İngilizce beklenmedik bir şekilde sonuçlanan olaylara “unintended consequences” denilir. Ne beklerken ne oldu anlamına. Tabii beklenilmeyen sonuç olumlu ya da olumsuz olabileceği gibi hiç akla gelmeyen bir şey de olabiliyor.
Bu terimi son zamanlarda genellikle doğal süreç gibi çok karmaşık olaylara müdahale etmeyi düşünenlere uyarı olarak kullanmak moda haline geldi. Örneğin yıllarca önce gıda maddesi olarak Avustralya ve Yeni Zelanda’ya bu kıtada bulunmayan tavşan götürülmüş. Ancak yayılmalarını kontrol altında tutacak başka bir hayvan bulunmadığı için nüfusları patlamış. Öyle bir patlama ki zararsız ve sadece ot yiyen bu sevimli hayvan tarım sektörü için bir numaralı musibet haline gelmiş. Avustralya’nın bazı yerlerinde tavşan istilasını önlemek için yüzlerce kilometre uzunluğunda tel örgü çekmek zorunda kalmışlar ve sorun hala tam anlamıyla çözülmüş değil. Beklenilmeyen sonuçlara başka örnekler: Savaş sırasında batan gemilerin deniz hayvanlarına barınak sağlayarak balık nüfusunu artırması; Ortaçağ Avrupa’sında zenginlerin acımasızca koru ve ormanları kendileri için av alanı olarak ayırmalarının orman kıyımını önlemesi; Amerika’da 1970’li yıllarda kürtajın yasal hale gelmesiyle istenmeyen çocuk sayısının ve bununla beraber 90’lı yıllarda suç oranını azalması. En yaygın örnek ise belirli bir hastalık için geliştirilen bir ilacın başka bir hastalığa karşı daha etkin olması.
Sık sık iyi niyetle yapılan bir işin, atılan bir adımın olumsuz sonuçları da oluyor. 1990’yı yıllarda Avustralya’da bisiklete binen çocuklara kask giyme zorunluluğu getirilmesi beyin kanaması olaylarında önemli azalma sağlamış. Ancak daha sonra anlaşılmış ki azalmanın gerçek nedeni kask değil, kask takma mecburiyetinden ötürü çok daha az çocuğun bisiklete binmesi.
Böcekleri kontrol etmek için kullanılan DDT’nin, üremelerini önleyerek kuş nüfusuna büyük darbe vurması ve yararsız görülen sazlık ve bataklık alanların tarım alanı açmak için kurutulmasının kuraklık ve selleri arttırması.
Amerika’da 1920’lerde alkollü içki yasağı bar ve meyhanelerin kapanmasına yol açarken, çok büyük çapı içki kaçakçılığına ve bunu organize eden “Mafia” gibi suç çetelerinin oluşmasına sebep olmuş. Başka bir örnek 1980’li yıllarda Afganistan’da Sovyet işgaline karşı CIA tarafından kurulan ve beslenen mücahit örgütlerin şimdi Taleban gibi Amerika düşmanı şeriatçı örgütlere dönüşmesi.
Tüm bu örneklerin ortak yanı, çıkarılan yasalar, değişiklikler ve konulan kuralların çoğunun iyi niyetle yapılmış olması. İskoçlar iyi niyetle yapılan her işin iyi bitmeyeceğine dikkati çekmek için “Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşelidir” demiş.
Uzun uzun bunları anlatmanın nedenine gelince.
Diğer yerel yönetimler gibi bizim belediye de yıllardır kamu harcamalarını azaltmaya, özellikle park ve bahçelerdeki araç-gereçleri bedavaya çıkarmaya çalışıyor. Arzu eden vatandaşlar ve hayırseverler çocuk oyun elemanlarına, pergola, kameriye, ahşap bank ve piknik masalarının masrafını karşılıyor. Yani kendi cebinden ödeyerek belediyeye bağışlıyor. Tek arzuları bir yerine adlarının yazılması.
Bunlar arasında en popüleri ahşap bank olmalı ki hem bizim iskele hem kıyıdaki gezinti yolu insanların oturup dinlenebileceği, denizi seyredebileceği banklarla dolu.
Fakat gel de otur!
Çünkü vefat etmiş kişilerin anısına konulan bu banklar zamanla anıt-banka dönüşüyor. Özellikle Noel, Paskalya gibi dini bayramlar ve ölüm yıldönümlerinde üzerlerine çiçek hatta çelenk iliştirildiği için kimsenin üstüne oturası gelmiyor.
Gelse de korkuyor, utanıyor insanlar oturmaya.
Millet ne der?
Ya sahibi görürse?
One response to “Anıt Bank”
İngilizce beklenmedik bir şekilde sonuçlanan olaylara “unintended consequences” denilir. Ne beklerken ne oldu anlamına. Tabii beklenilmeyen sonuç olumlu ya da olumsuz olabileceği gibi hiç akla gelmeyen bir şey de olabiliyor.
mehmet bey merhabalar. başlangıç hamlenizi çok begendim. ve elbette yazının tamamınıda okudum. özellikle yapılan bir işin başka gelişmeleri dogurması mantıgını ve reaksiyonunu çok iyi anladım.kültür hazinenizden verdiginiz örneklemelere bayıldım. harika..
dünyada var olan süreçleri ve işe yaramayan sistemleri yok etmenin bir tek yolu. sayılarla harflerin ahenkli bir şekilde felsefe salonunda dans edebilemesi. tabi bu dans kolay degil. bu dansın nasıl olacagını seslendirmeyi yapan kişi teyit ediyor. ve bu anahtar konumunda.
ben ve bizler amerikada var olabilmenin ve özellikle kendi evimizi aratmayacak nitelikte bir yaşam alanı kurmak istiyoruz. dünyanın kaliteli yaşam alanlarının her türlü özelligini kendi kuracagımız yaşam alanına taşımayı ve eşsiz bir yaşam alanı kurmak istiyoruz.
bu yaşam alanının insan içerigi ise şöyle olsun diye plan ve program yapıyor.
haz isa peygamber efendimizi ümmeti olan 20 milyon amerikalı ile hz muhammed peygamber efendimizin ümmeti olan 20milyon türk ün
birarada yaşayacagı süpersonic bir yaşam alanı arzu ediyoruz.
bizler bu yaşam alanın nerede bir dolar varsa onun sahiplerinin ekonomisine hizmet edecegini çok iyi biliyoruz. yani etki alanımız amerikada yaşayan herkesin hayatına direk ve dolaylı olarak hizmet edecek. zamanla oturacak bu sistemin pozitif bir grafik çizmesini bekliyoruz. çizilen ve gelişen bu pozitif dalganın degeri para ile ölçülemez boyutlarda.
bu durum bizleri beraber olmaya zorlayan bir güç haline geliyor ve geldi.biz amerikan ve türk tolumu olarak dünyada birbirine karşı savaşmayan ender toplumlardan biriyiz. ilişkilerimiz iyi ve daha iyi olması için yapılmak istenilenlere prim verilmeli. anlaşabilmeliyiz.
eger zafere ulaşırsak şampanyaları patlatmayıda hak edebilecegiz. bu şampanyalar dünya ekonomisinin yer degişmesi anlamına gelsede oyuncular bazında degişiklik olması beklenmiyor. fakat büyüyen amerikan tüketim gücü ve refahı ileride amerikayı eskisinden daha cazip hale getirecek ben bunu görebiliyorum.türk-amerikan dışındaki cephelere biraz sabırlı olmalarını ivedilikle öneriyorum.
bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve mehmet efedisine çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda size başarılar dilerim. saygı ve sevgilerimle.
not:ulus devletlerin liberal kapitalizm e daha çok prim vermesi gerekir. ve yanında olması ve yardımcı olması en büyük dilegim. çünkü biz ulus devletlerin yanındayız ve yardımcı olmayı benimsiyoruz. yaşasın liberal kapitalizm.