Amerika, ülkenin en sevilen başkanlarından biri olan John Fitzgerald Kennedy’nin bir suikaste kurban giderek ölmesinin 50’nci yıldönümünde bu hafta yine gözyaşı döküyor. Bunca yıldır popülerliğini kaybetmeyen bir başkan oldu 22 Kasım’da öldürülen J.F. Kennedy. Eşiyle birlikte Beyaz Saray’a renk kattı, Amerikalılar’ı televizyonla tanıştırdı, uzaya açıldı ve fırtınalı hayatıyla olduğu kadar tarihe geçen kararlarıyla da kendinden söz ettirdi.
Amerika’da eski bir gelenek var. Başkanlar, seçim kampanyalarına en büyük siyasi ve mali desteği veren kişileri, seçildikleri zaman büyükelçi olarak ülke dışında görevlendiriyor. Başkan Barack Obama da kendisinden önceki başkanların izinden giderek seçim kampanyasına en çok katkıda bulunan siyasi ve mali destekçilerini Amerika’nın dış temsilciliklerine büyükelçi olarak atıyor. Bunlardan sonuncusu eski Başkan John Fitzgerald Kennedy’nin hayattaki tek çocuğu olan Caroline Kennedy. ABD’nin en sevilen başkanının kızı, 55 yaşındaki Caroline Kennedy, babasının bir suikaste kurban gitmesinin 50’nci yıldönümünden bir hafta önce Japonya’da büyükelçi olarak göreve başladı.
Tokyo’nun Narita Havaalanı’nda sıcak bir törenle karşılandı Caroline Kennedy. Mutlu görünüyordu, elinde bir demet çiçekle gazetecilere gülümseyerek el salladı defalarca. 55 yaşında olan avukat Caroline Kennedy böylece sıfatlarına “büyükelçi” ünvanını da eklemiş oluyor. Caroline Kennedy Başkan Obama’nın kampanyasına büyük bağış yapanlardan biri değil ama 2008’den beri siyasi açıdan seçilmesinde etkili olduğu biliniyor. Caroline Kennedy, Başkan Obama’nın seçim kampanyalarına büyük bağışlar yapan John Roos’un yerine büyükelçi oldu. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya Amerika’nın en güçlü müttefiklerinden biri, Washington’un dördüncü büyük ticaret ortağı. Japonya’da 50 bin Amerikan askeri görev yapıyor.
Kennedy ailesinin uzun bir siyasi geçmişi var. Caroline Kennedy ise ilk kez böyle üst düzey resmi bir görev üstleniyor. Amerika’nın ilk kadın Japonya Büyükelçisi olan Caroline Kennedy, kendisini karşılamaya gelenlere, “Sizlere Başkan Obama’nın selamlarını getirdim. Amerika’nın Japonya Büyükelçisi olarak burada onu temsil etmekten onur duyuyorum. Ayrıca babamın kamu hizmetine bağlılık mirasını da buraya taşıdığım için çok gururluyum,” dedi.
Caroline Kennedy bir süre New York’ta eğitim genel müdürlüğü için çalıştı, ardından 2009 yılında New York Eyalet Senatosu için seçime gireceğini açıkladı ancak sonradan adaylığını geri çekti. Siyasete çok çekinerek baktı. Babasını çok küçük yaşta bir suikaste kurban veren, ardından amcasını bir suikastte kaybeden bir çocuğun tedirginliği ve korkusunu taşıyor belki. Caroline Kennedy, Amerika’nın en popüler başkanlarının başında gelen J.F. Kennedy’yle ölen eşi Jacqueline Bouvier Kennedy’nin hayattaki tek çocukları. Caroline’nın kardeşi, babasıyla aynı adı taşıyor John F. Kennedy, eşiyle birlikte 1999 yılında genç yaşta bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Kennedy’nin bir kızı ölü doğdu, bir oğlu da doğduktan birkaç saat sonra hayatını kaybetti.
Japon halkı için de bir video mesajı yayınladı Caroline Kennedy. Amerika’nın ilk atom bombasına hedef olan Hiroşima kentine ilk kez 20 yaşındayken gittiğini, Japon tarihi ve sanatı okuduğunu, balayını da bu ülkede geçirdiğini, Japonya’dan çok etkilendiğini anlattı videoda. “Japonya’ya ve özellikle de Hiroşima’ya yaptığım geziler, bende daha iyi daha barış içinde bir dünya için çalışma yönünde büyük bir istek oluşuturdu” dedi Japonlar’a. Caroline’nın babası olan John F. Kennedy, bir kez 1951 yılında Japonya’ya gitmişti ancak başkanlık yaptığı üç yıl içinde genelde bu ülkeye gitme fırsatını kaçırmayan bakanların aksine Japonya’yı hiç ziyaret etmemişti.
Buna rağmen Başkan Kennedy Japonya’da çok popülerdi, hala da öyle. 1964 yılında bu ülkeye gitmeyi planlıyordu, hatta Kennedy 22 Kasım 1963 tarihinde Teksas’ın Dallas kentinde vurularak öldürüldüğü zaman, o dönem Dışişleri Bakanı olan Dean Rusk, ziyaret hazırlıkları için bir heyetle Tokyo’ya gitmek üzere uçaktaydı. Büyük Okyanus’un üzerinde suikast haberinin gelmesi üzerine Rusk’ı götüren uçak Amerika’ya dönmüştü.
Amerika’nın daha önce Japonya’ya gönderdiği büyükelçiler arasında eski Başkan Yardımcısı Walter Mondale de var.
Amerika’nın en popüler başkanlarından John Kennedy’yi böylece anıp, kızı Caroline’nın babasının izinden mi gitmeye başladığı sorusunu sorduktan sonra büyükelçi olabilmek için başkanın seçim kampanyasına ne kadarlık bir katkıdan söz ettiğimize açıklık getirelim.
Amerika’da siyasi gelişmeleri izleyen OpenSecrets, Başkan Obama’nın da meslekten diplomat olanların yerine birçok önemli ülkeye büyükelçi olarak seçim kampanyalarına en çok katkıda bulunan destekçileri atadığına dikkati çekiyor. Siyasi bir gözlem grubu olan OpenScrets, Başkan Obama’nın ilk dört yılı içinde seçim kampanyalarına 500 bin dolardan fazla bağış yapan veya para toplayan en az 23 kişiyi büyükelçi olarak atadığını belirtiyor. Bu büyükelçilerin çoğu, Amerika’nın en yakın müttefiki olan ülkelere atandı.
Bu uygulama hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi başkanlar döneminde hep uygulanmışy ama Amerika Dışişleri Derneği durumdan şikayetçi. Diplomatlardan oluşan dernek, geçen yıl bir açıklama yaptı ve “büyükelçiliklerin üç yıl süreyle para karşılığında kiralanması anlamına gelen bu çarpık uygulamadan derhal vazgeçilmesini istiyoruz. Dünyanın başka hiçbir demokrasisinde böyle bir uygulama yoktur. Diplomat olmayanların büyükelçi olarak atanmaması gerekir” dedi.
Birkaç örnek daha verelim. Başkan Obama’nın ikinci dönem seçim kampanyasına 1 milyon 200 bin dolar bağışta bulunan işadamı Matthew Barzun, Obama’nın birinci döneminde üç yıl İsveç büyükelçiliği yaptıktan sonra şimdi de Amerika’nın İngiltere Büyükelçisi oldu.
HBO Televizyonu yöneticilerinden James Costos, Obama’nın 2012 kampanyası için 500 bin dolar bağış yaptı ve Amerika’nın İspanya büyükelçiliğine atandı. Küresel bir yatırım firmasının yöneticisi John Emerson da, Obama kampanyasına 500,000 dolar bağışladıktan sonra Almanya’ya büyükelçi olarak gitti.
Amerika bu hafta en sevilen başkanlarından John Kennedy’yi anarken, hayattaki tek çocuğu, kızı Caroline Kennedy’nin ilk kez böyle büyük bir devlet görevi üstlenerek Japonya’ya büyükelçi olarak gitmesini de gündeme getirelim istedim. Bir başka konuyla yine birlikte olmak umuduyla.
hülya abla benim için çok ilginç bir konu ve bilmedigim bazı ayrıntıları ögrenme fırsatını yakaladım. amerikan kültürü ve bilgilerine gerçekten çok ihtiyacım var. gün geçtikçe dahada bu kültüre yakınlaşıyorum. bu olmalı ve yavaş yavaş buna ısınıyorum.
eski başkan john kennedy ben daha dünyada yokken ugradıgı saldırı ile hayata veda etmiş oluyor. ve bu suikastten tam 11 yıl sonra dünyaya merhaba diyebildim. malum işte o tarihten bu güne çok zor ve karmaşık bir hayatı yaşayarak ulaşmayı başardım.
ben internette arada bir standartların dışına çıkarak degişik konuları incelerim. bunun içinde kennedy suikastide var. biliyorum gaztecisiniz ve bir federal kuruluşta şef olarak çalışıyorsunuz sizi yadırgamıyorum. fakat sizin söyledikleriniz gibi degil veya söyleyemedikleriniz var. olayın içerigini çok iyi biliyorum. ve hemen hemen ulaştıgım bilgiler birbirine yakın ve teyit eder cinsten.
eski başkanlardan sayın kennedy nin kızının iyi bir göreve atanması bence çok güzel ve yerinde bir karar. bu konuda bir ilk oluyor. ve başlangıcı yapanda benim büyük patronum başkan obama. kim bilir belki ileride amerikan halkının kararı ile başkanlıga seçilen saygın ve milliyetçi başkanlarda eski başkanların kızlarını önemli görevlere atayabilir. barbara ve jenna olabilir,chelsi olabilir,sasa ve malia olabilir. bakarsınız belkide bu hanımefendilerden birini amerikanın ankara büyükelçisi olarak ülkemizde görebiliriz. ve bizde bunu anlamlı ve degerli kabul ederek ona yardımcı olabiliriz.
amerikada siyasi ve mali açıdan desdek saglayan kişileri seçilen başkanın bazı ülkelere büyükelçi olarak atamasını ilk kez duydum. bana tuhaf gelsede orası amerika ve kendine özgü bir gelenek işletiliyor. ve görevlerde fena degil. kalbur üstü yerlere atanıyorlar. fakat bizim ülkemize yani ankaraya deneyimli diplomatları tercih ediyorlar.
sayın kennedy nin hayatta kalan tek kızı oluşunu ise üzülürek ögrendim. kardeşinin malum kazada ölmesi ile yalnız başına kalması çok üzücü. bu konuda beni yaşanmış bir deneyimin olumsuz yönü çok çocuklu bir ailemin olmasını bir kez daha hatırlattı. ve biraz degil bayagı haklı oldugumu kendi kendime söylüyorum.
bu güzel haberiniz ve yazınız için sizi bir kez daha alkışlıyorum. gündemi yaklayan ve kaçırmayan sizi taktir etmeliyim. biraz çok yazıyor olabilirim fakat etkinlik kaliteli olsun belki herhangi bir şekilde işe yarayabilecek katkısı olabilir. bazen bazıları çok saçma buluyor olabilir. bazen tepkileri okuyorum. fakat fazla degil belki 3-5 tane oldu blog başlayana kadar. bazende gazete kagıdından kupon kesilir gibi tırpanlanıyor. ve bazende yayınlanmadan geçmişe süpürülüyor..selin hanım dedigi gibi kurallar degişebilir fakat şikayet etmek yok.
ve buraya kadar hülya abla. emegine saglık. teşkür ediyorum. güzel konuları özlemle bekleyecegim. kendime artık yorumları kısa ve öz olarak küçülteyim diyorum fakat elim klavyeye degdiginde hemen kendimi kandıryorum ve yine uzun oluveriyor.kendine iyi bak, en iyi dileklerle.
Kennedy ailesinin çok uzun birsiyasi geçmişi var. Ailenin acı bir kaderi olduğu da bir gerçek. Çok ölüm gördüler, çok acı çektiler. Caroline Kennedy’nin bugüne kadar göz önünde bir görev üstlenmek istemediğini düşünüyorum. Ama sanırım sonunda korkusunu yendi. Japonlar Kennedy ailesini çok seviyor, Caroline Kennedy’yi de Amerikan büyükelçisi olarak çok sıcak karşıladılar, bağırlarına bastılar. Umarım başarılı olur. Siz de kendinize iyi bakın. En iyi dileklerle.
Sevgili Hülya,bu yazıyı okuyunca aklıma Shirley Temple geldi.O da farklı bir yaşam ve meslekten sonra büyükelçi olarak atanmıştı.Demek Kennedy suikastının üstünden 50 yıl geçmiş.Ben o tarihte lisedeydim.Yıllar geçiyor.Ellerine sağlık.Sevgiler…
Sevgili Birgül,Shirley Temple’ı çocuk oyuncu olarak ben de severdim. Bizim Ayşecik de onun gibi filmler çevirdi sonraları. Aslında halka malolmuş kişilerin büyükelçi olarak atanması Amerika’da gelenek haline gelmiş bir uygulama. Bütün dünyanın tanıdığı kişilerin, gittikleri ülkelerde Amerika’nın imajına katkıda bulundukları düşünülüyor. Kennedy ailesi talihsiz bir aile ve Kennedy’nin ölümünün 50’nci yılına burada büyük önem verildi. Çok tantana yapıldı. Kızının atanması da aynı günlere rastlayınca medyada büyük ilgi gördü. Ben de hatırlıyorum ölüm haberinin geldiği günleri. O zamanlar Life dergisi ölüm haberini bol resimli vermişti ve hatırlıyorum dergiyi babam eve getirince elden ele dolaştırıp uzun uzun bakmıştık. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer! Ben de o günleri hatırladım şimdi. Yazdığın için çok çok teşekkür ederim. Beğendiğine sevindim. Sevgiler, mutlu yıllar.