Amerika’nın göçmenlik politikaları sık sık tartışma konusu olur. Meksika sınırına yığılan ve çok sağlıksız koşullarda sığınmacı merkezlerinde tutulan çoğu çocuk binlerce kişinin yaşadığı dram gözler önüne serilir. Ailelerinden ayrılmak zorunda kalan, ailelerini kaybeden, kendi başlarına sınırı geçen, tacize uğrayan, bir türlü ne olacakları konusunda mahkeme kararı çıkmayan bu çocuklara ne olacağı tartışılır. Oysa göçmenler ülkesidir Amerika ve 2018 istatistiklerine göre nüfusunun yüzde 13,7si göçmendir. Göçmenler Amerikan toplumunun önemli bir parçasıdır sayıca az olmalarına rağmen. Tarım, hayvancılık, otelcilik ve temizlik sektöründen otomotiv sektörüne kadar birçok alanda göçmen işçiler olmadan verim sekteye uğrar. Örneğin bu yaz korona salgınının yol açtığı vize sorunları yüzünden Amerika dışından işçi getirilemediği için eğlence parkları, yüzme havuzları, oteller tam kapasite açılamadı. Oysa yaz aylarında özellikle başka ülkelerden getirilen öğrenci işçiler Amerika’da önemli bir işgücü açığını kapatırdı.

Amerika’da göçmenlik tartışmaları toplumu kutuplaştıran sorunların başında geliyor. Amerikan toplumu da son yıllarda en bölünmüş günlerini yaşıyor. Siyasi kutuplaşmanın yanısıra, göçmenlik, korona aşısı, hayatın normale dönmesi gibi temel konularda da Amerikan halkı hiç bu kadar bölünmemişti. Amerikan Kongresi’nde de bu bölünmüşlüğü görmemek mümkün değil.

(Foto:Reuters)

Gelin Kongre’nin oluşumuna göz atalım bir parantez açıp. Evet, Amerikan Kongresi bu dönem hem en bölünmüş, kutuplaşmış dönemlerinden birini yaşıyor, hem de en çok çeşitliliğe sahip olduğu günleri. Washington’daki PEW Araştırma Merkezi’ne göre, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan oluşan Amerikan Kongresi’ne 2020’de seçilen senatör ve milletvekillerinin 76’sı, göçmen veya göçmen bir ailenin çocuğu. Bu, Kongre’nin yüzde 14’ü anlamına geliyor. Bu temsilcilerin çoğu ya başka bir ülkede doğmuş, ya da anne veya babasından biri Amerika dışında bir ülkede dünyaya gelmiş. Bu rakam, daha önceki iki Kongre’nin oluşumuna göre en yüksek oranı temsil ediyor.

117’nci Kongre’de toplam 18 temsilci başka bir ülkede doğmuş. 17 Temsilciler Meclisi üyesiyle 1 senatör Amerika doğumlu değil. Bu senatör Japonya doğumlu Demokrat Hawaii senatörü Mazie Hirono. PEW sitesinde yazan araştırmacı Sara Atske’nin verdiği bilgiye göre, geri kalan 58 temsilci, ki bunların 42’si Temsilciler Meclisi üyesi, 16’sı senatör, Amerika veya Amerika’ya bağlı bir ülkede doğmuş veya anne ya da babasından biri başka bir ülkeden Amerika’ya göç etmiş.

Kongre Araştırma Dairesi’nin PEW araştırmacısına verdiği bilgiye göre, Kongre’deki 18 göçmen temsilci Kongre üyelerinin yüzde 3’ünü temsil ediyor. Kongre kayıtlarına bakacak olursak, bu rakamlar, tarihi rekorların çok altında kalıyor. 1789-91 yıllarında üyelerin yüzde 10’u göçmendi. 10 yıl sonra 1887-89 yıllarında 50’nci Kongre’nin yüzde 8’i Amerika dışında doğmuştu.

Demokratlar göçmen temsili konusunda Cumhuriyetçiler’den önde. 18 yabancı doğumlu Kongre üyesinden 14’ü, göçmen çocuğu olan 58 temsilciden 44’ü Demokrat. Bunlar arasında Vermont Senatörü Bernie Sanders da var. Bağımısız olmasına ragmen Demokratlar’ın politikalarına destek veriyor Sanders. Sanders’ın babası Polonya’dan Amerika’ya göç etmiş.

Peki, kaç eyaleti temsil ediyor göçmenler ve göçmen çocukları? 27 eyaletin göçmen temsilcileri var Kongre’de. Genellikle göçmen çocuklarını görüyoruz bunlar arasında. Kongre’de California’yı temsil eden 55 Temsilciler Meclisi üyesinden 22’si göçmen çocuğu. Yani California göçmenlere en geniş siyasi fırsat sunan eyaletlerin başında geliyor. New York, Florida ve İllinois ikinci sırada. Her birinin 5’er temsilcisi var Kongre’de.

Kongre’deki göçmen kökenli temsilcilerin yüzde 32’si Avrupa ülkelerinden, yüzde 20’si Latin Amerikalı. Meksika kökenlilerin sayısı 15, Küba kökenlilerinse 11. Asya kökenlilerin oranıysa yüzde 18. Ortadoğu ve Afrika kökenli Kongre üyelerinin oranı daha düşük. Biliyorsunuz Kongre’de Türk kökenli milletvekili ve senatör henüz yok.

Amerikan Anayasası’na göre, göçmen kökenli bir politikacının Temsilciler Meclisi’ne seçilebilmek için en az yedi yıl Amerikan vatandaşı olması, 25 yaşın üstünde olması ve aday olduğu eyalette yaşaması gerekiyor. Senato’ya seçilebilmek içinse en az 9 yıldır ABD vatandaşlığına geçmek, 30 yaşının üstünde olmak ve seçildiği zaman o eyalette yaşamak gerekiyor. Politika çok masraflı, zor ve hem insan kaynağı, hem de finansal kaynak gerektiren bir iş. Kongreye seçilebilmek için yoğun bir kampanya yürütmek, seçmeni ikna etmek için epey uğraşmak gerekiyor.

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris (Foto:Reuters)

Dönelim göç ve göçmenlik konusuna. Biden yönetimi göçmenlik politikalarını gözden geçirmeye kararlı görünüyor. Buarada Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Meksika ve Guatemala’ya yaptığı ziyaretlere rağmen bir süredir ABD Meksika sınırına gitmediği için eleştirilere hedef oluyordu. Eleştiri konularından biri de Harris’in gezisi sırasında yaptığı konuşmalarda ‘Ülkenizde kalın, Amerika’ya gelmeyin’ demesiydi. Harris yarın bu eleştirileri gidermek için Meksika sınırına gidiyor. Yanında da İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas olacak. Harris ve Mayorkas El Paso’da sığınmacı barınaklarında incelemeler yapacak, yetkililerle görüşecek. Göçmenler Harris’ten göç konusuna daha anlayışlı bir yaklaşım bekliyor. Harris’in annesi Hintli, babası Jamaikalı. Bu yüzden El Paso’da neler söyleyeceği önemli. Göçmen haklarını savunan dernekler ve sivil toplum örgütleri de Harris’in açıklamalarına odaklanmış durumda. Amerika’da bu konu daha uzun yıllar tartışılacak gibi görünüyor.