Gökkuşağı

ABD’de Türkler Genel Seçimde Oy Veriyor

secmen7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için Amerika’da yaşayan Türkler, 16 Mayıs’ta kurulan 150’ye yakın sandıkta oy kullanmaya başladı. 31 Mayıs’a kadar Amerika’da yaşayan Türk seçmenler, hergün 8 saat boyunca oy kullanılabilecek. Geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımın düşük olmasının nedenlyeri arasında oy verme sürecinin sadece 4 gün olması ve temsilciliklere randevuyla gidilmesi gösteriliyordu. Şimdi bu gerekçeler ortadan kalkmış oluyor.

AKP, CHP ve MHP’den Ortak Açıklama

Buarada Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Haraket Partisi Amerika temsilcileri, ortak bir açıklama yaparak seçmenleri oy kullanmaya çağırdı. Bildiride, “Siyasi partilerimizin ABD’deki temsilcileri olarak, yurtdışındaki vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde oy kullanma imkanına kavuşmalarını, demokrasimizin geleceği adına önemli bir adım olarak görüyor, bu imkanın Türkiye’yle irtibatımızı, ulusal birlik ve beraberliğimizi daha güçlü hissetmemize katkı sağladığı ortak inancını paylaşıyoruz. Bu inancımız, bir ilk teşkil eden ve geçtiğimiz yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadığımız heyecan ve gururla daha da perçinlenmiştir,” denildi.

Üç partinin temsilcileri, ortak açıklamalarında şu görüşlere yer verdi: “ABD’deki Türk toplumunun bu demokrasi şöleni, 16-31 Mayıs 2015 tarihleri arasında düzenlenecek olan 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleriyle devam edecektir. ABD genelindeki 90 bin seçmen vatandaşımızı Vaşington Büyükelçiliğimiz ile New York, Boston, Los Angeles, Şikago, Houston ve Miami Başkonsolosluklarımızda kurulan seçim sandıklarında buluşmaya davet ediyoruz.”

AKP’den İbrahim Uyar, CHP’den Yurter Özcan ve MHP’den Adil Yiğiter, görüşlerini şöyle dile getirdi: “Siyasi partilerin ABD’deki temsilcileri olarak ortak düşüncemiz, seçimlerin sonucu ne olursa olsun, kazananın Türkiye demokrasisi olacağıdır. Vatandaşlarımızı, bu ortak düşünceye destek vermek, onu daha güçlü bir sese kavuşturmak ve gelecek hayallerimizin en canlı ve renkli bir unsuru kılmak üzere oylarını vermeye davet ediyoruz.”

Türkiye Politika Merkezi’nden (TPC) Seçim Paneli

TPC GROUP14 Mayıs Pazartesi akşamı Türkiye Politika Merkezi (Turkish Policy Center – TPC) Amerika’da Türkiye genel seçimleri hakkında bütün siyasi partileri biraraya getiren ve TC Washington Büyükelçiliği’nden de katılımla bir açık oturum düzenledi.

Goethe Enstitüsü’nde düzenlenen panelin ilk bölümünde TPC Başkanı Ata Akıner, TC Washington Büyükelçiliği’nde seçimlerden sorumlu diplomat Arif Hakan Yeter’le yurtdışında seçim prosedürü hakkında konuştu.

TPC HP1İkinci panelde değişik siyasi partilerin temsilcileri kendi partilerinin platformları ve görüşleri hakkında seçmenlere bilgi verdi, sorular cevapladı. Bu panelin moderatörlüğünü VOA’nın izniyle ben yaptım. Beş değişik partiden temsilcilerle söyleştik. AKP İstanbul Milletvekili Aday Adayı Savaş Şahin, CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan, HDP ABD Temsilcisi Mehmet Yüksel, Vatan Partisi ABD Temsilcisi Murat Kutluğ, Anadolu Partisi Washington Temsilcisi Nükhet Özcan’a partilerinin önceliklerini, ekonomik görüşlerini, anayasa değişikliği ve başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini, açılım süreciyle ilgili politikalarını ve seçimden beklentilerini konuştuk. Yararlı bir panel oldu, izleyicilerden gelen bütün soruları yanıtlamaya zamanımız yetmedi.

TPC PANEL1TPC gibi sivil toplum örgütlerinin farklı siyasi görüşleri biraraya getirmesi çok yararlı bir çaba. Demokratik ve uygar bir şekilde konuların tartışılması hepimize iyi geldi.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki linkleri deneyebilirsiniz. Seçimde oyunuzu kullanın, tercihinizi yapın, siyasette sizin de söz hakkınız olsun!

Türkiye Genel Seçimleri hakkında bilgiyi  www.VoteTurkiye.org adresinde veya TPC’nin Seçim Danışma Hattı’nı (+1) 202-768-8518 numarayı arayarak bulabilirsiniz.

2010’da kurulan Türkiye Politika Merkezi daha adil, laik ve demokratik bir Türkiye için çalışmalar sürdürüyor. Daha fazla bilgiye (http://www.turkishpolicycenter.org) veya Facebook’tan (https://www.facebook.com/TurkishPolicyCenter) ulaşabilirsiniz.

Ayrıca TPC oy vermeye teşvik hakkında partilerüstü bir calışma yapıyor:

http://www.VoteTurkiye.org/

TPC hakkında: http://www.turkishpolicycenter.org

Facebook: https://www.facebook.com/events/1578689679067469/

TPC hakkında: http://www.turkishpolicycenter.org

YouTube kanalımız: https://www.youtube.com/user/TurkishPolicyCenter

http://www.washington.emb.mfa.gov.tr/ShowAnnouncement.aspx?ID=232235

 

Baltimorelu Toya Graham ‘Yılın Annesi’ mi?

Bu soruyu sorduktan sonra milyonlarca kişinin ‘Anneler Günü’nü kutladığı bugünlerde Amerika’da ateşli bir tartışmaya neden olan bu konuya biraz daha derinden bakalım.

Kaynak: CBS News

Kaynak: CBS News

25 yaşındaki siyah Freddie Gray’in geçtiğimiz günlerde gözaltındayken hayatını kaybetmesinden sonra halkın sokağa döküldüğü ve kundakçılık ve yağma dahil her türlü şiddetin yaşandığı Baltimore kenti Washington’a komşu olan Maryland eyaletinde. Gray’in cenaze töreninden sonra yaşanan ve gece sokağa çıkma yasağı uygulamasına kadar giden olaylar yatıştı ama geride birçok soru işareti bıraktığı gibi hararetli tartışmalara da yolaçtı.

Önce Baltimore kentinin özelliklerine bakalım, belki halkın ve özellikle de siyah Amerikalılar’ın öfkesini anlamak daha kolaylaşır.

1729’da kurulan Baltimore, Maryland eyaletinin en büyük kenti, Amerika’nın en kalabalık kentleri sıralamasında 26’ncı. Nüfusun 620 bin. 2010’daki nüfus sayımına göre, kentte yaşayanların sayısı 620,961 idi. Bu, 2000 yılındaki sayıma oranla kentin nüfusunda yüzde 4,6’lık bir düşüşe işaret ediyor. Bu düşüşün yüzde 23’ü, 5-17 yaş arası çocuklar. 2011’de seçilen siyah ve kadın Belediye Başkanı Stephanie Rawlings-Blake de nüfusun azalması trendini geri çevirmek amacıyla andiçme konuşmasında önümüzdeki 10 yıl içinde kent nüfusuna 10 bin kişi ekleme sözü vermişti.

Baltimore nüfusunun yüzde 63.7’si siyah, yüzde 29.6’sı beyaz, geri kalanlar da Latin kökenli (yüzde 4.2) veya başka ülkelerden Amerika’ya gelenler. Kent merkezinde son yıllarda hızlı bir ekonomik kalkınma tabalosu görmek mümkün. Genç profesyoneller, meslek sahipleri iyi kazançlı işlerde çalışıyor, rahat yaşıyor. Kent merkezinin çevresinde, çoğunlukla siyah nüfusun yaşadığı semtlerdeyse yoksulluk inanılmaz boyutlarda. Çoğu siyah sokaklarda yaşıyor, bu bölgelerde suç oranı oldukça yüksek. Aslında başkent Washington için de benzer tespitler yapmak mümkün. Kentin hala çok yoksul olan ve suç işleyenlerin bolca olduğu, polisin her gün, her akşam olaylarla karşılaştığı kesimleri var. Baltimore’da gençlerin çoğu işsiz, okulu yarım bırakmış, hem okumak, hem de iyi bir iş sahibi olmak istiyor ama ne yazık geçim derdine düşmüş, aç kalmamak için mücadele ediyor. Bu yüzden bir kıvılcım yetiyor bu gençleri sokağa dökmeye.

Baltimore’da yaşanan ayaklanma sırasında polise taş attığını televizyondan gördüğü 16 yaşındaki Michael adlı oğlunu döve döve kalabalıktan çıkaran Toya Graham adlı anneyle ilgili yorumlarsa övgüden yargıya değişiyor. Altı çocuklu Toya Graham, ortaokuldaki oğlu Michael’ı televizyonda diğer gençlerle birlikte polise taş atarken görünce sokağa fırlamış. Sosyal medyada “yılın annesi” olarak görülen Graham’ın, oğlunu çeke çeke isyancı gençlerin arasından çıkarıp götürmesi üzerine Baltimore Emniyet Müdürü Anthony Batts, bütün anne babaların böyle davranması gerektiğini söyledi. Yerel bir televizyon kanalının kamerası önünde oğluna bağırıp çağıran öfkeli anne, defalarca tokatladığı oğlunu ite kaka kalabalıktan uzaklaştırdıktan sonra  yalnızca Amerika’da değil tüm dünyada televizyonların ve sosyal medyanın sevgilisi oldu. Ancak bazı gazetelerdeki yorumlar farklı. Washington Post gazetesinde bir köşe yazarı kalkıp ‘bir annenin çocuğunu dövmesinin ve arkadaşlarının önünde uyandırmasının doğru olmadığını’ savundu. CBS televizyonuna konuşan Toya Graham ise, kendini kaybettiğini, öfkelendiğini, çocuğunun böyle bir olaya karışmasını istemediğini, oğlunu gözaltında ölen Freddie Gray gibi kaybetmek istemediğini söyledi.

Ben olsam ne yapardım? Elbette Toya Graham gibi sokağa çıkıp, oğlumun başına birşey gelmesini önlemek, onu kurtarmak isterdim. Bir anne için çocuğunu kaybetmek, onun acı çektiğini, hapse düştüğünü, umutlarını yitirdiğini, hayatını heba ettiğini görmek kadar korkunç bir acı olamaz diye düşünüyorum. Böyle acılar yaşamış annelerin önünde bu Anneler Günü’nde saygı ve sevgiyle eğiliyor, hepinizden annelerinizin kıymetini bilmenizi rica ediyorum. Böyle bir durumda siz olsanız ne yapardınız? Bu soruya yanıtlarınızı da hemen bekliyorum. Sevgiyle kalın.