Sakın bu nasıl olur demeyin ama anlaşılan genç nesil, ekonomik krizin ciddiyetinin farkında ve herşeye rağmen karamsarlığa kapılmak istemiyor.
Washington’daki PEW Araştırma Merkezi’nin 6-19 Aralık 2011’de yaptığı, bu ay açıkladığı ve 808 Amerikalı gencin katıldığı araştırmanın sonuçlarına bakılırsa, 2010’dan buyana 18-34 yaş grubundaki çalışanların oranı yüzde 54 ve bu, hükümetin bu araştırmaları ilk kez yapılmaya başladığı 1948 yılından buyana kaydedilen en düşük oran. Amerikan ekonomisinde yavaş da olsa düzelme olmuyor değil. Çalışma Bakanlığı’nın son rakamlarına göre, iş bulanların sayısı arttı, Ocak’ta 243 bin yeni iş alanı açıldı ve işsizlik 8,3’e geriledi. Yine de ekonomik krizin kolay aşılmayacağı bir gerçek!

Gençler daha zor koşullarla karşı karşıya

Amerikalılar’ın yüzde 41’i, bugün gençlerin kendilerinden daha zor ekonomik koşullarla karşı karşıya olduğuna inanıyor. Halkın yüzde 82’si gençlerin iş bulma şansının bugün çok daha az olduğunu, yüzde 75’i, gençlerin gelecek için para biriktirmekte, yüzde 71’i üniversite kredi borçlarını ödemekte ve yüzde 69’u da ev almakta çok zorlanacaklarını düşünüyor. Özetle genç nüfusun uzun dönemli planlar yapması ve geleceğini güvence altına alması son derece zor.

Bazı gençler için çözüm yeniden okula dönmek

Üniversitede seçtikleri dalda iş bulmakta zorlanan gençler, daha az kazanmayı göze alarak günlük işlerde çalışıyor,birçoğu meslek değiştiriyor. PEW’un Çalışma Bakanlığı’nın da verilerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre, 18-34 yaş grubundaki gençlerin yüzde 49’u, sadece geçinmek ve üniversite borçlarını ödeyebilmek için işe girdiğini, yüzde 24’ü, tecrübe kazanmak için ücretsiz staj yaptığını, yüzde 35’i de master ve doktora yapmak üzere üniversiteye geri döndüğünü söylüyor. Ekonomik krizin en çok etkilediği kesim olan gençlerin yüzde sadece 11’i, şu anda yaptıkları işleri meslek olarak gördüğünü belirtiyor.

Kira ödeyemeyen gençler baba ocağına dönüyor

Newsweek dergisinin 1993 yılında anne babalar arasında yaptığı bir araştırma, ailelerin yüzde 80’inin, çocukları 22 yaşına geldiği zaman yani üniversiteyi bitirdiklerinde ailelerinden maddi olarak bağımsız hale gelecekleri sonucu vermişti. Bugün böyle düşünen anne babaların oranı yüzde 67. Bugün anne babaların yüzde 31’i, çocuklarının maddi olarak yalnız yaşayabilecek duruma gelmeden, 25 ve daha ilerki yaşlarda evden ayrılmasını uygun görüyor. Oysa Amerika’da gençlerin çoğu, çok genç yaşta kendi başlarına veya arkadaşlarıyla birlikte yaşamak için evlerinden ayrılıyor. Ama ekonomik koşullar bu yaş sınırını epey yukarılara çektiği gibi, beş on yıl ailelerinden uzakta yaşayan gençlerin harcamalarını kısmak ve kira ödememek için baba ocağına dönmeleri daha sık görülüyor.

Zor zamanlara rağmen gençler iyimser!

Gelgelelim zor ekonomik koşullar, gençleri yıldırmışa benzemiyor. 18-34 yaş grubundakilerin yüzde 88’i, yani çoğunluk, yani her 10 gençten 9’u, kendilerine yetecek kadar para kazandıklarını ve ilerde daha iyi kazançları olacağına inandıklarını söylüyor. Özetle oturup ağlayarak zaman kaybetmiyorlar. Bu gruptaki gençlerin sadece yüzde 9’u, hiçbir zaman istedikleri gibi bir hayat yaşayamayacaklarını söyleyerek karamsarlık ifade ediyor. 2004’deki araştırmada da gençlerin kolay kolay pes etmediği ve iyimserliklerini kaybetmedikleri görülmüştü. Bravo gençlere!

BM: En Büyük Sorunu işsizlik olan gençler umutlu

Sıkıntılı ekonomik koşullar ve gençlerin karşılaştıkları zorluklar sadece Amerika’ya özgü değil. Ekonomik krizin sancıları bütün dünyada hissediliyor. Birleşmiş Milletler de bu konuda bir araştırma yapmıştı hatırlayacaksınız. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, tüm dünyada iş imkanlarının azlığı, eğitimde eşitsizlik, kötü çalışma koşulları ve hükümetlerin bu alanlara yetersiz yatırım yapması gençleri kaygılandırıyor ama umutsuzluğa kapılmalarına neden olmuyor. BM Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Dairesi DESA tarafından gençlerle ilgili olarak yapılan ilk araştırma, internet üzerinden gerçekleştirildi. 15-30 yaş grubundaki gençler DESA ile bir ay boyunca görüşlerini, deneyimlerini ve önerilerini paylaştı. Rapor, gençlerin görüşlerine dayanıyor. Araştırmaya katılan gençlerin büyük bölümü, eğitim sistemlerinin kendilerini iş hayatına hazırlamadığı görüşünü savundu ve işsizlikten şikayet etti. Raporda gençlerin eğitimin kalitesini sorguladıkları ve aldıkları eğitimin uzun dönemde onları hayata ve iş piyasasına hazırlamadığı sonucuna vardıkları vurgulanıyor. Eğitim sistemlerinin kendilerine pratik bilgilerden çok teorik bilgiler vermesini eleştiren gençlere göre, iş bulmakta zorlanmaları da eğitim programlarının yetersizliğinden kaynaklanıyor.

Dört hafta boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinden 1,100’den fazla genç Birleşmiş Milletler’e görüş bildirdi. Araşatırmaya katılan 24 yaşındaki Senegalli Amadou, okullarda gençler iş hayatına hazırlanmadıkları için işsiz kaladıklarını ve iş bulmak için kendi başlarına Pratik bilgiler edinmek zorunda kaldıklarını söyledi. Hükümetlerin gençler arasındaki işsizlik sorununa çözüm bulmak için yeterince çaba göstermediğini savunan gençler, “iş bulamadıktan sonra, eğitim görmenin yararı ne?” sorusunu sordu. Hindistan’dan araştırmaya katılan 16 yaşındaki Mridula, fırsat eşitliği olmadan geçimlerini kazanma imkanı bulamadıklarından yakındı.

Küresel ekonomik krizin başlamasından buyana gençler iş bulmakta çok zorlanıyor. Üniversite mezunu gençler yeterli deneyim ve becerileri olmadığı gerekçesiyle iş bulamıyor. 2009’daki ekonomik kriz yüzünden gençler arasında iişsizlik oranı en büyük yıllık artışını göstererek rekor kırdı. Tüm dünyada 75 milyon 800 bin işsiz var. 2010 yılında dünyada gençler arasında ortalama işsizlik oranı yüzde 12,6 iken yetişkinler arasında işsizlik oranı yüzde 4,8 idi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon gençlerin siyasi ve ekonomik yaşamda daha büyük rol oynaması gerekirken rekor düzeyde işsizliğin gençlerin moralini bozduğunu ve geleceğini kararttığını belirtti. Hükümetlerin genç nüfusa yatırım yapması gerektiğini vurgulayan BM Genel Sekreteri, iş imkanlarının bol olacağı bir ekonomik büyüme ortamı yaratmak için hükümetlerin BM ile işbirliği yapmasını istedi.

BM raporuna göre, gençler iş buludukları zaman az ücretle ve çoğu kez de kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyor. Ancak bütün bu karamsar verilere ve kaygılara rağmen gençler gelecekten umutlu. Gençler ayrıca iş bulacakları konusunda da iyimser beklentilere sahip. Gençlerin birçoğu büyük şirketler ve kuruluşlar için çalışmak yerine kendi işlerinin sahibi olmak, girişimcilik yapmak istediklerini söylüyor. Gençlerin girişimcilik için düşündüğü alanlar, yeşil teknoloji ve iletişim.

Gençlerin hepsinin ideallerindeki işe kavuşmaları ve iyimserliği hayat boyu yaşam felsefesi yapmaları umut ve dileğiyle.