Bir “Neden Olmasın” Hikayesi

Posted October 21st, 2013 at 10:11 am (UTC-5)
3 comments

Kaynak: Rynomotors.com

Teknolojiye bayılıyorum. Biz burada vaktimizi boş boş işlerle geçirirken birilerinin oturup kafa yormasına ve “Vay vay vay” dedirtecek ürün/fikir/projelerle insanlığın karşısına çıkmasına ayrı bitiyorum. Zaman zaman yeni teknoloji ürünlerini gördüğümde kendimden duyduğum utanç ve bu ürünleri yıllarca düşünüp, taşınıp, çalışıp hayata geçirmiş olan insanlara saygımdan ötürü gözlerimin dolduğu bile vakidir 🙂 Uzatmayayım, seviyorum vesselam.

Bu yazıda sizle de paylaşmak istediğim ürün, ilk kez duyacağınız ya da göreceğiniz bir ürün değil belki. Bir fikrin geliştirilmişi bu. Bir çeşit modifiye işi de denebilir belki 🙂 Benzerlerini görmüş olsanız da bunu da görüp öğrenmeyeceksiniz, fikir beyan etmeyeceksiniz diye bir şey yok ama değil mi? Bir “iki teker” tutkunu olarak bu ürün beni “benden almadı”. Tamam, uğraşanlara saygıdan gözlerim buğulandı yine ama sevinçten çıldırmadım. Sadece kullanım alanlarını, olası senaryoları düşünürken kendimce eğlendim, güldüm. İş yerimdeki masamda kendi kendime sırıttığım için belki de endişe bile uyandırdım. Ne bileyim? Bu tip şeyler insanın yüzüne konuşulmaz, o yüzden emin olmam mümkün değil 🙂 Şaka bir yana, gelelim ürüne. Ürün Ryno Motors adlı şirket tarafından Amerika’da üretiliyor. Daha doğrusu üretim aşamasında. Şirketin Facebook sayfasındaki son güncellemeye bakarsanız, ürün asıl planlanan çıkış tarihinde satışa sunulabilmiş değil. Aylardır süren gecikmenin bir süre daha sürmesi bekleniyormuş. Genel müdür kendisi özür diliyor bu konuda, kabul edip etmemek size kalmış 🙂

Washington’da Segway turları çok ilgi görüyor. Kaynak: Reuters/Jim Young

Tek tekerli bir kişisel taşıma aracı olarak nitelenen bu alet/ürün 5 yılı aşkın bir planlama, araştırma ve çalışma faaliyetinin nihai sonucu aslında. Segway’i bilirsiniz. (Hani Türkiye’de “Ginger”, “Cincır” gibi adlarla anılan iki tekerli araç var ya! Hiç unutmam Türk televizyonlarındaki bir “mucit macit” programında bir vatandaşımız “İcat ettim. Ben ettim hem de! Cırcır’ı icat ettim” diyerek yarışmaya girdiği Segway tıpkısı ürünle gülümsetmişti jüriyi uzunca bir süre 🙂 Kimse “Cırcır”ın başka ne anlama geldiğini söylemiş miydi kendisine, hala merak eder dururum :))

İşte Amerika’da bu Segway’ler daha çok park kurallarını uygulatmakla yükümlü polislerin üzerinde cirit attığı, sizden hızlı hareket etmelerini sağlayan ve ceza yemenize iki dakika kalmışken siz koşsanız dahi önünüze geçerek ticket’ı (cezayı) kesmelerini sağlayan araçlar olarak görülüyor sıklıkla. Ya da şehir turlarına çıktığınızda diğer turistlerin ilgili bakışlarını üzerinize toplayabilmek için bir saatine 70-80 dolar ödediğiniz süslü araçlar olarak 🙂

Sinema oyuncusu Diane Kruger 62’nci Cannes Film Festivali’ndeki bir etkinliğe Segway üzerinde girerek hayli ilgi çekmeyi başarmıştı. Kaynak: AP

Ryno’nun tek tekeri ise Segway’e rakip olacak bir başka kişisel taşıma aracı. Bir kere Segway’lerden daha küçük. Eline al istediğin yere taşı cinsinden yani. Bu tek tekerin fikir babası da en çok bu yönünü övüyor zaten aracın. Şarj edilerek çalışan tek teker, en fazla 30 kilometre gidiyor, sonra yine şarj edilmek istiyor. Şimdilik çıkabildiği en yüksek hızınsa saatte 40 kilometre olduğu söyleniyor. Fakat aracı test eden teknoloji editörleri şimdilik bu hızın çok daha altta kaldığını, 20 kilometre/saat civarında gerçekleştiğini söylüyor. Ağırlığı ise bir motosikletçi gözüyle hayli hafif sınıfında. 50 kilogram civarında. Ben omuzlayamam belki ama eminim içinizde bunu da yapabilecekler vardır mutlaka 🙂

Test sürüşlerinde dikkatleri çeken dönmek istediğiniz yönün tersine elciklere baskı yapmanız gerektiği olmuş daha çok. Segway’in aksine tek tekeri olduğu için durduğunda dengeyi sağlamak için ayaklardan en azından birini yere koymak gerektiğine de dikkati çekiyorlar. Aşağıdaki videoyu izlerseniz en net fikri oradan edinirsiniz aslında.

Tüketiciye ulaşacak modelin Amerika’da 4 bin dolara satılması planlanıyormuş. Dünyada ne zaman satışa sunulabileceği net olmasa da, şirket kesinlikle bu ürünü dünya pazarında da görmekte kararlı.

Şimdi diyeceksiniz ki “Ben ne yapayım bu ürünü?”, “Bana hız lazım, hız”, “Bana fiyaka lazım”, “Prestij adamıyım ben, gelmez bana böyle şeyler” vs vs. Artık o cümleyi siz doldurun kafanızda. Ama bir düşünsenize mesela!… İstanbul’da Mecidiyeköy civarına bir işiniz düştü diyelim. Benim mesela Türkiye’ye gelince oradaki banka şubelerine çok işim düşüyor. Arabayla o keşmekeşe girmek ayrı dert, park etmek ayrı, her şube yolun farklı tarafında o apayrı. Böyle bir tek tekerle yayaların arasından falan süzüldüğünüzü hayal edin. Bir kere hem gözler sizde, hem siz son sürat işlerinizi halletme peşinde. Olmaz mı? Bence şık olur J Ben Boğaziçi’nde okurken en sevmediğimiz şeylerden biri güney kampüsten kuzeye tırmanmaktı mesela. Fena olmazdı hani orada! Solunuzda boğaz manzarası, millet yürürken siz “vızzzz” diye geçseniz yanlarından mesela? (Sanırım ancak vızzz sesi çıkarır bu alet 🙂 )

Kaynak: Rynomotors.com

Dar semtlerde ve kısa mesafelerde kuryelik yapanların mesela işine yarayabilir bu konsept. Ya da damacana su taşımaya cesaret eden girişimci vatandaşlar da olacaktır muhakkak 🙂 Hatta marketten istedikleriniz kolay gelsin diye mahallenin/sitenin o işlerle ilgilenen kişisine bir tane alınabilir bundan. Apartmanın içine sokup saklaması da kolay. İçinizde kimler kimler canı gibi sevdiği motorlarını salonuna kadar sokmuyor ki hırsızlardan korumak için? Bu niye olmasın? İşin “Kimbilir ne işlere yarar” kısmı bir yana, bilirim motosiklet tutkunları için “kırmızı çizgileri” aşar bu konseptler. Ama zaman zaman şehir hayatını kolaylaştırabilecek böyle buluşlara da kapıları açık tutmak lazım değil mi? Hem her şehir bizim şehirlerimiz gibi planlama sorunlarından muzdarip değil. Ben Washington içinde bu aletin çok yararlı olabileceği yerleri, o geniş kaldırımlar üstünde salınmanın ne keyifli olabileceğini görür gibiyim.

Unutmayın, bu tip araçları iki tekerimizle kıyaslamıyoruz hiçbir zaman. Bunlar daha çok kısa mesafelerde, iki tekerin rahat girip  çıkamayacağı yerlerde, ya da park sorununun başa bela olduğu mekanlarda kullanım için tasarlanıyor daha çok. Türkiye’ye ne zaman gelir, dünyada yayılır mı bilemem. Ama ulaşım kolaylığıyla, trafikte zamandan yaptırdığı tasarrufla tüm dünyanın ağzını sulandıran motosikletlerimizin böyle yeni buluşlara her geçen gün yine, yeni, yeniden ilham verdiğini görmek çok büyük zevk bana sorarsanız.

Bu soruyu yazdığım sıralarda gelen bir okuyucu yorumuyla tamamlamak istiyorum bu seferki buluşmamızı. “Motora olan bağlılığım sayende daha da arttı. Yolun açık olsun, Yeni videolarını ve yazılarını sabırsızlıkla bekliyoruz” demiş. Kırar mıyım sizi hiç? 🙂

Bir dahaki buluşmamıza dek Motosikletli Kız’dan, Amerika’dan sevgiler…

 

3 responses to “Bir “Neden Olmasın” Hikayesi”

  1. ıcah liamsi namarhak says:

    vallahi selin hanım yorumlarıma bir adet ld marka amerikan tütünü yakarak başlıyorum. bu sefer hoşuma giden bir konu ve yorumlar ile sizi karşımda görmekten mutluyum.

    burası amerika elbette bu tür ürünleri görmek normal hale geldi. tasarımlar ve özellikler bir sentez kuramı ile üzerine gidilginde sonunda dolarlar için heycanlanmak dogal hale geliyor. bana göre güzel bir ürün özellikle kısa mesafeler için kullanışlı diyebilirim.

    ilk satışları amerikada başlayan ürünlerin daha sonra dünyaya yayılmasıda bir gelenek haline geldiginden bu firmanın pazarlama stratejiside bu şekilde olma yolunda ilerliyor.
    umarım verilen emegin istedikleri gibi olacak hedeflerine ulaşması gerçekleşir.

    tabi burada bu yeni ürüne kabataslak bir bakış açımız olsada ürünün teknik özelliklerinin yazılı oldugu içeriklerden haberimiz olsaydı daha güzel olurdu diyorum.
    çünkü ortada bir sistem var. ve bu sistemin detayılarınıda bilmek isterdim. pek fazla anlamasakta en azından anladıgımız kadar bir algılamamız olsaydı fena olmazdı.

    aracın hızı ve mesafesi benden koca bir sıfırı aldı bile.buna ilginin ne kadar olacagı ise bir meçhul. bunun yatırım,üretim ve satışının tatminkarlıga ve bir kar a ulaşmasını ise bir meçhul olarak degerlendirmekten başka bir seçenek olmadıgını söyleyebilirim.
    güzel fakat başarı oranının fazla olmayacagını düşünüyorum.

    biliyorum siz çok begendiniz ve yazılarınızdaki heycanı çok iyi anlıyorum. ve sizin gibi bende o heycanı yaşadım yazınızı okurken. çünkü yepyeni bir şey var karşımızda. inanın param olsa ilk müşterileri ben olurdum. ve beni çok etkiledigini sanırım anlarsınız. mükemmelden öte heycan verici buludugumu söyleyebilirim. bu tür yeni ürünlerin hakkını begendim diye degil o ürünü alarak kanıtlamak zorunda oldugumuzu biliyorum ve bununda en azından parası olanlar için bir gelenek olması gerekir diyorum.

    bu ürünü ilk gördügümde bilinçaltımdaki kilitli depodan bir biligiyi beynim bana bir kez daha geçmişteki çılgın bir projeyi bana anımsattı. eskiden takip ettigim 20-25 tane web sitesi vardı. günün durumuna göre bazılarının ana başlıklarını okurdum ve ilgimi çekenleri incelerdim. konu şöyle michelen lastiklerinin içine sıgdırılmış otomobil motorlarını motorlar artık lastige girdi şeklinde bir manşet vardı ve ben bunu detayılarını en az 10 kez okudum. ilginç bir konu fakat klasik motorların bir lastige sıgacak bir boyutu imkansıza yakındı. fakat bana başka bir alternatifte işe yarayıp yaramayacagı konusunda şüphelerle başlayan olabilirlik güzel bir yolu mümkün kıldı.
    eger merak ediyorsanız 25 yıl sonra AMC adlı bir dünya devinin piyasaya ne sürebilecegini sanırım görebilirsiniz.

    biz ve ben amerikanın teknoloji formatlarının gerisinde kalsakta yavaş yavaş amerikalı olmaya başladıgımızda belki yenilikleri görmek mümkün olabilir. selin hanım senin öve öve bitiremedigin tek tekerli araç bugün dünyada ne kadar satar bilmiyorum fakat benim ve bizim tasarımlarımızın şu anda 200 milyon adet ve 25 yıl sonra bu rakamın 300 milyona dayanan dev bir pasta haline gelmesi için duruma göre olması yada olmaması gibi bir parayona içindeyim. biliyormusunuz yıllık otomobil satışları bizi cezbediyor.

    bazı hayaller olsada ne kadar olabilirligi konusunda söylenecek olanlarıda yazamıyorum. ünlü bir düşünür şöyle demiş bana bir dayanak verin dünyayı yerinden oynatırım demiş. eger bir dayanagımız varsa hayallerimiz istendigi gibi gerçege dönüşebilir. eger bir dayanagımız yoksa yinede bir dayanak bulmak için vaktimiz var demektir. bir pes etme olaslıgı yok diyebilirim. degerli arkadaşım sana şunu söyleyebilirim. otomobilin ilk üretimindede bir dayanak vardı. ve o dayanagın hala tıkır tıkır işletildigi moruk bir zamanlı motorları hala dünyaya servis ediyorlar.

    dünya büyük bir rekabetin yaşandıgı küçük bir arena olsada. somutun soyuta yapabilecegi hiçbir şey yok. fakat soyutun somutu ezip geçmesi olanaklı ve çok güvenli o bakımdan yedi kız kardeşin ölümünü görmeden dünyadan ayrılmak istemiyorum.

    işimiz çok zor ve gürültüsü çok olacak bir degişimin herşeye ve herkese ragmen olacagı yada olmayacagını sokaga terk edilmiş olarak bırakıyorum ve şu anda asla ilgilenmiyorum. başka ne yapabilirmki bazıları almak istedigimiz dogru kararları bizim adımıza alıyorsa bizim için sorun yok ve olmayacak.

    neyse kafanı çok agrıttım selin hanım. daha devrim hanımında bloguna bir şeyler yazılacak. bu haber için üstün cesaret madalyanı sayın başkan obama dan alabilirsin. hemen beş dakikalık bir yol beyaz saray töreni ise görmek isterim. basına yansıyacaktır.

    ve veda sözlerini yazıyorum. selin çok teşekürler. emegine saglık ve teşekürler. saygı ve sevgilerimle. kendine iyi bak.

    not: insanın hayallerini bekletmesi kadar zor bir durum varmı yokmu bilemiyorum. fakat benim olmayan hayalin bir başkasına ait olması da mümkün olmayacak. yinede bazen kendime söyle diyerek motive oluyorum. sen yapmazsan başkası yapacak zaferini hediye etme diyorum. sorunlar ve sorunlarım olabilir. fakat ben ve biz zamanı dikkate almıyoruz. ve paranın işe yaramadıgı bir ortamda organize olabiliyoruz.

  2. Alp says:

    Videodaki müzik çok çekici, ama aletin fiyatı motosiklet fiyatına yaa! 30 km menzil, eğer şehirde yaşanıyorsa, fena diil. Akşam eve dönünce şarj edilebilir. (Tabi ay sonu gelecek elektrik faturasını bir yoklamak gerek). Bi de asıl sorun maalesef, bu araçların karayolu için müsait olup olmadığı. Hızları düşük çünkü. DC’de şehir içi hız limiti 35 km. Bu durumda şehir içine müsait. Ama biraz üstündeki hız limitine sahip yollar için uygun değil. Güzel bir araç.

    • Motosikletli Kız says:

      Evet, ben de onu vurgulamaya çalıştım yazıda. D.C. gibi şehirlerde kaldırımlar da çok geniş. Pek keyifli olabilir bu araç. Ama belki biraz konseptinden ötürü, pahalı kaçıyor motosiklet fiyatlarıyla kıyaslandığında. Güzel bir araç olduğu kısmına da katılıyorum. Katkıda bulunduğunuz için çok teşekkürler… 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

MOTOSİKLETLİ KIZIN ÖZÜ


Merhaba,

Motosikletli Kız ben. Ya da ismimi bilmek isteyenler için, kısaca Selin… Yıllardır hem haber editörü olarak medyanın tozunu yutuyorum hem de iki teker üstünde yolların. Şimdilerde Amerika'da, televizyon habercisi olarak devam ediyorum macerama...

Her İstanbul mağduru gibi trafikten kurtulmak için bir helikopter almanın (!) en iyi alternatifinin ne olacağını düşündüğüm o günlerde aldım ilk motorumu.

11 yılda 4 motor, binlerce kilometre yol ve her aklıma düştüğünde yüzümde hınzır bir gülümsemeye yol açan milyon anıdan sonra hayalini kurduğum yollarda, Amerika’dayım. Rüzgarın bile farklı estiği dev kıtadaki uzun, upuzun yollarda…

Ağrı kesicim, heyecanım, kafam bozuk olduğunda derin bir nefesle düşüncesini içime çekmeye çalıştığım motorumla. Bir o kadar bildiğiniz ve bir o kadar bilmek isteyeceğiniz şeyi biriktirdim eteğimde. Paylaşmaya hazırım. Tüm rüzgar tutkunlarına, iki teker aşıklarına, motosiklet delilerine açık davet:

Gelin birlikte kaybolalım rüzgarın içinde…

motosikletlikiz@gmail.com

Sağlıklı Sürüş İçin Bilmeniz Gerekenler (1)

VİDEOLU YAZILAR :)

Amerika Yollarında (2)

Motorda Kolları Dinlendirmek

Amerika Yollarında (1)

Amerika Yollarında (3)

Motosikletli Kız Amerika'daki Fuarda

Reflektörleri Taktım, Sizin İçin Test Ettim ;)

İnterkom Almadan Bunu İzlemelisiniz

2014 The Washıngton Auto Show

Kask Hayat Kurtarabilir!

Motorda Dertler Nasıl Unutulur?

Motorla Amerika'da (2011'den Kalanlar)

Binlerce Motor Yollara Dökülürse!

Burada Sizin Yazı ve Fotoğraflarınız da Var!

Sizin Köşeniz

Bu Blogda Neler VAR Neler YOK?

*Bu blogun yazarının gözünde hiçbir motor (marka, cins, tür, yıl, renk, güç açısından) bir diğerinden üstün değil (Kabul edin her motor sahibine güzel gelir)

*Bu blogda Amerika VAR, Türkiye VAR. Bu ikisinden herhangi birinin yerden yere vurulmasına yer YOK.

*Bu blogda izlenimlere, araştırmaya ve zaman zaman şahsi fikirlere ve öykülere yer VAR. Dolayısıyla hiçbir fikre, yoruma katılmamak YOK.

*Bu blogda her türlü olumlu katkıya yer VAR. Motor tutkunlarının birbirini kırıp dökmesine izin YOK.

*Bu bloga her türlü eleştiriyi yöneltmeye hakkınız VAR. Ama ara sıra da olsa yapıcı olmayı unutmak YOK.

Not: Blog kuralları her an değişebilir. İtiraza yer YOK:)