Önceki hafta başkent Washington önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. SelectUSA programı çerçevesinde yapılan zirveye 60’a yakın ülkeden 1000’in üzerinde işadamı katıldı. Zirvenin amacı bu katılımcılara Amerika’nın yatırım için ne denli cazip bir ülke olduğunu anlatmaktı. Zira, Amerika yıllarca doğrudan yabancı yatırım çeken ülkelerin başında gelirken son dönemde bu alanda gerilemeye başladı. Sadece geçen yıl, Amerika’ya yapılan doğrudan yatırımlar, bir önceki yıla göre %28 azaldı. Bu yıl da düşüş bekleniyor.
Amerika’nın ihracatını beş yılda iki katına çıkarmayı amaçlayan Obama şimdi de Amerika’ya yapılan doğrudan yatırımları artırmayı hedefliyor. Bu yüzden de önceki haftaki toplantıda, daha önce programında olmamasına rağmen, son dakika değişikliğiyle, bir konuşma yaptı ve yabancı işadamlarına çağrıda bulundu. “Ülkelerinizde daha çok Amerikan malı satılmasını istediğim gibi kendi ülkemde de sizlerin yatırımlarınızı görmek istiyorum” dedi Obama. Yani bir yandan ihracatı artırmak istediğini, bir yandan da ülkesinde yeni iş alanları açmaya yarayacak yabancı yatırımları beklediğini söyledi. Zirveye katılan Maliye ve Ticaret bakanları da dünyanın en büyük ekonomisi konumunda olan Amerika’nın yatırımlar açısından hala cazip olduğunun altını çizdi.
Peki Amerika’da yatırım neden cazip? Bu kadar cazipse neden istenilen ölçüde yatırım çekilemiyor. Yatırım zirvesine katılan Türk işadamlarına yönelttiğim bu sorulara aldığım cevaplar Amerika’ya özgü zorluklar ve fırsatları kısa biçimde özetliyordu.
Örneğin, TABA Yüksek Danışma Konseyi Başkanı Uğur Terzioğlu’na göre Amerika ile iş yapmak kolay ancak özellikle teknik düzeydeki elemanlar için vize almak hala zor.
Yatırım Zirvesi’ne katılan Elginkan Holding’in Finans Koordinatörü Mehmet Özdeniz de Amerika’nın hem kendi pazar büyüklüğü hem de Latin Amerika ve Pasifik’e bir kapı oluşturma açısından önemli fırsatlar sunduğunu ancak rekabetin çok zorlu olduğunu söylüyor. Özdeniz’e göre, Amerika’da iş yapmak için fiyatta rekabetçi olmak ve doğru fiyatlandırma yapmak bu nedenle büyük önem taşıyor.
SelectUSA Yatırım Konferansı’na New York’tan katılan iki Türk hukuk uzmanı ise özellikle Amerika’da sistemin sunduğu yararlar üzerinde duruyor, iş etiğinin ve tarzının başarıda önemli olduğunu söylüyor.
Örneğin Avukat Remzi Güvenç Kulen, Amerika’da yatırım yapacak Türk işadamlarının özellikle iyi bir pazar araştırması yapmasının gelecekteki başarılarında önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. Kulen, ayrıca Amerika’daki iş yapma alışkanlıklarını öğrenme ve buna uyum sağlamanın da başarıda büyük payı olacağı görüşünde. Kulen, “Amerika hala yabancıların en kolay yatırım yapabileceği bir ülke, ama dikkat edilmesi gereken tek şey oyunu kurallarına göre oynamak. Burada kurulu bir sistem var, bu sistemi aşmadan, bu sistemin etrafından dolaşmadan iş yaparsanız, başarıya ulaşmamak zor bir ihtimal,” diyor.
New York’tan konferansa katılan Mehmet Fırat Polat’a göre de Amerika’da gelişmiş bir hukuk sisteminin bulunması ve ticari markaların diğer ülkelere göre çok daha iyi korunabilir olması bu ülkeyi yabancı yatırımlar açısından çok daha güvenilir bir pazar yapıyor. Amerika’nın, özellikle küresel markalaşma açısından önemli bir nokta olduğunu da inanıyor Polat, bu yüzden de “Amerika’da tanınan markalar, dünyanın diğer ülkelerinde de daha çok satılıyor, bu açıdan Türk işadamları da mallarını diğer ülkelerde satarken Amerika’da da eş zamanlı olarak satarlarsa daha başarılı olacaklarına inanıyorum,” diyor.
USA Select Konferansı’ndaki Türk katılımcılar “Bir zamanlar Amerikan pazarının büyüklüğünden kaygı duyan Türk işadamlarının yerini artık bunu fırsat olarak gören yenilerine” bıraktığını söylüyor. Bu kaygıyı atıp, Amerika denkleminden aracıları çıkararak mallarını direkt bu ülkede imal etmeye, satmaya ve dağıtmaya başlayan Türk şirketlerinin sayısının giderek artması da buna örnek olarak gösteriliyor. Özellikle de Amerika’da yaşayan, bu ülkenin ticari, hukuki sistemini artık iyice öğrenen, uygulayan ve sayıları giderek artan Amerika’daki Türklerin de görecekleri köprü göreviyle ileride bu sayının daha da artmasında rol oynayabileceği kaydediliyor.
Kısacası Türk yatırımcıların Obama’nın çağrısına uyup, yatırımlarını daha çok bu ülkeye yönlendirmesi yavaş ancak sağlam adımlarla ilerleyen bir süreç olabilir.