Bu haftanın olayı Washington ve çevresini sarsan depremdi, sevgili okurlar.  Şimdi diyeceksiniz ki, Türkiye gibi depremin acılarını fazlasıyla yaşamış bizler için bunun neresi ilginç.  Haklısınız ama belki buradaki durumu biraz daha ayrıntılı okumak isteyeceğinizi düşündüm. Depremin merkezi,  Washington’a komşu Virginia eyaletinin, küçük Mineral kentiydi. Bu, bugüne kadar bu bölgede kaydedilen en şiddetli yer sarsıntılarından biriydi. Amerika Jeolojik Araştırmalar Merkezi’ne göre, depremin şiddeti Richter ölçeğine göre 5.8’di ve sarsıntı Güney Carolina eyaletinden başlayarak Kanada’ya kadar bütün doğu kıyısında hissedildi. Deprem yüzünden Beyaz Saray, Kongre ve Pentagon binaları boşaltıldı, uzun saatler kapatıldı. Amerika’nın Sesi’nin bulunduğu bina da boşaltıldı, bazı yayınlar yapılamadı, Türkçe Bölümü’nün TGRT Haber canlı yayını da binanın  tahliye edilmesi yüzünden gerçekleşemedi. William Cohen adlı federal binada bulunan Amerika’nın Sesi depremi merdivenler ve duvarlarda bazı çatlaklarla atlattı. New York’ta gökdelenler sallandı, binalarda çalışanlar panik içinde sokaklara döküldü. Trafik saatlerce aksadı, metro ve uçak seferleri yavaşlatıldı, ertelendi. Washington’daki ulusal katedralin ana kulesi ve bazı duvarları çatladı. Bazı yaralanma olayları kaydedildi, ancak ölen olmadı. Washington’un içinde sayılabilecek  Reagan National Havaalanı’nda tavan çinileri düştü, seferler ertelendi.

Beyaz Saray Massacchusetts’deki Martha’s Vineyard’da tatil yapan Başkan Obama’ya durumu bildirdi, havaalanları ve nükleer tesislerde hasar olmadığını haber verdi. North Anna Enerji tesisi’ndeki iki nükleer reaktör güvenlik sorunu çıkmasını önlemek amacıyla devreden çıkarıldı. Tesislerde hasar olmadı. Park Polisi başkentin merkezindeki bütün müze ve anıtları ziyaretçilere kapattı. Uzmanlar yolcuların güvenliğini tehlikeye düşürecek bir sorun olup olmadığını kontrol ederken, tren seferleri çok yavaş bir şekilde yapılabildi. Yarım saatlik bir metro yolculuğu bazı hatlarda iki saatte sonlanabildi.

23 Ağustos 2011 tarihine kadar Washington’u sarsan en şiddetli deprem 16 Temmuz 2010’da kaydedilen 3.6 büyüklüğündeki depremdi. Merkezi Washington yakınındaki Maryland eyaletinin Rockville bölgesi olan bu depremde de can kaybı olmamış, hafif hasar kaydedilmişti. Bundan önceki depremlerse 2 şiddetindeki Mayıs 2008 ve 2.6 şiddetindeki 1990 depremleriydi. Kayıtlara göre, Washington’da tarihe geçen ilk bilinen deprem 24 Nisan 1758’de kaydedilmişti ve merkezi Maryland’deki Annapolis kentiydi. Daha sonra 1811 ve 1812’de de birer deprem kaydedilmiş ve Washington halkını ciddi şekilde korkutmuştu. 1828 yılında yedi eyaleti ve Washington’u sarsan depremle ilgili olarak da zamanın başkanı John Quincy Adams, günlüğüne şunları yazmıştı: “Bu akşam bir deprem yaşadık, hemen hissettim, o sırada anılarımı yazıyordum,  masam ve döşeme sallanmaya başladı. Kepenkler şiddetli rüzgar varmış gibi cama çarpıyordu, kendimi bir an çok dalgalı bir denizde seyreden bir gemideymişim gibi hissettim. Deprem iki dakika kadar sürdü, saat 23’e geliyordu. Yazmayı bırakıp yatak odasına koştum, eşimin büyük korku geçirdiğini gördüm.”

Amerika’nın en büyük depremlerinden biri 18 Nisan 1906’da California’nın San Fransisco kentinde yaşandı. San Andreas fay hattı üzerinde meydana gelen 6.9 şiddetindeki deprem ve hemen sonra çıkan yangın yüzünden 700 kişi öldü. Bunlardan 189’u San Fransisco çevresinden, geri kalanı ise kentin içindendi. 17 Ekim 1989 tarihinde meydana gelen 6.9 şiddetindeki Loma Prieta depremiyse  San Fransisco’nun 60 mil güneyindeki bölgede 63 kişinin ölümüne yolaçtı. Ölümlerin çoğu Oakland’da birçok yolun bağlandığı birçok köprünün kesiştiği bir  anayolun çökmesi yüzünden meydana geldi. Depremde 4 bin kişi yaralandı, 6 milyar dolarlık hasar meydana geldi. Bu deprem bir sinema filmine de konu oldu. 1906 depreminden buyana geçen süre içinde San Fransisco bölgesinin nüfusu 7 milyona çıktı. Uzmanların tahminlerine göre, bugün aynı bölgede büyük bir deprem olsa en az 5 milyon kişiyi etkilenebilir. En az 220 bin kişi evlerinden olabilir,  70 bin kişinin sığınaklara yerleştirilmesi gerekebilir. Amerika Jeolojik Araştırmalar Merkezi’ne göre, önümüzdeki 30 yıl içinde bölgede 6.7 veya daha şiddetli bir deprem yaşanması ihtimali yüzde 63.

Amerika’nın doğu şeridi ve Washington depremi atlatmış gibi görünürken, başımıza bir de İrene kasırgası çıktı. Kasırganın yolu üzerindeki yedi eyalette olağanüstü durum ilan edildi. Başkan Obama tatilini bir gün kısaltarak Washington’a döndü. Bahama adaları, Porto Rico ve Dominik Cumhuriyetinde ağır hasara yol açan Irene kasırgası saatte185 kilometre hızla esen rüzgârlarla, Amerika’ya doğru ilerliyor. Amerika Kasırga Merkezi’ne göre, İrene metrekareye 25 ile 50 santim arasında yağış getirecek.  Florida’dan Maine’e kadar tüm kıyı eyaletlerine sel ve su baskını uyarısında bulunuldu. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, deniz seviyesindeki tüm hastane ve huzur evlerini tahliye ettiriyor. Kennedy havaalanında pistlerin su altına kalma ihtimali nedeniyle hafta sonu uçuşları şimdiden iptal edilmeye başlandı. Washington’da inşaatı yeni tamamlanan Martin Luther King anıtının Pazar günü yapılacak olan ve Başkan Obama’nın da katılacağı açılış töreni iptal edildi. Beş dereceli kasırga ölçeğinin şu anda 3’üncü derecesinde bulunan İrene kasırgasının, okyanusta şiddetlenerek, çok daha tehlikeli 4’üncü derece kasırgaya dönüşme ihtimali var. İrene, son üç yıldır Amerika’yı tehdit eden ilk ciddi kasırga.

Irene Kasırgasından Fotoğraflar

 

Biraz da halkın nabzını tutalım. Amerikalılar böyle durumları nasıl karşılıyor, panik oluyorlar mı? Manzara şu: Meteoroloji uzmanları, televizyonlardan durmadan herkesi kasırga konusunda uyarıyor. Amerika’da doğal afetlerle ilgili duyuru ve uyarılar yayınlanmaya başlayınca Amerikalılar’ın süpermarketlere koşuyorlar.

Kasalarda uzun kuyruklar oluşuyor. Hemen evlerde buzdolapları ve derin dondurucular dolduruluyor, içme suyu stoklanıyor. Kışın kar fıırtınalarıyla ilgili uyarılarda kar kürekleri ve kum torbaları da alışveriş listesine ekleniyor. Sanki kasırga yüzünden aç ve açık kalacaklarmış gibi bir telaş içinde oluyor herkes. Ben bu duruma alıştığımı söylersem yalan olur. Her işini en son dakikaya bırakan bir insan olarak alışverişi bu kadar telaş içinde yapmak en sevmediğim şey. Ayrıca bugüne kadar birçok kasırga ve kar fırtınası yaşadıktan sonra, belki de çok şiddetlisine rastlamadığım için, “bunu da abarttılar” diye uyarıları dikkate almamaya çok alıştım. Umarım dedikleri kadar kötü olmaz, hayatımız yine her zamanki gibi akıp gider. Hiç doğal felaketlerin içinde oldunuz mu? Ne kadar etkilendiniz? Yaşadıklarınızı paylaşmak ister misiniz? Bekliyorum, yazın, anlatın. Kasırga ve depremler hepimizden uzak olsun!