Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nu İstanbul’a taşıyarak bir kez daha dikkatleri üzerine çekti, göz doldurdu. Zirve, bulunduğu noktadan Türkiye’nin batısına ve doğusuna analitik bakış açıları getirdi. Batının ekonomik sıkıntılarını, doğunun siyasi arayışlarını sorguladı. Türkiye, son yıllardaki başarılı ekonomik performansıyla batısındaki sorunlara yukarıdan, yedi tepeli İstanbul’daki “zirveden” baktı.

AP
Peki durum bu kadar iyi iken, Türkiye, %8,5’lik büyümesiyle çevresinde “örnek” gösterilirken neden tüm dünyanın yatırım yapmak, varlık göstermek için çırpındığı BRICS ülkeleri arasında sayılmıyor. Türkiye’nin temel ekonomik verileri bazı hallerde bu BRICS ülkelerini geride bırakırken, niye hala BRICS kadar kıymet verilmiyor.
Bu soruyu bir tek kafaya takan ben değilmişim. Birleşik Arap Emirlikleri’nde İngilizce yayın yapan “The National” gazetesinin yazarı Frank Kane de en az benim kadar merak etmiş, hem de gitmiş bu işi tam adamına sormuş; hani şu BRICS tanımlamasının “isim babası” olan Jim O’Neill’a…
O’Neill, Goldman Sachs’ın ekonomisti ve BRIC ifadesini ilk kez, 2002 yılında, kullanan kişi. O dönem BRIC sadece, İngilizce baş harfleriyle Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşuyordu. Çoğul hale gelmesi, yani S takısı, daha sonra işin içine S.Africa (Güney Afrika) girince oldu.
Neyse, lafı uzatmayalım, O’Neill, parlak gelecek gördüğü bu ülkeler grubuna hangi “harfleri” alacağına karar verirken, iki temel kriteri kullanmış. A) Aday ülkenin, dünya gelirinin %5’ine sahip olması B) veya bu gelire, 2050 itibariyle ulaşma hedefinin realist olması. O’Neill, Frank Kane’e de “Türkiye, gerçekten büyük potansiyele sahip, ama hala BRIC değil, olamaz da” deyivermiş. Türkiye, dünyadaki sekiz büyüyen pazardan birisi ama hala ilk beşte değil, yani.
Aslında Türkiye’nin performansını gölgeleyen, önce ulusal ekonomistlerin sonra da S&P gibi uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının veya Uluslararası Para Fonu’nun ısrarla üzerinde durduğu unsur, “cari açıklar.”
Cari açıklar, şimdiki seviyesiyle giderse Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu evsahipliğinde simgeleşen “zirvesinden” kopabilir.
Burada kilit nokta Türkiye’nin cari açıklarını finanse etmek için sürekli yabancı fonlara duyduğu ihtiyaç, bu sıcak para akışı kesildiği anda, Türkiye, gazı kesilmiş helyum balonu sendromuyla irtifa kaybedebilir. Ancak, siyasi istikrarsızlıktan hoşlanmayan, borç arayan Avrupa’ya mesafeli bakan, istikrarlı ama getirisi az Amerika’ya az da olsa burun kıvıran sermayenin BRICS ve bir alt grubundaki ülkelerden şimdilik ani hamlelerle çıkması da zor görünüyor. Ama bu sıcak para, kaprisli olduğundan, bazen hangi kapıyı arkasına bakmadan vurup çıkacağını kestirmek de zor…