İş Yerinde Ayrımcılığa Karşı Yasalar
Amerika’da özel ve kamu sektöründe çalışanlar için konulmuş birçok kural ve verilmiş birçok hak var. Bu haklar, yüksek mahkemece garanti altına alınan ve anayasada belirtilmiş kişisel hakları temel alıyor. Örneğin, onur kırıcı muamele, yalan, iftira, ayrımcılık ve kayırmacılığa karşı korunma, fırsat eşitliğinin sağlanması, iş yerinde çalışanların haklarını korumak için oluşturulmuş kanunlarla garanti altına alınıyor.
Türkiye’de en fazla tartışılan konulardan biri fırsat eşitliği. Okullarda ve iş yerlerinde herkese eşit fırsatların tanınmadığı bir ülkede, sosyal adaleti sağlamak zor. Sosyal adalet olmayınca da vatandaşların memnuniyetini sağlamak neredeyse imkansız. Aslına bakarsanız Orta Doğu’da çıkan ayaklanmaların temelinde de, bu “fırsat eşitliği” doktrini yatıyor.
Amerika’da vatandaşlara fırsat eşitliği tanınması devletin temel görevlerinden biri olarak görülüyor. Bunu mümkün olduğunca yasalarla garantilemeye çalışan Amerikan hükümeti, iş yerinde yaşanan ayrımcılık ve kayırmacılığa karşı son derece net çizgilerle sınırları belirlemiş durumda. Hatta öyle ki, doğasına ve nedenlerine göre farklılaşan ayrımcılık şikayetlerine farklı kurumlar bakıyor. Bazen de işin içine eyalet kanunları giriyor. Bir bakıyorsunuz, iş ve işçi haklarını korumak için yüzlerce, binlerce yasa konmuş. Bu Türkiye’de ve hatta kendilerini sosyal devlet olarak gören bazı Avrupa ülkelerinde bile görmediğimiz bir durum. Elbette bunda Amerika’nın federal yapısının etkisi olduğunu belirtmek lazım. Nüfus ve yüzölçümü açısından bu kadar büyük bir memlekette böylesine fazla sayıda kanun ve kural çıkarılması gayet normal bence. Yine de yasalara açıp baktığınızda, ortalama bir vatandaşın anlayabileceği dilde yazıldığını görüyoruz. Türkiye’deki gibi ayrı bir “hukuk” dili yok. Elbette bazı teknik terimler var ancak okuyup anlamak çok daha kolay. Bir ülkede vatandaşların kendi haklarını bilmeleri, o ülkenin ne kadar medeni olduğunu gösteriyor. Bu açıdan Türkiye’de yeni anayasanın ve ona bağlı olarak çıkarılacak ek yasaların günümüz Türkçesiyle yazılmasını umuyorum.
Son olarak, Amerika’daki çalışanların medeni haklarına değinmek istiyorum. Örneğin, bir kişi evli ya da çocuk sahibi olduğu için ya da cinsel tercihlerinden dolayı ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Bunlar her ne kadar kulağa basit ailevi konular gibi gelse de bu nedenlerle her yıl mahkemelere başvuran binlerce Amerikalı var. Türkiye’de ise evli ve çocuklu olduğu için işe alınmadığını öne süren ya da eşcinsellikten ayrımcılığa uğradığını itiraf eden birini görmedim. Acaba bunlar hiç mi yaşanmıyor, yoksa sümen altına mı gidiyor düşünmek lazım… Belki de vatandaşlar haklarını bilmiyor.
Kalın sağlıcakla,
Özge Övün Sert