Türkiye’de Kobani olayları devam ederken resmi açıklamalarda olayın yalnızca IŞİD’le bitmeyeceği ve IŞİD yenilse de arkasından Türkiye’nin bu kez Esat saldırısına hedef olabileceği uyarılarına geniş yer veriliyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu sık sık “IŞİD’den sonra sınırımızın korunacağına emin olabileceğimiz açık bir strateji varsa elimizden gelen herşeyi yapmaya hazırız” diyor. Davutoğlu krizin büyüyeceği konusunda da uyarılarda bulunuyor ve Türkiye’nin uçuşa yasak bölge ve sınırında güvenli bir bölge yani tampon bölge istediğini tekrarlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kobani olaylarıyla Kürt meselesinin çözümü için şantaj yapıldığı eleştirisinde bulunarak Halkların Demokratik Partisi HDP’yi halkı sokağa dökmekle suçluyor. “Ben Barış Süreci’ne baş koydum” diyor Erdoğan ve o da tampon bölgede ısrar ediyor.

Bütün bunlar olurken IŞİD’in Suriye’deki Kürt bölgesi Kobani’ye saldırmasını ve Türkiye’nin sessizliğini protesto eden gruplar Türkiye’de birçok kenti ateşe verdi. Olayların bilançosu şimdilik 30 ölü. Buarada şimdiye kadar olayların çıktığı kentlerde onlarca bina, araç ve okul yakıldı. Diyarbakır, Siirt, Batman, Muş ve Van gibi kentlerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. PKK sempatizanlarıyla Hizbullah yanlısı Hüda-Par taraftarları ve Milliyetçi Hareket Partililer birbirine girdi. Türkiye olaylarla ateşten bir gömlek giydi birçoklarına göre.

IŞİD’le mücadele, tampon bölge ve Esat’ın devrilmesi konularına iktidar, muhalefet ve birçok uzman farklı bakıyor. Kimi savaşa girilmesine tamamen karşı görüşler savunurken kimileri Türkiye’nin harekete geçmekte geç kaldığı tezinde ısrarlı. Ortak görüş IŞİD’in Türkiye için de çok ciddi bir tehdit olduğu. Bu konuda en farklı düşünen de kuşkusuz Amerika. Washington’dan gelen son açıklama Dışişleri Bakanı John Kerry’dendi. Kerry, “Kobani’deki Kürtler Türk askeri istemiyor” dedi.

Peki Türkiye’de sokaktaki vatandaş  ne düşünüyor? İstanbul’da konuştuğumuz sürücüler, işçiler, seyyar satıcılar, banka ve otel çalışanları, sona eren bayram tatilinden yararlanan yerli turistler benzer görüşlere sahip görünüyor. Kimse kimsenin olaylara kurban gitmesini asla istemiyor. Sınırdaki güvenliğin bozulmasını da. Herkes IŞİD’in çok ciddi bir tehdit olduğunun bilincinde. Ama Suriye’ye asker gönderilmesini isteyenler azınlıkta görünüyor. “Savaş” sözcüğü elbette korkutuyor. Hele askerde çocuğu olanlar için savaş “korkulu rüya”. Amerikalılar nasıl “savaş yorgunu”ysa Türkler de öyle görünüyor.