Amerika’da Organize Olmak
Geçen yazımda yurtdışında yaşayan Türklerin, Türkiye’ye yapabileceği katkılardan bahsettim. O nedenle Türk hükümetinin yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza ulaşmasının ve Onların görüşlerini dinlemesinin önemine değindim. Elbette bu, Türk Büyükelçilikleri vasıtasıyla hükümetin olduğu kadar yurtdışında yaşayan Türkleri temsil eden dernek ve vakıfların da asli görevi. Bu anlamda, Washington Büyükelçiliği’nin ve Türk derneklerinin son yıllarda ağırlık verdiği Türk toplumuyla bütünleşme çalışmalarını buradaki her Türk vatandaşı gibi sevinç ve takdirle izliyorum. Gerçekten Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve ekibi çok güzel bir çalışma yürütüyor. Sadece elçilik tarafından organize edilen toplantılar ve sanatsal etkinliklerle değil, derneklere verilen destekle de Büyükelçilik Amerika’da yaşayan Türk toplumunun gelişimine ve etkinleşmesine büyük katkıda bulunuyor.
Bunun en son örneği geçtiğimiz hafta yapılan Türk Amerikan Liderlik Konferansıydı. Amerika’daki iki büyük Türk dernekleri birliğinin (ATAA ve FTAA) organize ettiği konferans, Amerika’da sesimizi duyurmaya yardımcı olacak mı bunu zaman gösterecek ancak en azından Türk toplumunun kendi içinde organize olması açısından önemli bir adımdı. Konferansta emeği geçen tüm yetkililere bunun için bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Washington’da yapılan toplantıda ATAA’in üstlendiği insiyatif yadsınamaz. Keşke, her sivil toplum örgütü, yapılan etkinliklerde kişi ve kuruluşları önplana çıkarmak ve bazı çıkar hesaplarına girmek yerine yapılan işin başarısına odaklansa. Böyle toplu organizasyonlarda bana kalırsa en büyük risk budur. Yine de bu konferans başarıyla bitmiş ve gelecek yıllar için bir umut ışığı olmuştur.
Konferansta dikkatimi çeken, buradaki Türk toplumunun gerek demografik olarak, gerekse dışarıya verdiği imaj açısından ne kadar değiştiğiydi. New York’tan California’ya kadar Amerika’nın dört bir köşesinden gelen gençler ve dernek temsilcileri yeni nesil Türklerin sesini ve gücünü temsil ediyordu. Konferanstaki toplantılarda konuşan, söz alan genç kuşak Türkler, Amerika’da ne kadar aktif bir toplum olmaya hazırlandığımızı gözler önüne serdi. Hazırlandığımızı diyorum, çünkü bugüne kadar Türk toplumu sayıca çoğalsa da, Amerika’daki sistem içinde aynı oranda etkin olamadı, varlık gösteremedi. Siyasi ve toplumsal konularda etkinliğimiz diğer etnik gruplara göre hep geride kaldı. Hala kongrede bir temsilcimiz yok. Yerel meclislerde söz sahibi değiliz. Önemli sivil toplum kuruluşlarında bile Türklerin ve Türkiye’nin adını duyuracak birkaç etkin isimden başka temsilcimiz yok.
Bireysel Sorumluluklar
Peki neden? Nedeni basit: bireysel sorumluluklar. Hepimiz, birer birey olarak Amerikan toplumuna entegre olma, sosyal ve siyasi hayatına girme konusunda ne kadar çaba sarfediyoruz. Elinizi vicdanınıza koyup yüksek sesle düşünün. Kaçımız Amerikalı arkadaşlarımızı evimize davet ediyor, Onların toplantılarına katılıyor, Onlarla sosyalleşiyoruz? Kaçımız oturduğumuz bölgede yerel meclislerde neler oluyor, kimler bizi temsil ediyor, konuşulan sorunlar ne biliyoruz? Kaçımız Türkiye’nin Washington’da nasıl temsil edildiğine, Türkiye ya da Türk toplumu denildiğinde Amerikalı siyasilerin gözünde oluşan imajın ne olduğuna dikkat ediyoruz? Bırakın onu, kaçımız komşumuzun Türkiye hakkındaki görüşlerini biliyor, O’na bilmediklerini ya da yanlış bildiklerini aktarıyoruz? Kaçımız, bu ülkenin sonsuz fırsatlar sunan iş ve profesyonel hayatında başarıyı yakalayıp, kendi sesimizi ve ülkemizin sesini siyasette duyurmak için aday olmayı hedefliyoruz?
Demek ki bu iş sadece büyükelçiliğin, konsoloslukların, Türk derneklerinin çalışmalarıyla bitmiyor. Hepimizin, büyüğünden küçüğüne sorumlulukları var. Bireysel sorumluluklar! Bence Amerika’daki Türklerin organize olabilmesinin altında yatan sır budur. Organize olmak bir tek kendi aramızda toplantılar düzenlemek, kendi aramızda görüşler sunmak, Türk Türk’e görüşmek değildir. Organize olmak, Amerikan toplumunun dinamikleri arasına girip, Onlarla yaşamak, Onlarla kaynaşmak ve Onlara kendimizi en iyi şekilde anlatmaktır. Organize olmak, bu amaç çerçevesinde birbirimize yardım etmekten geçer. İşin aslı budur.
Bu yazımı son bir not düşerek bitirmek istiyorum. Amerika’daki derneklerin Türk toplumu ve kültürünü tanıtmada artan başarısını kanıtlayan bir güzel haber de bugün geldi. Washington’daki ATADC derneğinin her yıl düzenlediği Türk Festivali, City Paper okuyucuları tarafından bu kentin “En İyi Festivali” seçildi. Bu müthiş başarıdan dolayı ATADC yöneticilerini ve katkıda bulunan, oyunu kullanan tüm arkadaşlarımı kutluyorum. City Paper her yıl birçok alanda “Best of DC” –DC’nin en iyilerini- seçiliyor ve Washingtonlular bu tip aktivitelere katılma konusunda anket sonuçlarını dikkate alıyor. Bu da, Ekim’de yapılacak festivalin çok daha kalabalık geçeceğinin bir kanıtı. Daha uzun yemek kuyrukları bizi bekliyor 🙂
Sevgiyle,
Özge Övün Sert
14 responses to “Organize Olalım Ama Nasıl?”
Ozge hanim, Amerika’da bu sozunu ettiginiz iki dernekten cok daha fazla sayida Turk dernegi oldugunu okuyoruz. Bunlarin degil Amerikali komsularini evlerine davet etmek, Asure Gunleri duzenleyerek butun mahallelerine hitap etmek, onlari Turkiye’ye yaz tatiline goturmek gibi buyuk organizasyonlara giristikleri de bildiriliyor.
Bu kuruluslar hakkinda da bilgi verir misiniz?
Yukarida yazan cemaatci arkadas, acikca belirtmemis, ama herhalde Fethullah Gulen gruplarini kastediyor. Bunlar etrafta ama sadece davet ettikleri bunlara katilabiliyor. Sana bana davet yoksa bunlardan haberdar olmaniz mumkun degil. FTAA, ATAA, FAA bublari davet ediyor. Bunlardan tik yok. Tekrar davet. Gene tik yok. Tam etkinlik olacagi gun bir haber geliyor: cemaatciler de ayni gune benzer bir eylem koymuslra. Bunu tabii boluculuk icin yapmiyorlar. Biz baskayiz, Biz kendi etkinliklerimizi yapariz demeye getiriyorlar ama sonuc ayni: bir bolunme, kutuplasma yaratiyorlar. Bu secici, gizlici, bolucu tutumu alkislayamayacagimi uzulerek bildirim. Bu arkadaslar Ataturk’un Turkiye’sini anlamak icin biraz zahmet etseler birlestirici olurlar diye dusunuyorum. Bu sadece bir kisinin, yani benim, fikrim… Katilamayanlari saygiyla karsilarim…
Herkese bir damga vurmak, son zamanların en moda işi. Siz Fethullahçı dediğiniz zaman–eskiden–insanlar buna inanırdı. Şimdi sizin hangi çıkarı korumak ve kollamak için bunu yaptığınızı hemen farkediyorlar. Amerika’nın Sesi’nin sitesinde “Fethullahçı” tabirini yadırgadım doğrusu.. Umarım bu kişisel bir tutumu yansıtıyor olsa gerek, VOA tümüyle bu davranışı onaylamaz.
Siz söz etmeseniz de sözünü etmediğiniz dernekler, sözünü ettiklerinizin en az 10 katı etkinlik yapıyorlar. Bu faaliyetler, sitelerinde, gazete ve dergilerinde açık açık belirtiliyor. Aylar öncesinden.
Siz muhterem gazetecilere karşı galiba saygıları biraz az. İmlaya, gramere dikkati elden bırakmanıza sebep olan bu öfkeniz de ondan ileri geliyor olsa gerek. Eğer başka, mesela ideolojik, bir sebebi yoksa..
Ali bey,
Bu yazinin altina yapilan yorumlar sahsimi ve VOA’i baglamaz. Saniyorum siz hedefi sasirdiniz. “Fethullahçı” tabirini kullanan kisi, sizin gibi yorum yapan bir baska okuyucu. Benim yazimda bu grupla ya da boyle bir dernekle ilgili bir ibare bulunmamaktadir.
Biz Turkiye adina kim ne aktivite yapiyorsa hepsini yazariz. Onemli olan Turkiye’nin Amerikalilara en iyi sekilde tanitimidir. Ancak biliyorsunuz ki bu tur kavramlar herkes icin goreceli. Sizin icin en iyi olan baskasi icin olmayabilir. Elestirilere acik olmak lazim.
Ben yine de yorumlariniz icin tesekkur ediyorum. Sunu belirteyim ki, benim sahsi gorusum Turkiye Buyukelciligi’nin gorusuyle ortusmekte. O da sudur: Butun dernek ve gruplar ayni hedef icin, ayni dogrultuda calismalidir. Bu hedef Turkiye’mizin adini en iyi sekilde duyurmak ve tanitmak. Yalniz, yazimda da bahsettigim gibi, bu tur bir hedefe bizbize guzel etkinlikler duzenleyip bir araya gelmekle ulasamayiz. Bizim oncelikle Amerikan siyasi hayatina girecek, Turkiye’nin kongrede ve diger siyasi kadrolarda cikarlarini gozetecek donanimli insanlara ihtiyacimiz var. Yazimin ozu de budur.
Yeniden yorumlariniz icin tesekkurler,
Ozge
Mesaji anlamamakta israrinizi anlamsizca surdurup elciye hucum etmissiniz. Bakin tekrarliyorum: sadece davet ettiklerinizle, kendiniz calip kendiniz soylursunuz. Sonra da “bizimkilerden de soz etseniz” diye, guya dolayli yoldan yukaridaki gibi sorular soruyorsunuz. Bu gizli, sakli, secici, ayirici tutumlariniz nedeniyle de gazeteciler sizi gormek istemiyor olabilir. Bu gorusler bana aittir. genellestirmeyiniz. Ataturk’u anlamdiniz, hic olmazsa bayrak yaptiginiz Mevlanamiza kulak veriniz: “Ya gorundugun gibi ol; ya da oldugun gibi gorun.” Yani takiyyeyi artik birakin…
Mustafa Kemal Ataturk deyince onun agzini adiniza almak istemezsiniz., ama fettullah gulen deyince onun icin aglarsiniz. . Turkiyede universitede ogrenci iken sinifimdan bir arkadas bana dedi ki murat biz arkadaslarla toplaniyoruz beraber yemek yiyecez .gel sende bize katil orda hocalarimiz var dedi dini konularda sohbet ediyo .neyse ben de gittim.tabii hoca denen arkadas anlatiyo ilk baslarda peygamber efendimiz (s.a.v) ve bazi onemli seylerden bahsetti.daha sonra dedi ki arkadaslar benim babam kuccuken bana dedi ki alevilerlen arkadas olmayin onlar namaz kilmiyo , dini gereklerini yerine getirmiyo .bu hoca denen sahis benim alevi olmadigi biliyo tabi.ben orda araya girdim ve dedim ki neden alevileri kotuluyosunuz bende aleviyim.soruyu sordum ve o arkadas bi an duraksadi ve lafi donup dolastirmaya basladi .bu anlattigim olaydaki yer sivasta geciyo.fettullah gulen hocanin evleri catisi altinda o kadar cok ev ve yurt var,parasiz gariban ogrencileri namaz kilmak sartiyla kendi yurtlarinda misafir ediyolar,ama namaz kilmaz sartiyla .ben bunllari kendi gozumle gordum.ATATURK’UN BIZLERE EMANET ETTIGI
CAGDAS VE UYGAR MEDENIYETLERE ULASMAK ICIN AKLIN YOLU BILIM VE AKILDIR DEDIGI SOZU MAALESEF NAMAZ VE SERIAT OLMAYA BASLADI …
Keske birbirimizin dusuncelerine saygili olmagi ogrensek ne guzel olurdu,insanlarin dusuncesi ne olursa olsun.Farkli dusunceler aslinda hala insan oldugumuzu gosterir,ve bu bizlerin hayatini zenginlestirir.Bizim geleneklerimizde ve dinimizde zaten hosgoru ustune kuruludur.Ne zamanki hosgorusuzlugu secim haline getirdik problemler basladi Turk toplumunda.Hepimiz Turkuz ne olursa olsun,bir tane Bayragimiz var,gelin birlik olalim.Birlikten kuvvet dogar.Bakin obur toplumla
ra birbirlerini yemiyorlar.Hepsi son derece organize olmuslar cok ama cok guclu lobileri var,
adamlar koca Amerikan senatosunu kontrol ediyorlar boylelikle dunyayida .Alliyorlar pulluyorlar kendi bozulmus kulturlerini bizim TUrk toplumuna yamamaya calisiyorlar.Gecen yaz Turkiyedey
dim burada para ile seyredilen butun kanallar Turkiyede bedava.Bir dusunun neden toplumlari degistirmenin en kolay yolunu kullaniyorlar TELEVIZYON VE diger MEDYA.Insanla
rimizin beynini oyle yikamislarki
sukriye hanim , dediginiz gibi Turkiye Cumhuriyeti Devleti bayragi altinda yasiyosak, kendi ulkemize, millli degerlerimize sahip cikmamiz gerekiyor. Nerde olursak olalim Turkiye adini her zaman yukseklere tasiyalim. Kotulemek, karalamak bize fayda getirmez…
Ali Unlu Fetullahci yaklasimini buraya sokmaya calisana kadar burada da birlik vardi. Bunlar “Rolerans” adiyla orgutler kuruyorlar ama sozunu etikleri hosgoruden eser bulamazsiniz yazilarinda. Peki o zaman bu hosgoru kim icin? benim be benim gibi dusunenler icin olmadigi acik. Bakin Ali Unlu ne diyor yukarida: “Siz muhterem gazetecilere karşı galiba saygıları biraz az.” Yani onlar gibi dusunmuyorsaniz, onlarin etkinliklerine katilmiyor ve hele hele eletiriyorsanizm o zaman “size saygilari az.” Bu mu Mevlana’nin ogrettigi “Ne olursan ol, gel?” Biraz dusunun, lutfen… Dusunmek insanliktir… Ataturk de dusunmeyi, sorgulamayi, cagdas uygarligi hedef gosterir. fetullahcilar gelmeden once ABD Turkleri arasinda bir birlik vardi. Derneklerde kisisel cekismeler olabilirdi ama sonunda tek bayrak, tek millettik. Simdi be bolunmelerden, kutuplasmalardan tamamiyle Fetullahcilari sorumlu tutuyorum. Bu benim sahsi gorusum. Kadinlara saygilari kadin mutfaktaysa, evdeyse, ortuluyse var. Bakin lider kadrolarina, fotograflara… Tek kadin gorebiliyor musunuz? Ne hosgorusunden soz ediyorlar bunlar?
Peki.. Ozge hanimin sozunu ne kadar tuttugunu gorelim.. Iste bir faaliyet:
3RD TURKISH OLYMPIAD
Saturday, April 2nd, 2011
6:30 pm
W.T. WOODSON HIGH SCHOOL
9525 Main Street, Fairfax, Virginia 22032
Bakalim ne kadar yer alacak VOA sitesinde?
Su siralarda “Imamin Ordusu” kitabini okuyorum. Ali Unlu tam o kitapta tarif edildigi gibi davraniyor. Ust duzeyde bir Fetullahci komutan oldugu acik… Simdi bunlarin hosgorusunun herkese degil, sadece kendi gibi dusunenlere oldugunu gorebiliyorum. 30 uncu sayfa sanki Ali Unlu gibilerini tarif ediyor…
Bilgiler icin cok tesekkurler. Cok yardimci oldunuz.
Cok hos bir yazi olmus, guzel tespitler yapilmis, tabii yorumlar gene klasik konulara varmis, bir cakcu bir cukcuya, gel beraber bir cakcuk dukkani acalim demis. Boyle sucu-bucu edebiyati ile bir yere varmak imkansiz. Farkli dusunen insanlar birbirine saygi gostermez ise zaten ayni masa etrafinda oturmak imkansiz hale gelir. Kendinden farkli dusuneni otekilestirme cabasi ve Turkiyelileri tek tip insan haline getirme aliskanligini birakmaz lazim. Simdi Google bir urun cikariyor, Microsoft’ta daha iyisini cikarmaya calisiyor. Bizdekiler ise yeni urun piyasaya surmek yerine, camur atmaya calisiyor. Bu edebiyat Turkiyede biraz tututor tabii, ama bu olayi Amerika’da surdurunce cok “ilkel” kaliyor. Ben Amerikali birisine Turkiyede olan bazi olaylardan yada insanlarin olaylara yaklasimindan bahsedince adam algilayamiyor. Neyse, bosuna yazdim o kadar, nasilsa herkes kendi bildigini okuyacak, ama sonra da kimse sikayet etmesin, birlik olmuyor falan diye…
Imamin Ordusu kitabini okumanizi ve derin uykulardan uyanmanizi oneririm. Yarin gec olabilir… Ozellikle kadin ve cocuk haklari konusundabir parcacik hassas iseniz, o zaman Imamin ordusundan urkmeniz gerekir. Turkiye Cumhuriyeti’nin yerine neyi getireceklerini dusunmeniz gerekir…