Yeşil Kart Çekilişinde Neler Oluyor?

Posted May 25th, 2011 at 5:41 pm (UTC+0)
2 comments

Çekiliş İptal Edildi

Amerika Dışişleri Bakanlığı 2012 yılı için yapılan Yeşil Kart çekilişini bilgisayar programından kaynaklanan bir hata nedeniyle iptal ettiğini açıkladı. Çekiliş 15 Temmuz’da yeniden yapılacak ve sonuçlar bu tarihten sonra http://dvlottery.state.gov/ adresinden öğrenilebilecek. Yıllardır yapılan yeşil kart çekilişinde ilk kez böyle bir hata yaşanıyor. Bakanlık yetkilileri, hatanın çekiliş için kullanılan programın yanlış seçimler yapmasından kaynaklandığını açıkladı. Bu “yanlış seçim” ne anlama geliyor diye biraz araştırma yaptım. Anlaşılan o ki, bilgisayar programı kazananların yüzde 90’ını ilk iki gün içinde başvuranlardan seçmiş. Yani, 5 Ekim ile 3 Kasım 2010 tarihleri arasında geçerli bir başvurunuz varsa, ve eğer başvurunuzu 5 ile 6 Ekim tarihlerinden birinde yaptıysanız büyük ihtimalle “Yeşil Kart Kazandınız,” şeklinde bir mektup alacaksınız.  Ancak maalesef bu mektup geçerliliğini yitirmiş durumda. Yetkililer, yeni çekiliş yapılana kadar hiçbir başvuru sahibine yeşil kart hakkı tanınmayacağını açıkladı. Bu şu anlama geliyor: 15 Mayıs’ta yapılan çekiliş sonucu belirlenen “tahlililer” için ne Amerikan büyükelçilikler ne de Dışişleri Bakanlığı yeşil kart işlemleri başlatma yetkisine sahip değil.

Peki bundan sonra ne olacak?

Şu aşamadan sonra tüm başvuru sahipleri 15 Temmuz tarihini beklemek durumunda. Elbette bu durum, kazanamayanlar için yeni bir şans anlamına geliyor. 15 Temmuz’daki çekilişin sonuçları hem yukarıda belirttiğim internet adresinde duyurulacak, hem de başvuru sahiplerinin formlarında belirttikleri adreslere mektuplarla iletilecek. Gelen mektupta yeşil kart işlemlerinizi başlatmak için ne yapmanız gerektiği yönünde açıklamalar olacak. Mektupta yazan tarihlere ve istenen belgelere harfiyen uymanız şart. Aksi halde çekilişi kazanıp başvuru hakkınız doğmuş olsa bile yeşil kart almanız zora girebilir.

Burada bir noktayı daha belirtmek istiyorum, Dışişleri Bakanlığı 2012 için yapılacak kuraya yeni başvuru almayacağını açıkladı. Başka bir deyişle, 15 Temmuz’daki kuraya ancak  5 Ekim 2010 ile 3 Kasım 2010 tarihleri arasında geçerli başvuru yapanlar katılabilecek. O nedenle eğer bu tarihler arasında başvuru yapmadıysanız, yeni çekiliş için başvuru yapabilirim gibi bir düşünceye kapılmayın.

Karışıklık kimin hatası?

Bakanlıktan yapılan açıklamada, hatanın bilgisayar programından kaynaklandığı açıkça belirtiliyor ve hata nedeniyle kuranın yasalar çerçevesinde belirtildiği gibi “rastgele” yapılmadığının altı çiziliyor. Bu nedenle de iptal edilmesi şart. Ancak bence burada yetkililerin yaptığı hata, kuranın gerektiği şekilde yapılıp yapılmadığından emin olmadan sonuçları internet sitesinde yayınlamış olması. Bu, hem birçok kişinin aklında soru işareti bırakabilecek hem de binlerce ailede hayalkırıklığı yaratabilecek bir davranış. Bana kalırsa yıllardır aynı işi yapan, böylesine tecrübeli bir kuruluşun yapmaması gereken bir hataydı bu. Şimdi eminim gereken dersler alınmış ve muhtemel hatası bulunan kişilere uyarılar gitmiştir.

Herkese 15 Temmuz’da bol şanslar diliyorum!

2 responses to “Yeşil Kart Çekilişinde Neler Oluyor?”

  1. ıcah liamsi namarhak says:

    ABD Türk işadamını konuşuyor
    25 Mayıs 2011
    Başarılı çalışmalarıyla, ABD’nin Indiana eyaletinin en gözde işadamlarından biri haline gelen ve “Türkiye’nin ticaret temsilcisi” gibi çalışan Türk işadamı Ersal Özdemir, hükümet ve özel sektöre seslenerek, Indiana ile Türkiye’deki işadamlarını birbiriyle daha kolay diyalog kurabilmesi ve ticaretin aktif hale gelmesi için “tam zamanlı özel yetkili” önerisinde bulundu.
    ABD’de aldığı üniversite eğitiminin ardından, “baba mesleği” inşaat mühendisliğini ailenin beklentisine uygun olarak Mersin’de değil, “ikinci memleketi” haline gelen ABD’de yürütmeye karar veren Özdemir’i yola çıkaran nokta ise “kanımızda var” dediği “girişimcilik ruhu” Bu ruhla, aslında Türkiye’de kimsenin yatırım için pek aklına gelmeyen Orta Amerika’daki Indiana eyaletine yerleşen Özdemir, hırsı, çalışkanlığı ve azmiyle, artık hem eyaletin başkenti Indianapolis’te kendinden söz ettiren işadamlarından biri, hem de Türkleri fazla tanımayan eyalette Türk imajını “başarı, çalışkanlık ve girişimcilik ruhu” olarak özetleyen “Türkiye’nin bir nevi ticari temsilcisi”…

    Özdemir, soruları yanıtlarken de ABD’deki başarısındaki en önemli etkenlerden birinin “Türk girişimciliği” olarak tanımladı. “Girişimcilik içimizde var, gerisi kendiliğinden geliyor” diyen Özdemir, ABD’de üniversiteyi bitirir bitirmez iş kurmak yaygın olmasa da kendisinin firmasını kurarak, inşaat müteahhitliğine başladığını söyledi. Kısa süre sonra, başarılı bir işadamıyla tanışıp, firmasının işlerini aldığını anlatan Özdemir, daha sonra şirketini büyüttüğünü ve gayrimenkul işine de girdiğini belirterek, artık Indiana eyaletinde apartman komplekslerinden, banka, ofis, hastane binaları ve iş merkezlerine inşaat işinde birçok başarılı projelere imza attıklarını ifade etti.

    “TÜRK İŞADAMLARI ORTA AMERİKA’YA YÖNELMELİ”

    Şirketindeki odası, aldığı birçok ödül ve övgü dolu yazılarla dolu olan Özdemir, kendisi gibi genç girişimcilerin ve Türk işadamlarının ABD ile ve özellikle de Indiana eyaletiyle daha çok iş yapmasını istiyor.

    Türk işadamlarına genellikle daha popüler olduğu için doğu ve batı yakasının cazip geldiğini ama “gerçek” Amerika’nın orta kesim olduğunu belirten Özdemir, şunları kaydetti:

    “Herkes, doğu ve batıya daha çok ilgi gösterdiği için oralardaki yatırımlara eyalet teşviki daha az ve yetkililer de size daha az ilgi gösteriyor, o nedenle Türkiye’nin pek adı yok o bölgelerde. Halbuki buralar Amerika’nın motoru, yatırımlara daha açık, bazı belediyeler bedava arsa veya fabrika binası sunuyor, yerel yöneticiler sizi teşvik etmeye uğraşıyor, ilgi daha fazla gösteriyorlar. Diğer önemli nokta, istihdam daha kolay ve masraflar daha düşük. New York’ta 200 bin dolara ancak geçinirsiniz, ev bile alamazsınız, o parayla buralarda 300-400 metrekare villada oturursunuz. Türk işadamlarımız aslında ABD’de nerelere yatırım yapabileceklerini pek bilmiyorlar, onları Orta Amerika’ya çekmeliyiz.”

    ÖZDEMİR’DEN TÜRK İŞ DÜNYASINA TEKLİF…

    Dünyanın en büyük ilaç firmalarından Eli Lilly, ABD’nin en büyük cep telefonu distribütörü ile en büyük domates, salça, mısır üreticilerinin Indiana’da olduğuna işaret eden Özdemir, Türkiye’nin pek tanınmadığı “Orta Amerika”da ticareti artırmak için daha “sistemli” bir yapı kurmak gerektiğini kaydetti.
    Özdemir, Türk hükümeti ve iş dünyasına şu öneride bulundu:

    “Heyet ziyaretlerinin etkisi ne yazık ki kısıtlı. Türkiye buralarda ekonomi alanında çok ön planda değil, bunu geliştirmek lazım. Türk ve Indianalı işadamlarının iki tarafın da hangi tür olanaklar sunduğu, hangi alanlara yatırım yapılabileceği ve bürokratik işlemlerin ne olduğu gibi konuları rahatlıkla öğrenebileceği ve muhataplarını bulabileceği bir organizasyon olması lazım. Arada sırada gidip gelmekle olmuyor.Bunun için de burada ‘Türk İş Merkezi’ adında kuruluş yapılanmasına gidebiliriz. Devlet veya özel sektör işbirliği yaparak, buraya performansa dayalı tam zamanlı çalışabilecek bir yetkili görevlendirirse, biz her türlü desteği veririz, ofis ve ofis masraflarını bağış sistemiyle karşılayabiliriz. Bu sayede Türkiye ile iş yapmak isteyen işadamları, karşılarında doğrudan bağlantı kuracağı, yatırım imkanlarını araştıracağı birini bulur, Türk yatırımcıları da kendilerine yön gösterecek bir rehbere sahip olur. Başka yerlere gitmek yerine iki adım ötede, kapısını çalabileceği biri bulunur.

    Böylece buralarda yatırımlar, dolayısıyla politik, ekonomik ve kültürel gücümüz artar, Türk olarak değerimiz artar, işçi istihdamı arttıkça Türklere karşı daha olumlu bakışlar çoğalır, önyargılar azalır. Birliğimizden ancak ve ancak güç doğar.”

    “ABD’DE TÜRK TOPLUMU BİRBİRİNİ FAZLA DESTEKLEMİYOR”

    Eyalet kapsamında siyasette de aktif çalışan, bir dönem Cumhuriyetçi adaylar için bağış toplantıları düzenleyen ve vakıflarda yönetim kurulu üyelikleri ve başkanlıkları gibi görevlerde bulunan Özdemir, ABD’de hem Türk toplumu hem de dolaylı olarak Türkiye adına etkili olabilmek için sosyal ve siyasi hayatın gerekliliklerine adapte olmak gerektiğini söyledi.

    “Amacınız içinde yaşadığınız ülkeyi, eyaleti daha başarılı hale getirmek olunca, siz toplumun bir parçası haline gelince o toplum da sizi benimsiyor” diyen Özdemir, ABD’deki Türklerin hem siyaset hem de sosyal alanda daha aktif hale gelmesi gerektiğini kaydetti. Özdemir, şunları belirtti:
    “ABD’de Türk sayımız az ama işveren olarak bu ülkede yapılan yasalar bizi etkiliyor. Bu tür konularda söz sahibi olmamız için seçimlere katkıda bulunmamız, doğru adayları desteklememiz ve sistemin parçası olmamız lazım. Türkiye’de herkes politikaya düşkün ama nedense ABD’de politikadan genellikle uzak duruyor. ABD’de Türk toplumu birbirini fazla desteklemiyor. Çok kaliteli ve iyi iş çıkarmalarına rağmen ya çekiniyorlar, Türk olduklarını söylemiyorlar veya öne çıkmıyorlar, toplumda aktif olmuyorlar. Ama sadece şikayet etmekle de olmuyor. Bir şeyi değiştirmek istiyorsanız önce onun bir parçası olmanız, dost yaratmanız lazım. Türkiye’ye Türk-Amerikalılar olarak ancak böyle bir faydamız olabilir, mesela bu eyalette desteklediğimiz ve seçimi kazanan adaylar Kongre’deki Türk Dostluk grubuna girmeye karar verdiLer. Ermeni tasarıları gibi konularda böylece Türkiye’ye destek vermiş oluruz.”

    Özdemir, Kongre’deki 9 milletvekilinin 7’sinin Türkiye Dostluk Grubu’nda yer aldığı Indiana eyaletinde, Türk Dostluk Grubu’ndaki milletvekillerine de destek veren birçok faaliyete imza attı.

    yeşil kart kurası çok renkli bir uygulama sevgili özge. ama ben bununla hiç ilgilenmiyorum. nedeni ise şansımı bir bilgisayarın belirlemesi. yukarıdaki hikayeyi şablon olarak kullanabilirim.
    kendi şansımı kendim belirlerim. hayatta şanslara şans tanımayanlara şans tanımazlar. bunu bir yerden alıntı ile yazmaya çalıştım. sanırım herhalde oldu. kendi şansımı ve şanslarımızı kendimiz belirlesin isterim. eskiden oldugu gibi altın madeni kurmya ve aramya degil tabii.. amerikan anayasasının herkese sundugu eşit sans ve olanakları sonuna kadar kullanmak isteriz. görünen o ki herhalde amerikanın en degerli şeyide anayasası. hiçbir girişimci ve yatırımcı yeşil kart kurası ile amerikaya giriş yapmaz. ülkesinde aç kalır yinede yapmaz bunu.
    uzun yazmak isterim ama ocaga çay koydum ablam çay bekliyor. söz verdik artık onunla meşgul olacagım. bilinen ev halleri kusuruma bakmayın.

    bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve özge sine çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda başarılar dilerim. saygı ve sevgilerim. yazmayacagım dedim yine yazdım sizde şeytan tüyümü var bilemiyorum…

  2. ıcah liamsi namarhak says:

    ABD’de göçmenlik ve vatandaşlık işleriyle ilgili yetkili kurum USCIS, yatırımcı göçmen vizesinin kolaylaştırılmasını ve işlemlerin hızlandırılmasını önerdi.

    TEKLİFTE NELER VAR?

    USCIS’in önerilerinde şu ifadeler yer aldı: “Yabancı yatırımcıların Green Card başvuruları 15 günde onaylansın. Yatırımcının vize başvuruları, uzmanlarca incelensin. Bu uzmanlar başvuru sahibi yatırımcı ile temasa geçsin, e-maille iletişim kursun.”

    Yabancı yatırımcı ABD’den 15 günde göçmen vizesi alacak

    ABD göçmenlik ve vatandaşlık işleriyle ilgili tek yetkili kurum olan USCIS, yatırımcı göçmen vizesinin kolaylaştırılmasını ve işlemlerin hızlandırılmasını teklif etti. Teklife göre ABD yabancı yatırımcıların Green Card başvurularını 15 iş gününde onaylayacak. Amerikan ekonomisi için yeni iş sahaları yaratılması çabalarını hatırlatan ve bu konuda EB-5 olarak da bilinen ‘yatırımcı göçmen vizesinin’ rolüne vurgu yapan USCIS (ABD Göçmenlik Departmanı) üç maddeden oluşan önerisinde, ülkeye yatırım yapmak isteyenlerin ve özellikle daha önceden belirlenmiş kalkınmaya muhtaç bölgeleri tercih edenlerin göçmen vizesi işlemlerinin süratle sonuçlandırılmasını, hatta itiraz hakkı da verilerek, gerekirse hakeme gidilmesini öngörüyor.

    USCIS Direktörü Alejandros Mayokas, kurumun “www.uscis.gov” web adresinde yayınlanan bu önerileri şöyle açıkladı: “Özellikle yeni iş yaratacak olan yatırımcı göçmenlerin işlemleri hızlandırılsın. Belirli bir ücret karşılığında, yatırımcıların başvurularını 15 takvim günü içerisinde sonuçlandıracak ‘özel işlem’ hizmeti verilsin. Önceden belirlenmiş bölgelere yönelmek isteyen yatırımcıların göçmen vizesiyle ilgili başvuruları konunun uzmanları tarafından incelensin ve başvuruya ilişkin kararı onlar versin. Bu uzmanlar başvuru sahibi yatırımcı ile doğrudan temasa geçsin, e-mail yoluyla iletişim kursun. Bölgesel merkezlere ilişkin verilen kararlarda gerekirse son sözü söylemek üzere bir ‘Karar Heyeti’ oluşturulsun. Bu heyetin üyeleri, ekonomist, hukuk müşaviri ve yargıçlar olsun.”

    sevgili özge bakın buda bir green card uygulama önerisi. güzel hazırlamışlar. ilk bakışta cazip gibi görünen bu uygulam önerisi bir anlamda fare tuzagına takılmış bir kaşar peyniri gibi. ama
    bu konuda amerikaya yatırım yapacak yatırımcı adayları daha kurnaz olacaktır. o fare tuzagına düşeceklerdir. fakat kaşar peynirinin büyüklügü ve degerinde fazla olmamak koşulu ile. herkes gibi bende bu şekilde organize olmayı düşünüyorum. bu önerilen green card daha cazip olmalı. örnegin aile ve arkadaş üyelerimize yapılan yatırımda çalışma koşulu eklenebilir.
    hiçkimse tek başına amerikaya gitmez. yanında ona yardımıcı olabilecek unsursurlarıda götürmek ister. malesef bu önerilerde yok. bunun gibi ince ve nazik detayıların eklenmesi gerekir. bunların olmaması yine negatif bir konu olarak karşımıza çıkıyor. bilindigi gibi amerikada fiatlar asgari düzeyde enflasyon üzerinden gerçekleşiyor diye düşünüyorum.fakat abd dış işleri 100 dolar sevyesindeki vize ücretleri bir anda 350 dolar çıkardı. bunu amerikada yapma olanagın yoksa. başkasınada yapmayacaksın. dünyanın en zengin ülkesi yurdışı için bu artışı uygun görüyor. bunun açıklaması ve yorumları neler olabilir siz tahmin edin. bana göre tamamen bir dengesizlik. amerika adınada hiç hoş olmayan bir durum bence.
    ve aynı amerika 30 dan fazla ülkeye uyguladıgı 3 aya kadar turistik ziyaretlerde vize istememe
    olayına türkiyeyi dahil etmiyor ve direniyor. amerikan bürokratları agızın açtıkları zaman türk amerikan ilişkilerinde agızlarında bal damlıyor. fakat bul bal malesef bize düşürülmüyor. neden. açıklama ile icraat birbirini tutmadıgı zaman. her türlü güvensizlik hakim olur. bir vize engeli ile ikili ilişkiler dizginleniyor. bunu nihayetinde insan yapacak. insanlar yapacak. bunun başka açıklaması varmı. bunun için önce engellerin kaldırılması gerekir. bunuda yapmıyorlar.
    geçenlerde bir kayseri firmasının yakınmalarına şahit oldum. iş yapmak istiyoruz fakat personelimiz için gerekli vizeler verilmiyor diyor. ancak yöneticilere veriliyormuş. onlarda teknik ve tasarımcıları müdür yaparak bu engeli aşmaya çalışıyorlarımış. bu açıklama yerel ve ulusal bazda bütün basına malzeme oldu. yani herkes biliyor ve ögreniyor. bunu bilen insan odaklı düşüncelerin amerikaya ne denli inanması gerekir. işte size amerika uygulaması. amerika bunu yaparsa ikili ilişkiler gelişirmi. gelişmez tabi. hiç bir şey beklememek gerekir. zaten tabloda iyimser bir tablo degil. türk amerikan ilişkileri bakımından. en basit mantık bir kişi misafirlige gidecek birisinin kapısını çalacak. ve ev sahibi kapıyı açmayacak vize paran varmı. vize verebilecekmiyim diye kapının ardından sana seslenecek. işte türk-amerikan ilişkileri. bunun gibi örnekleri çogaltarak gidebilir ve irdeleyebiliriz. geçenlerde yazar nihat genç bir programda amerikaya sesleniyor ve diyorki yemezler kardeşim diyor. bende sesleniyorum. yemezlerrrr kardeşimmm…rüyaların ülkesi amerika hala varmı onuda bilemem
    bildigim bir şey var. dünyanın süper gücü amerikada olsa temel sorunlarla hiç bir üke tek başına sorunların üstesinde gelemez. kendi firmaları dahi amerikayı terk ediyor ve çine yerleşiyor. çinin yükselişi gibi bir sorun mesela. hiçbir projeleri ve uygulamaları yok amerikanın. en büyügü ben söyleyeyim gerisinide siz ekleyin. dogruları dogrutup ifede etmeye çalışmakta bir düşünce ve ifade özgürlügü. en çok amerika buna alkış tutucaktır.

    bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve özge sine çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda sizlere başarılar dilerim. saygı ve sevgilerimle. haa bunuda sansürlemeyin
    size ve amerikaya bu yakışmaz diye düşünüyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Özge Övün Sert

Özge Övün Sert 2003'ten bu yana Amerika'nın Sesi'nde muhabirlik ve televizyon sunuculuğu yapıyor. M.Ü. İletişim Fakültesi mezunu. Atlantik'in öbür yakasından haber veren sunucu ABD'deki Türk toplumunun da aktif bir üyesi. Ayrıca büyük hayallerin küçük adımlarla gerçeğe dönüşebileceğine inanıyor.

Blog Yazarı ve Mesajı