Gökkuşağı

UNESCO’dan Selimiye Müjdesi

Edirne’deki Selimiye Camii de BM’nin “Dünya Mirası” sayılan eserleri arasına girdi. Sonunda oldu ve Birleşmiş Milletler New York’taki Genel Merkezi’nden yazılı bir açıklama yaptı, UNESCO’nun dokuz tarihi anıt ve yeri Dünya Mirası listesine aldığını bildirdi.Listede Mimar Sinan’ın ünlü eseri Edirne’deki Selimiye Camii’nin de yer alması çok sevindirici. Yazmadan yapamadım.  UNESCO biliyorsunuz BM’nin Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ve merkezi Paris’te. 35’nci toplantısında UNESCO 35 tarihi eser veya bölgeyi gözden geçirdi ve 27 Haziran’da yaptığı açıklamada Selimiye Camii dahil dokuz anıt ve bölgenin Dünya Mirası listesine eklendiğini açıkladı. UNESCO’nun  Dünya Mirası listesine aldığı tarihi yerler arasında Afrika, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’dan 9 yer ve eser var bu kez. Bu konudaki bilgileri aşağıdaki adreste BM sitesinde bulabilirsiniz.

http://whc.unesco.org/en/list”>World Heritage List

Elbette Selimiye Camii’ni size anlatmam gereksiz çünkü  zaten biliyorsunuz ama yine de birkaç satır yazmak istiyorum. 16’ncı yüzyılda Mimar Sinan, Osmanlı’nın Kıbrıs zaferinden sonra zamanın başkenti Edirne’de Sultan 2’nci Selim’in talimatı üzerine  yapmış Selimiye’yi.  Yapımına 1568 yılında başlanan caminin inşaatı 1574 yılında tamamlanmış. Cami, Sinan’ın “ustalık” döneminin ve Osmanlı-Türk mimarisinin en önemli eseri sayılıyor. Selimiye’nin mermer, çini ve hat işçilikleri çok özel.  Yapının içi İznik çinileriyle süslü. Büyük kubbenin tam altındaki hünkar mahfili, 12 mermer sütunlu ve 2 metre yükseklikte. Ansiklopedik bilgilere göre, çinilerin bir kısmı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Rus generali Mihail Skobelev tarafından sökülerek Moskova’ya götürülmüş.

Peki, Türkiye’de başka “Dünya Mirası” sayılan eser ve bölgeler yok mu? Tabii  ki  var. İşte listemiz:

1-Göreme Ulusal Parkı  and the Kapadokya
2-Divriği Camisi ve Hastanesi
3-İstanbul’daki tarihi eserler
4-Hitit başkenti Hattuşa
5-Nemrut Dağı
6-Hierapolis-Pamukkale
7-Xanthos-Letoon (Fethiye – Kaş karayolunun güneyindeki Letoon Antik Kenti)
8-Safranbolu
9-Truva
10-Selimiye Camii

Görüşlerinizi bekliyorum her zamanki gibi.

Michelle Obama da Kız Annesi!

Amerika’nın First Lady’si Michelle Obama’nın da yoğun bir programı var. Başkan Obama’ya eşlik etmenin yanısıra o da iç ve dış seyahatlere gidiyor, ABD’yi temsil ediyor. Son gezisi Güney Afrika Cumhuriyeti’neydi Michelle Obama’nın. Beyaz Saray’a taşındığı günden beri Michelle Obama çocuklarda obeziteye karşı yoğun bir kampanya yürütüyor. Bu son dış gezisinde de resmi temaslarının yanında spor tesislerini ve okulları  gezmeyi, hatta Desmod Tutu’yla push-up yapmayı ihmal etmedi. Ortaya da hoş kareler çıktı. Yoğun programı içinde televizyon programlarına da katıldı ABD’nin First Lady’si ve ABC Televizyonu’ndan David Muir’in sorularını yanıtladı.  Nelson Mandela’dan çok etkilendiğini anlattı, Beyaz Saray’da bir dört yıl daha yaşama ihtimalinden söz etti, ama hepsinden önemlisi bu seyahatte kendisine eşlik eden iki kızıyla ilgili soruları yanıtladı. Ne de olsa anne Michelle Obama, kızlarına da çok düşkün. “Büyüdüklerine inanamıyorum” dedi söyleşi sırasında ve “onları hep korumak istiyorum, ama bunu aşırıya kaçırmak da doğru değil biliyorum, bu yüzden dünyayı görmeleri için onları da yanımda götürüyorum gittiğim yerlere,” dedi. 

David Muir’le First Lady arasında şöyle bir konuşma geçti:

*Muir: Kızlarınız aşık olurlarsa onlara ne tavsiye edersiniz?
*Michelle Obama:  Sizi her zaman yüceltecek, daha iyi bir insan olmanızı sağlayacak biri olup olmadığına bakın derim.

*Muir: Siz de Başkan Obama’nın sizi daha iyi bir insan haline getirdiğini söylemiştiniz.
*Michelle: Evet. Kendisine söylememiştim ama artık kayda geçirdiniz. Eminim ona her kızdığımda bunu hatırlatacaktır.

Michelle Obama, Dünya Kupası için hazırlanan Cape Town stadyumunu da gezdi ve  gençlerle konuştu.
5 okuldan 50 öğrencinin katıldığı etkinlikte, Güney Afrika’yı ziyaret eden ilk Amerikan First Lady’si olan Michelle Obama, öğrencilerden sağlıklı yiyecek tüketmelerini ve egzersiz yapmalarını istedi. Daha sonra Cape Town Üniversitesi’ne geçen Obama, burada öğrencilerle top oynadı. Kızları Malia ve Sasha’yı da yanından ayırmadı. Kız annesi olmak kolay değil!

Başkan Obama da kızlarına çok düşkün, onun da kızları Malia ve Sasha’yla çok güzel resimleri var. İnsan Başkan da olsa First Lady de ve Beyaz Saray’da da yaşasa çocukları birinci planda geliyor. Anne baba olmak hayat boyu bir sorumluluk! İşte Michelle Obama’nın Güney Afrika ziyaretinden kareler…

Bravo Doktor Mehmet Öz!

“Dr. Oz Show” 2011 Gündüz TV Emmy’de iki ödül aldı. 19 Haziran akşamı Las Vegas’ta Amerikan televizyonlarında yayınlanan başarılı gündüz programları ödüllendirildi. Gündüz TV Emmy Ödülleri’nin büyük galibi Doktor Mehmet Öz oldu. “The Dr. Oz Show” adlı programıyla Doktor Öz, En Başarılı Bilgilendirici Talk Show Sunucusu, programın yapım ekibi de en başarılı ekip seçildi. Bu Doktor Öz’ün ikinci, ekibininse ilk Emmy ödülü oldu. Mehmet Öz geçen yıl da ödül almıştı.
Mehmet Öz ödül töreninde programla her zaman çok gurur duyduğunu, bu ödülü aldığı için çok onurlandığını söyledi. Programın yapımcısı Mindy Borman ve prodüktörü Amy Chiaro’dan övgüyle söz etti Doktor Mehmet Öz ve “En önemlisi hepimiz bu program sayesinde bir kalp cerrahının bile duyguları paylaşmayı öğrenebileceğini ve hayatın neresinde olurlarsa olsunlar herkesle çok iyi bir ilişki kurabileceğini anladık” dedi. Mehmet Öz kendisini üne kavuşturan Amerikan televizyonlarının en başarılı sunucularından Oprah Winfrey’e de teşekkür etti konuşmasında ve Oprah’nın kendisine başarılı bir sunucu olmayı öğrettiğini söyledi.
Mehmet Öz’ün programı son 8 yıl içinde ABD televizyonlarında en başarılı gündüz talk showu olma özelliğini koruyor. Programda çeşitli sağlık konularıyla ilgili bilgi veren Doktor Öz, çok güncel konulara yer vererek eğlenceli ama bir o kadar da eğitici bir yayın yapıyor. “The Dr. Oz Show” Oprah showun 25 yılını doldurarak yayına veda etmesiyle ABD’de 83 TV’de onun yerini alacak. Mehmet Öz 2004 yılında Oprah’nın programında sağlık haberleri vererek başladı televizyonculuğa ama güleryüzlü sunumu, işini bilenlere özgü özgüveni ve konuklarla çabuk anlaşıp rahatça sohbet edebilme özelliğiyle kısa sürede herkesin kalbini kazandı.Bence başarısının sırrı da bu, çok medyatik bir kişiliği var ve yorulmak bilmeden çalışıyor. Programını izleyince enerjisine ve bilgisine hayran olmamak elde değil!
Bugüne kadar altı kitap yazdı doktor ve hepsi de New York Times gazetesinin en çok satan kitaplar listesine girdi. Diyet yapmak, genç kalmak, güzelliği korumak, kalp sağlığı, bebek doğurmak gibi çok çeşitli konularda kitapları ve sağlıklı yaşam için neler yapılması gerektiğini anlatıyor doktor. Tabii bu konular hepimizi ilgilendiren konular ve kitapların ve programın gördüğü ilginin temelinde de bu var.
Profesör Doktor  Mehmet Öz New York’taki Columbia Üniversitesi Cerrahi Bölümü Başkan Yardımcısı. Aynı zamanda New York Presbyterian Hastanesi Kardiovaskular Enstitüsü’nün de Başkanı. Birçok konuda araştırmaları ve 400’ün üzerinde tıbbi bildirisi ve yayını var. Yılda en az 100 kalp ameliyatı yapmaya devam ediyor Bütün bunları 24 saate nasıl sığdırdığına gelince, mesleği ve hayatı sevmek bu olsa gerek. Bravo Doktor Mehmet Öz!
Mehmet Öz’le yıllar önce Çağla Güvelioğlu New York’ta bir söyleşi yapmıştı. Bugün de Amerika’nın Sesi sitesindeki en çok izlenen video olan bu söyleşiyi izleyin, görüşlerinizi yazın. İlk beş yoruma birer tişört!

Müslümanlar ABD’ye Neden Kızgın?

Yeni bir kitap getiriyorum bugün gündeminize.  Tabii her zaman olduğu gibi bu konudaki yorumlarınızı beklediğimi de hemen hatırlatıyorum. Bu yeni kitabın adı, “Feeling Betrayed: The Roots of Muslim Anger at America”. Araştırmacı yazar  Steven Kull’ın yeni kitabı. Müslümanlar’ın neden Amerika’ya öfkeli olduğunu ve neden kendilerini ihanete uğramış hissettiklerini irdeliyor Steven Kull kitabında. Maryland Üniversitesi’nde görevli olan Steven Kull, kısaca PİPA olarak bilinen worldpublicopinion.org adlı internet sitesinin de kurucusu. Bu kitap da Kull’ın bölgede yaptığı uzun soluklu araştırmaların bir sonucu. Steven Kull’a göre, özellikle 11 Eylül’den sonra İslam dünyasında Amerika’ya duyulan öfke  Amerikan dış politikasının ağırlıklı sorunu oldu. Amerikan aleyhtarlığının güçlenmesi birçok uzmana göre, El Kaide ve diğer Amerikan karşıtı grupların daha da güçlenerek dünya için ciddi bir tehdit haline gelmesine neden oldu, yani elverişli koşullar yarattı bu gruplar için. Başkan Obama göreve başlar başlamaz Müslümanlarla ilişkileri düzeltme sözü verdi, Ankara ve Kahire’yi ziyaret etti, İslam dünyasına çok olumlu mesajlar gönderdi. Ne var ki bu çabalara rağmen Müslüman ülkelerde  Amerikan aleyhtarlığını azaltmayı başaramadı. Neden? İşte Steven Kull, beş yıl süren bir araştırmaya dayanan kitabında bu soruya yanıt arıyor ve Amerikan yönetimine tavsiyelerde bulunuyor. Kull’ın araştırmanın Türkiye’yle ilgili bölümü de  incelenmeye değer. Kitap, Washington’daki Brookings Enstitüsü tarafından yayınlandı.

Steven Kull Maryland Üniversitesi Uluslararası Politik Tutumlar Programı’nı yöneten bir siyasi psikiyatrist. Kitap, Kull’ın Mısır, Pakistan, Ürdün, İran ve Endonezya dahil nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 11 ülkeden topladığı verilere  dayanıyor. Bu veriler için Kull, Gallup, World Values Survey, PEW ve Arab Barometer adlı kuruluşların yaptığı araştırmalardan yararlanmış.

“Feeling Betrayed: The Roots of Muslim Anger at America”  şu sonuca varıyor:

-Müslümanlar  Amerika’ya öfkeli  ve kendilerini ihanete uğramış hissediyor çünkü Amerika’nın İslam’ı ve Müslümanlar’ı baskı altında tutmak istediğine inanıyor,

-Amerika bu hedefe ulaşmak için uluslararası hukuka saygı, demokrasi, dini hoşgörü, ulusal egemenlik ve eşitlik gibi değer verdiğini söylediği kuralları çiğniyor,

-Amerika’nın değerlerine ve savunduğu bu fikirlere Müslümanlar da ilgili ve Amerikan eğitimi dahil birçok konuda Amerika’ya hayran ancak bir tür “aşk ve nefret ilişkisi” sözkonusu.

Amerika ne yapabilir? Kull’ın tavsiyeleri özetle şöyle:

-Yukardaki konulara  ve ülkelerin politika ve inançlarına saygı gösterdiğini kanıtlamak,

-Bazı ülkelerle sadece petrol veya çıkar için ilgilenmediğini açıkça söylemek ve ispat etmek.

Kull’la yaptığım söyleşiyi de izleyin ve ne düşündüğünüzü yazın. Amerika ne yapmalı bu hayal kırıklığını gidermek için sizce? Ayrıca aşağıdaki linklerden de bilgi alabilirsiniz.

http://www.brookings.edu/events/2011/0518_muslim_anger.aspx

www.worldpublicopinion.org/pipa/

UKG: Yeni Hükümete 10 Görev

Uluslararası Kriz Grubu’nun İstanbul’da yaşayan temsilcisi gazeteci yazar Hugh Pope’un son raporu yeni Türk hükümetine düşen 10 görevi sıralıyor. Pope’un son dört yıldır Türkiye’deki incelemelerine dayanan rapora göre, seçimlerden sonra kurulacak hükümetin yapması gereken 10 iş var. Bunları sıralıyor ve yorumu size bırakıyorum:

1-Türkiye’nin AB üyelik sürecini yeniden başlatmak

2-Kıbrıs sorununa çözüm bulmak

3-Kapsamlı ve geniş bir anayasal reform gerçekleştirmek

4-Kürt sorununa çözüm bulmak amacıyla reformları genişletmek ve derinleştirmek

5-Türkiye’nin Ortadoğu’yla ilgisini devam ettirmek

6-İsrail’le ilişkileri normalleştirmek için  imkan aramak

7-Ermenistan’la ilişkileri normalleştirmek için fırsat yakalamak

8-Ege Denizi’ndeki sorunları gidermek

9-Hukuk, eğitim sistemlerinin, kadın hakları ve ifade özgürlüklerinin genişletilmesi için uzun dönemli  düzeltmeler yapmak

10-Demokratik katılımı genişletmeye devam etmek.

Bu görüşlere katılıyor musunuz? Sizce hükümet ne yapmalı? Yazın, tartışalım.

Uluslararası Kriz Grubu’nun bu konulardaki önerilerini ayrıntılı olarak görmek istiyorsanız aşağıdaki link’e bakabilirsiniz.

http://www.crisisgroup.org/en/regions/europe/turkey-cyprus/turkey/ten-tasks-for-turkeys-new-government.aspx

Ayrıca Uluslararası Kriz Grubu ve çalışmalarıyla ilgili bilgi için aşağıdaki adrese gidebilirsiniz:

http://www.crisisgroup.org/en.aspx

Sullivan:”Bu Seçimler Çok Önemli”

Geçtiğimiz günlerde Amerika’nın Sesi’ne gelen Profesör Paul Sullivan, Georgetown Üniversitesi’nde ve Ulusal Savunma Enstitüsü’nde ders veriyor, araştırma yapıyor. Roportajdan sonra sohbet etme imkanımız oldu. Profesör Sullivan, hem siyaset bilimi hem de ekonomi ve ulusal güvenlik uzmanı olduğu için Türkiye’ye ve konumuna farklı açılardan bakabiliyor. Profesöre göre bu seçimler Türkiye için çok önemli çünkü yeni bir anayasa yolunu açabileceği gibi Türkiye’nin kimlik arayışının da katalizörü olabilir. Profesör Sullivan seçimleri Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kazanacağını söylerken bunu dünya ekonomik kriz yaşarken Türkiye’de ekonominin iyiye gitmesiyle açıklıyor ve AKP hükümetine olumlu not veriyor.
Profesör Sullivan’a göre Türkiye Arap Baharı yaşayan ülkeler için bir model olabilir. Ancak Paul Sullivan, bu konuda bir uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor. “Her ülke kendi koşullarına göre, kendi toplumsal yapısına göre bir model benimsemeli” demeyi ihmal etmiyor. Profesör Sullivan Türkiye’yi etkileyici buluyor, işleyen bir demokrasi diyor ama en büyük sorunlardan birinin orduyla AKP arasındaki  gerginlikle Kürt sorunu olduğuna dikkati çekiyor. “Kürt sorunu ve orduyla AKP arasındaki sorunların çözülmesi önemli ve diyalog yoluna gidilmeli” diyor Sullivan. Ve ekliyor: “Arap Baharı yaşayan ülkeler kendi açılarından bakarak Türkiye’den, Amerika’dan ders alabilir ve kendilerine en uygun olan yapıyı seçebilirler.”

Profesör Sullivan’ın 12 Haziran seçimleri ve Türkiye’nin önemiyle ilgili yorumlarını aşağıdaki videoda izileyebilirsiniz.

PEW: “Seçim Öncesi Türkler İyimser”

Washington’daki Pew Araştırma Merkezi seçimler öncesi Türk halkının çeşitli konularda ne düşündüğünü araştırdı. Türkler genelde ülkenin gidişatından memnun. Halkın yüzde 49’u halinden memnun olmadığını söylerken yüzde 48’i hayatından memnun. 2009 yılına göre önemli bir fark var, iki yıl önce hayatından memnun olmayanların oranı yüzde 60 çıkmıştı. Halkın yüzde 38’i 2009’da “halimden memnun değilim” yanıtı vermişti. Yani 2009’da Türkler’in dörtte üçü Türkiye’nin yanlış yolda olduğunu düşünüyordu. Dış politikada Başbakan Erdoğan hükümetine olumlu not verenlerin oranı yüzde 62. Nüfusun bu kesimi, Erdoğan’ın uluslararası alanda Türkiye’nin daha etkin bir rol oynamasını sağladığına inanıyor. Arap ülkelerinde özellikle Mısır, Ürdün, Lübnan ve Filistin’de Erdoğan’a duyulan güven oranı yüksek. Ekonomiye gelince halkın yüzde 49’u “ekonomi iyi” derken, yüzde 48’i ekonomik koşulların kötü olduğunu söylüyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ekonomik kriz yaşanırken, Türkler’in neredeyse yarısı ekonomiden umutlu görünüyor.

Foto: Maurice Asseo

PEW araştırma sonuçlarını birkaç başlık altında toplamış. Gelin bunları gözden geçirelim.

*Dindarlık: Türkler’in günde beş defa namaz kılanları, yüzde 64 oranında ülkenin gidişatından memnun. Haftada bir kez namaz kılanların yüzde sadece 41’I gidişattan memnun olduğunu söylüyor. Yalnızca dini günlerde dua edip namaz kılan veya hiç dua etmeyenler arasındaysa ülkenin gidişatından memnun olanların oranı yüzde sadece 32.

*Avrupa mı Ortadoğu mu: Ankete katılanların yüzde 25’i, Türkiye’nin yüzünü Ortadoğu’ya daha çok gevirmesi gerektiğini söylerken, Avrupa yönünü gösterenlerin oranı yüzde 17. Her 10 kişiden 4’üyse her iki bölgenin de aynı derecede önemli olduğunu düşünüyor.

Foto: Maurice Asseo

*Türkiye’yle İlgili Görüşler: nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde (Ürdün, Lübnan, Mısır, Endonezya, Pakistan ve Filistin) Türkiye hakkında olumlu düşünenlerin oranı yüksek. Ancak Avrupa ülkelerinin birçoğunda da Türkiye hakkında olumlu görüşlere sahip olanların oranı yüksek. Fransa’da bu oran yüzde 61, İngiltere’de %54, Ukrayna’da %58, Rusya’da %66.

*AB Üyeliği: Şu anda Türkler’in yüzde 52’si Avrupa Birliği üyeliğini destekliyor, yüzde 42’si ise üyeliğe karşı. 2005 yılından buyana AB’ye destek veren Türkler’in oranında 16 puanlık düşüş görüldü. Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği desteği de inceleyen PEW’un vardığı sonuçlar şöyle: İspanya’da destek oranı % 62%, İngiltere’de %51. Ancak Almanya’da Türkiye’nin üyeliğine karşı olanların oranı çok yüksek ve %71. Fransa’da da bu oran %61.

PEW Araştırma Merkezi’nin açıkladığı sonuçlar, Türkiye’de 21 Mart-12 Nisan 2011 arasında 1,000 yetişkinle yapılan ankete dayanıyor. Bence aşağıdaki linklerden raporun tamamına bakmanızda yarar var. Ayrıca PEW hakkında genel bilgiyi de araaştırma merkezinin kendi sitesinde bulabilirsiniz. Türkiye’de 12 Haziran seçimleri öncesi Washington’da konuşulan bu anketin ilginç sonuçları. Yorumlarınızı bekliyorum. Siz bu görüşlere katılıyor musunuz?
Raporun tamamını aşağıdaki link’te görebilirsiniz:
http://pewglobal.org/2011/06/07/on-eve-of-elections-a-more-upbeat-mood-in-turkey/.

PEW’un web sitesi için aşağıdaki link’e bakabilirsiniz:
http://pewglobal.org/.