecek bir lider… Onunla konuştum ve halkının ona neden güvendiğini anladım,” demiş.
Kitapta, Streit’in 1921’de İstanbul’a geldiğini belirten Lowry şunları anlatıyor: “Ben Ankara’ya gitmek istiyorum dediğinde herkes kendisine deli gözüyle bakıyor. İmkansız diyorlar. Ama o yola çıkıyor. Amerikan Harp Gemisi’yle Samsun’a kadar gidiyor. Orada Mustafa Kemal’e bir telgraf çekilerek Streit’in Ankara’ya gelip kendisiyle görüşmek istediği iletiliyor. Mustafa Kemal ‘gelsin’ diyor. Ama ‘gelsin’ demek kolay. Savaş yılları. Zor şartlar altında tercümanıyla birlikte yola koyuluyor. Çorum’a kadar bir kamyonetle geliyor. Orada iki gece Ceritmüminli diye bir köyde kalıyor. Köylülere yeni durum karşısında neler düşündüklerini soruyor. Bu nokta önemli çünkü bu zamana kadar halkın ne düşündüğü konusunda hiçbir bilgimiz olmadı. O, köylülerle beklentileri, Mustafa Kemal hakkında düşündüklerini konuşuyor. İki ayda Anadolu’da şehirlerde ve köylerde yaşayan insanların anlattıklarını yazıyor. Nereye gitse çok enteresan bir tablo karşısına çıkıyor. Sonrasında Çorum’dan bir yayla arabasıyla altı gün altı gece süren bir seyahatle Ankara’nın Yahşihan ilçesine varıyor.
Bir Amerikan savaş gemisi ile İstanbul’dan Samsun’a geçen Streit, Osmanlıca basın kartı ve Azerbaycanlı bir mihmandarla Merzifon, Yozgat’tan sonra kağnılar ve trenle zor bir yolculuktan sonra Ankara’ya ulaşıyor. 17 gün süren bir yolculuktan sonra, Streit 6 Şubat 1921’de o zamanlar nüfusu 25 bin olan Ankara’da üç hafta kalmış ve 3 Mart 1921 günü Mustafa Kemal’le tanışmış. Mustafa Kemal, Fransızca bilen Streit’in 19 yazılı sorusuna dokuz sayfa Fransızca cevap hazırlamış, sonra da iki saat süren söyleşi gerçekleşmiş. Clarence Streit, Mustafa Kemal’den çok etkilenmiş, onun hakkında şunları yazmış: “Beni Türk konukseverliğiyle karşıladı. 2 saat boyunca rahatça Fransızca konuştu. 40 yaşındaydı ama daha genç gösteriyordu. Geniş alnı, ağız ve çene yapısıyla bir savaşçının hatlarına sahipti ama onu gözlüklü ve kalpaksız gördüğünüzde bir profesör izlenimi veriyordu. Yaşam biçimi ve liderliğinde gösterişten, kendini beğenmişlikten eser yoktu.”
Mustafa Kemal, Streit’a, dinle siyaseti karıştırmadıklarını, “Türkler’in fanatik olmadığını” anlattıktan sonra, Amerika’dan dostluk ve maddi yardım beklediklerini söylemiş. Bundan altı yıl sonra, Amerika’yla Türkiye arasında diplomatik ilişki kurulmuş. Amerikalı gazeteci, Ekim 1923’te Türk Kuvvetleri İstanbul’a girdiğinde Türkiye’ye dönmüş, kutlamaları izlemiş, ancak Mustafa Kemal’le bir daha karşılaşmamış.
Mustafa Kemal Atatürk 1923’te ve 1927’de iki kere TIME Dergisi’ne kapak oldu. Amerikalı gazeteci Clarence Streit de, 1950’de TIME’ın kapağında yer aldı.
1986’da 90 yaşında ölen Missouri doğumlu Clarence Kirschmann Streit, aynı zamanda Amerika-Avrupa yakınlaşmasında önemli rol oynayan bir aktivistti. 1929’da dünyadaki tüm demokrasileri Amerikan tarzı federal bir birlik içinde birleştirecek iddialı bir projenin savunuculuğunu yapıyordu. Streit, NATO’nun siyasi bir birlik haline gelmesi için çalışan Atlantik Birliği Komitesi’nin kurucusuydu. Bu örgüt bugün de Streit Konseyi olarak faaliyet gösteriyor.
Kitapta 1921 döneminde Anadolu’ya ait daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflar, Mustafa Kemal ile yine aynı tarihlerde yapılmış bir söyleşi ve özel fotoğrafları yer alıyor. Clarence K. Streit’ın notları ve fotoğraflarından yola çıkılarak yayıma hazırlanan kitap, Heath W. Lowry imzasıyla Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları’ndan çıktı. Lowry tarafından gözden geçirilmiş, hazırlanmış ve notlandırılmış haliyle Streit’ın kitabı az bilinen konulara fotoğraflar aracılığıyla ışık tutuyor.
8 Mart’ta Şafak Pavey’e Ödül
Yine bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaşıyoruz. Kadına karşı şiddetle ilgili haberler içimizi acıtıyor. Kadına karşı şiddetin her geçen gün artması kaygı yaratıyor. Türkiye’deki rakamlar son sekiz yıl içinde 4 binden fazla kadının aile bireylerinin şiddetine maruz kalarak öldüğünü gösteriyor. 8 Mart’ın ilk haberleri de öldürülen kadınlarla ilgili Türk medyasında. Buarada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kadına karşı şiddete ağır cezalar getiren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümünü kabul etti. Bugün de tamamı geçti TBMM’den.
Yeni yasa, şiddet uygulayan kişiye elektronik kelepçe veya bileklik takılarak önlem alınabilmesi, mağdur olan kadının varsa çocuklarına kreş imkanı sağlanması, korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması halinde kimlik ve diğer bilgi ve belgeleri değiştirilebilmesi, hakkında tedbir kararı erilen kişiye zorlama hapis uygulanabilmesi, şiddet uygulayan kişinin silahına el konulması gibi düzenlemeler getiriyor. Görüşmeler sırasında verilen önergelerin kabul edilmesiyle tasarıda bazı değişiklikler yapıldı. Buna göre, hakim kararı ile teknik araç ve gereçler kullanılarak tedbir kararları izlenebilecek. Ancak, konuşmaları dinleme, izleme ve kayıt altına alma gibi işlemler yapılmayacak. Bu yöntem, kişinin bulunduğu yerin tespiti ve yerinin elektronik ortamda izlenmesiyle sınırlı tutulacak.Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasa tasarısı görüşülürken iktidar ve muhalefet partilerinin ilk kez aynı konuyu savunduğu, kadına karşı şiddeti önlemenin şart olduğu konusunda birleştiği görüldü.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Araştırmacısı Emma Sinclair-Webb: “TR’de kadına karşı şiddeti önleme çalışmalarını izlemeye devam edeceğiz”
Yeni yasa tasarısının önemli ilerlemeler getireceğini belirten Sinclair-Webb, ancak uygulamanın son derece önemli olduğuna dikkati çekti. Eski yasanın sadece evli kadınları koruyacak şekilde düzenlendiğini hatırlatan Emma Sinclair-Webb, telefonla yaptığımız söyleşide, yeni tasarının kadını ve çocuklarla diğer aile bireylerini de kapsamı içine almasını memnunlukla karşıladıklarını söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, sığınak sayısının arttırılması, emniyet ve savcılıklarda kadın konusunda uzman personel bulunmasının gereğine inanıyor. Emma Sinclair-Webb bu konularda ilerleme sağlanması yönünde de Türk hükümetinin çalışması gerektiğini vurguluyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkilisi Sinclair Webb, önümüzdeki aylarda çıkacak yasanın uygulanmasını çok yakından izleyip bir rapor hazırlayacaklarını da söyledi.
CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey’e ABD’den Ödül
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde başka güzel haberler de var. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Şafak Pavey, bugün Washington’da ABD Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlenen törende Bakanlığın “Kadın Cesaret Ödülü” aldı. Şafak Paley ödülü alan on kadından biri. Yürekten kutluyoruz Şafak Pavey’i. Törene Michelle Obama da katıldı. Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanı olmasından sonra Amerika, tüm dünyada kadın haklarının korunması için özel programlar geliştirdi. Bu programlardan biri de 2007’den bu yana verilen “Kadın Cesaret Ödülü” oldu. Ödül için bu yıl tüm dünyadan 10 kadın seçildi.
Geçen yıl Nobel Barış Ödülü alan iki kadın, Leymah Gbowee ve Tawakkol Karman’ın da hazır bulunacağı törende, Pavey’le birlikte ödül alacak kadınlar şunlar:
– Afganistan’dan Maryam Durani – Kandahar Bölgesel Konseyi üyesi
– Brezilya’dan Binbaşı Pricilla de Oliveira Azevedo – Rio de Janeiro Polis Teşkilatı
– Burma’dan Zin Mar Aung – siyasi eylemci
– Columbia’dan Jineth Bedoya Lima – gazeteci
– Libya’dan Hana Elhebshi – siyasi eylemci, mimar
– Maldivler’den Aneesa Ahmed – cinsiyet temelli şiddete karşı eylemci ve eski Kadın İşleri Bakan Yardımcısı
– Pakistan’dan Shad Begum -insan hakları savunucusu ve Kadın Refahı Birliği kurucusu
– Suudi Arabistan’dan Samar Badawi – kadın hakları savunucusu
-Sudan’dan Hawa Abdullah Mohammed Salih – kadın hakları savunucusu
Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Namık Tan’ın Mesajı
Foto:EMBASSY OF THE REPUBLIC OF TURKEY
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Büyükelçi Tan’ın mesajı şöyle:
“Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne benimsediğimiz amaç, ilke ve değerler sayesinde, toplumumuzun temelini teşkil eden kadınlar bugün toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın muhtelif alanlarında aktif şekilde rol almaktadırlar.
Türk milleti halihazırda dünya çapında tanınan iş kadınları, bilim kadınları, kadın sanatçı ve sporcular yetiştirmiştir. Bugün Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’ne ve Ek Protokolü’ne taraf olan, ayrıca, Kadına Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’nde bir üyeyle temsil edilen Türkiye, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı sırasında kadına karşı şiddet alanında ilk uluslararası belge olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin hazırlıklarına da öncülük etmiş ve bu Sözleşme’yi imzalayan ve meclisinde onaylayan ilk ülke olmuştur.
Diğer yandan, Dünya Kadınlar Günü’nü, kadın haklarına toplumumuzda ve dünya çapında dikkat çekilmesi ve bu konuda harekete geçme çağrısında bulunulması için değerli bir fırsat olarak görüyorum. Zira, gerek ülkemizde, gerek dünyada kadın hakları konusunda atılması gereken önemli adımlar bulunmaktadır. Unutmamalıyız ki, kadınların kalkınması, toplumların kalkınması demektir ve bir ülkenin kalkınmışlık düzeyi, o ülkenin kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konusunda kaydettiği ilerlemeyle de ölçülmektedir. Kadın hakları konusunda bugüne değin attığımız olumlu adımlar, bizi bu doğrultuda daha fazla çalışmaya, var olan sorunları ilgili kişi ve kuruluşların katılımıyla tespit etmeye ve birlikte bu sorunlara kalıcı çözümler üretmeye teşvik etmektedir.
Bu vesileyle, özverili çabalarıyla gerek ABD’nin bugün bulunduğu yere gelmesinde gerek Türk kadının ABD’nde layıkıyla temsil edilmesinde çok önemli bir role sahip olan Türk-Amerikan toplumunun kadın üyelerine, eşlerimize, annelerimize, kadın meslektaşlarımıza ve erkek mensuplarımızın eşlerine bu yaşamsal katkıları için bir kez daha teşekkür eder, Dünya Kadınlar Günlerini en içten duygularla kutlarım.”
Mart ayı Amerika’da Kadın Tarihi Ayı (Women’s History Month) olarak kutlanıyor, ay boyunca çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu nedenle bloğumda bu ay sık sık kadın konusuna değineceğim. Haberiniz ola!
Gelecek yıl 8 Mart Kadınlar Günü’nde kadına şiddetin azaldığı bir dünyada yine birlikte olmak umuduyla. Hepimizin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Araştırmacısı Emma Sinclair Webb’le söyleşiyi dinlemek için:
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yeni yasa tasarısıyla ilgili görüşleri için:
Çoğumuz sosyal medyanın ne kadar yayıldığını görüyoruz. Ama kaçımız işi sayılara dökünce bu sosyal medya araçlarının gücünü biliyoruz?Facebook’lar, Twitter’lar tamam da en etkili paylaşım araçlarından birinin sadece yedi yıllık geçmişe sahip YouTube olduğunu da kabul etmek gerek.YouTube çok yaygın bir video paylaşım sitesi. Ünsüzleri bir şarkıyla üne kavuşturan, en komik kedi köpek görüntüleriyle hepimizi gülümseten, komedilerle milyonları kahkahaya boğan YouTube videoları günümüzün vazgeçilmez eğlencelerinden. YouTube’la ilgili bilgileri derlerken ben de sayıların böylesine büyük olduğunu bilmiyordum doğrusu. Gelin birlikte gözden geçirelim.
YouTube 2005 yılında, o zamanlar PayPalinternet ödeme sisteminde çalışan girişimci üç genç tarafından kurulmuş bir video paylaşım sitesi. Gençlerdeki bu girişimcilik ruhuna hayran olmamak elde değil. Geçen gün NTV’de Oğuz Haksever iki gençle söyleşi yapıyordu. 33 bin liraya 26 ülkeyi gezmiş gençler, resim ve video çekmişler, çok ilginç yerler görmüşler. Haksever bir ara mesleklerini sordu, “mühendisiz” dediler. Zaten bu bilgisayar mühendislerinde birşey var. Benim oğlum da öyle olduğu için biliyorum. Okulunu bitirdi, işe girdi, evlendi. Tam oh ne güzel düzenli bir hayatı var diye düşünürken, dünyayı gezmek ve gördüklerini yazmak istediğini söyleyerek yollara düştü, modern seyyah oldu. Tabii cesaretimiz olmasa da böyle çılgınlıklar yapabilmek isterdik çoğumuz. Neyse, nereden nereye geldik. Konumuza dönelim yine. Evet, üç girişimci ve akıllı genç 2005 yılında başlatmış YouTube’u. YouTube’a video yükleyebiliyor, sunulan videoları izleyebiliyor ve paylaşabiliyorsunuz. YouTube’un merkezi California’nın San Bruno kentinde. Adobe Flash Video ve HTML5 teknolojisi kullanarak kullanıcıların ürettiği videoları paylaşıyor, bunlar arasında kısa film, müzik klipleri ve TV klipleri de bulunuyor. Amatör ve profesyonel videolar bulmak mümkün YouTube’da. YouTube aboneleri sayısız video izleme ve indirme hakkına sahip, abone olmayanlarsa sadece video izleyebiliyor. Çocuklar ve gençler için uygun olmayan videolar sadece 18 yaşın üstündeki abonelerin hizmetine sunuluyor.
2006 yılının Kasım ayında Google, YouTube şirketini 1 milyar 65 milyon dolara satın aldı, o günden beri YouTube Google’a bağlı olarak hizmet veriyor.
Kuruluş Tarihi
14 Şubat 2005
Kurucuları
Steve Chen, Chad Hurley, Jawed Karim
Merkezi
901 Cherry Ave, San Bruno California, United States
Hizmet Alanı
Tüm Dünya
Geçmişi
Bağımsız (2005–2006)
Google (2006–Bugüne kadar)
Sloganı
“Broadcast Yourself” / “Kendini Yayınla”
YouTube’la ilgili ilginç bilgiler
Her dakika YouTube’a 48 saatlik video yükleniyor ve bu da hergün yaklaşık 8 yıllık görüntü yüklendiği anlamına geliyor
Günde 3 milyar YouTube videosu izleniyor
Kullanıcılar YouTube’a her hafta 240 bin adet uzun metrajlı film yüklüyor
Her ay YouTube’a yüklenen video miktarı üç büyük Amerikan televizyon kanalının 60 yılda ürettiği videodan daha fazla
YouTube trafiğinin yüzde 70’i Amerika dışından geliyor
YouTube 25 ülkede 43 dilde faaliyet gösteriyor
YouTube kullanıcılarının yaş grubu 18-54 yaş arasında
YouTube videoları 2010 yılında 700 milyar defadan fazla kullanıldı
YouTube’u her ay 800 milyon yeni kullanıcı ziyaret ediyor
2007 yılında hizmete sunulan YouTube Ortak Programı (Partner) şu anda 22 ülkede 20 binden fazla katılımcıya sahip.
YouTube ortaklarına her yıl milyonlarca dolar ödüyor
YouTube ortaklarından yüzlercesi altı haneli rakamlarda gelir elde ediyor, ayda 1,000 doların üzerinde geliri olan ortakların sayısı 2010 yılından buyana yüzde 300 arttı
YouTube’un reklam geliri de bir yıl içinde %300 arttı
Geçen yıl YouTube’a reklam verenlerin sayısı 10’a katlandı
YouTube videolarının yaklaşık %10’u HD kalitesinde
17 milyon kişi YouTube hesaplarını en az bir sosyal medya paylaşım sitesine bağlamış durumda (Facebook, Twitter, Orkut, Buzz gibi)
Her hafta 100 milyon kişi YouTube’la ilgili sosyal paylaşım yapıyor (videoları beğeniyor, paylaşıyor, yorum yazıyor)