(Üç zaman önce)
Türkiye’de 1950’li yılların başlarında yayınlanan Pekos Bill dergisi renkleri, kaliteli baskısı ve güzel çevirisiyle biz çocukların en sevdiği resimli dergiydi. Türkiye’de yayınlanmış ilk çizgi roman bile olabilir. İtalya’dan ithal olduğunu sandığım derginin birkaç sayısını hayal meyal hatırlıyorum. O zamanlar kısaca tommiks-teksas dediğimiz çizgi roman dergileri daha çıkmamıştı. Çıktıklarında onlara kıyasla çok daha pahalı olduğundan tutunamadı Pekos Bill dergisi.
Santa Fe çevresinde dolaşırken çocukluk kahramanımı bir soruşturayım dedim.
Bill, takma adını Arizona eyaletinin Pecos nehrinden alıyor. Amerikan folklörünün efsanevi kovboyu, tabiri caiz ise vahşi batının ölümsüz kahramanı, Amerika’nın ilk Süpermen’i. Pekos Bill de Süpermen gibi silah kullanmaz, suçluları kemendiyle yakalar.
Amerika’da ilk kez 1923 yılında Edward O’Reilly adlı bir yazar söz etmiş Pecos Bill’den.
(Resimleri büyütmek icin üstüne iki kez tıklamanız şart. Çünkü teknik servis “IT Support” bir defada yapmayı beceremiyor)
Kuşaktan kuşağa aktarılan hikayeye göre 1830’lu yıllarda, Pecos nehri civarinda bir yerde doğmus. Bir ailenin 18 (onsekiz) cocuğundan biriymiş. Bebekken bıçaklarla oynar, vahşi hayvanlarla arkadaşlık edermiş. Bir gün anne babasıyla birlikte Pecos nehrinden geçerken arabadan nehre düşmüş ve akıntıda kaybolup gitmiş. Çakallar bulmuş küçük Bill’i ve onlarla büyümüş. Yıllarca sonra medeniyete geri döndügününde çakal olmadığına zor ikna etmişler kahramanımızı.
Kısa bir süre icinde bölgenin en ünlü kovboyu olmuş. Sığır sürülerini yatıştırmak için onlara şarkı söyler, yaban hayvanlarıyla konuşurmuş. Ünü arttıkça efsaneleşmiş. Kasırgaları, canlı yılandan kemendiyle yakalayıp etkisiz hale getirirmiş. Bazen hortumlara binip gökyüzünde dolaşırmış. O kadar sert ve gözüpekmiş ki çoğu zaman atına değil, pumalara, dağ kaplanlarına binermiş. Hayatının bir bölümünde Sue diye bir kıza gönül vermiş. Sue, Pecos nehrinde dev bir pisi balığının üstünde gezermiş.
Böyle birbirinden renkli hikaye ve serüvenlerle devam ediyor efsane..
Pekos Bill biri 1948 diğeri 1995 yılında olmak üzere iki kez filme konu olmus.
Düştüm yollara. Yol, 66 numaralı karayolu. Geçenlerde Turkiye’den iki arkadaşımın gelip de görmek istediği, benim de “66 eski 66 değil” deyip vazgeçirdiğim yol.
Dediğim doğru olsa da, suçluluk kompleksi duymaya başladım bile. Hediye falan birşey alayım bari.
Amerika’nın bir zamanlar en ünlü ve popüler karayollarından “Route 66” Pecos Bill’in at koşturduğu yerlerden geçiyor.
Pecos nehrinden geçerken içinden düştüğü araba bundan cok farklı olamaz..
Nihayet Pecos köyü. Rakım 2110
Şimdi bir yer bulup Pecoslularla tanışmalı.
Bu lokanta olabilir. Sergio Leone’nin (Il buono, il brutto, il cattivo) filmlerindeki barlar gibi. Pazar sabahı muhtemelen bomboş. Çünkü bu saatte herkes kilisededir. Ama Blondie’nin kilisede olacağını sanmıyorum.
Sergio Leone’den söz ederken lokantanın sahibi de İtalyan çıktı.
Devamı var..
(Kilise çıkışı, Şerif Bill, Grand Canyon’da ilk Türk. Kızılderili Pow Pow’ı. Türkler Anadolu’ya Kuzey Amerika’dan mı gitti?)
One response to “¿Entiende el inglés? Pecos Bill? No?”
Benim bu araştırma / hikayelerde en hoşuma giden taraf hayal gücünün çok güzel kullanılıyor olması ve yazılanlara kattığı masalsı hava.
Çok kutluyorum