Türkiye Neden ABD’ye Mal Satamıyor!

Posted April 30th, 2012 at 2:26 pm (UTC-5)
3 comments

Başkan Barack Obama, Amerika’nın, emlak krizinin tetiklediği “Büyük Resesyon”dan çıkması için bugüne kadar yüz milyarlarca dolarlık teşvik paketleri dahil bir dizi yönteme başvurdu. Obama’nın resesyondan çıkış reçetelerinden biri de ihracatı artırmaktı. Bu yüzden Başkan, beş yılda Amerika’nın ihracatını iki katına çıkarma hedefini seçti. Panama, Güney Kore ve Kolombiya ile imzalanan ve büyük pazarlıklar sonrasında Kongre’den onay alan serbest ticaret anlaşmaları, Çin ile yapılan sıkı müzakereler, farklı bakanlıklara bağlı ticaret ve ekonomiyle ilgili birimleri tek bir çatı altında toplama girişimi hep bu hedef doğrultusunda atılan adımlardı.

Amerika’nın ihracatı geliştirme hedefi Türkiye’nin de bu ülkeyle daha fazla ticaret yapma isteğiyle örtüşüyor. Bu yüzden de son iki yıldır, ticaret hacmi 16 milyar Dolar’dan 20 milyar Dolar’a kadar çıktı. Ama her iki taraf da hala ekonomik ve ticari ilişkilerin askeri ve siyasi alandaki işbirliğinin gerisinde kalmasından şikayetçi. Hele ki Türk tarafı ticaret hacmi büyüse de bunun dengeli biçimde artmamasından, terazinin kefesinin hep Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı ihracatın fazlalığıyla ağır basmasından şikayetçi.

Peki Türkiye neden Amerika’ya istediği oranda ihracat yapamıyor? Amerika Ticaret Odası’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Peter Rashish’e göre bunu birkaç faktöre bağlamak mümkün.

Bunlardan ilki, Türkiye’nin bugüne kadar ilgisini daha çok kendi coğrafyasına yakın olan yerlere, özellikle de Avrupa’ya yoğunlaştırmasından kaynaklanıyor. Gerçi aynı durum Amerika için de geçerli… Amerika da bunca yıldır hep Çin, Brezilya, Hindistan odaklı kaldı.

Rashish’e göre son zamanlarda artık bu durum değişiyor, her iki taraf da açıkçası artık birbirinin radarına girmiş durumda.

Ama, karşılıklı olarak iki tarafın birbirinin farkında olması, karşı tarafı daha iyi algılaması işin daha başı. Zira, Türk firmalarının bugüne kadar hep başka pazarlara odaklanmaları yüzünden isimleri, markaları ve ürünleri Amerika’da tanınmıyor, bilinmiyor.

Amerika’nın büyük bir pazar olması beraberinde büyük fırsatlar kadar büyük yatırımları da gerektiriyor. Rekabetin çok güçlü olduğu bu ülkede kar marjları düşük olduğundan büyük yatırımlar büyük riskleri de getiriyor.
Peter Rashish, “Amerika’daki potansiyeli kullanabilmek için Türk şirketlerinin lojistik merkezler kurmaları, deneyimli uzmanlardan yararlanmaları gerekli,” diyor.

Özetle, Türk firmalarının coğrafi uzaklığı göze alsalar bile, büyük yatırımları, geniş çaplı tanıtım ve reklam kampanyalarını da göze almaları gerekiyor.

Aslında Türk işadamları son zamanlarda son derece iyi bir stratejik açılımla, Amerika’yı ülke bazında değil, eyalet bazında “arşınlıyor”. İş heyetleri, belirli eyaletlerdeki kardeş şehirleri ziyaret ederek hem kendilerini tanıtıyor, hem de ziyarete geldikleri şehirleri tanıyor. Hatta Kızılderili kabileleriyle bile iş yapmanın yollarını arıyor.

Ama Türk işadamlarının yine de asıl arzuladıkları Amerika ile adı öyle konmasa da serbest ticaret anlaşması imzalamak.

Buna Washington henüz yanıt vermiş veya bu alanda girişim başlatmış değil, ancak bu konuda herhangi bir ilerleme olmadan önce Amerika’nın Türkiye’de daha fazla yasal öngörülebilirlik, daha fazla şeffaflık ve özellikle de telif haklarında hala yaşanan pürüzlerin giderildiğini görmek isteyeceği rahatlıkla söylenebilir.

Melek, meslek yaşamına yazılı basında başladı. Haftalık Barometre gazetesinde muhabir ve Management-Marketing sayfa editörü olarak çalıştıktan sonra 1990’lı yılların başında aynı gazetenin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Meslek yaşamına kısa bir ara verip İngiliz Kraliyet bursuyla City University London’da gazetecilik eğitimi aldı. 1994 yılında Amerika’ya yerleşmeden önce Hürriyet gazetesinde çalıştı. Meslek yaşamına halen Internet, radyo ve televizyon yayıncılığı yapan Amerika’nın Sesi’nde devam ediyor. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Melek, yüksek lisans derecesini 2002 yılında tamamladığı George Washington Üniversitesi MBA programından aldı.

3 responses to “Türkiye Neden ABD’ye Mal Satamıyor!”

  1. Korhan says:

    Aslında küçük çaplı birşeyler var, ama çapı büyümüyor. Mesela “helal gıda” sektöründe Türkiye atılım yapabillir. Haribo dediğimiz jelatin şekerlemelerin Amerika’da satılan iki türü Türkiye’de üretiliyor. Gold Bears ve Raspberries paketleri Türkiye’deki Haribo fabrikasından gönderiliyor. Nedeni içeriğinde sığır jelatini olması. Diğer ürünler domuz jelatininden yapılıyor. Sonuçta Haribo Almanya’da doğmuş bir şirket. Amerika’da satışa sunduğu iki ürününü Türkiye’de yaptırıyor. Yani işin içinde yabancı sermaye olması bile Türkiye’nin Amerika’ya ticaretini etkilememeli. Müşteri kitlesini iyi seçmek lazım. Amerika’da da çocuklarına domuz yedirmeyen anne-babalar var. 6 milyonluk bir müslüman kitle, onun dışında çok dindar olmayan ya da yediklerinin illa ki koşer olmasa da domuz olmamasına dikkat eden ciddi bir Yahudi nüfus var. Türkiye’deki helal gıda sektörü bu kitleleri hedef alabilir.

    • mcaglar says:

      Bahsettiginiz pazar, Amerika’da is yapmak isteyen Turk firmaları icin gercekten yeni fırsatlar sunabilir..

Leave a Reply to Korhan Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Melek Çağlar

Melek, meslek yaşamına yazılı basında başladı. Haftalık Barometre gazetesinde muhabir ve Management-Marketing sayfa editörü olarak çalıştıktan sonra 1990’lı yılların başında aynı gazetenin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.

Meslek yaşamına kısa bir ara verip İngiliz Kraliyet bursuyla City University London’da gazetecilik eğitimi aldı. 1994 yılında Amerika’ya yerleşmeden önce Hürriyet gazetesinde çalıştı. Meslek yaşamına halen Internet, radyo ve televizyon yayıncılığı yapan Amerika’nın Sesi’nde devam ediyor.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Melek, yüksek lisans derecesini 2002 yılında tamamladığı George Washington Üniversitesi MBA programından aldı.

YENİ EKONOMİ HAKKINDA

Washington'da alınan siyasi kararları, New York'ta piyasalara yön veren hareketleri ve 50 eyalette sıradan insanların yaşadığı ekonomik gerçekleri ‘Yeni Ekonomi’ farklı bir bakış açısıyla okuyucularına sunuyor.

Yeni girişim ve girişimciler, hız kazanan trend'ler, uzman değerlendirmeleri, araştırmalar, sayısal veriler, kısacası Amerikan ekonomisinin performansına dair tüm sağlıklı bilgiler ‘Yeni Ekonomi’de.

‘Yeni Ekonomi’, ilgi duyanların takip etmekten sıkılmayacağı yeni ekonomik normların ‘yol haritasını’ çıkarıyor.

Yahoo! Ekonomi

Archives