Helen Thomas’a Veda

Bu kez konumuz Amerikan medya dünyasındaki son gelişmeler. Washington iki kayıp verdi bu yaz. Önce Beyaz Saray basın toplantılarının renkli siması Helen Thomas sizlere ömür oldu. Deyim yerindeyse Başkanlara ve Beyaz Saray sözcülerine kök söktüren başarılı kadın gazeteci Thomas 50 yıl gazetecilik yaptıktan sonra 92 yaşında hayata veda etti. Helen Thomas, gazeteciliğin erkek egemenliğinde bir meslek olduğu günlerde kadınların haberciliğe, muhabirliğe, gazeteciliğe girmesine önayak oldu. Başkan John F. Kennedy döneminden bu yana bütün başkanları izleyen Thomas, United Press International (UPI) haber ajansı ve Hearst medya grubunda çalıştı. Lübnanlı Ermeni asıllı bir ailenin kızı olan Thomas, hassas konuların işlendiği canlı televizyon yayınlarında ve naklen yayınlanan Beyaz Saray basın toplantılarında başkanlara ter döktürmesiyle Amerikan medya tarihine geçmeyi başarmış bir gazeteci olarak tarihin sayfalarında yerini aldı.

Helen Thomas’ın ölümü üzerine başsağlığı mesajı yayınlayan Başkan Barack Obama ve eşi Michelle, Thomas’ı “kadın gazetecilerin önündeki engelleri kaldıran ve onlara medyanın kapılarını açan kişi” olarak tanımladı. Helen Thomas, Türkiye’nin ilk kadın Beyaz Saray muhabiri gazeteci Tuna Köprülü’nün de yakın arkadaşıydı. Tuna köprülü son yıllarda kitaplarını tanıtmak için Washington’a geldiği zaman Türk Büyükelçiliğinde yapılan imza günlerine ve davetlere Helen Thomas da hep arkadaşlarının kollarında gelir, Köprülü’yü asla yalnız bırakmazdı. Güle güle Helen Thomas, başın sağ olsun Washington!

Washington Post’un Yazgısı

Amerikan medyası geçtiğimiz günlerde Washington Post gazetesinin satıldığı haberiyle çalkalandı. Amerika’nın en saygın gazetelerinden biri olan Washington Post, Amazon.com’ın kurucusu Jeff Bezos tarafından satın alınmıştı. Bezos gazete için tamı tamına 250 milyon dolar ödedi.

Washington Post onlarca yıldır Amerikan gazeteciliğinde nüfuzlu bir gazete oldu, 1974 yılında zamanın başkanı Richard Nixon’ın istifasına neden olan Watergate skandalını ortaya çıkararak tarihe geçti. Son yıllarda gazete satışlarının düşmesi ve internetin haber kaynağı olarak ön plana çıkması sadece Post’u değil, bütün gazeteleri etkiledi. Bir aile gazetesi olan Washington Post’tan sonra sıranın New York Times’a mı geldiği sorusu soruluyor son günlerde. 80 yıldır Graham ailesine ait olan Washington Post gazetesinin el değiştirmesiyle başkentte bir devir kapanıyor. Medya çevreleri Bezos’un son derece zeki bir yatırımcı olduğunu ve servetinin 20 milyar doları geçtiğini söylüyor. Satış kararını Washington Post’un yöneticisi Donald Graham açıkladı. Bezos da gazetenin okurlarına hizmete devam edeceğini, gazetenin savunduğu değerlerin değişmeyeceği güvencesi verdi. Bezos’un Amazon’un merekezinin bulunduğu Seattle kentinde yaşamaya devam edeceği ve Washington Post’un yönetimini değiştirmeyeceği söyleniyor.

Yine de gazetelerin geleceği konusundaki kaygıları tırmandırdı bu satış. Washington’da birçok kişinin şimdiden kara kara düşündüğünü söylemek mümkün.

Gazeteciler korunabilir mi?

New York’ta geçtiğimiz günlerde gazetecileri ilgilendiren bir toplantı yapıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde konuşan diplomatlar ve gazeteciler, mesleklerini çok tehlikeli koşullarda yapan gazetecilerin daha iyi korunmasını istedi. Amerika’nın Sesi New York muhabiri Larry Freund’dan aldık toplantının ayrıntılarını.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Jan Eliasson, çok tehlikeli koşullarda çalışan gazetecilerin giderek daha büyük zorluklarla karşılaştığını bildiklerini söyledi. “Sorunun boyutlarını biliyoruz” dedi Eliasson ve son 10 yıl içinde enaz 600 muhabir ve gazetecinin görevlerini yaparken öldürüldüğünü, daha 10 gün önce Somalili bir televizyon muhabirinin evine giderken vurularak öldürüldüğünü hatırlattı.

Guardian gazetesi için çalışan Iraklı gazeteci Abdül Ahad da konuştu toplantıda ve şunları söyledi:

“Biz gazeteciler sizlere dünyada olup bitenleri, insanların başına gelenleri anlatan kişileriz. Gerçekleri anlattığımız için bizi sevmeyenler olduğunu biliyoruz hatta aranızda bile yazdıklarımızdan hoşlanmayanlar bulunabilir. Bu da işimizi doğru yaptığımızı gösteriyor. Bir denge oluşturmak gerekiyor. Bırakın işimizi yapalım, bize insanca muamele edin, bizi öldürmeyin.”

BM Genel Sekreter Yardımcısı Eliasson’a göre muhabir ve gazeteci öldürenlerin yüzde 90’ı cezasız kalıyor. Ya bulunamıyor, yani gazeteci “kim vurduya” gidiyor, ya da katil yakalansa bile savaş ortamında kimse cezasını vermiyor. Özetle, gazeteciler güvende değil. Sadece savaş bölgelerinde değil, basın özgürlüğünün kısıtlandığı ülkelerde de gazeteciler hergün tehdit altında ve Birleşmiş Milletler gibi diğer uluslararası kuruluşların da eliniden onlara yardım için hiçbir şey gelmiyor ne yazık.

Helen Thomas’ın ölümüne, Washington Post gazetesinin satılmasına ağlamanın yanında ölen gazeteciler için de daha çok gözyaşı dökeceğiz anlaşılan.

Daha iç açıcı haberlerle yeni yazılarda birlikte olalım.