Amerika Liderliğini Koruyabilir mi?

Posted April 2nd, 2012 at 1:26 pm (UTC-5)
Leave a comment

Geçen hafta ünlü ekonomist Daron Acemoğlu’nun Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerini aktarmıştım, bu hafta da Amerika ve Çin konusundaki görüşlerini yazmak niyet ve arzusundayım…

Malum Acemoğlu, ekonomi ve akademik çevrelerde merakla beklenen “Why Nations Fail” isimli kitabını bir süre önce yayınladı. Merakla beklenen diyorum, çünkü Acemoğlu, bu kitabı 15 yıllık çalışmaları sonrasında James Robinson’la birlikte kaleme almış.

Bu ikilinin kitapta savundukları görüş özetle şu: “Uluslar, ekonomik ve siyasi kurumlarını, toplumun her kesimine açık tuttukları sürece zenginleşir. Bu kurumlar dışlayıcı bir nitelik taşımaya başladığı andan itibaren de gerilemeye başlar.”

Acemoğlu ile Robinson bu açık kurumları “kapsayıcı -inclusive” olarak tanımlarken, iktidarın ve her türlü fırsatın küçük bir grubun elinde toplandığı kapalı olanları da “dışlayıcı -extractive” olarak tanımlıyor.

Bu durumda özgür düşüncenin ve serbest pazar koşullarının hakim olduğu, girişimciliğin ve yaratıcılığın teşvik edildiği, aldığı kararları halkın önünde savunmak zorunda olan iktidarların bulunduğu toplumlar ilk gruba giriyor. İkinci grubu ise ekonomik ve siyasi karar sürecini küçük bir grubun belirlediği, özgürlüklerin –gerek siyasi görüş anlamında gerekse belirli pazarlara giriş anlamında — kısıtlandığı toplumlar oluşturuyor.

Bu tanımlamalara bakıldığında Amerika ve Avrupa ilk grupta yer alıyor, Çin ise daha çok ikinci grupta yerini sağlamlaştırmış durumda. Peki o zaman, Çin, tüm dünyada parmakla gösterilen büyüme rekorlarına imza atarken, Amerika, nasıl oluyor da geride kalıyor? Yoksa demokratik değerler, topluma hesap vereceğini bilmek zorunda olan iktidarlar büyümenin önünde engel mi oluşturuyor?

Acemoğlu, bu soruya hayır yanıtını veriyor, çünkü Çin’in başarısını sürdürülebilir bulmuyor, taklit teknolojiyle ancak kısa mesafe yol alınacağını, yaratıcılığı teşvik etmeyen Çin’in uzun soluklu başarı kazanamayacağını söylüyor.

Acemoğlu, “Hatırlarsanız, Sovyetler Birliği de yaklaşık 30-40 yıl büyük ekonomik başarılar elde etmiş, herkes acaba doğru olan yöntem bu mu diye düşünür olmuştu?” diyor. Ama SSCB’nin “dışlayıcılığı” yüzünden sonunu hızlandırdığını da hatırlatıyor. Çin de bugünkü “dışlayıcı” yapısını sürdürmeye devam ederse, ekonomik büyümesi duracak diyor. Bu yüzden de özenilecek bir tarafı olmadığının altını çiziyor.

Peki bu durumda son gülen yine Amerika mı olacak? Belki “evet” belki “hayır”.

Hani, şu mali kriz sonrasında yavaş yavaş duymaya başladığımız “%99” ve “%1” rakamları var ya… Daron Acemoğlu da “İşgal” hareketinin dile getirdiği bu görüşü hatırlatıyor: “Toplumun en zengin kısmını oluşturan %1’lik kesimin ulusal gelirden aldığı pay, %15’den az iken, son 20-30 yılda %25’e çıktı” diyor. Ama asıl tehlike paranın zenginlerin elinde toplanması değil, parayı elinde tutan bu zengin kesimin kendi çıkarlarını korumak için siyasi gücü de tamamen eline geçirmesi. Bu açıdan bakınca da büyük paralar gerektiren lobicilik ve artık hiçi bir siyasetçinin göz ardı edemeyeceği seçim kampanyasına bağış toplama zorunluluğu, sanki Daron Acemoğlu’nun Amerika’nın geleceğin duyduğu güvene kuşku düşürüyor.

Bu durumda Acemoğlu’na göre eğer Amerika, ekonomik ve siyasi eşitsizliğin artmaya devam ettiği bir yer olursa, ekonomik refahı eskisi gibi artmayabilir. Çin ise siyasi açılımı sağlamadığı sürece bugünkü yüksek büyüme hızını gelecekte tekrarlayamayabilir.

Melek, meslek yaşamına yazılı basında başladı. Haftalık Barometre gazetesinde muhabir ve Management-Marketing sayfa editörü olarak çalıştıktan sonra 1990’lı yılların başında aynı gazetenin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Meslek yaşamına kısa bir ara verip İngiliz Kraliyet bursuyla City University London’da gazetecilik eğitimi aldı. 1994 yılında Amerika’ya yerleşmeden önce Hürriyet gazetesinde çalıştı. Meslek yaşamına halen Internet, radyo ve televizyon yayıncılığı yapan Amerika’nın Sesi’nde devam ediyor. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Melek, yüksek lisans derecesini 2002 yılında tamamladığı George Washington Üniversitesi MBA programından aldı.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Melek Çağlar

Melek, meslek yaşamına yazılı basında başladı. Haftalık Barometre gazetesinde muhabir ve Management-Marketing sayfa editörü olarak çalıştıktan sonra 1990’lı yılların başında aynı gazetenin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.

Meslek yaşamına kısa bir ara verip İngiliz Kraliyet bursuyla City University London’da gazetecilik eğitimi aldı. 1994 yılında Amerika’ya yerleşmeden önce Hürriyet gazetesinde çalıştı. Meslek yaşamına halen Internet, radyo ve televizyon yayıncılığı yapan Amerika’nın Sesi’nde devam ediyor.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Melek, yüksek lisans derecesini 2002 yılında tamamladığı George Washington Üniversitesi MBA programından aldı.

YENİ EKONOMİ HAKKINDA

Washington'da alınan siyasi kararları, New York'ta piyasalara yön veren hareketleri ve 50 eyalette sıradan insanların yaşadığı ekonomik gerçekleri ‘Yeni Ekonomi’ farklı bir bakış açısıyla okuyucularına sunuyor.

Yeni girişim ve girişimciler, hız kazanan trend'ler, uzman değerlendirmeleri, araştırmalar, sayısal veriler, kısacası Amerikan ekonomisinin performansına dair tüm sağlıklı bilgiler ‘Yeni Ekonomi’de.

‘Yeni Ekonomi’, ilgi duyanların takip etmekten sıkılmayacağı yeni ekonomik normların ‘yol haritasını’ çıkarıyor.

Yahoo! Ekonomi

Archives