Şu sıralar borsada yatırım yapanlar –ki emeklilik fonlarını saymaz da bireysel açıdan bakarsak bu oran nüfusun %54’ü civarında — Dow Jones, NASDAQ ve S&P endekslerinin adeta uçuşa geçmesiyle sevinçten kanat takıp uçar halde. Öyle ya mesela geçen hafta Dow Jones endeksi 17 bini geçti, yani geçen yıla oranla %14’lük bir artış kaydetti. Bir de üstüne üstlük son istihdam rakamları da geçen ay 288 bin kişinin daha iş bulduğunu gösterip, işsizlik rakamlarının başını %6,1’e kadar eğince finans piyasalarının hali “değmeyin keyfime” der gibiydi…
Ama işte bir de benim gibi bardağın boş tarafını görüp, dolu olan kısmını da soğuk duş etkisi olsun diye başkalarının suratına çarpanlar da yok değil. Bunlardan biri de Columbia Üniversitesi’nin ünlü ekonomisti Joseph Stiglitz…
Stiglitz borsanın bu ayakları yerden kesilmiş halinden memnun değil. Alıp başını giden hisse senedi fiyatlarının balon oluşturduğu görüşünde, bu yüzden de hayli rahatsız. Elbette uykuları kaçmıyordur Stiglitz’in ama CNBC televizyonuna verdiği demeçte parmaklarıyla bir bir sayıyor bu gidişin hayra alamet olmadığını. Nobel ödüllü ekonomiste göre, rekor düzeyde yükselen borsalar ekonominin güçlü olduğuna işaret etmiyor. Hatta diyor, tam aksine, ekonomi hala pek zayıf. Profesör Stiglitz’in zayıf notu verdiği konulardan biri reel ücretlerin “dondurulmuş” kıvamda olması. “Eğer ekonomi gerçek anlamda canlansaydı, reel ücretlerde de artış olurdu” diyor istihdama katılımın mali kriz öncesinden bile düşük olduğunun altını çiziyor. “2009’dan 2012 yılına kadar geçen sürede gelirin %95’i yukarıda yer alan %1’lik kesime gitti, sıradan Amerikalılar hala önceki birikimlerini yiyor” da diyor Stiglitz.
İyi ama bu borsaların kanatlarını ne şişiriyor bunca zamandır?
Nobelli ekonomiste göre bundaki temel etken faizlerin hala çok düşük olması. Ücretlerin artmaması ve yükselen piyasaların hala Amerika’dan daha hızlı büyümesi. Borsada hisseleri işlem gören birçok şirketin de karlarını işte bu yükselen piyasalardan elde etmesi.
Gerçi Stiglitz, FED’in kısa vadeli faizleri düşük tutma politikasını destekliyor, hatta buna zamanı gelene kadar devam edilmesinden yana. Bu zaman ne zaman gelecek? Nobelli ekonomist, uzun süreli olarak her ay en az 300 bin yeni istihdam alanı yaratılıncaya kadar diyor.
Üçyüzbin’den ikiyüzseksensekiz bin çıktığında geriye kalır 12 bin.. Ha gayret Amerika az kalmış düze çıkmaya…