Bir önceki blog yazımda okuyuculara Amerikan Rüyası’nın onlar için ne anlama geldiğini sormuştum. Birçok kişi, Amerikan Rüyası’nın “yenilik, eşitlik ve fırsat özgürlüğü” anlamına geldiğini belirtti. Amerika’nın eğitim için büyük fırsatlar sunan bir ülke olduğu kesin. Geçtiğimiz günlerde Times Higher Education dergisinin yayınladığı, dünya çapında yüz üniversite sıralamasında ilk ondaki sekiz üniversitenin Amerika’da olması da bunun önemli kanıtlarından biri (Türkiye’den sadece ODTÜ sıralamada 71 – 80 arasında). Öyle olmasa, geçen yıl 800.000’den fazla yabancı öğrenci Amerika’yı seçmezdi.
Bu hafta sizlere birçok gencin rüyası olan Amerika’da üniversite eğitimi konusunda birşeyler yazmak istedim. Hatta yazmakla da kalmadım, 1993 yılından bu yana Türkiye’den Amerika’ya üniversite eğitimi için gelmeyi planlayan öğrencilere ve ailelerine danışmanlık yapan birini, Study in America (Amerika’da Eğitim Al) adlı danışmanlık şirketinin kurucusu Tamer Türkman’ı Amerika’nın Sesi stüdyomuza davet ettim.
1500’den fazla üniversite ve yüksek lisans öğrencisinin Amerika’da üniversite eğitimine kabul almasında ve sonrasında danışmanlık hizmeti veren Tamer Türkman’la yaptığım söyleşiyi aşağıda izleyebilirsiniz. Ama öncesinde sizlere Amerika’da üniversite eğitimini bu kadar cazip kılan ancak süre yetersizliği yüzünden söyleşide konuşamadığımız temel nedenlere kısaca değinmek istiyorum:
1- Amerika’da, Türkiye’de olduğu gibi yılda bir kez yapılan ve öğrencilerin neredeyse kaderini belirleyen merkezi bir sınav sistemi yok. SAT (Scholastic Assessment Test) adı verilen ve öğrencilerin yazı yazma, analitik düşünme ve matematik alanlarında becerisini ölçen sınav, yılda sekiz kez alınabiliyor. Üniversiteler her ne kadar bu testin sonuçlarına baksalar da, sınav tek başına bir ölçü olarak görülmüyor. Öğrencinin spor, müzik, toplumsal sorumluluk, liderlik, yaratıcılık vs. gibi diğer alanlardaki faaliyetleri de değerlendirmede etkili rol oynuyor.
2- Amerika’da Community College denilen iki yıllık yüksek okullar, yüksek öğrenim sisteminin önemli bir parçası. Birçok farklı alanda eğitim veren bu okullara hem federal hükümetten hem de eyalet hükümetlerinden maddi destek yağıyor. Bu destek de doğrudan eğitime yansıyor; hem fiyatları diğer dört yıllık üniversitelerden çok daha az oluyor, hem de birçok öğrenci buradan dört yıllık üniversitelere yatay geçiş yapabiliyor ve iki yıl (veya daha fazla) eğitimden sonra dört yıllık üniversite diploması alabiliyor.
3- Türkiye ile karşılaştırıldığında üniversite ücretleri burada elbette daha yüksek fakat gerek özel, gerek devlet üniversitelerinde olsun, hem akademik hem de spor alanlarında burs ve finansal destek imkanları bir hayli geniş. Örneğin tıp fakültesinde okuyan bir öğrencinin yılda 50 bin dolar civarında üniversite ücreti ödediğini düşünürsek, bu öğrencinin sekiz yıllık eğitim için çok büyük bir toplam ödemesi gerekeceğini görürüz. Bu da burs almanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ancak, federal bursların ve kredilerin (bunlara eyelet bursları da dahil) sadece ABD vatandaşlarına ya da yeşil kart sahibi olanlara açık olduğunu belirtmekte fayda var.
Hazır konuyu açmışken bahsedeyim. Amerika’da ilginç bir sistem var. Amerikan vatandaşları bile ikamet ettikleri eyaletin dışında başka bir eyalette üniversite eğitimi aldıklarında, daha fazla harç ödüyorlar. Dolayısıyla bu fiyatlandırma sistemi yabancı öğrencilere de yansıyor, onların ödemeleri normal ücretlerin iki misli (veya daha fazla) oluyor.
4- Dünya çapında üniversitelerin sıralamasında Amerikan üniversitelerinin ezici çoğunlukla ön sıralarda yer almasının nedenlerinden birisi de sadece geniş bir akademik çalışma ve araştırma sahasına sahip olmaları değil; bu sahaları kampüs dışarısında yani gerçek hayatta uygulama fırsatı sağlayan staj, sosyal sorumluluk projeleri ve benzer imkanlar.
5- Irkınız, etnik kökeniniz, dininiz, cinsel tercihiniz, futbol takımınız ve siyasi görüşleriniz ne olursa olsun, Amerika’daki üniversitelerde gönül rahatlığıyla kendinizi ifade edebilirsiniz. Çünkü yurtdışından öğrenci kabul eden üniversitelerde dünyanın hemen her yerinden her türlü öğrenci ve akademisyen bulunuyor. Farklılıklar ve çok seslilik, sistemi daha da kalıcı kılıyor ve güçlendiriyor. Dolayısıyla, böyle bir ortamda ayrımcılık ve kutuplaşmanın yaşanması da zorlaşıyor.
Kısacası, birçok yabancı öğrencinin gıpta ile bakacağı, belki de kendi ülkesinde hayal bile edemeyeceği bu eşitlik ve fırsat özgürlüklerinden faydalanmak isteyenlerin adresi Amerikan üniversiteleri. Herşey dört dörtlük değil elbette, Amerikan üniversite sisteminin eksik tarafları da var. Örneğin son zamanlarda giderek yükselen üniversite ücretleri ve kısıtlı iş imkanları nedeniyle onbinlerce dolar okul borcunu ödeyemeyen bir nesil var Amerika’da. Yine de bu yüksek bedele rağmen bence Amerika’yı yabancı öğrenciler için cazip kılan en önemli etken bu özgürlükler.
Daha Fazla Bilgi İçin:
Study in America (Öğrencilere ve Ailelerine Danışmanlık Sağlayan Şirket)
Times Higher Education (Dünya Çapında Üniversitelerin Sıralaması)
USA.Gov (ABD’de Eğitim İle İlgili Resmi Bilgileri Alabileceğiniz Kaynak)
One response to “Klasik Bir Amerikan Rüyası: Üniversite Eğitimi”
Amerikan rüyanız gerçek olabilir
Yeni Fırsatlar ile Amerika’da Yaşam Kurmak —- bu baş yapıt yarın elimde olacak. güzel bir kitap bakalım neler yazıyor…hahamlara elle taciz konusunda bilgi verecekmi…
Amerika’da okumak veya çalışmak istiyorsunuz… Ya da birikmiş paranızı değerlendirmek için arayış içindesiniz. Aylin Onur’un kitabı, ABD’de hayat kurmak isteyenler için iyi bir rehber
Aylin Onur, Amerika’da çifte vatandaşlığa sahip bir Türk vatandaşı. Yaklaşık 10 yıldır Florida eyaletinde, kocasıyla beraber yaşıyor. Ülke hasreti onları Türkiye’den tam olarak koparmamış ama… Yazları mutlaka ya İstanbul ya da Bodrum’a geliyorlar. Her geldiklerinde de Amerika’daki yaşamla ilgili onlarca soruyla karşılaşıyorlar. “Oğlum hangi üniversitede okumalı?”, “Biraz birikmiş param var. Amerika’dan ev almak istesem ne yapmam gerekir?”, “Orada iş kursam, çalışma izni alabilir miyim?”, “Çocuğumu ABD’de doğurmak için ne yapmalıyım?” gibi sorular, hem buradaki çevrelerine hem de ABD’ye onları ziyarete gelen tanıdıklarına tekrar tekrar yanıtlamak zorunda kaldıkları soruların sadece birkaçı. Türklerin ABD’de hayat kurmaya pek hevesli olduğunu fark eden Onur, bu konuda aydınlatıcı kaynak bulunmadığına önce çok şaşırmış. Ardından da iş başa düşmüş ve ortaya Yeni Fırsatları ile Amerika’da Yaşam Kurmak adlı kitap çıkmış. Vize almaktan tutun da Green Card sahibi olmaya, ABD’ye girme ve kalma yollarına, çalışma ve yatırım olanaklarına kadar birçok konuyu ele alan kitap, aynı zamanda bir seyahat rehberi olarak da kullanılabiliyor. Belli başlı şehirlerdeki otel, restoran ve alışveriş olanaklarını sıralayan Onur, kendi favorilerini belirtmeyi de ihmal etmemiş. Böylece şehirleri turist bir dolanmak yerine ‘oralı’ olmuş birinin gözünden tanıyabiliyorsunuz.
EV ALMAK İÇİN EN UYGUN ZAMAN
Kitapta en çok öne çıkan konulardan biri, iş bulma ve kurma. Onur, Green Card alabilmenin en garantili ve kısa yöntemini şöyle anlatıyor: “Türkiye’deki işinizin bir şubesini ABD’de kurmaya karar verirseniz, özel bir vize alıyorsunuz. İşi kurduktan sonra da Green Card başvurusu yapıyor ve genellikle kısa zamanda alıyorsunuz. Bundan sonra bütün aileniz için talepte bulunabilirsiniz. Ama tabii bunun için yatırım gerekiyor!” Onur’un üzerinde durduğu bir diğer nokta ise ev sahibi olma. Amerika’da yaşam kurmayı planlayanlara ev kiralamayı kesinlikle önermiyor Onur. “Ev almak için bankadan aldığınız mortgage ödemeleri, kiralık eve eşit, hatta belki daha da düşük olacak. Ayrıca yabancılar için ev sahibi olmak artık çok kolaylaştı. Bunun için Green Card sahibi veya vatandaş olmaya gerek yok.” Bu işi Türkiye’de yapan gayrimenkul şirketleri olduğunu söyleyen Onur, yabancılar için çok farklı mortgage seçenekleri bulunduğunu anlatıyor. Şu sıralar ev fiyatlarının oldukça düştüğünü ve mortgage krizinden çıkabilmek için bankaların faizleri iyice azalttığının da altını çiziyor.
YABANCILARA ALIŞVERİŞ TÜYOLARI
Onur, kitabında bazı alışveriş tüyoları da veriyor: “Mesela bir ürün aldınız ve 15 gün içinde bu ürünün fiyatının indirildiğini gördünüz. Fişinizle beraber kasaya giderseniz size aradaki farkı öderler. Veya bir mağazadan aldığınız bir şeyi diğer mağazada daha ucuza buldunuz. Bunu söylerseniz onlar da aradaki farkı size ödeyecektir. Ödemezlerse iade edip, ucuz olanını alabilirsiniz.” Onur, bazı büyük alışveriş merkezlerinde yabancıların daha ucuza alışveriş yapabildiğini de anlatıyor: “Bazı mağazalarda yabancı ehliyetinizi gösterirseniz, size yüzde 11’lik bir indirim kartı verirler. Bu karta ‘pasaport’ denir. Kasada bu kart ile indirim alabilirsiniz.”