Amerika’dan Haberler Devam Ediyor!

Posted January 21st, 2013 at 4:29 pm (UTC-5)
6 comments

2013 Hayabusa, Suzuki Burgman 650, BMW C650 GT, Ninja’lar, Harley’ler, custom motosikletler, Moto GP’de yarışmış efsane isimlerin motorları ve daha niceleri aşağıdaki videolu yazıda 🙂 2013 Washington Uluslararası Motosiklet Fuarı‘nın Motosikletli Kız gözünden videosunu izleyin, severseniz sosyal medyada paylaşın efendim 🙂

Bloğa daha önce eklediğim, fuardan pek bir detaylı motosiklet fotoğraflarını henüz görmediyseniz burayı tıklayıp hemen görebilirsiniz 🙂 Bu arada Motosikletli Kız’ın diğer tüm videolu yazılarını, Amerika maceralarını Youtube’daki kanalından görebilirsiniz. Tembeller hemen bu satırların üstüne tıklayabilir 🙂

Şimdi, “Ben görüntülü yazı” isterim diyenleri aşağıdaki videoya davet ediyorum 🙂

​​

 

 

 

 

Amerika’dan Son Haberler!

Posted January 7th, 2013 at 9:51 pm (UTC-5)
7 comments

 

Washington’daki Uluslararası Motosiklet Fuarı’nın heyecanını geçen yıldan beri sizlere aktarmaya çalışıyorum. Geçen seneki fotoğraf ve videoların sizi de tıpkı benim gibi heyecanlandırdığını ve hop hop yerinde zıplattığını ( 🙂 ) görünce soğuk algınlığından yerlerde sürünüyor olsam da “gitmeden, görmeden, fotoğraflamadan” olmaz dedim. Ve yaptım! 🙂

Fuarın sakin bir saatinde gittiğimden bu kez gezmek, motorları detaylı incelemek daha kolay oldu. Çok merak ettiğim, “yakından görmeliyim” dediğim bir motor vardı. BMW’nin scooter segmentinde var olmak için çıkardığı yeni modeli! Bir Burgman hastası olarak “Acaba daha iyisini yapmışlar mıdır?” diye merak etmiştim açıkçası. Görüşüm ne mi? Yakından edindiğim izlenime göre (tabii bunlar şahsi beğeni kalıplarımla örülü ve sınırlı yorumlardır) C650 GT, BMW’den beklediğim şıklıkta bir scooter değildi. Örneğin konsolu ucuz duruyordu. Tamam diğer scooterlarda gördüğümüz malzemelerden farklı bir şey beklediğimden değil de pek bir takır-tukur olan ön gözleri, bu göz/kompartmanların çok küçük ve kullanışsız olması, Burgman’ın 650 CC’liği kadar iri yarı durmaması pek hoşuma gitmedi. Bagaj hacmi ise şaşırtıcı derecede fazlaydı! Burgman’ın bana devasa gelen bagaj hacminden bile fazla görünüyordu hatta! 🙂 Sanırım fuarda sergilenen renkler de benim gönlüme hitap etmedi. Kendi motorumdaki beyaz rengi hayli seviyorum zira… Tabii şahsi beklentilerinize uygun olarak bu motoru sevmeniz, Burgman’dan daha çok benimsemeniz de olası. Zevkler ve beklentiler tartışılmaz 🙂 Motorun test sürüşüne de davet edildim. Gidebilirsem mutlaka performansına dair de görüşlerimi yazacağım. Belki o zaman çok etkilenirim! BMW’nin sıradan bir performans ortaya koyacağına pek inanmıyorum zaten.

Yine ilgi alanıma fazlasıyla girdiğinden çok ilgilendiğim Suzuki Burgman 650’nin 2013 modeline dair görüşlerimi ise kısa süre sonra blogda olacak videoda paylaşacağım. ABD’de Nisan’da satışa sunulacak olan 2013 Burgman’ın değişen tasarımında (Suzuki bu tasarım için 10 yıl bekledi!) özellikle arkasına bayıldım! Aynaların otomatik olarak kaldırılıp indirilebilmesi gibi bazı özellikler de standart hale getirilmiş. Yakıt tüketimi de yüzde 15 düşmüş, bana anlatılanlara göre 🙂

Fuarın gözdeleri yine custom bike’lardı şüphesiz. Meraklıları için detaylı fotoğraflar çekmeye çalıştım. Bu arada Suzuki’nin ilk kez bu sene racing sınıfında bir motoruna ABS eklemesi de “kulaklarınızdan” kaçmamıştır sanırım 🙂 Hayabusa’dan bahsediyorum tabii 🙂 Fotoğrafları mevcut 🙂

Fotoğrafların içinde bazı motorların ABD’de satıldıkları paket bilgileri, fiyatları da mevcut. Umarım işinize yarar 😉

Fotoğraflara dikkatli bakanlar Nicky Hayden‘ın MotoGP’de yarıştığı Ducati‘yi de görebilirler 😉

Fuarın canlı, kanlı videosuna kadar aşağıdaki HD fotoğrafların tadını çıkarın, hayaller kurun, en sevdiklerinizi bloğun yorum kısmında paylaşın lütfen 🙂 Fotoğrafları üstüne tıklayarak büyütebilir ve detayları görebilirsiniz. Olur da fotoğrafları yüklemekte sorun yaşarsanız, lütfen haber verin 😉

“10, 9, 8, 7, 6, …”

Posted December 31st, 2012 at 12:14 pm (UTC-5)
4 comments

Bazı klişelerden hiç kurtulamıyoruz. Mesela her yeni yıla girerken bir adet “Bu Sene Yapacaklarım” listesi yapmaktan ve tabii klişe yarım kalmasın diye o listeyi yıl bitene kadar hiçbir şekilde tamamlayamamaktan! 🙂 Kurtulmak istemiyoruz belki de. Her ne kadar filozof “Umut, en son kötülüktür” (Bkz. Nietzche) demiş olsa da, umut etmeyi, daha iyiyi beklemeyi seviyoruz velhasıl! Belki bizi hayatta tutan da bu; zaman zaman yerin dibine sokan da. Ama umudun olmadığı yerde de çaba yok, hayal yok, heves yok… O yüzden sanırım ne kadar klişe olduğunu bilsek de bu sene de her birimiz kafamızda bazı listeler yapacağız ve bu listeye uyacağımıza kendimizi inandırmaya çalışarak 2013’e doğru geri sayacağız “10, 9, 8, 7, 6,…”

E ben insan değil miyim? (Haha! Bu bana şu meşhur şarkı dizesini hatırlattı: “Ben insan değil miyiiiiiiimmmmm, ben kulun değil miyiiiimmmmmmmm” Nereden çıktı şimdi bu arabesk hal?! 🙂 ) Ben de kafamda birtakım listeler yaptım tabii. Bunlar arasında motorumla daha çok gezebilme arzusunu içeren bir madde de var! Şüphesiz! Sizin de listelerinizde çoktan yerini aldığına eminim bu maddenin. E o zaman ne duruyorsunuz. Listeye ekleyin, hayalini kurun, planını yapın ve uygulayın. Aslında listedeki kimseciklere söyleyemediğiniz birçok maddeden daha gerçekçi olanı bu! Siz de biliyorsunuz 🙂

 

“2012 benim için kötü oldu, iyi oldu, eh fena değildi” falan demeyeceğim. Bir yazıda bir klişe yeter inancındayım zira 🙂 Fakat şunu biliyorum ki iyi, kötü, çirkin, güzel olan yıllar değil, biziz (Yani hayata bakışımız ve yaptıklarımız)! Biz kendimize ne kadarını öngördüysek o yıl, o kadarız işte. O yüzden hayalleri büyük tutun. Herşey yolunda gitmiyor belki ama hayaller de gerçek oluyor. Öyle çekim yasalarının içine girmek, kitaplar bitirmek falan da gerekmiyor bazen. Yapabileceklerinize inanın yeter 🙂

Tıpkı son iki yıldır olduğu gibi 2012’de de bu yazıları okuduğunuz, videoları, sesli yazıları defalarca FAcebook’ta paylaştığınız, e-maillerinizle, mesajlarınızla beni unutmadığınızı usanmadan gösterdiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Sizin sıcaklığınız, dostluğunuz ve samimiyetiniz tüm dünya kültür, ürün ve geleneklerine dair neredeyse herşeyin bulunduğu Washington’da bulunamayan tek şey!

2013 listemi buraya yazamam tabii ama en azından Motosikletli Kız bloğu için neler planladığımı söyleyebilirim size.

– Washington’daki uluslararası motor fuarındaki son yenilikler (Fuar Ocak’ta 😉 )
– Motosikletçi teknoloji tutkunları için son oyuncaklar 😉
– Amerika’da sokak, yol, trafik kültürüne dair taze gözlemler 😉
– Motosiklet sürüş teknikleri (Son gördüklerim, duyduklarım)
– Burgman 650 özel tanıtım bölümü (Haha! Sevgili motorumu övmeyeceğimi mi sandınız 🙂
– Motosikletle kamp nasıl yapılır?
– Motosikletten “gezen ev” olur mu?
– Türk motosiklet gruplarıyla röportajlar (sürecek!)
– Amerika’dan yol manzaraları,
– Motosiklet aksesuarları,
-Motosikletli Kız’ın sesinden yazılar (Artık blogla özdeşleşen üşengeçlere sesli yazılar 😉 )
– Trafikte kazaları önlemeye yönelik yeni teknolojiler.

Ve daha neler neler… Kısacası hepsi ve daha fazlası için yeni yılda da Motosikletli Kız Amerika’da sayfalarından gözünüzü ayırmayın 😉

Washington’dan, dünyanın bir ucundan, sevgiler… 😉

En Büyük Tutkundan Ayrılmak…

Posted December 3rd, 2012 at 1:50 pm (UTC-5)
2 comments

“En Büyük Tutkundan Ayrılmak” koydum bu yazının adını. Çünkü öyle bir duygu bu… Motordan ayrı kalınan süre ince bir sızı gibi… Her gün kendini hatırlatan, “buradayım” diyen. Rüyalarda göstermeye başlayan sonra kendini…

Bu aşağıdaki videonun üstünden 11 ay geçmiş. 2500’ü aşkın motosikletçiye ulaşmış. Ve (umarım) yararlı da olmuş! 🙂 Şimdi tam da aynı döneme, yani kış soğuklarının bastırdığı günlere girerken bir o kadar daha insana ulaşır da belki çorbada bir tuzu olur diye tekrar hatırlatma gereği duydum. Benim için motordan kış için kısa süreliğine ayrılma vakti geldi çünkü…

Videoyu ilk hazırladığımda da blogda yazmıştım: “Ben sıcak hava motorcusuyum. Belki Motosikletli Kız olmanın dezavantajıdır ;) Titreğim biraz :) O yüzden sıcaklık 10 derecenin altına düştü mü bir telaş alır beni. Motorumun garaja kalkma vakti gelmiştir çünkü… O yüzden yılın birkaç ayı hüzündür bende sormayın… Kimilerinin kış depresyonu dediği şey benim için motor özlemidir, kışları gelen… İçinizde “Kar yağmadıkça binerim” diyen ve motorlarını yaz kış bırakmayanlar var, biliyorum. Ben bırakıyorum ama günlerce motorun sesini, rüzgarı, motorun üstündeyken ruhumun mutluluktan gıdıklanmasını bir türlü unutamıyorum.”

İşte efendim uzun lafın kısası dinleyecekleriniz belki de bildiğiniz şeyler… Ama uygulamayı unutabileceğiniz şeyler aynı zamanda… O yüzden gözden geçirmekte, dikkatli olmakta fayda var. Hem belki sizin ekleyecekleriniz de olabilir 😉

Konu mankenimiz benim Burgy’m yani Burgman 650’m 😉

​​

Amerikalı Komşum ve Ben

Posted November 12th, 2012 at 1:58 pm (UTC-5)
14 comments

Motosikletli Kız’ın Burgy’si çayırda çimende 😉

“Bu trafikte motor kullanmak için delirmiş olmalısın!” dedi Amerikalı komşum. Ben de sözcüklerin onun dudaklarından dökülüp kulağıma ulaştığı anla, kendi dudaklarımdan bir yanıt dökülene kadarki an içerisinde şaşkınlıklardan şaşkınlık beğendim kendime! “Bu trafikte mi?” diye bir soru döküldü benim de dudaklarımdan o şaşkınlık saliseleri geçince! “Motor kullanmak için daha iyi bir trafik düşünemiyorum” diye de ekledim.

O da benim gibi şaşkınlıklardan şaşkınlık beğenmiş olsa gerek ki bu yanıtım karşısında duraksadı biraz. Sorar bakışlarla baktı şöyle yüzüme. “Bir motorcu için trafiğin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum” dedi, fakat bu kez sözcüklerinin arkasında aynı kuvvette duramıyor gibiydi. “Yaşasın” dedim içimden. “Adamın değerler sistemini alt üst ettim iki dakikada” diye sinsice sevindim 🙂 Şaka bir yana, ilk kurduğu cümlede gerçekten kendinden eminken benim aymaz, vurdumduymaz, ona göre belki “cahil cesaretli” yanıtım sonrasında “acaba?” diye sorar olmuştu belli ki kendine.

Vakit geçirmeden adamcağızın değerler sistemini sarsmaya devam ettim. “Türkiye yollarında ve Avrupa’nın bir bölümünde bolca kilometre yapmış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Amerika’da motor kullanmak çocuk oyuncağı!”

İşte en etkili darbeyi vurmuştum. Adamcağız birkaç saniye öncesinde kadar Amerika’da motor kullanmanın zor hatta delilik olduğunu düşünürken birden “Gerçekten dünyanın diğer bazı köşelerinden daha güvenli olabilir mi Amerika yolları?” sorusunu sorar olmuştu belli ki kendine.

(Artık bilmeyen kalmadı ama hatırlatalım yine 🙂 Bu yazıyı Motosikletli Kız’ın sesinden dinlemeniz mümkün. Hemen aşağıdaki medya oynatıcıya tıklayarak hem dinleyin, hem okuyun. Daha ne yapabilirim üşengeç okuyucularım için, söyleyin bana 🙂 )

Dünyayı çok gezen Amerikalıların bazen diğer kıtalar, diğer hayatlar hakkında bilgilerinin az olması Amerika’da biraz yaşamış olan birini şaşırtmaz, emin olun. Ben de şaşırmadım o yüzden. Bizim de bilmediğimiz çok şey yok mu? “Tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir” dememiş mi filozof? Ben de görev edindim işte kendime o anda! Türkiye’de de “Kadın milletinin motor tepesinde işi ne?” diyenlere “Aman binme, çok tehlikeli” diyenlere canhıraş şekilde savunduğum gibi bu iki tekerli mereti, Amerikalı komşuma da anlatacaktım motordaki riskin yaptıkları birçok şeydeki riskten daha düşük olduğunu 🙂

Komşum, sadece iki aydır çapraz dairemde oturuyor. “Amerika’da komşuluk yoktur” yanlış inancına darbe vururcasına sıcak, mesafeli ve ne yapıp ettiğimle ilgili bir tutum içinde. Amerikalılar biz Türkler kadar “çat kapı” komşu olmuyor, evet. Ben de bu konudan “çoooook” memnunum. Hem Türkiye’de de eski komşuluk ilişkilerinin kaldığına inanmıyorum ben. İstanbul’da yaşarken 4 yıl boyunca karşı komşumdan bir kez selam sabah görmemiştim. Hatta ben kapıyı onlarla aynı anda açarsam, son sürat yüzüme çarparlardı kapılarını! 🙂 Koca apartmanda hal hatır soran sadece bir komşum vardı. Diğerleri sadece apartman toplantılarında birbirlerine saldırmak için donanır gelirlerdi. “Anlaşmazlık” konusunda son derece “anlaşmış” bir apartmandık yani 🙂

Neyse, konuyu dağıtmayalım. Dönelim yine Amerika’ya… Kapı önünde beşer dakikalık sohbetlerimizde ben de çok şey öğrendim komşumdan. O yüzden (dedim ya) görev bildim ve başladım öğretmeye 🙂 Dedim ki Amerikalı komşuma: “Gerçekten (İngilizcede “seriously” ile başlayan cümleler hep ilginç gelir ama o kelimeyi kullanmaktan da kendimi alamam bazen. Bir şey inanılmayacak derecede ilginç ise, yararlı oluyor sanırım lafa böyle girmek 🙂 ) Amerika’da araçlar takip mesafesine çok dikkat ediyor. Motorlar, kenara köşeye iteklenmiyor. Adam gibi şeritte gidiyor. Hız sınırında gittiğiniz sürece arkadan gelip korna çalan, selektör yapan yok. Bana sorarsanız Amerikalı şoförlerin yüzde 98’i çok saygılı. Taa Boston’a kadar gittim, yolda beni rahatsız eden tek şey New York’tan geçerken ön tekerin düştüğü çukurdu! Amerika’da motor kullanmak zor diyene tüm hücrelerimle gülerim! (O nasıl bir gülmekse öyle 🙂 )”

Amerika’daki trafiğe, belki de hep içinde olduğundan bu perspektiften hiç bakmamış olan komşuma böylece yeni bir pencere açtım iyi mi? 🙂 “Türkiye’de motorcular hala hak ettikleri saygıyı görmüyorlar. Aşırı hız ve dikkatsizlik kurbanı motorcuların sayısı bir türlü azalmıyor. Kadın sürücüler ise hala rahat değil trafikte” dedim hızlıca… “İlginç” diyebildi sadece. Derin düşüncelere daldı biraz… 🙂 Latife ediyorum canım… Biraz mübalağa ediyorum tabii… Bir yaşına daha girmedi yani komşum, ama değişik bir perspektiften baktı bir süreliğine.

İhtiyacımız olan da bu değil mi? Farklı bir perspektiften bakmak bazen. Trafikte de! Suçu hep başkasında değil, bazen kendimizde de aramak??? Önce kendi tedbirimizi almak, sonra yine de birşeyler yolunda gitmiyorsa o zaman celallenmek? Lafın özü: Türkiye’deki motorcu dostlarım. Siz siz olun. Hep dikkatli olun, hep dört açın gözünüzü, hep yanınızdaki, arkanızdaki, önünüzdeki şöför bir hata yapacakmış gibi olasılıkları hesaplayıp yol tutun şeridinizde. Bunlara rağmen tehlike doğduğu anlar oluyor, çok olacak. Ama siz elinizden geleni yapın ki “birilerine” motor tehlikeli dedirtecek bahane kalmasın. Trafik tehlikeli. Yaya olmak bile tehlikeli bazen. Kişisel sorumluluğumuzu unutmayalım, unutturmayalım! Keyif aldığımız sürece iki teker üstünde turlayalım yaşamı!…

Amerikalı komşumla kısa sohbetimden çıkan “hisse” budur. Bir sonraki görüşmemize kadar yorumlarınızı, hikayelerinizi ya da ne bileyim işte herşeyi aşağıdaki yorum (comment) butonundan bana, Amerika’ya ulaştırabilirsiniz. Unutmayın 🙂


Motosiklet ve Motosikletçiler Belgeseli…

Posted October 8th, 2012 at 12:53 pm (UTC-5)
2 comments


Motosikletli Kız’daki yazılarımda bugüne dek Amerika maceralarımın yanı sıra Türkiye’deki motorcu dostlarla sohbetlere, duyurulara, röportajlara da hep yer vermeye çalıştım. Bloğa Türkiye’den yoğun olmak üzere Avrupa’nın ve hatta Amerika’nın değişik yerlerinden uğrayan motosiklet tutkunları var. Hepsi farklı platformlardan, zaman zaman forumlardan ve tabii Facebook’tan geliyor. E durum böyle olunca birinin duyduğu, bildiği bir şeyi, bir diğerinin henüz duymamış olması ihtimali de artıyor 🙂 İşte bu yüzden bana gelen duyuruları da sık sık paylaşmaya çalışıyorum ki “bilmeyen, duymayan” kalmasın 🙂

Umarım hedefine ulaşıyordur ve size yararı oluyordur.

İşte bugün böyle bir duyuruya yer vereceğim. Hayli dikkatimi çekti. Umut edildiği gibi tamamlanırsa ilgi çekici bir proje olacağa benziyor. Paylaşmak benden, değerlendirmek sizden 🙂

Duyuru Türkbikers Motosiklet Kulübü Başkanı Zafer Fatih Özsoy’dan ulaştı elime. Zafer’le tanışmamız da tıpkı birçok motosiklet forumu/grubunun yönetici ve üyeleriyle olduğu gibi Motosikletli Kız projesi sayesinde gerçekleşti. Hatta tam İstanbul’daki fuar öncesinde bir de sıcak sohbet yapmış ve blogda yayınlamıştım (Bkz. Buradaydı!)

Bugün bahsedeceğim duyuruyu sizin için özetleyeyim:

Kısa film yönetmeni Selçuk Ataman ile uzun zamandır süren görüşmeler bir sonuca varmış ve “Motorcular Belgeseli Projesi” için artık karar alınmış. Zafer, Selçuk Ataman’ı iki senedir bu belgesel için tatlı tatlı rahatsız ettiğini anlattı bana. Projenin asla bir kulübün himayesinde olmayacağını hatta Türkbikers’ın kulüp olarak sadece birkaç dakikalık görüntü vereceğini; yani her kulüp ile eşit oranda görüntü sağlayacaklarını söylüyor Zafer.

“Amaç tarafsız bir belgesel için katkıda bulunmak” diyen Zafer, bugüne kadar sosyal medya aracılığı ile bir çok kulüp ve bireysel kullanıcıya ulaştıklarını da anlatıyor. Projeyi anlatmaya devam edeceklerini de ekliyor (Motosikletli Kız’ın da çorbada tuzu olabilir ve daha fazla motorcuya ulaşılmasını sağlayabilirse ne mutlu bana 🙂 )

Projenin hayata geçmesi için çok çaba harcayan Zafer, “Motor kullanmayanlar motorcuyu ve motorcunun ruh halini anlasın istiyorum. Ben Selçuk Ataman’a danışmanlık yapmaya çalışıyorum çünkü kendisi motorcu değil ancak motorcularla tanıştıkça herkesten fikir alıyor, herkes yol göstermeye ve tecrübesini paylaşmaya çalışıyor” diyor.

Motosiklet tutkunları için güzel tarafı motosikletin, motosiklet kullanıcılarının ve motosiklet tutkusunun herkes tarafından anlaşılması için bu eserde herkesin, uygun şartlarda görüntü sağlayarak yer alabilecek olması.

Motosiklet grupları da gruplarındaki etkinliklere ait görselleri yollayarak belgeselde yer alabilirler.

Yollanacak görüntülerde aranan genel şartlar/manzaralar şöyle sıralanıyor:

– Çok yaşlı/genç motorcular ve motosikletler,
– Bayan motosikletçiler,
– Kendi illerinde isim yapmış motorcular,
– Çok değişik ve ilginç motorcu anıları olanlar,
– Elinde belgesele girebileceğini düşündüğü yazı, belge, haber, materyal olanlar.

Tabii kurallar da var 🙂

– Gönderilen video ve materyallerin orijinal olması,
– Şehrin belli olması (Şehre ait bilinen bir konumda çekilmesi. Örneğin Ankara’dan gönderilen bir görüntüde arka planda Anıtkabir’in görülmesi gibi),
– Videoların 2 dakikayı geçmemesi, temiz ve yüksek çözünürlükte olması,
– Sigara, içki ve uygunsuz konuşmalar içermemesi,
– Görüntüyü yollayan bir grupsa, grubun kısa bir tanımı ve başkan ismi veya temsilcisi.

Fotoğraf ve videoları vipcomp7@hotmail.com adresine bekliyorlarmış; DVD ve CD’ye sığacak (yüksek çözünürlüklü tabii) videoları ise şu posta adresine:

Selçuk Ataman
Fahrettin Kerim Gökay Cad.
Aydınlar Ap. 64/8
Feneryolu-Kadıköy /İstanbul

Hedefleri gerçekten takdire değer… Türkiye’deki motosikletçileri, motosiklet kültürünü, grup ve kişilerin hepsini kapsayacak bir belgesel çıkarma hedefiyle yola çıkmışlar. Umarım herşey hedefledikleri gibi gider ve bir gün belgeselin bitmiş halini yine Motosikletli Kız’dan duyurabiliriz…

Şimdilik benden bu kadar. Sizde başka haberler var mı? Varsa adresimi biliyorsunuz  🙂 motosikletlikiz@gmail.com

Beklerim 😉

Amerika’da İki Teker Üstünde Hayat…

Posted October 1st, 2012 at 2:39 pm (UTC-5)
1 comment

Teknoloji sağolsun iletişimin bir yolunu mutlaka buluyoruz sizlerle. Ama blogda bir süredir hareket olmamasının sebebi uzaklarda olmamdı. Yıllık izindi mizindi derken işte yine başladığımız yerdeyiz 🙂 Ben sizleri gruplarınızdan, forumlarınızdan sessizce izlemeyi sürdürdüm yine. Sessiz çoğunluğun da “yokluğumda” takipte olduğunu biliyorum. Bir yeniden “merhaba” yazısı olarak karışık yol-mekan fotoğraflarımı paylaşmak istedim ben de.

Fotoğraf çekmeyi oldum olası severim. Ama açıkçası motor üstünde çekmeyi daha çok seviyorum. Her türlü aksiyonu minik gövdesindeki teknoloji sayesinde fotoğrafa dökebilen GoPro kameraları ben kullanmıyorum. Onun yerine başka, herkesin çok bilmediği ya da alışmadığı için elinin gitmediği bir kamera kullanıyorum. Sizle ayrıntılı bir yazı ya da videoda paylaşacağım onu da. Şimdilik aşağıda o kamerayla ve bir de daha geleneksel, bildiğiniz SLR benzeri, ama yarı otomatik kamerayla çekilmiş fotoğraflar bulacaksınız. Sevdiğim yerler ve sevdiğim yollardan… Fotoğrafların bir bölümünde daha önce sizle videosunu paylaştığım bir mekanı da göreceksiniz. Arzu ederseniz o videoyu da hemen bloğun sağ kenarındakiler arasında bulabilirsiniz. Ya da şurayı tıklayarak doğrudan sayfasına gidebilirsiniz 🙂

Siz de fotoğraflarınızı ve yol hikayelerinizi Amerika’dan dünyaya anlatmak isterseniz şu adresten bana ulaşabilirsiniz: motosikletlikiz@gmail.com

Sizi hayaller, planlar, yollar ve mekanlarla başbaşa bırakıyorum o zaman 🙂

Blogla ilgili yorumlarınızı hemen aşağıdaki “Yorum” (Comment) butonundan paylaşabilirsiniz 😉

 

​​

Amerika Yollarında (2)

Posted August 13th, 2012 at 2:09 pm (UTC-5)
4 comments

 

Motosikletli Kız‘ın Amerika Yollarında macerası sürüyor. Gelin, bu kez birlikte başka bir rotaya, Maryland Eyaleti’nde bir yerlere gidelim 😉 Amerika Yollarında serisinin ilk videosunu da aşağıda bulabilirseniz. Olur ya kaçırdıysanız 😉

 

Amerika Yollarında (2)

Amerika Yollarında (1)

İyi ki Motosikletli Kız Olmuşum!…

Posted July 23rd, 2012 at 1:21 pm (UTC-5)
3 comments

“This is awesome. Awesome! Look Mom. Isn’t she awesome?” (Altyazı geçemiyorsak parantez içi çeviri imkanımız var ama değil mi 😉 Çevirisi: Harika birşey bu. Harika! Anne baksana. Bu (kız) harika değil mi?)


Günlerden bir gün. Washington’da bir süper marketin park yerindeyim. Alışveriş sonrası elimdeki poşetleri Burgy’min bagajına yerleştirirken bir yandan da kulağıma küçük bir çocuğun bu çığlıkları çalınıyor. Üstüme alınmıyorum tabii. Çünkü o an “harika” olduğumu düşünecek bir halde değilim. Marketten poşet poşet alışveriş yapmış, onları emektar motorumun hacmiyle beni her daim şaşırtan ve  gururlandıran (!) bagajına tıkıştırmaya çalışıyorum çünkü 🙂 Harikalığı bırakın bir kenara, o poşetleri birer birer motora tıkalarken vahşi bile görünüyor olabilirim! 🙂 Burgman’ların bagaj hacmini bilmeyenler için söyleyeyim: Bagaj çok büyük! İki kask, iki ceket almışlığı vardır. Hatta 400’lük motorumun Yunanistan’dan gelirken şişe şişe ada şarabı, kalamata zeytin kavanozu, çikolatalar ve hediyelerle dolmuşluğu ve çatlamamışlığı olmuştur! 🙂 650’nin bagajı da hiç geri kalmaz ondan. 8-9 alışveriş poşetini, giderek ustalaşan tekniğimle bagaja sığdırmışlığım vardır hani 🙂


İşte o gün de öyle bir ruh halinde Burgy’min sınırlarını zorluyordum. Bir yandan da kulağıma heyecanla ufak çığlıklar atan bu küçük çocuğun sesi geliyordu. İçimden “Etrafta çok ilginç ve harika birşey olacak ki çocuk bu kadar mutlu oldu” diyordum bir yandan da. Sonra bir “Excuse me” duydum (Çevirisi: Afedersiniz?) üstüme alınmayacaktım ama o kadar yakınımdan geldi ki ses artık kayıtsız kalamadım. Kafamı kaldırdığımda taş çatlasın 35’lerinde olan bir kadınla göz göze geldim. Gözüm bir taraftan da hemen yanında duran ve ağzı kulaklarında sırıtan küçük erkek çocuğuna kaydı. O an kafamda “Yoksa? Bu çocuk bu çığlıkları bana mı atıyordu? Aman Allah’ım neler oluyor? Harika olacak ne yaptım? Poşetleri sıkıştırma şeklim küçücük bir çocuğun takdirini kazanacak kadar mı gelişmiş yoksa?” gibi şimdi düşündüğümde çok da anlamlı gelmeyen sorular gezinmeye başlamıştı 🙂


“Yeeees?” dedim kadına (Çevirisi: Efendiiiim?) şöyle uzata uzata, sorar bakışlarla 🙂 Hikayenin geri kalanını sizi çeviri parantezlerini okumakla uğraştırmamak için toptan Türkçe anlatacağım. Bu kıyağımı unutmayın 🙂 (Hikayenin kahramanları: Kimliği Belirsiz Kadın, Küçük Çocuk ve Motosikletli Kız Selin)


Kimliği Belirsiz Kadın: Merhaba. Deminden beri sizi izliyoruz. Oğlum size birşeyler sormak istiyor, mümkün mü?


Motosikletli Kız: (Giderek kıllanıyorum bu işten. Ama nezaketi elden bırakamam) Tabii…


Kimliği Belirsiz Kadın: Oğlum yerinde duramıyor. Çok heyecanlandı. Motosikletlere çok meraklı. Motosikletinize ve size bayıldı (diyor gülümseyerek)


Motosikletli Kız: (Nihayet ayılıyorum çocuğun o “Harika, harika” diye bağrıştığı şeyin “ben ve Burgy’m” olduğuna. Ağzım kulaklarıma varıyor benim de. Motorumdan bahsetme fırsatım olacak ya:) ) Aaaaaa… Demek öyle. Kaç yaşında oğlunuz?


Kimliği Belirsiz Kadın: 4 buçuk!


Motosikletli Kız: Wow! (Bu sefer ben şoktayım. Bu çocuk ne zaman motosiklet tutkunu olmuş yahu? 🙂 ) Peki ne sormak istiyorsun bakalım? (diye eğiliyorum çocuğa doğru. Pek ciddi bir soru beklemiyorum, itiraf etmeliyim)


Küçük Çocuk: Kaç CC acaba bu?


Motosikletli Kız: (“Hah, şaşırttı mı bacak kadar çocuk seni işte” diyorum kızarak kendime. Çocuk bu işi biliyor azizim! 🙂 ) 650 CC’lik bir motor bu. Sen nasıl motorları seviyorsun?


Küçük Çocuk: Bütün motorları seviyorum. Bu beyaz olduğu için çok hoşuma gitti. Çok ses yapıyor mu? (diye sorarak beni bir kez daha afallatıyor…)


Motosikletli Kız: Bu çok sessiz. Hatta tatlı bir sesi var. Ben bayılıyorum. Duymak ister misin? (diyorum, çünkü ilgisi çok hoşuma gidiyor. Çalıştırıyorum motoru… )


Küçük Çocuk: Wow! Süper bişi bu! (diyor gözleri pırıl pırıl)


Motosikletli Kız: Sen daha yüksek sesli motorları mı daha çok seviyorsun, bunları mı yoksa (diye soruyorum, Amerika’da her köşe başında görebileceğiniz Harley’leri kastederek!)


Küçük Çocuk: Ben büyüyünce Harley alacağım. Ama buna da bayıldım!

(A-ha! İşte bir Burgman fan’ı daha yarattım. Kendimle gurur duyuyorum! 🙂 ) Peki, o zaman beraber turlarız motorlarımızla (diyorum. Çocuk işte. Sanki bu gerçekten olabilirmiş, yıllar sonra birbirimizi yine görebilirmişiz gibi gülümsüyor)


Küçük Çocuk: Duydun mu anne? Beraber turlayacağız (diyor annesinin elini çekiştirerek. Sonra bana dönüp) Siz hareket edene kadar burada bekleyip sizi izleyebilir miyim? (diye soruyor. Nezaketi beni utandırıyor iyice. Amerikan bebeleri pek kibar olabiliyorlar canım 🙂 )


Motosikletli Kız: Tabii (diyorum ve son poşetleri de bagaja tıkalayıp, kask eldiven vs işlerini hallederek motoru hareket ettiriyorum)

 

Ben park alanından yavaş yavaş çıkarken küçük çocuğun yerinde zıpladığını görüyorum. O kadar mutlu, o kadar hevesli ki… Motora pür dikkat bakıyor. Bir yandan da hoplayıp zıplıyor. Ben de birden bin kişilik bir seyirci grubunun önündeymişim gibi havaya giriyorum. İyice bir dik oturuyorum koltuğa. Sağ elim kıpırdanıyor. Gazı açıyorum usulca. Burgy’min o tatlı hırıldanışı dolduruyor havayı. Sol elimle bir selam verip uzaklaşıyorum küçük çocukla annesinden…

 


Neden bilmem içim sevinçle doluyor. Gururlanıyorum falan sanki özel bir şey yapmışım gibi. Biliyorum ki o küçük çocuğun motor aşkı mutlu eden şey beni. İki teker üstünde olduğum için beni bu kadar takdir etmesi  onurlandırıyor beni! “İyi ki yapmışım” diyorum kendime “İyi ki bir motosikletli kız olmuşum”…


Amerika dolaylarından sevgiler… 😉


“Anne Ben Süper Kahraman Oldum!”

Posted July 2nd, 2012 at 3:03 pm (UTC-5)
5 comments


Siz de zaman zaman “Hayat filmlerdeki gibi olsa” diyorsunuzdur sanırım kendi kendinize. Fantastik güçlerimiz olsa mesela. Ben sanırım uçabilmek isterdim en çok. Görünmezlik de listemde tabii 🙂 Bir de kızdığım insanları komik objelere çevirmek de olabilirdi hani! Görüyorsunuz işte. Hayat filmlerdeki gibi kolay değil. Bir süper güç bile seçemedim kendime. Zor, çok zor! 🙂

Hayaller bir yana, aslında bazı ufak tefek ayrıntılarla Görevimiz Tehlike’deki profesyonel haliyle “olmazları olduran” Tom Cruise’a taş çıkarmak da çok zor değil aslında. Öyle havalı süper güçleri bir kenara bırakalım bir süreliğine. Örneğin elinizde eldiven varken telefonunuzun GPS’inden bir şey aratmaktan bahsedelim. Yol kenarına çekip, eldivenleri tek tek çıkarmak zorunda kalmadan bunu yapmaktan bahsediyoruz tabii. Çünkü biz motosikletçiler biliriz ki o eldivenler her ne kadar olası bir kaza anında değerli el ve parmaklarımızı koruyacak olsa da, onlarla bir şeyler yapmak da bazen bir o kadar zordur. Kırmızı ışıkta MP3 çalarınızdaki “Çalma Listesi”ni değiştirmek mesela, GPS’te arama yapmak ya da ne bileyim işte dokunmatik ekranlı herhangi bir teknoloji ürünüyle haşır neşir olmak diyelim kısaca 🙂

Dedim ya casusluk ekipmanlarını ustalıkla ve üstelik eldivenleriyle kullanan bir tek Hollywood yıldızları olmayacak bundan sonra 🙂 Son dönemde yaygınlaşan, kışlık eldivenlerde de kullanılan duyarlı kumaş/deriler sayesinde artık kimse tutamayacak sizi! 🙂


 

Justice Touch Screen Glove

Piyasada değişik ürünler görmüş, almış olabilirsiniz. Alan var, almamış olan var değil mi ama? O yüzden size iki üründen bahsedeceğim. Birisi “Bütçe benim için sorun değil” diyenlere; diğeri ise “Bütçem değerlidir ama gelişmelerden de geri kalamam yani” diyenlere 🙂

Seçin, beğenin, alın, kendi süper kahramanınız olun. Kim tutar sizi 🙂

 

Motosiklet akseaurlarıyla tanıdığınız bir marka, ICON, eldivenliyken de parmaklarını konuşturmak isteyenler için Justice Touch Screen Glove’ı üretmiş. Koruma özelliklerinden ödün verilmeden üretilmiş bu eldiven sayesinde iPhone, iPad ve Android’li cihazların dokunmatik ekranlarına hükmetmek mümkün-müş. İddiaları o yönde 🙂 Amerika’da satış fiyatı 100 dolar civarında.

Çoğunuz iyi bir motosiklet eldiveni için 100 doların “çok da büyük bir fiyat” olmadığını bilirsiniz. Ama bazı şeyleri biliyor olmamız, tam tersini yapmak istememiz gerçeğini değiştirmiyor işte! 🙂 İnsanoğlu! Anlamak zor 🙂 Şaka bir yana, daha küçük bütçelerle bu sorunu halletmek isteyenler için çözüm hazır.

ThumbDogs’un Amerika’da 15,99 dolara sattığı “küçük” çözümle halihazırdaki eldivenlerinizi “dokunabilir” yapmanız mümkün.

ThumbDogs


Birisi baş, bir diğeri de işaret parmağınıza takacağınız bu küçük bez (!) parçalarıyla eldivenleri her seferinde çıkarma derdi de ortadan kalkıyor. ThumbDogs’un keyfini çıkarmak için motosikletçi olmak da gerekmiyor üstelik. Kışın parmaklarını dondurmak istemeyen ama işe giderken Twitter’ından da uzak kalamayan yeni nesil sosyal medya vatandaşları için de biçilmiş kaftan bu ufaklıklar 🙂

 

Bir dahaki görüşmemize kadar siz de kolaysa kendinize şu sorunun yanıtını verin: Bir süper güç seçecek olsanız, bu hangisi olurdu? (NOT: Yazıda bahsi geçen eldivenler Örümcek Adam tarzı numaralar yapmakta, binalara tırmanmakta ya da çatılardan sarkmakta kullanılamamaktadır. Evde, dışarıda ya da trafiğe kapalı alanda bunları denemeyiniz! 🙂 )

 

MOTOSİKLETLİ KIZIN ÖZÜ


Merhaba,

Motosikletli Kız ben. Ya da ismimi bilmek isteyenler için, kısaca Selin… Yıllardır hem haber editörü olarak medyanın tozunu yutuyorum hem de iki teker üstünde yolların. Şimdilerde Amerika'da, televizyon habercisi olarak devam ediyorum macerama...

Her İstanbul mağduru gibi trafikten kurtulmak için bir helikopter almanın (!) en iyi alternatifinin ne olacağını düşündüğüm o günlerde aldım ilk motorumu.

11 yılda 4 motor, binlerce kilometre yol ve her aklıma düştüğünde yüzümde hınzır bir gülümsemeye yol açan milyon anıdan sonra hayalini kurduğum yollarda, Amerika’dayım. Rüzgarın bile farklı estiği dev kıtadaki uzun, upuzun yollarda…

Ağrı kesicim, heyecanım, kafam bozuk olduğunda derin bir nefesle düşüncesini içime çekmeye çalıştığım motorumla. Bir o kadar bildiğiniz ve bir o kadar bilmek isteyeceğiniz şeyi biriktirdim eteğimde. Paylaşmaya hazırım. Tüm rüzgar tutkunlarına, iki teker aşıklarına, motosiklet delilerine açık davet:

Gelin birlikte kaybolalım rüzgarın içinde…

motosikletlikiz@gmail.com

Sağlıklı Sürüş İçin Bilmeniz Gerekenler (1)

VİDEOLU YAZILAR :)

Amerika Yollarında (2)

Motorda Kolları Dinlendirmek

Amerika Yollarında (1)

Amerika Yollarında (3)

Motosikletli Kız Amerika'daki Fuarda

Reflektörleri Taktım, Sizin İçin Test Ettim ;)

İnterkom Almadan Bunu İzlemelisiniz

2014 The Washıngton Auto Show

Kask Hayat Kurtarabilir!

Motorda Dertler Nasıl Unutulur?

Motorla Amerika'da (2011'den Kalanlar)

Binlerce Motor Yollara Dökülürse!

Burada Sizin Yazı ve Fotoğraflarınız da Var!

Sizin Köşeniz

Bu Blogda Neler VAR Neler YOK?

*Bu blogun yazarının gözünde hiçbir motor (marka, cins, tür, yıl, renk, güç açısından) bir diğerinden üstün değil (Kabul edin her motor sahibine güzel gelir)

*Bu blogda Amerika VAR, Türkiye VAR. Bu ikisinden herhangi birinin yerden yere vurulmasına yer YOK.

*Bu blogda izlenimlere, araştırmaya ve zaman zaman şahsi fikirlere ve öykülere yer VAR. Dolayısıyla hiçbir fikre, yoruma katılmamak YOK.

*Bu blogda her türlü olumlu katkıya yer VAR. Motor tutkunlarının birbirini kırıp dökmesine izin YOK.

*Bu bloga her türlü eleştiriyi yöneltmeye hakkınız VAR. Ama ara sıra da olsa yapıcı olmayı unutmak YOK.

Not: Blog kuralları her an değişebilir. İtiraza yer YOK:)