Oscar ödüllü ünlü oyuncu Angelina Jolie geçtiğimiz günlerde sağlığıyla ilgili açıklamasıyla bütün dünyayı şaşırttı. Ünlü oyuncu, New York Times gazetesine yazdığı yazıda, meme kanseri riskinin yüksek olduğunu öğrendiği için önlem olarak iki göğsünü de aldırdığını açıkladı. Çifte mastektomi olan güzelliğiyle ünlü sinema oyuncusu, doktorlarının meme ve rahim kanseri riskini arttıran bozuk gene sahip olduğunu söylemeleri üzerine ameliyat masasına yattığını yazdı yazısında. Şubat ayında iki göğsünü de aldıran 37 yaşındaki Hollywood yıldızı, Nisan ayında da kozmetik müdahalelerle yapay göğüs ameliyatı olduğunu, sağlığına kavuştuğunu yazıyor.

Neden mi bu konu? Çünkü bu konu benim için son derece önemli. 2004 yılında meme kanseri teşhisinden hemen sonra çifte mastektomi oldum. Benim de tek taraflı mastektomi şansım yoktu çünkü doktorum kanserin ona da gelme riskinin %75 olduğunu söylemişti. Ben de annemi, teyzelerimi bu hastalık yüzünden kaybettim. Şanslıyım ki kızkardeşim de benim gibi hastalığı yenmeyi başardı. Birçok arkadaşım kanserle mücadele etti, ediyor. Dilerim hepsi en kısa zamanda sağlıklarına kavuşur.

Dönelim Angelina Jolie’ye. Film oyunculuğu ve yönetmenliğin yanısıra Birleşmiş Milletler’in iyiniyet elçisi de olan ve dünyanın tehlikeli bölgelerinde kadın haklarını savunan Türkiye dahil birçok ülkedeki mülteci kamplarını ziyaret eden Angelina Jolie, annesini 2007 yılında 56 yaşında kanserden kaybetmiş. Jolie’nin annesi on yıl boyunca kanserle mücadele ettikten sonra hastalığa yenik düşmüş. Bu yüzden kanser riskini göze almak istememiş Jolie, çocukları için yaşamak istediğini söylüyor. Evet, kanser işte böyle birşey. Ben de üniversitede olan oğlumun okulu bitirdiğini göremeyeceğim, lisedeki kızımın mezuniyetine kadar yaşayamayacağım telaşına kapılmıştım, kanser teşhisini öğrendiğim zaman.

 

Angelina Jolie, teşhisi 2 Şubat’ta öğrenmiş ve iki hafta içinde ameliyat olmaya karar vermiş. “Tıbbi Tercihim” adlı yazısında Jolie, “Taşıdığım BRCA1 geni nedeniyle göğüs ya da yumurtalık kanseri olma riskim çok fazlaydı. Mastektomi ameliyatının ardından göğüs kanseri riski yüzde 87′den yüzde 5′e düştü. Ameliyatım 8 saat sürdü. Daha sonra göğüslerime implant yerleştirildi. Bu, hiç de kolay bir karar değildi. Ancak bir an önce ameliyat masasına yatarak kanser riskini minimum düzeye indirmek istedim” diyor. Eşi Brad Pitt’in ameliyat sürecinde yanından hiç ayrılmadığını belirten Jolie, bu dönemlerde kadınlara en büyük desteğin, yakın çevrelerinden gelmesi gerektiğini vurguluyor ve yazısında kadınlara da şu mesajı veriyor:

“Bu zor kararı alırken eşim sürekli yanımdaydı. Ameliyatın kadınlığıma herhangi bir etkisi olacağına inanmıyorum. Bu yazının, okuyan tüm kadınlara yardımcı olmasını umuyorum. Ailesinde göğüs ya da yumurtalık kanseri olan tüm kadınlara, uzmanlardan bilgi almaları ve seçeneklerini değerlendirmeleri çağrısında bulunuyorum.”

Peki, Angelina Jolie’nin çilesi bitti mi? Hayır. Güzel aktris, önümüzdeki aylarda bu kez rahim ameliyatı olmaya, yumurtalıklarını aldırmaya hazırlanıyor. Doktorlarına göre, Jolie’nin rahim veya yumurtalık kanserine yakalanma riski %50. Altı çocuk annesi olan (dördü evlat edinilmiş) Angelina Jolie için çocukları herşeyden önce geliyor.

Angelina Jolie’nin kanser olmadığı halde göğüslerini aldırması ve yumurtalıklarını da aldırmaya hazırlanması, bu önleyici ameliyatın gerekli olup olmadığı tartışmasını alevlendirdi. Amerika’da Ulusal Kanser Enstitüsü, yakın akrabaları kanser olan kadınların genetik test yaptırmasını öneriyor. Bu genetik testin ücreti 3 ila 5 bin dolar arasında değişiyor ve sağlık sigortaları testin masrafını karşılamıyor. Yani, testi yaptırmak isteyenin bu parayı ceplerinden ödemesi gerekiyor ki, birçok kişi için bu hiç de kolay değil.

Benim de bir mesajım var kadınlara. Unutmayın, kanser teşhisi dünyanın sonu değil. Bunu bilmenizi isterim. Annemi ve diğer yakınlarımı kaybettiğim zaman çok üzülüp umutsuzluğa kapıldığım, hastalandığım zaman kemoterapiyle radyoterapinin zor anları ve yan etkileriyle mücadele ederken ölmek istediğim, hastalıkla mücadele eden arkadaşlarımın yanında olamadığım için kahrolduğum doğru. Ama herşeye rağmen yaşamak çok güzel. Ve kanser insana çok önemli bir özellik kazandırıyor. Hayatın her anından, küçücük bir çiçekten, minicik bir böcekten, içten bir gülümsemeden, güneşin sıcaklığından, bir teşekkürden, bir kutlamadan, rüzgarın serinliğinden, yağmurun sesinden, kedinizin miyavlamasından, köpeğinizin havlamasından, kuş seslerinden, gürültüden, sessizlikten, ağacın yeşilinden, denizin mavisinden, herşeyden mutlu olmayı öğreniyorsunuz. Derim ki, canınızın ve sağlığınızın kıymetini bilin!