Gökkuşağı

Hollywood, Siyaset ve Genler

Amerika’da  siyasi parti kurultaylarının heyecanının yaşandığı bugünlerde konu o kadar çok ki, insan neyi yazacağına karar veremiyor. Cumhuriyetçi Parti kurultayının ilk gününe gölge düşüren Isaac kasırgasının, yön değiştirip yedi yıl sonra yeniden New Orleans’ı vurmasını mı yazsam, Ann Romney’nin duygusal konuşmasını mı, yoksa Mitt Romney’i protesto gösterilerini mi, ya da Hollywood ünlülerinin siyasi tercihlerini mi? Gelecek hafta Kuzey Carolina’nın Charlotte kentindeki parti kongresine hazırlanan Demokratlar’dan mı söz etsem yoksa? Michelle Obama’nın eşinin kampanyasında son haftalarda daha ön planda bir rol üslenmesini mi ya da?

Tampa’ya gitmediği halde Hollywood’un Oscarlı oyuncu ve yönetmeni Clint Eastwood Cumhuriyetçiler’e destek veriyor. Mitt Romney’i desteklemek için Tampa’ya giden, Oscarlı ünlü aktris Angelina Jolie’nin babası, yine Oscarlı aktör Jon Voigt oldu. Voigt, koyu bir Cumhuriyetçi. Oyunculuk da genetik mi dersiniz? Angelina Jolie, babası Jon Voigt, Hollywood starları. Angeline Jolie’nin annesi de eski bir oyuncu. Babası Cumhuriyetçi ama Angelina Jolie’yle eşi Brad Pitt’in  Demokrat Partili olduğu söyleniyor.



Dönelim genlere. Amerika’nın Sesi’nden Jessica Berman yeni bir araştırmayı getiriyor gündeme. Siyasi eğilimlerle genler arasında bir bağlantı var mı dersiniz? Yıllardır politikacılar ve uzmanlar, siyasi eğilimlerin sosyal çevrenin, ailenin etkisiyle geliştiğini savunuyor. Anneniz babanız hangi partiyi tutuyorsa, sizin de o partiyi destekleme olasılığınızın yüksek olduğu düşünülüyor. Ama yeni bir araştırma bu yaygın inancı çürütür nitelikte.

Amerika’nın en saygın üniversitelerinden Rhode Island eyaletindeki Brown Üniversitesi araştırmacısı Rose McDermott, aile, arkadaşlar,  çevre gibi sosyal faktörlerin kişinin siyasi eğilimlerini etkileyebileceğini ancak esas faktörün biyolojik yani genetik olduğunu savunuyor. Siyaset Bilimi profesörü olan McDermott, Amerika ve Avustralya’da aynı anda yapılan araştırmalara dayandırıyor bu tezi. Araştırma, aynı DNA’ya sahip olan  yumurta ikizleri üzerinde yapılmış. Bu ikizlerin yüzde 60’ının aynı siyasi görüşleri taşıdığı görülmüş. Sonuçları Trends in Genetics dergisinde yayınlanan araştırma, McDermott’a göre, siyasi eğilimleri etkileyen genetik faktörlerin güçlü olduğunu gösteriyor. Oysa aynı yumurta ikizi olmayan ikiz kardeşlerde-ki bunların DNA’lari yani genetik özellikleri birbirinden farklı-farklı siyasi görüşlere sahip olma yüzdesi çok daha yüksek. Araştırma çok yeni ve bu alanda daha çok sayıda denek içeren çalışmalar gerekiyor. Ama ilginç sonuçlar çünkü genlerin siyasi tercihleri etkilemesi demek, seçim sonuçları üzerinde de etkili olmasi demek! Siyasetçiler bu araştırmadan nasıl yararlanırlar, bilinmez….

Amerika’da başkanlık seçimi 6 Kasım’da. Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylar Mitt Romney ve Başkan Barack Obama arasında başa baş bir çekişme var. Önümüzdeki haftalar seçimin kaderini belirleyecek önemde. İzleyelim bakalım, genler seçmenin tercihinde ne kadar etkili olacak. Ne dersiniz, sizce siyasi eğilimlerle genler arasında bağlantı var mı?

 

 

ABD’de En Çok Kazandıran Meslekler

Çalışma İstatistikleri Dairesi geçtiğimiz günlerde Amerika’da yılda en az ve en çok kazandıran meslekleri açıkladı. En düşük ücretler hizmet sektöründe görülüyor. En az kazandıran 10 işin altısı otel ve lokantalarda mutfak işleri. En çok kazandıranlarsa tıp alanında. Son yıllarda üniversite mezunlarının ikinci bir meslek edinmek için okula dönmelerinin nedeni de bu, daha çok kazandıran mesleklere yönelmek. Bir de iş bulamama korkusu yüzünden gençler mezun olduktan sonra hemen iş aramak yerine okumaya devam etme tercihini kullanıyor. Buarada geçici işlerde çalışıyor. Radikal meslek değişikliği yapanlar da var. Örneğin aldığı paradan ve yaptığı işten tatmin olmayan bir memur, hemşire olmaya, aynı şekilde bir öğretmen avukat olmaya karar verebiliyor. Bunu giderek daha sık görüyoruz çevremizde son yıllarda.

En Çok Kazandıran 5 Meslek
1. Anestezi uzmanı $234,950
2. Cerrah $231,550
3. Kadın Doktoru $218,610
4. Dişçi $217,380
5. Ortodontist $204,670


Buna şaşmamak gerek. Çünkü Amerika’da tıp en uzun ve zor eğitim gerektiren meslek dalı. Sekiz yıl sürüyor en az. Tıp fakültelerine girmek de hiç kolay değil. Ancak mesleğe başladıktan sonra tıp sektöründe çalışan uzmanlar, emeklerinin karşılığını alıyor.

En Az Kazandıran 5 İş
1- Fast-food aşçısı $18,720
2- Garson $18,790
3- Bulaşıkçı $18,840
4- Şampuancı $19,130
5- Kafeterya İşçisi $19,450

Bu rakamlar eğitimin önemini bir kez daha gösteriyor. İyi eğitim gerektiren mesleklere sahipseniz, kazancınız da ona göre oluyor. Onun için ne yapıp edin, daha çok okuyun, çocuklarınızın eğitimine de önem verin ki sizden daha iyi yaşayabilsinler. Buarada hepinize mutlu bayramlar sevgili okurlar. Esen kalın!

 

Kayıtsız Göçmen Gençleri Kurtarma Planı

Amerika’da yaklaşık 11 milyon 200 bin yasadışı göçmen yaşıyor.  Obama Yönetiminin son göçmenlik kararı sayesinde 1 milyon 400 bin kişi sınırdışı edilmekten kurtulabilir. Washington’daki PEW Hispanik Araştırmalar Merkezi’nin tahminlerine göre, ABD’de 18-30 yaş arasında 700 bin kayıtsız göçmen var. Bunlar çocukken Amerika’ya gelip liseyi bitirmiş olan ve üniversiteye devam eden öğrenciler.  700 bin de 18 yaş altında olan öğrenci mevcut.  Bunların  150 bini de  lise öğrencisi. Obama yönetiminin ilk iki yılında yaklaşık 400 bin kayıtsız göçmen sınırdışı edildi. Bu, Bush yönetiminin ikinci döneminde sınırdışı edilen göçmenlerin oranında yüzde 30 fazla. 2010 yılında sınırdışı edilenlerin yüzde 97’si Latin kökenliydi. Zaten kayıtsız göçmenlerin yüzde 81’i Hispanik. Başkan Obama’nın gençler için sınırdışı olayını durdurma kararından 1 milyon 400 bin kayıtsız göçmen yararlanabilir. Bunun için başvurular alınıyor.

Başkanlık seçimlerine üç ay kala, Demokrat ve Cumhuriyetçi başkan adayları arasındaki çekişmeli kampanyada ekonomi kadar göçmenlik reformu konusu da önem taşıyor. Hatta, kamuoyu yoklamaları adaylar arasında birkaç puanlık fark olduğunu gösterirken, kampanyanın en önemli iki konusu ekonomi ve göçmenlik reformu. Bu iki konunun seçmenin tercihini ve seçimin kaderini belirleyecek kadar önemli olduğu kesin. 2008 yılında California eyaletinde kayıtlı 5 miliyondan fazla Hispanik seçmen vardı. Bu sayı, California’da oy kullanma hakkı olan seçmenlerin %24’ünü temsil ediyor.

Washington’daki Amerikan İlerleme Merkezi Göçmenlik Politikaları Direktörü Marshall Fitz’e göre,  Demokrat Başkan adayı Barack Obama’yla Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney’in göçmenlik politikaları arasında dağlar kadar fark var.

Marshall Fitz, Amerika’nın kapsamlı bir göçmenlik reformuna ihtiyaç olduğunu söylüyor, Başkan Obama’nın kayıtsız göçmenlerin yasal statü kazanmasını sağlayacak göçmenlik reformunu yapmak için Kongre’nin yardımına ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Fitz, ancak partizan çekişmeler yüzünden Kongre’nin göçmenlik reformunu çıkaramaması yüzünden son birkaç yılda yasadışı yüzbinlerce göçmenin sınırdışı edildiğini hatırlatıyor.

Göçmenlik konusunun Obama’nın ikinci dönem seçilmek için yürüttüğü kampanyaya büyük etkisi olacak. Kampanyada bu konunun bu kadar önemli hale gelmesi, Latin kökenli seçmenlerin seçimlerin sonucunu belirleyebilecek kadar çok sayıda olmaları. Latin seçmenler birçok eyalette güçlü bir seçmen kitlesi. Marshall Fitz’e göre, ekonomi çok önemli bir sorun olmakla birlikte, göçmenlik konusu özellikle latin seçmenler için büyük önem taşıyor. Çünkü bu seçmenlerin yüzde 30’unun ya ailelerinde ya da yakın çevrelerinde vize sorunu yaşayanlar bulunuyor ve  onlar için göçmenlik sorunları ailevi ve çok özel bir konular.

Amerikan İlerleme Merkezi Göçmenlik Politikaları Direktörü Marshall Fitz, Amerika’da 11 milyon kayıtsız seçmen olduğunu söylüyor. Fitz bir yazısında Başkan Obama’nın göçmenlik politikalarının uzun dönemde, Amerikan ekonomisine yardımcı olacağını savunmuştu. Fitz bunu hatırlatmamız üzerine, “uzun dönemde bundan kuşkum yok. 10 yıl içinde 1.6 trilyon dolar katkısı olabilir gayrisafi milli hasılaya. Latin kökenliler Amerikalılar’ın yapmak istemedikleri işleri yapmaya çok istekliler. Kalifiye olmayan işçiler ekonomiye önemli katkıda bulunuyor” dedi.

Marshall Fitz, Obama yönetiminin kayıtsız gençlerin sınırdışı edilmesini önleme kararını “cesur ve gerekli bir adım” olarak niteliyor. Fitz, kararın ahlaki, ekonomik ve siyasi açıdan çok doğru bir girişim olduğunu vurguluyor. DREAM ACT adlı yasa tasarısının Kongre’de takılması üzerine birçok gencin zor durumda kaldığını belirten Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Fitz, bu yılki başkanlık seçiminde kayıtlı göçmen gençlerin oylarının da çok önemli olacağını kaydediyor. Latin kökenlilerin yüzde 91’i DREAM ACT adlı yasayı destekliyor. Kayıtsız öğrencilere eğer o eyalette liseyi bitirdilerse  yaşadıkları eyaletin legal vatandaşı olarak üniversitelere kayıt imkanı verilmesini isteyen Latinler’in oranı yüzde 84.

Marshall Fitz, Mitt Romney’in göçmenlik politikalarını değerlendirirken, Cumhuriyetçi adayın bugüne kadarki  en göçmen karşıtı aday olduğunu söylüyor. Bakalım, 6 Kasım seçimlerinde göçmenlerin oyları ne ölçüde etkili olacak, adayların göçmenlik politikaları sonucu ne ölçüde etkileyecek?

Marshall Fitz’le söyleşimin tamamını izlemek isteyenler için: