Washington’da Beyaz Saray’ın hemen karşısındaki Lafayette Meydanı’nda aynı adı taşıyan bir park vardır. Park, adını Fransız general Marquis De Lafayette’ten alır. Amerikan tarihine göre, Marquis De Lafayette, sonradan Amerika’nın ilk başkanı olan George Washington’la dost olmuş ve onunla birlikte İngilizler’e karşı savaşmış bir kahraman. Bu küçük parkın ortasında General Lafayette’in heykeli vardır. Ama parkın esas müdavimi, Concepcion Picciotto’dur. İki nedenle geldi aklıma Picciotto. Birincisi Washington’da yaşayan Türkler bir süredir Taksim Gezi Parkı protestolarına destek vermek için Lafayette Parkı’nda toplanıyor. İkincisi, parkı kendisine mekan edinen Picciotto’nun, belki de sadece Amerika’nın değil, dünyanın en uzun protestosunu yapıyor olması. Dile kolay, Picciotto, 3 Haziran 1981 tarihinden bugüne kadar hemen hergün Lafayette Parkı’nda nükleer silahları ve Amerikan hükümetini protesto ediyor.
Lafayette Parkı, ABD başkanlarını, Beyaz Saray’ı, Amerikan politikalarını protesto için mekan olarak en ideal yer gibi görünüyor. Bu yüzden burada Amerika’da yaşayan Türkler dahil birçok grup gösteri yapabiliyor, elbette Park Polisi’nden izin almak koşuluyla. Concepcion Picciotto, nükleer silah aleyhtarı gösteriyi başlatan protestocu değil. Protesto fikrinin babası William Thomas. İkili yıllarca birlikte protesto yaptıktan sonra 23 Ocak 2009’da Thomas kalp krizi geçirerek ölmüş, mekan ve protesto görevi de Picciotto’ya kalmış. İspanyol olan Picciotto’nun bir zamanlar özenilecek bir hayatı, kocası, çocuğu varmış ancak sonradan kocasının kendisini akıl hastanesine kapatmak istediğini, kızını daha bebekken kaçırdığını, buna karşı bütün mücadelesine Amerikalı yetkililerin engel olduğunu, hepsinin altında nükleer politikaların yattığını iddia ediyor Picciotto. Onu 30’lu yaşlarda New York’taki işini bırakıp, Thomas’ın yanına getiren de bu olay ve kafa karmaşası olsa gerek.
1945 doğumlu olan Concepcion Picciotto, kar, kış, soğuk, sıcak demeden, başında peruğu, şapkası veya eşarbı, iyice eskimiş fitilli kadife ceketi, çizmeleri ve kocaman çantasıyla ya küçük çadırının içinde veya önünde her zaman. Onu, çok soğuk havalarda evsizliğinin acısını belki biraz olsun unuttuğu “Barış Evi” (Peace House) adlı sığınma evine giderken görmek de mümkün. Yemeğini yedikten sonra parka geri dönüyor. Ön dişleri tamamen dökülmüş Picciotto’nun, yüzü inanılmaz kırışıklarla dolu. Özellikle kızının izini bulup, ona ulaşmak istedikten sonra ilgi görmemesi, acısına acı katmış. Kocasından dayak yediğini, kulak zarının patladığını anlatıyor soranlara. Bir kulağı bu yüzden az duyuyor. Ufacık, yaşlı mı yaşlı, davasına gönül vermiş bir kadın Picciotto. Kısaca Connie diye tanıyor herkes onu. Washington Post’ta uzun uzun hikayesi çıktı birkaç kez. Televizyonlara konu oldu ama o diretti, protestosunu sürdürdü. Sokaklarda ve parkta yaşamanın zorluklarına o kadar alışmış ki sürekli bir sığınakta kalamıyor.
Lafayette Park, ziyaretçilerle dolup taşıyor. Beyaz Saray’ın resmini çekmek için en uygun yer burası. Connie’ye soruyorlar neden buradasın 32 yıldır diye. Cevabı hazır: “Siz ilgilenmediğiniz için. Nükleer silahların tehlikesini, savaşların yolaçtığı yıkımı bilmediğiniz ve ilgisiz kaldığınız için” diyor hemen. Kendisini bütün Amerika’nın ve dünyanın protestocusu saydığına kuşku yok. Peki, en büyük şikayeti ne bu parkın hiçbir şeyden yılmayan ünlü çapulcusunun? “Başkanlar dört yılda bir değişiyor. Hepsi beni biliyor, görüyor. Bugüne kadar kaç başkan değişti. Hiçbiri bir beş dakika olsun buraya gelip benimle konuşmadı. En çok Başkan Obama’dan umutluydum ama o da dönüp bakmadı” diyor yanıt olarak. Geçtiğimiz yıllarda bütün Amerika’da yapılan Wall Street’i protesto (Occupy) gösterilerinde Connie protestoculara deetek verdi, onlar da ihtiyacı olduğu zamanlarda çadırının önünde beklediler, pankartlarını korudular. Birkaç kez polisle tartışmış ve gözaltına alınmış ama artık anlaşılan o ki, artık kimse onu rahatsız etmek istemiyor. Bir yerde 32 yıldır süren protestosuna saygı duyuluyor denebilir.
Pankartlarda neler yazıyor dersiniz? “Bütün Nükleer Silahları Yasaklayın veya Güzel bir Kıyamet Gününe Hazır Olun (Ban All The Nuclear Weapons or Have a Nice Doomsday), “Bombayla Yaşayın, Bombayla Ölün” (Live By The Bomb, Die By The Bomb”, iki örnek. Sanmayın ki dünya olaylarını izlemiyor bu çapulcu evsiz. Suriye’den, İran’dan, Filistin’den, İsrail’den, Kuzey Kore’den, hepsinden haberdar. Zaman zaman pankartlarına bu konular da eklenebiliyor. Peki Concepcion Picciotto kim? Protestosu neden bu kadar uzun sürdü ve sürüyor? En iyisi, kararlı ve özverili bir çapulcu diyelim ona ve 77 yaşının içindeki bu 32 yıllık protestocuyu kendi haline bırakalım!
hülya abla yazınızı baştan aşagı okudum ve video yuda izledim. gerçekten güzel bir konu seçmekle beraber dogal ve entel cümleler gördüm ve okudum. isteseniz ne kadar halkçı bir grafik çizeceginizi anladım bu sefer yazı bir haberci gibi degil normal bir kişinin anlatımı gibi özgür bir hale yakın olmuş.
beyaz sarayın karşısındaki çapulcu teyzenin aslında büyük bir iş çıkardıgını vurgulamak isterim dile kolay yıllar olmuş. geçmişi yaşadıkları ise biraz acı verir cinsten. biliyorum ölene kadar oradan gitmeyecek ve mücadelesine devam edecek.
biliyorsunuz bizim gezi çapulcuları polisin şiddetine maruz kaldı ve türkiyede 78 kente sıçradı ve böyle bir şeyi türkiye yeni görüyor. dünyada ise büyük bir tepki ve desdek gördü. bizim teyyo gezi parkını yıkarak yerine bir topçu kışlası yapacaktı. bu sıradan bir şey degil. osmanlı dönemindeki yobazların kullandıgı bir abideyi şimdiki atatürk türkiyesine göstere göstere yapacaktı. fakat yapamadı ve yapamayacak bu plavracı teyyo..
bende bir çapulcuyum ve buna bayılıyorum. yalnız biraz organizasyon bilen bir kayserili olunca başkaları gelip çadırımı kaldırmaya ve yakmaya cesaret edemiyor. en çokta ulaştırma bakanının mort oluşu haoşuma gitti. şöyle bir açıklama yaptı. twitter bizimle çalışmak istemedi fakat facebook ile çalşıyoruz dedi. ve ardındada facebook bu işbirligini reddetti. yani palavracı teyyo ile adamları sokaga terk edilmiş olarak azatlandı. bende o kadar büyük bir relax olduki anlatamam. keyfim dört köşe oldu..
degerli devlet adamı ve bir savaşçı olan atatürkümüzün güzel bir sözü ile devam etmek istiyorum. (( ben türk halkını harekete geçirene kadar çok zorlandım harekete geçirince ise durduramadım. işte benim ve bizim başarımızın nedeni budur )) o adam kurdugu devletin belkide en uzun yaşayan bir türk devlet olması için yaptıkları ve mirası ise ayakta alkışlanmaya deger ve biz bunu yapıyoruz.. ankarada memurluk dönemimde ortalıgı karıştırana kadar gizlice bir çok kez anıt kabire gittim.çünkü gizli olması gerekiyordu peşimizde alman vakıfları vardı. ve en ufak bir açık vermedik. ve yanımda ise kim oldugunu sanırım benden daha iyi biliyorsunuz. fakat onun yufka yüregi dayanamıyor ve aglıyordu. bende cebimde selpak taşımaktan bıkmış usanmıştım..bizde iki çapulcu olarak görevimizi icra ediyorduk.
gezi olayları çok iyi oldu. ve bildigim güvendigim bir şey oldu. biz milliyetçiler bu kadar açıgı olan bir devletin başında olmamayı ve dereyi geçene kadar palavracı teyyonun bu işi yürütmesini benimsedik. bu kayserideki kadromuzun aldıgı bir karardı ve bu kararı mhp ve liderinin bildigi ve uyguladıgını gördük. eger işin içine mhp de girse belkide bu hükümet yerle bir olacaktı. ve sayın bahçeli geziye giden istifasını versin öyle gitsin diyerek resitini çekti. bunun gibi çok oldu biliyorum fakat bu hamlesi beni çok mutlu etti. eger akp giderse yerine gelecekk chp ve mhp koolisyonun elindeki devletin çok zayıf ve cılız kalması gerçekleşecekti bunu biliyor ve en dogru hamleyi yaptı. aldıgımız kararın egemen oluşu ve dereyi geçene kadar palavracı teyyonun kullanılmak istenmesi işlemi tıkır tıkır işliyor. zamanı gelincede plavracı teyyo kovulacak.
hülya abla annem sol dizinden amelyat oldu. o ve ben çocuklar gibi seviniyoruz. amelyat başarılı geçti. ve evde herkes annemin adeta hizmetçisi oldu çıktı. eee hep omu bize bakacak sıra bizde diyoruz. 20 gün yatacak ve daha sonra yürümeye başlayacak. bu doktora aynı amelyatı olan kişiler çok memnun bizde memnun kalacagımızı düşünürek seviniyoruz. hülya abla anneler ne kadar degerli ve önemli bir kez daha anladım. annem olmasa ben ne yapardım bilemiyorum. benimm annemm.
ve veda zamanı. SAYGI VE SEVGİLERİMLE….
not: hülya abla elinizde fazla varsa şu öykü kitabınızı bana göndermenizi rica ediyorum. sizi bu kitapla biraz daha anlamak ve ögrenmek istiyorum. kitap delisi bir kişi olarak bunu istemek ise en dogal hakkım. esirgemeyiniz sayın yazarım…
Her zamanki gibi uzun yorumunuz için çok teşekkür ederim. Öncelikle annenize bir kez daha geçmiş olsun. Umarım çoktan sağlığına kavuşmuştur. Ameliyat sonrası annenize çok yardımcı olduğunuz anlaşılıyor. Çok iyi etmişsiniz. Biz anneler önkoşulsuz kendimizi çocuklarımıza, ailelerimize adarız. Çocuklarımızın da bize sadece zor zamanlarımızda değil, her zaman yardımcı olması bizi çok sevindirir. Eminim anneniz de çok mutlu olmustur etrafında pervane olmanızdan. Yazıyı beğendiğiniz için çok mutlu oldum. Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Söz, eğer bulabilirsem, size bir kitap göndereceğim. Üzerinden çok zaman geçti, şu an elimde yok ne yazık. Kendinize iyi bakın. Hepinize çok sevgi ve selamlar.