Pop yıldızı Britney Spears, yıllardır süren sessizliğini 23 Haziran’da bozdu ve mahkeme önünde verdiği ifadede, hayatı ve mali işleri konusunda 13 yıldır kendi kararlarını almasını engelleyen vasilik kurumunun yol açtığı “sömürü hayatının” sona etmesini istediğini söyledi. Los Angeles Üst Mahkemesi’nde Yargıç Brenda Penny’nin önünde ilk kez konuşan ünlü şarkıcı, yıllarca vasisi olan babasını ve hayatı üzerinde egemenlik kuran diğerlerini suçlayarak kendi rızası dışında doğum kontroluna ve ağır bir psikiyatri ilacı olan lithium kullanmaya zorlandığını, evlenmesine ve yeniden çocuk sahibi olmasına izin verilmediğini anlattı, “Herhangi bir değerlendirme olmaksızın vasiliğin sona erdirilmesini istiyorum. Vasilik bana faydadan çok zarar veriyor. Kendi hayatıma sahip çıkmayı hak ediyorum” dedi.

Kaynak: Eduardo Munoz/Reuters

Ünlü şarkıcı, yaklaşık 20 dakika süren konuşmasında hayatı hakkında mahkemenin yıllardır gizli tuttuğu birçok ayrıntıyı gözler önüne serdi. Erkek arkadaşı Sam Asghari’yle evlenmek ve çocuk sahibi olmak istediğini söyleyen  ancak erkek arkadaşının arabasına binmesine bile izin verilmediğini anlatan Spears, “Tek istediğim kendi parama sahip olmak, hayatımı geri istiyorum. Hayatımı sömürmeyi çok iyi başardılar” dedi.

Spears’ın mahkemede verdiği ifadenin en can alıcı noktalarından biri, ailesinin, yaşananlara son vermek için bir şeyler yapmak “şöyle dursun,” 13 yıl önce vasi tayin edilen babası Jamie’nin hayatının dizginlerini eline almak için her şeyi bilerek, isteyerek, sevinerek yaptığını söylemesi oldu. Spears, yıllardır sessiz kalmasınınsa babasının vasisi olmasını onaylaması olarak algılandığını, bunun doğru olmadığını söyledi. Billboard dergisine göre Britney Spears’ın “Mutluyum diyerek tüm dünyaya yalan söyledim, yıllarca inkar içinde yaşadım, şoktaydım, sarsıntı geçirdim” şeklindeki açıklamalarından sonraki 24 saat içinde 1 milyon Twitter paylaşımı yapıldı, bunların yarısı vasiliğin sonlandırılmasını destekleyenlerin öncülük ettiği “Free Britney” yani “Britney’i Serbest Bırakın” hashtag’ini kullandı.

Britney Spears ve erkek arkadaşı Sam Asghari (Kaynak: Jordan Strauss/Invision/AP)

Spears tutkunları 13 yıldır “Free Britney” akımını desteklese de aslında 2021 başında yayınlanan bir belgesel, ünlü şarkıcının içinde bulunduğu “tutsak hayatını” ve yaşamının kontrolunu nasıl kaybettiğini tane tane anlatarak Amerikan popüler kültüründe medyanın rolünden toplumun cinsiyetçi yaklaşımına birçok tartışmalı konuya adeta neşter vurdu. Bu çarpıcı belgeselin ayrıntılarına biraz daha yakından bakalım:

“Britney Spears Kumpası”: Kısa Bir Belgeselin Düşündürdükleri

New York Times gazetesi tarafından hazırlanan New York Times Presents (New York Times Sunar) yapımı belgeseller serisinin altıncısı olan “Framing Britney Spears” (Britney Spears Kumpası), yayına girdiği 5 Şubat 2021’den sonra çok ses getirmişti. Bunun nedeni, belgeselin yayınlanmasından bir hafta sonra, 11 Şubat’ta, 13 yıldır babasının vesayeti altında olan 39 yaşındaki Britney Spears’ın Los Angeles Üst Mahkemesi’nde görülen son vasilik davası ve Spears’ın vasilik kurumu nedeniyle adeta bir tutsak haline getirildiğine inanan hayranlarının yıllardır başını çektiği “Free Britney” (Britney’i Serbest Bırakın) hareketinin hız kazanmasıydı.

Belgesel neden çok ilgi çekti?

Britney Spears’ın eğlence dünyasındaki kariyerini 1990’lı yılların sonundan günümüze kronolojik sırada anlatan New York Times belgeseli, Spears’ın sağlığı, özel hayatı ve mal varlığı üzerindeki tüm yetkinin mahkeme kararıyla 2008 yılında babası Jamie Spears’a devredilmesine yol açan nedenleri mercek altına almıştı.

Basın dünyasının, televizyoncuların, komedyenlerin ve paparazzinin Britney Spears’a uyguladığı muamele, Amerikan toplumundaki kadın düşmanı yaklaşımlar, Spears’a yönelik önyargılar, belgesele göre ünlü şarkıcının hayatının kontrolunun kendisinden alınıp babasına teslim edilmesinde rol oynayan başlıca etkenler.

Bu nedenle belgesel, Amerikan basınında da bir hesaplaşmanın önünü açtı. Hatta Spears’la 2000’li yılların başında röportajlar yapan, sordukları haksız sorularla ve aşağılayıcı tavırlarıyla Spears’ı zor durumda bıraktığı iddia edilen Diane Sawyer gibi ünlü televizyoncuların kendisinden özür dilemesi yönünde çağrılar artmaya başladı. Televizyon programı The Talk’un katılımcılarından Sharon Osbourne ve Amanda Kloots, Sawyer’ın Spears’dan özür dilemesi gerektiğini dile getiren ilk ünlüler oldu.

Sarah Jessica Parker’dan Sharon Stone’a, Bette Midler’dan Miley Cyrus’a çok sayıda ünlü, Free Britney hareketine destek vermeye devam ediyor. Hatta Paramore grubunun ünlü solisti Hayley Williams, belgeseli izledikten sonra paylaştığı Twitter mesajında, günümüzde hiçbir ünlünün Spears’ın bundan yaklaşık 20 yıl önce maruz kaldığı ve Williams’ın “işkence” olarak tanımladığı muameleye dayanamayacağını, Spears’ın ödediği ağır bedeller sayesinde günümüz Amerikan toplumunda akıl sağlığının öneminin konuşulabildiğini kaydetti. Belgeselde adı sık sık geçen Spears’ın eski sevgilisi ünlü şarkıcı Justin Timberlake, bir özür açıklaması yayınlayarak geçmişte Spears’a ve 2004’te Amerikan Futbolu Ligi NFL’in final karşılaşmasının (Superbowl) devre arası gösterisini beraber yaptığı Janet Jackson’a kötü davrandığını kabul etti. 17 yıl önceki gösteri sırasında Timberlake, Jackson’un kostümünün bir kısmını sıyırarak çok kısa süreliğine de olsa canlı yayında göğsünün milyonlarca televizyon izleyicisi önünde açılmasına neden olmuş, “gardrop kazası” olarak popüler kültür tarihine geçen olay nedeniyle en çok Jackson suçlanmıştı.

Kaynak: VALERIE MACON / AFP

Britney Spears nasıl yükseldi, nasıl çöktü?

New York Times Presents’in hazırladığı “Framing Britney Spears,” şarkıcının müzik dünyasında nasıl yükseldiğini, 1992 yılında 10 yaşındayken katıldığı  Star Search (Bir Yıldız Aranıyor) yarışmasında “Love Can Build a Bridge” şarkısını seslendirirken sergilediği vokal kabiliyetten günümüze kadar kronolojik sırada anlatıyor. 1992’de neredeyse 70 yaşında olan Star Search yarışmasının sunucusu Ed McMahon’un 10 yaşındaki Spears’a performası sonrasında “Gözlerin çok güzel, erkek arkadaşın var mı?” diye sorması, aslında hem Spears’ın hayatının ilerleyen yıllarında nasıl muamelelerle karşılaşacağının, Amerikan “celebrity” kültürünün ne kadar zehirleyici olduğunun ve yaklaşık 75 dakikalık belgeselin geri kalanının ne yönde ilerleyeceğinin ipucunu veriyor.

Amerika’nın güney eyaletlerinden Louisiana’nın yaklaşık 2 bin 200 nüfuslu Kentwood kasabasında doğup büyüyen Britney Spears, Disney’nin televizyon kanalı Disney Channel’ın en popüler çocuk programlarından Mickey Mouse Club House’un seçmelerini kazandığında sadece 11 yaşındaydı. Mickey Mouse Club House’da günümüzün yıldızları Christina Aguilera, Ryan Gosling, Justin Timberlake ve daha birçoklarıyla birlikte rol alan, 15 yaşındaysa 90’ların ortalarında müzik sektörüne egemen olan Back Street Boys ve NSYNC gibi boy band’lerin albümlerini çıkaran Jive Records ile anlaşma yapan Spears, belgesele göre, eğlence dünyasında sıfırdan başladığı bugünkü kariyerini tırnaklarıyla kazıyarak elde etti. Belgesele göre alkolizm tedavisi gören, istikrarlı bir işi olmayan, sonunda da iflas eden baba Jamie Spears kızının hayatında hemen hiç yer almazken anne Lynne Spears, Britney’nin ünlü olması için varını yoğunu ortaya koymuştu.

New York’ta şan ve dans dersleri alan, alışveriş merkezlerinde şarkı söyleyerek hayran kitlesi oluşturmaya başlayan, herkesin yakınlık kurabileceği “küçük kasaba kızı” imajına sahip Spears, Jive Records’dan 1999’da çıkarılan “Baby One More Time” adlı birinci ve hemen ertesi yıl, 2000’de piyasaya sürülen “Oops!.. I Did It Again” adlı ikinci albümüyle kendisinin de deyimiyle “bir gecede” ünlü oldu. O dönemde Spears’ın küçük kasabalı masum kız imajı da yerini cinselliğini keşfetme serüvenine adım atan genç kadına bırakmaya başladı. Tam da Bill Clinton-Monica Lewinsky skandalı dönemine denk gelen bu dönüşüm, Amerika’da cinselliğin her yönüyle gündem olduğu bir süreçte çok sayıda Amerikalı ergenin hayatını etkisi altına aldı. Henüz yetişkin bir kadın olmayan ancak kadınlığa özenen genç kızların tutkusu haline gelen Spears, o dönemde medyanın da yoğun ilgisi altında kalmaya başladı.

1990’ların sonu ve 2000’lerin başında NSYNC grubunun üyesi olan Justin Timberlake ile ilişkisi medyanın takıntısı haline gelen Spears, belgesele göre ilişki sonlandıktan sonra da hep suçlanan taraf oldu.

Diane Sawyer söyleşisi dönüm noktasıydı

ABC televizyonunun Primetime Thursday programında 13 Kasım 2003’te yayınlanan Britney Spears söyleşisi, ünlü televizyoncu Diane Sawyer’ı gündeme taşıdı. Sawyer, söyleşi sırasında Spears’a Justin Timberlake’le ilişkisini sormadan önce söze, “Ona o kadar çok acı çektiren bir şey yaptın ki” diyerek başlıyor, Spears’ın Timberlake’i aldattığını ima ederek ilişkinin sona ermesinden Spears’ı sorumlu tutuyordu.

Belgeselde Sawyer’ın Spears’la yaptığı söyleşiden sadece kısa kesitler yer alıyor. Ancak özellikle bir kadın gazetecinin bir başka kadını aşağılayıcı bir tavırla yargıladığını gözler önüne seren bu kesitler, belgeseli izleyenler arasında adeta infiale yol açtı. Günümüzde bu gibi söyleşilerin asla yapılamayacağı, böyle soruların sorulmasına asla izin verilmeyeceğini vurgulayan gerek çok sayıda ünlü gerekse sade vatandaş arasından Sawyer’ın Spears’dan özür dilemesi gerektiği sesleri yükselmeye başladı.

Kaynak: REUTERS/Gary Hershorn

Diane Sawyer Britney Spears’a nasıl davranmıştı?

Spears’ın genç kızlara kötü örnek olduğu suçlamasından bulunan Sawyer, o dönemde Maryland eyaleti valisi olan Cumhuriyetçi Partili Robert Ehrlich’in eşi Kendel Ehrlich’in “Elimden gelse Britney Spears’ı vururdum” sözlerini ekrana getirerek Spears’ı adeta şoka uğratıyor ve Ehrlich’i haklı çıkarmaya çalışıyor. Hem Spears’ın bazı dergi kapaklarında verdiği pozları göstererek alaycı bir ses tonuyla “Kıyafetlerin nereye gitti?” diye soruyor, ardından Spears’ın göbeğini “Evrendeki en değerli gayrimenkul parçası” olarak niteleyerek cinsiyetçi ve kadını metalaştırıcı söylemi ısrarla vurguluyor. Ünlü şarkıcının alışveriş alışkanlığını, tırnak yeme huyunu, parmaklarını çıtlatmasını yargılıyor; “‘En büyük korkum her şeyimi kaybedip Louisiana’da anneannemle kerevit satmak zorunda kalmak’ demişsin” gibi sözlerle, “Kokain kullandın mı?” gibi sorularla Spears’ı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor; “Madonna kadar kalıcı olabilecek mi yoksa yeni milenyumun Debbie Gibson’ı mı olacak?” diye sorarak, “Eğitim seviyesi 9’uncu sınıfın ötesine geçemedi” diyerek Spears yaşında, kısa sürede şöhrete kavuşan genç bir kadının en büyük sorunlarından biri olabilecek özgüven eksikliğini körüklüyor.

Matt Lauer söyleşisi de tepki topladı

Kaynak: AP Photo/Richard Drew

Hakkındaki cinsel taviz ve saldırı suçlamaları nedeniyle uzun yıllardır çalıştığı NBC Televizyonu’ndaki işinden kovulan ünlü sunucu Matt Lauer’ın 15 Haziran 2006’da yayınlanan Britney Spears söyleşisi ise belgesele göre o dönemde olmasa bile günümüzde Amerikan medyasının ünlülere yaklaşımını sorgulatan bir başka yayıncılık örneği. Lauer, söyleşide, ekrana bazı fotoğraflar getirerek paparazziden kurtulmaya çalışırken bebeğini kucağına alıp araba kullandığı, bir eline bebeğini diğer eline bir bardak suyunu aldığı görülen Spears’a, “Britney kötü bir anne” söylemleriyle ilgili fikrini soruyor. Söyleşinin bir başka bölümünde Spears’a “Paparazzinin peşini bırakması için ne yapman gerekiyor?” diye soran Lauer, sonunda Spears’ın göz yaşlarını tutmasına engel olamıyor ve Spears, tüm yaşadıklarını sadece üç kelimeyle anlatıyor: “İşte size Amerika.”

2007’den sonra çözülme başladı

Britney Spears, 2004 başında çocukluk arkadaşıyla Las Vegas’ta evlenip 55 saat sonra boşanmış, yılın sonuna doğru dansçısı Kevin Federline’la ani bir kararla evlenip 2005 ve 2006’da iki oğlan çocuğu doğurmuş, 2007’de saçlarını kazıyarak herkesin “Britney delirdi” demesine yol açmıştı. Kendisini sürekli takip eden paparazziye elinde şemsiyeyle saldıran Spears, 2007 sonundaysa çocuklarının velayetini kaybetmişti. New York Times muhabiri Wesley Morris, Dave Letterman ve Jay Leno gibi ünlü talk şov sunucuları için sürekli alay malzemesi olan, paparazzi takibinden bir türlü kurtulamayan Spears için “İçinde varolmaya çalıştığı akbaba toplum onu mahvetti” diyor. Jive Records pazarlama yetkilisi Kim Kaiman ise toplumun yaklaşımını eleştirerek, “insanlar için genç, güzel, yetenekli bir ünlüyü lime lime etmek çok eğlenceliydi” şeklinde konuşuyor.

Belgeselde görüşlerine yer verilen gazetecilerden New York Times popüler müzik muhabiri Joe Corsarelli de o dönemde Spears’ın büyük bir titizlikle yönetilen imajını korumaya yönelik ilgisinin dağılmaya başladığını söylüyor.

2008’e gelindiğindeyse toplum ve eğlence dünyası Spears’ı hedef almaya devam ediyor. Belgeselin en çarpıcı ayrıntılarından biri, Family Feud (Aileler Yarışıyor) yarışmasında Britney Spears’ın konu edildiği bölüm. Yarışmada sorulan “Britney Spears’ın geçmişte kaybettiği bir şeyi söyleyin” sorusu üzerine yarışmacılar, “Saçlarını, çocuklarını, aklını” şeklinde yanıtlar veriyor. Yarışmada Spears’ın aşağılanması o dönemde çok ses getirmemiş olsa da günümüzde birçok kişi, bu tür muamelenin asla kabul görmeyeceğini, ekranlarda böylesi küçük düşürücü ayrıntılara kesinlikle yer verilemeyeceğini vurguluyor.

Babasının vasi tayin edilmesine yol açan olay da 2008’de yaşanıyor. Spears, çocuklarını ziyaret etme hakkının da elinden alınması üzerine geçirdiği sinir krizi sonrasında psikiyatrik tedavi görmek üzere hastaneye kaldırılıyor. O dönemde babası Jamie, kızının hayatı üzerindeki tüm egemenliği eline geçirmesine yol açacak vasilik başvurusunda bulunuyor.

Vasilik dönemi ve yeniden yükseliş

Amerikan hukuk sisteminde “conservatorship” olarak geçen vasilik, özellikle yaşlı ya da akli dengesini kaybetmiş, kendisine bakamayacak, sağlığı ve tıbbi tedavisi hakkında karar alamayacak, mali işlerini yürütemeyecek ve bu nedenle istismar edilmeye açık durumda olan kişileri korumak amacıyla başvurulan bir kurum.

Babasıyla hayatı boyunca hiçbir zaman yakın olmayan Britney Spears’ın sağlığıyla ilgili kararlardan mal varlığının yönetimine her alanda kontrolun babasına verilmesi ise “Free Britney” hareketini başlatanların en çok öne çıkardığı nokta. Spears’ın görüşeceği kişiler, gideceği yerler, yapacağı alışverişler, doktorlarıyla görüşmeler, tıbbi kayıtlarına erişim, kredi kartları ve evinin idaresi gibi her konu, vasisinin kontrolu altında.

2008’de gördüğü psikiyatri tedavisinden bu yana babasının vesayeti altında beklenmedik bir geri dönüş yapan Spears, art arda çıkardığı ve çok satan albümleri ve Las Vegas’ta iki yıl süren gösterisi sayesinde yılda 58 milyon dolar kazanan bir pop yıldızına dönüştü. Ancak MTV’nin eski VJ’lerinden Dave Holmes, bu kadar büyük miktarda paralar söz konusu olduğunda, özellikle Spears’ın kendi kararlarını almasını engellenen vasilik kurumu altındayken etrafındaki kişilerin emellerinin çok iyi sorgulanması gerektiği uyarısında bulunuyor.

Belgesele göre Britney Spears, babasının vesayeti altına alınmasına ilk yıllarda çok da ses çıkarmamış, ancak son dönemde mahkemenin babası yerine bir profesyonel vasi olarak tayin edilmediği sürece çalışmayacağını söylemişti. Nitekim Jamie Spears, 2019’da sağlık sebeplerini öne sürerek kızının mal varlığı dışındaki alanlarda elinde bulundurduğu egemenliği bir profesyonele devretti. Ancak mahkemede, baba Spears’ın belgeselin yayınlanmasından bir hafta sonraki duruşmada varılan karar uyarınca kızının mal varlığını bundan böyle Bessemer Trust adlı mali kurumla beraber, ortaklaşa yürütmesi kararı alındı. Britney Spears, belgeselin yayınlandığı dönemde vasilik kararının tamamen kaldırılmasına ilişkin herhangi bir talepte bulunmamıştı.

Kaynak: John Salangsang/Invision/AP

Akılda kalanlar

New York Times yapımcıları, bu belgeselin hazırlanması sürecinde Britney Spears’a çeşitli kanallardan ulaşmaya çalıştıklarını ancak başarılı olamadıklarını, Spears’ın gönderdikleri mesajları alıp-almadığı konusunda hiçbir fikirleri olmadığını kaydetmişti.

Dünyanın en ünlü şarkıcılarından birinin iniş-çıkışlarla dolu, tartışmalı hayatıyla ilgili bu belgesel, Spears’dan bağımsız olarak bazı meseleleri yeniden tartışmaya açtı. Bunların en önde geleni, Amerikan medyasının özellikle sosyal medya çağından önce yaptığı “yargılayıcı gazetecilik.” Belgeselde görüşlerine yer verilenler, Diane Sawyer, Matt Lauer ve benzeri gazetecilerin dolaylı olarak ünlülere saldırdığını, “trollemeyi” normalleştirdiğini, ancak özellikle #MeToo hareketi ve sosyal medyanın egemenliği sayesinde günümüzde bunu asla yapamayacaklarını vurguluyor.

Mercek altındaki bir diğer mesele ise Amerikan hukuk sistemi içinde vasilik kurumu. Belgeselde vasiliğin çocuklar için olduğu, Spears’ınsa çocuk değil,  neredeyse 40 yaşında bir kadın olduğu ve hala çalışmaya devam ettiği vurgulanarak “Neden hala başkalarının egemenliği altında?” sorusu soruluyor.

Her ne kadar hayranlarının başlattığı Free Britney hareketi ivme kazanmaya devam etse de belgeselin yayınlandığı 2021 Şubat’ında Spears’ın vasilik altında olması hakkında ne düşündüğü, bu süreci sona erdirmek isteyip-istemediği hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Ancak Spears’ın vasilik kurumu altına girmesinden 13 yıl sonra ilk kez yargıç önünde sesini çıkarması, maruz kaldığı muameleleri birinci elden tüm dünyaya açıklaması, hayatını geri istediğini söylemesi, yaşadığı tutsak hayatından kurtulması için attığı ilk adım olabilir.