Amerika’da hergün düşünmeden defalarca çek yazar veya kredi kartı kullanırız. Hayatımızı kolaylastıran en önemli iki şeydir çek defterimiz ve kredi kartımız. Amerika’ya gelirgelmez bankada çek hesabı alınca hemen küçük bir çek defteri verirler asıl çeklerimiz gelinceye kadar bir kaç gün kullanabilelim diye. Yani pek bir angaryası yoktur çek elde etmenin bankaya koyacak üç beş kuruşunuz varsa. Kredi kartı nispeten daha zordur. Ekonomik yeterliliğinizi az buçuk kanıtlamanız gerekir bankanıza, kredi tarihçesi tutan organizasyonlara. İlk zamanlar her kredi kartı başvurusu reddedilirken, çok değil 5-6 ay sonra -tabii yasal gelip okuduğunuzu veya çalıştığınızı varsayarak- yavaş yavaş kredi kartı teklifleri gelmeye başlar. İlk başlarda benim olduğum gibi şımarırsınız, Amerika’da artık adam olduğunuzu hissedersiniz gelen kredi kartı teklifleriyle. Artık neredeyse her başvurduğunuz kartı alabilecek duruma gelmişsinizdir ama bunun beraberinde getirdiği sorumluluk da az değildir.
Bütün bu kolaylıkların yanında riskler de az değildir. 1990’ların başlarında yaygınlaşmaya başlayan “kimlik hırsızlığı” denilen durum Amerika’da insanların başlarına gelmesinden en korktuklari olaylardandır. Bu fiziksel bir hırsızlık değildir. Yani birinin sizi yolda çevirip paranızı, kimliğinizi, kredi kartlarınızı çalması değildir. Değişik vesile ve metodlarla özel kişisel bilgilerinizi eline geçirmesi ve bunları kötüye kullanmasıdır. Cüzdanınızı tamamen kaybetmeyi bir yana bırakın, sosyal güvenlik kartınızı veya kredi kartınızı kaybetmeniz ve hatta en basit haliyle üzerinde kredi kartı numaranız yazılı bir fişi yırtmadan atmanız yeterlidir. Sizin özel bilgilerinizden bir tanesinin kötü niyetli birinin eline geçmesi durumunda değişik methodlarla, ki görünüşte bir çoğu yasal olabilir, diğer bazı bilgilerinizi elde edebilir.
“Kimlik hırsızlığı” –Identity Theft– denen bu durum çoğu zaman sizin ruhunuz bile duymadan gerçekleşir. Ta ki adınıza binlerce dolar borç görünene kadar. Bir şekilde sizin bilgilerinizi eline geçiren kişi, bu bilgilerle başvuru yapıp kredi kartı alabilir ve sizin adınıza binlerce dolar harcama yapabilir. Hatta banka hesabı açtırabilir ve karşılıksız çek yazabilir, ev olmasa da sizin adınıza kredi ile araba alabilir. Bütün bu yeni “kişiliğiniz” sizden başka bir yerde ikamet ettiğinden, size ne kredi kartı faturası, ne bankadan mektup gelir. Gelmeyen faturaları ödeyemezsiniz, ödemediğiniz faturalar birikir.
Aslında birçok bankanın uyguladığı güvenlik sisteminde sizin “para harcama alışkanlıklarınız” takip edilir ve sapmalar olduğunda sizi telefonla ararlar. Ancak bu genelde 2-3 ay, hatta 6 aya kadar ödeme yapılmadığında olur. Belirttiğim gibi işin en kötü yanı bunun ekonomik yönden sizi dibe batırmasından önce kolay kolay haberiniz olmaması. Derken eve bir mektup gelir, falanca bankaya olan şu kadar borcunuzu ödemediğinizden bize havale edildiniz diye. Bir bakıma Türkiye’deki icra gibidir bu.
Kimlik sahtekarlığı olayında en fazla rastlanan olayları araştırdım ve şunlar gözüme çarptı: adınıza kredi kartı alıp, harcama yapıp ödememek; adınıza banka hesabı açıp karşılıksız çek yazmak; adınıza cep telefonu alıp bol bol konuşup faturayı ödememek; adınıza araba kredisi ile araba alıp ödememek. Ve daha niceleri… Amerika Sosyal Güvenlik Dairesi’nin web sitesinde ( http://www.ssa.gov ) yazıldığına göre bu şekilde adınıza alınan kartlarının sayısı 10-12’yi bulabiliyor. Herbirinin kredi limiti $2,000 olsa ki bu oldukça düşük bir limit, farkında olmadan $20,000 borç içinde bulabilirsiniz kendinizi.
Peki sonuç? Sadece sizin borçlarla uğraşmak zorunda kalmaz, aynı zamanda bankaların adınıza düzenlediği bir nevi finansal kayıtlarınız olan kredi tarihçeniz tepe taklak olur. Ev kiralayacaksınız, kredi tarihçenize bakarlar, “üzgünüz istenilen puanı tutturamadınız” derler. Kişisel, ev ya da araba kredisine başvurursunuz, ya vermezler ya da sizi riskli kategoriye alıp oldukça yüksek faizle kredi önerirler. Anlayacağınız, teknolojinin hayatın her alanını değiştirdiği Amerika’da hırsızlık bile değişti. Ve maalesef bu yeni tür hırsızlık yaşamınızı çok derinden etkileyebilecek türden. Eminim ekonominin hızla büyüdüğü ve bankacılık devamlı değiştiği Türkiye’de de bu tür hırsızlıklar başlamıştır. Aman dikkat!
Kalın sağlıcakla,
Özge Övün Sert