Türkiye Bağımlısı Amerikalı Olmak

Posted January 17th, 2014 at 4:30 am (UTC+0)
Leave a comment

Amerika’nın eğitim için büyük fırsatlar sunan bir ülke olduğu kesin. Uluslararası Eğitim Enstitüsü’nün hazırladığı rapora göre geçen yıl 800,000’den fazla yabancı öğrenci eğitim için Amerika’yı seçmiş. Bu rakam, bir önceki yıla göre  %7,2 oranında artmış. Türkiye’den gelen öğrencilerin sayısı da 11,278’le hiç azımsanmayacak ölçüde.  Zira, bu rakamla Türkiye,  Amerika’ya en çok öğrenci gönderen ilk 10 ülke arasında yer alıyor.

Eğitim için Amerika’yı seçmek neredeyse sıradan bir durum gibi. Amerika’nın Sesi muhabiri Çağrı Tanyol’un kısa adı YES olan Amerikan Hükümeti’nin eğitim programından faydalanarak lise eğitimi almaya gelen Eylül Yağmur adlı öğrenci ile yaptığı röportaj da bunun en iyi örneklerinden biri. Peki bu kadar Türk öğrenci eğitim için Amerika’yı seçerken, Amerikalılar’ın Türkiye’yi ne oranda seçtiğini hiç merak ettiniz mi? Ya da eğitim için Türkiye’yi seçen Amerikalı gençlerin genel izlenimlerinin neler olduğunu? Amerika’daki belli üniversitelerde Türkiye ile ortak eğitim programları geliştiriliyor, hatta çift diploma sistemi uygulanıyor. Bunun yanında Federal Hükümet de YES gibi programlar aracılığı ile Amerikalı gençlere Türkiye’de eğitim fırsatı veriyor. Ancak rapora göre görünen o ki öğrenci göndermede ilk 10’a giren Türkiye, öğrenci kabulüne geldiğinde ilk 25 içinde bile yer almıyor. Durum böyle olunca da Türkiye’ye giden az sayıda öğrencinin izlenimlerini alma konusunda yapılmış kapsamlı bir resmi çalışma olmaması doğal.

Liseyi Amerika’da bitirip, üniversite eğitimini de burada devam ettiren ve yıllardır ailesiyle Amerika’da yaşayan bir Amerikalı Türk olarak, eğitim için Türkiye’yi seçen Amerikalılar her zaman ilgimi çekmiştir. Türkiye’den Amerika’ya gelen öğrencilerle ilgili araştırma ve yazıların ağırlıkta olduğu bir ortamda aksini yapanların gölgede kaldığını da düşünerek, bu ilk yazımda sizlere genç yaşta Alabama eyaletinden çıkıp, soluğu Adana’da alan ve kendi deyimi ile “Türkiye bağımlısı” olan, iyi derecede Türkçe konuşabilen Rebecca’nın hikayesini anlatmak istiyorum.

Rebecca, Amerika’nın ve dünyanın saygın okullarından Georgetown Üniversitesi son sınıf öğrencisi. Kendisiyle Washington’da bulunan Türk kökenli bir sivil toplum kuruluşunun programında tanıştım. Rebacca’nın hikayesini ilginç kılan sadece Türkiye’ye gitmiş olması ve kısa sürede şaşırılacak derecede iyi Türkçe konuşmayı öğrenmiş olması değil. İlginç olan Rebacca’nın Washington’daki geleneksel Türk Festivali’nde kahve falı bakmaktan, Türk-Amerikan Sivil Toplum Kuruluşlarında staj yapmaya kadar her anlamda kendini Türkiye ve Türklerle özdeşleştirmiş olması.

Rebacca, ilk olarak Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın NSLIY adlı programı ile 2008 yılının yazında lise eğitimi için kendini Adana’da  bulmuş ve burada dolu dolu 10 ay geçirmiş. Bu kısa sürede, gitmeden önce hakkında pek fazla birşey bilmediği Türkiye’den bir  hayli etkilenmiş. Döndüğünde, Georgetown Üniversite’sinde bulunan Türk Araştırmaları Enstitüsü’nden de yararlanarak kendisini akademik anlamda da geliştirmeye başlamış. Üniversite ikinci ve üçüncü sınıflarda iki ayrı eğitim programıyla önce Alanya’ya, daha sonra da Ankara’ya gitmiş. 10 aylık Adana programı da dahil olmak üzere, toplam bir buçuk yılını Türkiye’de geçirmiş. Nasıl ki Türk öğrenciler buraya geldiğinde belli zorluklar yaşıyorsa, Rebecca da başta dil olmak üzere, birçok konuda sıkıntılar yaşamış. Ancak  bu sıkıntılara rağmen hem Amerika’yı ve Amerikan kültürünü en iyi şekilde temsil etmiş, hem de Türkiye’yi ve Türk kültürünü özümsemeyi başarabilmiş.  Adana’da Rebecca’yı ağırlayan ve halen yakın irtibat içinde olduğu ailenin öz kızı gibi olmuş. Fotoğraflardan da görüldüğü gibi Alabamalı Rebecca, kısa sürede Adanalı olup çıkmış!

RBarr Photo 1RBarr Photo 3

Türkiye tecrübesinin  çok olumlu geçtiğini söyleyen Rebecca, eğitim sisteminden tutun da, Türkiye’nin gündeminde yer alan belli başlı konulara kadar birçok alanda gözlemlerde bulunmuş. Hatta sohbetimiz sırasında az da olsa bu konulara da girdik. Rebecca’nın Türkiye’ye sıradan bir turist gibi gidip, turist olarak dönmediğini ve Türkiye’yi gerçekten özümsemiş  olduğunu bu konuları konuşurken daha da iyi anladım. Amerika’da yaşayanlar bilir, Türkiye’ye gittiğinizde çok sık sorulan sorulardan biri “Türkiye mi güzel, Amerika mı?” sorusudur.  Rebecca’ya da genelde hep bu sorulmuş, o da her seferinde bu soruyu yüzlerde ve yüreklerde tebessüm bırakan bir şekilde yanıtlamış. Türkçe konuşmanın  diyalogların boyutunu tamamen değiştirdiğini belirten Rebecca, birçok kişinin durumu öğrendiğinde kendisine biraz şaşkınlık, biraz da ilgi ve heyecanla yaklaştığını söylüyor.

Rebecca, Türkler’in ve Türk kökenli dernek ve kuruluşların bir hayli yoğun olduğu Washington’da yaşamanın Türkiye’de elde ettiği tecrübeyi ilerletmesi açısından çok önemli fırsatlar sağladığını belirtiyor. Georgetown Üniversitesi’nin sunduğu imkanlardan yararlanmanın yanısıra, bu sömestir HASNA adlı sivil toplum kuruluşunda staj yapan Rebecca, yoğun ders programından fırsat buldukça yerel Türk-Amerikan derneği olan ATA-DC’nin faaliyetlerinde de gönüllü çalışıyor. Gönüllü olmaktan bahsetmişken, Rebecca’nın “gönüllü elçiliği” kendine misyon edindiğini de unutmadan belirteyim. Mezun olacağı günü sabırsızlıkla bekleyen Rebecca’nın hedefi, Türk – Amerikan ilişkileri üzerine çalışmak ve Türkiye’yi Amerikalılar’a genç bir Amerikalı’nın, daha doğrusu Adanalı Rebecca’nın gözünden anlatarak yeni “Türkiye bağımlıları” yaratmak.

Türk – Amerikan ilişkilerinin ne büyük önem taşıdığını burada tekrar etmeye gerek yok. Bölgesel ve küresel gelişmelere bakılırsa siyasi pusula bu ilişkilerin giderek daha da fazla önem kazanacağını gösteriyor. Rebecca ve Rebecca gibi başarılı, iyi eğitimli ve en önemlisi de gönüllü elçiliği görev edinmiş, “Türkiye bağımlısı” Amerikalılar’ın sayısı arttıkça, ülkeler arası ilişkilerin de bir o kadar güçlenip, gelişeceği kesin.

Daha fazla bilgi için:

Uluslararası Eğitim Enstitüsü Raporu: http://www.iie.org/en/Research-and-Publications/Open-Doors

Amerika’nın Sesi muhabiri Çağrı Tanyol’un röportajı: http://www.amerikaninsesi.com/content/yes-programi-ile-amerikada-lise-egitimi/1791003.html

Georgetown Üniversitesi Türk Araştırmaları Enstitüsü: http://www.turkishstudies.org/

Amerika’nın Sesi’nden Hülya Polat’ın Enstitü Başkanı Sinan Ciddi ile söyleşisi: http://www.youtube.com/watch?v=PZGU0jE8qPg

Sivil Toplum Kuruluşu HASNA: http://hasna.org/

Türk Kültür Derneği ATA – DC: http://www.atadc.org/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Yenal Küçüker - Amerikan Rüyası

Amerikan Rüyası Hakkında

About

“Hayat, Hürriyet ve Mutluluğun Peşinde Olma” öğelerini ilke edinmiş bu ülkenin topraklarına ayak basan veya basmayı planlayan herkesin bir “Amerikan Rüyası” vardır. Benim Amerika Rüyam 1998 yılında ailemle birlikte Trakya bölgesinden göç edip, New York Eyaleti’nin kuzeyine, Türklerin bir hayli yoğun olduğu Rochester şehrine yerleşmekle başladı. Geçen 15 yıl içerisinde bir yandan kendi Amerikan Rüyamı gerçekleştirmek için çalışırken, diğer yandan da farklı kesimden birçok insanın Amerikan Rüyasına yakından tanıklık ettim ve etmeye de devam ediyorum.

Coğrafya eğitimim ve Türk Amerikan Dernekleri Kurulu’ndaki (ATAA) profesyonel çalışmalarım doğrultusunda bu muazzam toprakları hatırı sayılır şekilde dolaşmış biri olarak, amacım elimden geldiğince bu Amerikan Rüyasından sizlere ilginç kesitler sunabilmek.

Yenal