Otizm, çocuklarda üç yaşına kadar başlayan, tedavisi olmayan nörolojik bir hastalık ve ABD’de Nisan ayı, Otizmle Mücadele Ayı. 2006 yılında her 110 çocuktan birinde otizm görülürken, 2008’de bu sayı her 88 çocuktan birinde otizm görülecek şekilde artmış. 2009’daki rakamsa her 54 çocuktan birince otizm görüldüğünü kanıtlıyor. Sayının artması biraz da doğru teşhislerin ve bu konuda araştırmaların artmasına da bağlanıyor. ABD Hastalok Kontrol ve Önleme Merkezi’ne göre, otizm, erkek çocuklarda kız çocuklarına göre daha yaygın olarak görülüyor. Doktorlar çocuklarda otizm olup olmadığı konusunda önce 18 aylıkken, sonra 24 aylıkken, sonra da iki yaşında düzenli kontrollar yapılmasını gerekli görüyor. Amerika’daki en büyük otizmle mücadele derneklerinden biri olan “Autizm Speaks” otizmin sınır tanımadığını bildiriyor. Bugün dünyada 67 milyon otizm hastası bulunduğunu belirten derneğe göre, hastalığın teşhis ve tedavisinde anne babalara büyük bir sorumluluk düşüyor. Erken teşhis, çocukta davranış bozukluklarının en aza indirilmesini sağlayacak bazı tedavi yöntemleriyle hastalık belirtilerinin bir ölçüde de olsa giderilmesini sağlayabiliyor.

Otizmin temel belirtileri, sosyalleşmede, iletişimde bozukluk ve takıntılı davranışlar. Otistik çocuklarda ilgi alanı sınırlı ve çocuklar sabırsız olur. Otistik bir çocuk, sosyal çevre içinde başkalarıyla iletişim  içinde olmaktansa yalnız kalmayı, kendisi için ilginç olan bir etkinlikle uğraşmayıtercih eder. Çoğunlukla insanları değil de oyuncakları ve cansız varlıkları tercih eder.  Otistik çocukların yüz ifadesi yok denecek kadar azdır, tepkileri sınırlıdır. El kol sallama, parmakların hareketlerini izleme, ayak parmakları ucunda yürüme, kendi etrafında dönme gibi hareketler yapar çoğu otistik çocuk. Değişikliklere tepkilidir. Şiddete başvurabilir. Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etrafında sık duydukları kelimeleri kullanırlar. Otistik çocukların yaklaşık yarısı konuşma becerisi geliştiremez.  Gezmeyi, özellikle otomobil ile dolaşmayı, suyla oynamayı severler. Saatlerce akvaryumdaki balıklara bakabilirler. İşin en kötüsü otistik çocuklar çevredeki tehlikelerin farkında olmaz. Çevresine ve kendisine zarar veren davranışlar sergileyebilir, öfke nöbetleri geçirebilir. Bütün bunları dikkate alarak otistik çocuğu olan anne babaların aşırı dikkatli olması, çocuklarının gelişimini, davranış bozukluklarını izlemesi gerekir.

Maryland eyaletindeki Jane Salzano Merkezi Bağış Toplama ve Tanıtma Müdürü Ayda Sanver’le yaptığım söyleşiyi aşağıdaki medya oynatıcısından izleyebilirsiniz.

ABD’de Otizmle Mücadele Ayı olan Nisan’da bu konuda Washington’da da birçok etkinlik planlanıyor. Sizin çevrenizde otistik bir yakınınız, tanıdığınız var mı? Deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.