Okul Gezisi Üzücü Bitince…

Posted January 10th, 2012 at 4:52 pm (UTC-5)
1 comment

Amerika’da özellikle ilkokullar sık sık okul gezilerine gidiyor; bunlar çoğunlukla müzeler, ki biz Washington’da yaşadığımız için çok şanslıyız, dünyanın en iyi müzelerinden bazıları bu kentte, bazen de sportif faaliyetler, ya da çiftliklere, bağlara bostanlara yapılan eğitici-öğretici geziler. Birkaç hafta önce Cansu’nun okulundan yine bir yazı geldi. İkinci sınıfların kış mevsimi okul gezilerinden biri buz pateni sahasına yapılacak, çocuklara buz pateni sporu tanıtılacaktı. Yazıda çocukların çok sıkı giydirilmesi, mutlaka eldiven (sadece soğuğa karşı değil aynı zamanda keskin patenlere karşı koruma sağlamak için) atkı, bere, ve özellikle bu sporu daha önce hiç yapmamış çocuklar için kask, dizlik ve dirseklik getirilmesi gerektiği yazıyordu. Okul gezilerine öğretmenlere yardımcı olmaları amacıyla anne babaların da katılması mümkün. Ben de nasıl olsa kaymayı da biliyorum diye gönüllü yardımcı olarak geziye katılmaya karar verdim. Ancak bir yandan da düşünüyordum: 70 çocuğu okul gezisiyle buz pateni yaptırmaya götürmek akıl karı değil! 70 çocuğun içinde bir kere bile buza çıkmamış, ayağına paten giymemiş çok sayıda çocuk olacağına emindim. Hadi Cansu uzun süredir kayıyor, kask ya da dizlik-dirseklik takmasına gerek bile görmüyorum ama ya kaymayı bilmeyen, düşmek üzere olan bir çocuk dengesini sağlamak için Cansu’ya tutunmaya kalkar, Cansu da boş bulunup buzun üzerine çakılır mı? Ya o sıraya yüzüne gözüne keskin patenler çarpar da çocuğumun suratı darmadağın olursa? Ya çocuklardan biri bu sefer beni kurtarıcısı olarak görüp tutunmaya çalışırken beni düşürürse ve zaten çok uzun süredir bir türlü iyileşemeyen omzum buzla temas anında paramparça olursa? Yok yok, iyi ki de ben gönüllü oldum çünkü en azından kendi çocuğumu koruyup kollayacağım diye içimi rahatlatmaya çalışıyordum.

Aslında tam bu noktada Amerikalıların güvenlik konusuna ne kadar büyük, hatta haddinden büyük önem verdiklerini, güvenliği ne kadar da abarttıklarını belirtmemde fayda var. İşte bu yüzden ‘yahu bu okul, öğretmenler adım başı çocuk güvenliğinden dem vururlar da peki onca çocuğu, kaymayı bilen-bilmeyen, buz pateni yaptırmaya götürmenin alemi ne?’ diye düşünmeden de edemiyordum. Okullarda gerek öğretmenler gerekse okul yönetimleri çocuk güvenliğine paranoya derecesinde önem veriyor bu ülkede. Çocuk teneffüste ayağı takılıp yere düşüyor, dizi hafif sıyrılıyor, hemen okul hemşiresinden telefon: ‘Çocuğunuz teneffüste düştü, dizi sıyrıldı, hafif kanadı, ama başını yere çarpıp çarpmadığından emin değiliz, lütfen 24 saat boyunca tedbir olarak çocuğunuzun her türlü aktivitesini izleyin, gözlem altında tutun, mide bulantısı ya da kusma olursa hemen acil servise başvurun’ derler. O yüzden onca çocuğa buz pateni gibi başka hiçbir spora benzemeyen, son derece tehlikeli bir sporu denetmeye kalkmanın hiç de akıllıca bir iş olmadığı hep aklımın bir köşesindeydi.

Paten sahasına çıktığımızda tablo hemen kendini gösterdi, çok sayıda çocuk hayatında ilk kez birkaç milimetre kalınlığındaki patenlerle buz üzerine çıkıyordu, bazı çocuklar kasksızdı, ve kaymaktan çok yerlerde sürünüyorlardı. Bilenlerse buz üzerinde süzülmenin keyfini çıkarıyordu. Ben bir yandan buz hokeyi yapan ve çok çok iyi kayan delifişek oğlan çocuklarından kendimi korumaya çalışıyor, bir yandan çocukların  ‘ayağa kalkmama yardım eder misiniz’ çağrılarına ellerinden tutup kaldırarak değil sadece nasıl kalkacaklarını göstererek yanıt veriyor, diğer yandan da kötü düşüp özellikle kafasını vuran var mı diye gözümü dört açmış, sahada dört dönüyordum ki korktuğum oldu! Zavallı kızın biri tam da gözümün önünde, patenlerin ucundaki tırtıklara ayağı takılarak yüzüstü düştü. Kızın yanına gidip eğilip başını kaldırdığımdaysa en çok korktuğum manzarayla karşılaştım: kızın üst ön iki dişi kırılmıştı. Hem de bebek dişleri değil, artık onların yerine gelen kalıcı dişleri. Can havliyle şoka girmiş çocuğu kenara taşıyıp öğretmenine haber verdim. Tabii herkes çok panikledi, çocuğun annesine haber verildi, çocuk sakinleştirip ağzındaki kırık diş parçaları temizlendi.

Zaten bir süre sonra zamanımız dolunca okula geri döndük. Otobüste öğretmenlere neden bu kadar tehlikeli bir işe kalkıştıkları, bunun biraz ‘bile bile lades’ olduğu, neden başka aktivite yerine buz pateninin seçildiğini, daha önceki yıllarda buna benzer kazalar olup olmadığını sordum. Öğretmenlerden biri demesin mi ‘evet geçen sene de bir öğrenci kafa travması geçirmişti’ diye! E peki neden hala devam ediyorsunuz bu aktiviteye diye sorunca da tüm öğretmenlerden aynı yanıtı aldım: ‘Çünkü buz pateni yapmak kış mevsiminin en zevkli aktivitelerinden biri, bu bir kış eğlencesi, tüm çocukların da bu zevki tatmalarını istiyoruz.’ Peki zevkli de olsa böylesine tehlikeli bir spor okul eğitiminin bir parçası olmaya devam etmeli mi diye sorduğumdaysa aldığım yanıt daha da ilginçti: ‘Evet etmeli çünkü çocuklar bu aktiviteyle denge ve hareket kavramlarını farklı yollardan öğrenme fırsatı buluyor.’ Artık o noktada söyleyecek birşey kalmamıştı neredeyse..

Benimse geziden aklımda sadece o zavallı kızın ailesini bekleyen dişçi faturaları ve ‘acaba çocuğun annesi babası okulun ihmalkar davrandığını öne sürerek okul yönetimi aleyhine dava açarlar mı?’ sorusu kaldı.

 

One response to “Okul Gezisi Üzücü Bitince…”

  1. Ilginc bir tecrube olmus. Poor girl!
    ***
    Dava acilmasina gelince, bu tip gezilerden once yada okul kayidi esnasinda bir belge imzalatiyorlar diye hatirliyorum. Okul gezisinde basima bir is gelirse sorumluluk okula ait degildir seklinde…

Leave a Reply to Alparslan Sari Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Devrim Moral

2003‘ten beri Amerika’nın Sesi Türkçe Yayın Bölümü’nde görev yapan Devrim Moral, Bilkent Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra Ohio eyaletindeki Bowling Green State Üniversitesi’nden Amerikan Edebiyatı ve Kültürel Çalışmalar dallarında lisanüstü derecelerini aldı. Bowling Green State Üniversitesi’nde Popüler Kültür temalı İngilizce kompozisyon dersleri veren Moral, Amerika’da okul öncesi eğitim ve ilkokul eğitimi konularıyla yakından ilgili. Evli ve 7 yaşında bir kız çocuk sahibi olan Moral, 2000 yılından beri Washington DC’de yaşıyor.