Amerika’da bitpazarı var ama nedense bit değil de pire pazarı “flea market” diyorlar.
Bitpazarlarının çoğu şehir dışında ve hafta sonu faaliyet gösteriyor. Tezgâh sahiplerinin neredeyse hepsi bu işi hem zevk hem de ekstra para kazanmak için yapan amatörler. Bazılarında ikinci el eşyaların yanı sıra yeni ama ucuz araç gereçler ve el aletleri de satılıyor. Bu tür yerlerde neyin çer çöp, neyin antika olduğunu kestirebilmek zor.
Kendi eskilerinizi elden çıkarmak istiyorsanız önünüzde birkaç yol var. Birincisi, eski eşya kabul eden çeşitli vakıflarla temas kurup onlara vermek. Gelip alıyor ve kendi mağazalarında ihtiyacı olanlara ucuz fiyata satıyorlar. Gelir vakfın bütçesine gidiyor. Eşyalar az veya küçük ise sizin götürmeniz de mümkün. Her iki durumda da verdiğiniz eşyaların değerini (bağış olduğu için) gelir vergisinden düşebilesiniz diye makbuz veriyorlar. İçini siz dolduruyorsunuz. Eşyaların değeri vicdanınıza kalmış. Bazen birkaç bin doları buluyor bu rakam.
Başka ve en yaygın yöntem ise evin önünde tezgâh açmak. Eski eşyalar genellikle evin garajında tutulduğu için satış da garajın önünden yapılıyor. Bu nedenle buna garage sale – garaj satışı deniliyor.
Apartmanda ya da ıssız bir yerde oturuyorsanız yılda bir iki kez ya yerel iffaiye ya da kilisenin girişimiyle ortak bir bitpazarı düzenleniyor.
Bir süre önce bize de semtteki itfaiyeden bitpazarına katılma davetiyesi gelince dayanamadık katılalım dedik. Ev eski eşya dolu. Atsan atamasın, satsan satamazsın. Her yer tıkış tıkış. Bazılarını çocuklar büyüsün de onlara veririz diye tutuyorduk ama büyüyecekleri falan yok. Bazıları ise (çoğu benim) artık kullanmadığım ya da yenilediğim aletler.
İtfaiyeye bağış olarak 15 dolar ödeyip uzunca bir portatif masa kiraladık. Bir Cumartesi sabahı kalkıp eşyaları otomobille 5 km. uzaktaki itfaiyenin otoparkına taşıdık. Birkaç sefer yapmamız gerekti. En az birbuçuk saat bu işle uğraştıktan sonra eşyalarımızı sergilemek için tek bir masanın yetmeyeceği anlaşıldı. Nasılsa birkaç yüz dolar kazanacağız diye hemen ikinci bir masa kiraladık.
Bir köşeye de biz tezgâh açtık. Hanım elinde hesap makinesi ne kadar para kazanacağımızı çıkarmaya çalışıyor.
Gördüğünüz gibi yanlız değiliz. Şiddetli bir rekabet var.
Bu bitli eyer bile satıldı.
Bizim masanın trafiği fena değil ama çoğu bakıp geçiyor.
Bu küçük masa futbolu da alıcı buldu.
Birşeyler satan hemen gidip sandöviç alıyor. Biz aç kaldık.
Bu hanımlar seçmen kütüklerine seçmen yazıyor. Yazılana da hediye çips veriyorlar.
Meydan arıkovanı gibi. Herkes birşeyler satıyor. Biz hariç.
Bu hanımlar gönüllü olarak çalıştıkları dernekler için hem üye yazıyor hem de hediye eşya kabul ediyor.
Birden heyacanlandık. Masaya ilk kez biri çok yaklaştı. Kalbimiz güm güm atmaya başladı. Ama maalesef hayallerimiz boş çıktı.
İtfaiyeciler kamyonlarını temizliyor. Motorcu üç tekerlekli motorunu.
Bize yine müşteri geldi. Genç bir çift. Ev kuruyorlardır muhakkak birşey alırlar diye düşündük. Haklıymışız.
Çetin bir pazarlıktan sonra hanımın İstanbul’dan çeyiz getirdiği tencereyi bir dolara aldılar. Biz iki dolar istiyorduk ama yeni bir yuvaya katkımız olsun diye ses çıkarmadık.
Sonuçta $30 dolar harcayıp $1 kazandığımız bu ticaretten -$29 çıktık. Boşuna memur olmamışım.
Aldı sazı Ceryan Hanım: O sıcakta 4 saat ayakta beklemesi de cabası. Meğer bizim bey, satışın bütün gün süreceğini nasıl olsa eşyaların, özellikle alet edevatın hepsinin satılacağını düşünüyormuş. 3 saat sonra görevli gelip de kibarca toparlanma zamanı geldiğini söyleyince anladık ki bu olay aslında itfaiyenin bitpazarı adı altında bağış toplama kampanyasından başka bir şey değil! Hem de eziyeti bağış veren çekiyor! Gel de söyleme: Emperyalist Amerikan itfaiyesi!
Eşyaları ter içinde eve geri taşıdıktan sonra iskeleye indik hava alalım diye. Gençlerimiz hep son moda giyinir.
Bu ördekleri görünce kendimizi görmüş gibi oldum.
Mehmet İlhan K.
2 responses to “Komşular Alışverişte Görsün”
Bizim kermes dediğimiz orada bit pazarı oluyor demekki. Yanlız bir farkla, bizimkisi hayır için yapılıyor 🙂 Fotoğraflar ilgi çekici teşekkürler…
Eglenceli ve egitici bir yapim yuzumde gulumseme ile okudum 🙂 yasadigim surede bunlari gormustum..dusuncem: biraz zarar etmis olsanda kazandigin tecrubeye deger.