Daha 21 yaşında bir genç… Muğla’nın Dalaman ilçesine bağlı Kapıkargın Köyü’nde imamlık yaparken ne oldu da bir anda gazetelerin sayfalarına taşındı? Motosiklet tutkusu, mahalle baskısı, yaşam tarzı… Bütün bunları tekrar düşünmemize, sorgulamamıza neden olan neydi?
Neden mi? Ben de sizler gibi gazetelerden okudum. 21 yaşındaki genç imam Tarık Balkı, köyde “motosikletli yaşamına” yönelik itiraz, baskı ve huzursuzluğun artması üzerine görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı!
Merak ettim. Gerçekten böyle mi oldu? Türk motorcuların destek olmak için gruplar oluşturdukları imam Tarık o günlerde ne yaşamıştı gerçekten?
Hem bir haberci hem de bir motosiklet tutkunu olarak merakımı cezbetti bu durum. İstedim ki Tarık Balkı’ya ulaşayım. Motosikletli Kız’ın sayfası üzerinden onu merak edenlere kendi sesinden onu anlatayım, anlattırayım.
Uzun ve çok içten bir sohbetti Tarık’la konuşmamız. Takın kulağınıza kulaklığınızı ve dinleyin. Sonra kendiniz kararınızı verin…
Tamam dinleyeceksiniz ama ben muhabbetimizden birkaç başlık vereyim:
“Motorcuların öyle ima edildiği gibi dinsiz imansız olmadıklarını, imamların da sosyal bir hayatı olabileceğini anlatmaya çalışıyorum” diyor Tarık.
“Motosiklet benim yaşam tarzım, hobim ise dinleri araştırmak” diye anlatıyor kendini. Motosikletini bırakması ya da imamlıktan ayrılması yönünde baskıların arttığı son günlerde yemeden içmeden, sıkıntılı günler geçirdiğini söylüyor…
“Şekilciliğe hayır” mesajını vermeye çalışıyorum demeyi ihmal etmiyor. “Sabah kalktım Türkiye beni konuşuyordu” diyen Tarık’ı dinleyin, siz de konuşun, ifade edin.
Motosiklet tutkusunun ne kararlar aldırabileceğini düşünün, düşündürün, tutkunuza sahip çıkın. Evet, sohbet burada görmeye alıştıklarınızdan biraz uzunca. Ama sabredin ve sonuna kadar dinleyin. Hemen alttaki yorum butonunu görüşlerinizle besleyin…
Tarık Balkı’yla sohbetimiz için aşağıdaki medya oynatıcıya bir tık yeter:
12 responses to ““Motorun Başına Oturup Ağladım””
Tarık Hoca’nın yanlış meslek seçtiği belli. Üç yaşında çocuğun dine ilgisi olur mu? Çevresinin teşvikiyle heves etmiş. İlgi kaynağı olmak hoş..
Dalaman’da bu olursa Bolaman’da ne olur acaba?
“Süpaneke vela kuvvete el teker el imam el seyyare
Tarık hoca meslektaşım okusun üflesin olsun tayyare..”
Ceryan Hoca
konuşmayı dikkatli dinlemek gerek sanırım doğru yorum yapabilmek için…
Neden yanlış meslek seçmiş ki motorcu İmam olamaz mı ?
Yanlış olan bizim milletimiz düşünce tarzı.
işinide,görevini layıkıylada yerine getiriyordu özel yaşamı nelerden hoşlandığı dışarıyı ilgilendirmez.
Geçin bunları geçin bu kafayla daha çok Tarık’lara yazık olur.
motor bir tutkudur. tutku ise kavramların en asil olanıdır. herkesin motor tutkusunu yaşamasını ama bunu yaparkende can güvenligi ve trafik kuralları için gerekli olan her şeye uyulması gerekir. eger bir sahil bandında yaşıyorsanız ve bir motorsikletiniz varsa siz ayrıcalıklı bir kişisiniz
marka ve büyüklük yönünü elimle bir kenara itmek istiyorum. herkes kendi bütçesine göze bir tane kendine ayarlamış ve biniyordur. eger bir motorsikletiniz varsa ya sevgilinizle binin yada eşiniz ile binin. biliyorsunuz sevgi taşımak biraz daha sorumluluk gerektirir ve rüzgar ile dansın gerçekleştigi bir durumu yaşamak zorunda kalırsınız.
bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve selinine çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda başarılar dilerim saygı ve sevgilerimle…
Yazıyı okuyunca Eşraf Ziya TERZİ’nin “The İmam” adlı filmi geldi gözlerimin önüne. Köy yerlerinde İnsanlarımız Gitar’ı, Motosikleti günah sayması son derece normal, zira bu halk Saz’a bile yıllarca şeytan işi dedi. Hala anlayamadık enstrüman değil Kullanım aracı ve şekli günah yada sevap olmasını belirler. Bıçak’la soğan doğrar ve çocuklarınıza yemek yaparsanız sevap, haksız yere onu suçsuz bir insana saplarsanız günah. Burada Bıçağın suçu var mı? Tekrar hatırlanmalı “Ameller niyetlere göredir”…
çok teşekkür ederim yorumlarınız için eminim doğru olanı yapıyorum ve bundan vazgeçmicem
Motorculukla yaptığı mesleğin ne alakası var.adam sevmediği mesleği yapıp da motorcu olamazmı?bende sevmediğim mesleği yapıyorum..Bu arada bu olanlar tarık balkının motoru seçmesi değil tr nin bu konularda gerçekten yüzkarası olması..ne kadar cahilce..kızların okuması yasak..bilenler varmı bilmiyoum eskiden..evlerde ayna olmazmış günah diye…allahım sen sabır ver..
yanlış anlama olmasın hem mesleğimi hem motorumu seviyorum ben 😉
evet biliyorum..zaten öle sevmiyorum fln da demedin hiç bir zaman..
dostum bende Karaman imam hatip lisesi mezunuyum.yaşadığın bi çok şeyi bende yaşadım…ama yoldan dönmek yok.insanlardaki önyargıyı hepbirlikte aşacağız.namazımızı kılarız , yolumuza çıkarız:))
Tarık, olaylara hayret etmekle birlikte seni sonuna kadar destekliyorum. Bu millet ne zaman değişir acaba. Artık 3 yaşındaki çocuklar okuma yazma bilmeden bilgisayarla meşgul oluyorlar. İnşallah ülkemizin tüm köylerine kadar eğitim, bilgi, sanat ve teknoloji en yakın zamanda girer de artık bunları şaşırdığımız gerçekler olarak hatırlarız. Ben Güzel Sanatlar Resim bölümünden mezunum. Çok eski değil, bir kaç yıl önce, atölyede anatomi bilgisini pekiştirmek için yaptığımız kadın figürlü tabloları ıslak olduğu için elimizde taşıyarak evimize giderdik. Gidene kadar laf, bakış hatta küfür… İnsanlara izah ederdik, yahu bu sadece resim, gerçeği değil merak etme filan diye.:)) Enteresan olan şu; Osmanlı döneminde bile bazı ressamlar bizden daha rahat çalışıyormuş meğerse… Adam o dönemlerde kadın ve erkek anatomisi (yani nü resim) çalışmış. Neyse… Motorsiklet sevgin daim olsun ve inşallah hayalindeki motorsiklete kavuşursun.
tarık ile birebir, kendi sesinden yaşadıklarını ve mücadelesini bizlere sunman çok yerinde olmuş…selin, tebrikler…tarık’a da sabır ve kolaylıklar dilerim.Allah yardımcısı olsun…ki birçoğumuz toplumun benzer baskıları altındayız….zaman ve eğitim ile karşılıklı anlayış elbet bir gün sorunları çözecektir.
Tarık, imamın tanımını yaparken ropörtajda; önderlik eden kişi demişti imamlara… evet imamlar dinimizi yaşamamızda önder kişilerdir. Yüce ve bir o kadar meşatkatli görevleri vardır. Allah (c.c) ‘ın emirlerinin uygulanmasında önder ve örnektirler. Tıpkı Hz.Peygamber (s.a.v.) ve onun izinde gidenler gibi.
Ki onlar bu önderlik ve örnek olma yolunda; bir çok zevk ve sosyal yaşayıştan fedakârlık ve feragat ile amaca ulaşmışlardır.Nefisleriyle mücadeleri taktire şayandır.
Görev yaptığı yerde ki insanları kazanmak ve onların bilinçlenmesi bir anda olmayabilir. Belki on yıllar alabilir. sabırla, fedakarlık ve feragatla…. gerekirse de motosikletten vazgeçmek veya taşlar yerine oturuncaya kadar sabır göstererek biraz motodan uzaklaşmak bu fedakârlık ve feragatın içinde olabilir ki Türkiye şartlarında o insanlardan birden anlayış beklemek anlamsız olabilir.
İmamlık bir yana ben motom ile yol yaptığım zamanlarda namaz için bir camiye girdiğim de bile tepkili bakışları genelde üzerimde hissetmişimdir. Yukarıda dediğim gibi zaman ve eğitim ile karşılıklı anlayış elbet bir gün sorunları çözecektir.