Corona virüsü salgını, coronayla ilgili haberler hayatımızın bir parçası oldu. Mart ayında Amerika’nın kapanmasından sonra altıncı ayı da tamamladık salgınla. Hala bir ilaç ve aşı yok. Araştırmalar umut vadetse de insanlar üzerindeki denemelerin ne zaman ve nasıl sonuç vereceğini şimdiden kestirmek zor. Ama hayat devam ediyor. Alışverişimizi yapıyor, yemek yiyor, film izliyor, her gece yatıp uyuyoruz. Yeni günlere uyanıyoruz, umutla, enerjiyle. Göremediğimiz ailelerimizle, arkadaşlarımızla görüntülü konuşuyor, sohbet ediyoruz. Ama altı ayın sonunda yedinci aya girerken enerjimizde bir düşüş olduğu da yalan değil. Enerji ve moral düşüklüğüyle mücadele için uzmanlar spor ve egzersiz öneriyor.

Foto: Reuters

Washington’daki PEW Merkezi sık sık araştırma sonuçları yayınlıyor pandemiyle ilgili konularda. Bunlardan birine göre, evlerine kapanan her 10 Amerikalı’dan 9’u zaman geçirmek için haftanın büyük bölümünü televizyon ve film izleyerek geçirdiğini söylüyor. Amerikalılar’ın %73’ü hergün TV ve film izlediklerini itiraf ediyor. Her 10 Amerikalı’dan 8’i yani %57’si her gün açık havada zaman geçiriyor, %27’si haftanın büyük bölümünde dışarda yürüyor, koşuyor, dolaşıyor, oturup kitap okuyor. Amerikalılar’ın %70’i aile üyeleriyle veya arkadaşlarıyla görüntülü konuşuyor, yüzde 64’ü spor yaparak zaman geçiriyor.

Foto: AP

Son aylarda özellikle gençler ve yalnız yaşayan kişilerle çocuklu aileler arasında yeni bir salgın var. Kimi kendisine, kimi de çocuklarına arkadaş olması için kedi veya köpek alıyor. Bunun iyi tarafı hayvan barınaklarının çoğu kapandığı için gönüllü ailelerin bakımında olan evcil hayvanların kendilerine sıcak bir yuva bulması. Özellikle havaların serinlediği bugünlerde, kışın da kapıda olduğunu düşünürsek bu akımın hem evcil hayvanlar, hem de çeşitli nedenlerle hayvan sahıbı olmaya karar verenler için yararlı olduğunu söylemek yerinde olur.

Coronoyla altı ay geçirdik ama çilemiz henüz bitmiş değil. Bazı uzmanlar aşının 2021’in sonuna doğru piyasaya sürülebileceğini, bazılarıysa 2022 yazına kadar beklememiz gerekeceğini söylüyor.  Dedikleri doğruysa bir yıldan hatta daha da uzun bir süreden söz ediyoruz demektir ki bu da sabrımız açısından yeni bir sınav olabilir. Ama aşı ve ilaç bulununcaya kadar çok dikkatli davranmamız gerektiğini artık hepimiz biliyor olmalıyız. Corona virüsünün şakası yok. Bütün ülkelerde ve Amerika’da artan vaka sayıları ve ölümler son derece kaygı verici. Kalabalık yerlere girmek, partiler düzenlemek, seyahat etmek, otellerde kalmak, alınan bütün hijyenik önlemlere rağmen mantığa sığmıyor.

Anlaşılan o ki, bir süre daha dişimizi sıkmak zorundayız, hem kendimiz, hem de sevdiklerimiz için. Hayat yine normale dönecek elbette ama o gün gelinceye kadar sabredeceğiz. O zamana kadar, maskesiz dolaşmayacak, görüntülü telefon görüşmeleriyle yetinecek, seyahat planlarımızı erteleyeceğiz. Bol bol okumak, yürüyüş yapmak, temiz hava almak, televizyon izlemek gibi faaliyetlerle değerlendirmeye devam edeceğiz zamanımızı. Dünya daha önce de böyle dönemlerden geçmiş. Bunu da atlatacağız. O güne kadar sağlıkla kalın, umudunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin, sevdiklerinizle daha sık konuşun, hayatınızın ve sahip olduklarınızın kıymetini bilin!