Motor kullanmayı pek zahmet çekmeden öğrenenlerdenim. Bana sorarsanız işe zaten kolay bir motorla başladım. Ama her türlü iki tekerli araca korkarak bakanlara sorarsanız bayağı maharetli bir insanım! Bugün işin “maharetli olduğum” kısmından konuya yaklaşmayı tercih edeceğim. Sizi de uyumlu olmaya davet edeceğim 🙂
Motor maceram yaklaşık 8 yıl önce Marmaris İçmeler’de tatil yaparken başladı. Denize doymak için gidilmiş taitlde İçmeler ve Turunç arasında mekik dokuyabilmek için bir araç şarttı. Motorculuk ailede de var serde de… Eh durum böyle olunca kendimi kiralık bir Honda Beat’in üstünde buluverdim birden. Çok karmaşık komutlarla öğrendiğimi söyleyemeyeceğim. Aslında tam olarak şöyle oldu:
“Bunların hangisi fren hangisi gaz?” sorumla başlayan 40 saniyelik demo süreci etraftakilerin “Motor altından kaçar haaaa…” nidaları eşliğinde motoru kaldırıp boş bir Pazar alanı olan arazide iki tur atıp dönmemle sonlandı. Ardından kendimi hemen ustalaşmış sayıp “Ben birkaç tur daha atacağım” havasına girmem de göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşti.
Bu arada herkes böyle alengirli işleri gündüz vakti öğrenirken benim niye gece gece, üstelik dolu mideyle (latife ediyorum tabii) öğrendiğimi de ben bile yıllarca anlayamadım 🙂
O tatil boyunca birçok güzel şeyi bir arada yaşadım. İki kez aşık oldum. Bunlardan birisi de iki tekere duyduğum aşktı.
İstanbul’a döner dönmez yoğun haber temposunun arasında her bunaldığımda motosiklet ilanlarına bakarken buldum kendimi. Trafikte boğuldukça tenimde rüzgarı duymayı özledim. Her türlü hısım akrabanın “Yapma, İstanbul’da motor mu kullanılır” uyarılarını o sırada içimde çalan “freedom” temalı değişik şarkılarla susturup bir motor aldım.
O gün bugündür aldım, sattım, kiraladım, İstanbul’da onbinlerce, Avrupa’da binlerce kilometre yol yaptım ve bir gram bile dinmedi aşkım… 2 yıldan uzun süredir ise Amerika’dayım. Gerek sürücü gerek artçı olarak edindiğim onca yol tecrübesi burada yaşadığım eyalette maalesef sökmedi, kendimi sabahın 6 buçuğunda başlayan askeri eğitim gibi zorunlu bir motor kursunun orta yerinde, şaşkın şaşkın bakınırken buluverdim.
Nasıl oldu da bu hale geldim? Onu ve Amerika’da bu ve benzeri işlerin nasıl yürüdüğünü merak edenleri bir sonraki buluşmamıza davet ediyorum.
İlk motor maceralarını kısaca paylaşmak isteyenlere de kapıyı açık bırakıyorum 🙂
Motosikletli Kız
49 responses to ““Yapma Kızım!” dedi herkes…”
Selin Hanım,
Çok güzel bir hikaye. Motosiklet kazalarının kaçınılmazlığını vurgulamak için “Kaza zaten olacak da acaba ne zaman? derler. Dolayısıyla sorum sağlık sigortasıyla ilgili.
Ne kadar para ödüyorsunuz?
Mehmet
Mehmet Bey,
Sigortalar hangi özelliklere sahip olmasını istediğinize göre değisiyor. Türkiye’dekilerden biraz daha maliyetli olduklarını söyleyebiliriz genel olarak. Buna bir yazı ayıracağım. Sizi de okumaya beklerim 🙂
Motor gerçekten de insanın altından kaçıyor. Şöyle: http://www.fotokomik.com/albums/userpics/10009/motosiklet.jpg
🙂
Ben bundan 15-16 sene önce dedemin motosikletini kaçırıp binmiştim de altımdan kaçıp kendini kanala beni de yola atmıştı!. Benim motor maceram da o gün başlayıp o gün bitti!
Bu kadar çabuk yılmamak lazım aslında! 🙂 Şaka bir yana iki teker üstünde her zaman dikkatli olmak lazım. Motosiklet maceralarınızı olmasa da gözlemlerinizi yine duymak isteriz.
Motosikletli Kız
Firat Bey.. Bu fotograftaki siz misiniz?
ilk motora binişim çok iyi biaiklet kullandıgım için bizim şirketimizde çalışan bir ustanın bana bir malzeme alırmısın al benim motoruda cabucak git gel demesiyle basladı bende içimde bi heyecan rengim bembeyaz bir şekilde olur dedim kendisi iş ile meşguldu yüzümün o halini görseydi vermezdi heralde araba kullanmayı cok iyi biliyordum motorla ilgiili ise sürekli traikte görürdüm ayaklarıyla pedalalra basıyolar ne işe yarıyo diye cok merak ederdim ama bi anlıktı hepsi neyse uak bi motordu otomatik vitesli bindim güzel anahtarı cevirdim çalışmadı bunda bi sorun var galiba dedim çalışmıyor bozuntuyada vermiyorum 🙂 usta geldi çalıştırdı ben motora baktım bi süre sanki göbek bagı ile baglanıyorduk birbirimize bu anlıyormusunuz bilmem ama anlamı tam olarak buydu eminim. gazı cevirdim biraz ilerde bi kavşak ve kavşağın sol tarafında askeri bi camp vardı . heyecanla fren ve gaz karışımı bişeelr yaptım bisiklet kullanıyormusum hissi ile gaza sürekli bastıgımı fark etmedim sonra jandarma campına çarptım motor biraz hasar gördü bende ufak çiziklerle atlattım kalbim güm gümdü korkuyormuydum yoksa yenidenmi dogmustum bilmem şimdiz size kaza yapmışssın yeniden dogmak nasıl oluyor diyebilirsiniz ama düştüm kalktım motoru kaldırdım sürmek istiyodum garip bi şekilde ölçüsünü tahmin edemedigim bi adrenalin patladı içimde süper bi zevkti o gün bugundur araba kışın zor şartlarda kullanıyorum. kalan kımını motorun üstündeyim sürekli yol maceralarımda var ama sanırım başlangıç için yeterlidir.:)
Bu “göbek bağıyla bağlanma” kısmı çok hoşuma gitti 🙂 Öyle iyi tasvir etmişsiniz ki 🙂 Düşe, kalka, yine yeniden motoru severek devam 🙂
bende kütahyanın küçük bir ilçesinde, birşeylerin eksikliğini hissederek yaşarken geçen sene emok festivalinin burada yapılmasıyla tanıştım motorsikletle.verdiği özgürlük hissi ve heyecan tam bana göre deyip bir honda cbr 125r aldım.ilk motorsikletim belki cesurca ama kısa sürede kendi çabalarımla öğrendim.daha 1600 km yol yaptım motorumun üstünde.buradaki bakış açısını ve iki çocuğumu düşünürsek sadece motosiklet kullanmayı öğrenmek değil birçok konuda savaş vermeye devam ediyorum.yılmak yok tabi…
Tam duymak istedigim gibi bir öykü. Cesaretinizi kutluyorum. O rüzgarı yüzünde hissedip vazgeçebilen pek yok. Gezi resimlerinizi bekleriz. Size ilham verecek öykülerimiz olacak. Blogu takip edin 🙂
Sevgili Bikermom,
Bizimle bir resminizi ve daha detaylı motosikletle tanışma öykünüzü paylaşmaya ne dersiniz?
Bekliyorum:)
Slmlar;
zevkle takip ediyorum
kazasız sürüşler…
Teşekkür ederim. Cümlemize kazasız sürüşler;)
Selin hanım
Motorsilet kullanmak isteyip de, becerememekten korkanlara ve özellikle bayanlara örnek olmanızı can’ı gönülden dilerim. yayın hayatınızda başarılar.
Amaç da tam bu işte 🙂 İyi dilekleriniz için çok teşekkürler. Her zaman yorumlarınızı beklerim 🙂
Amerika – Türkiye arasında ki farklılıklarada zamanla değineceksinizdir eminim ama benim esas görmek istediğim başlıklardan birisi (inceleme diyelim); ülkemizde henüz tam anlamıyla çat pat oturmaya başlamış motorsiklet kültrünn Amerika’da nasıl doğduğu ve nirvanaya ulaştığı konusudur. bu konuda birçoklarımızın doğru yanlış bilgisi olsada Amerika’da yaşayan gazeteci ve motorcu kimliği olan birinden okumak belki bizde ki eksik taşların oturmasınada vesile olur.Blogunuzu sık kullanılanlara ekleyip takip edeceğim ama ilk baştaki heyecanınızı ve paylaşımınızı yitirdiğinizi hissedersem malesef ki unutacağım. Bunu bir çeşit motivasyon olarak görün lütfen.
Tabii motivasyon olarak görürüm. Elimin yettiğince bütün bu isteklerinizi yerine getireceğim. Türkiye’de motor kültürünün bir türlü sağlamlaşamamış olmasına dair görüşlerinizi, yorumlarınızı iletirseniz onlara da yer vermeye çalışırım. Destek için teşekkürler 😉
Yapma kızım 🙂 Seni gönülden kutluyorum…48 yaşında rüzgarın,adrenalinin ve özgürlüğün tadını aldım.4 senedirde devam ediyorum,yaşımın elverdiğince de devam edeceğim.Böyle bir işe soyunduğun için seni tebrik ediyorum.250 cc lik bir scooter’ım var ve mutluyum.18 yaşındaki kızımada aşılamaya çalışıyorum.Ancak Türkiye’nin trafiği ve magandaları beni korkutuyor.Seninleyim…
Yorumunuz inanılmaz destek verdi bana. Bu tutkuyu aşılamakta azıcık da olsa katkım olabilirse ne mutlu bana 🙂 Kızınız da blogu okumalı 😉 Eminim hızlı karar vermesine yardımcı olacaktır 😉
Takipçinizim..
Süper 🙂
Güzel bir hikaye:)) kazasız belasız sürüşler dilerim…
Beğendiğinize sevindim 🙂 Size de kazasız belasız sürüşler…
Ben uçağa bindiğimde korkmam arabaya bindiğimden daha az riskli olduğunu bilirim,fakat motosiklet?Çılgınlık:))))
Çoook eğlenceli bir çılgınlık ama 😉 Değil mi ama? 🙂
Kesinlikle! 🙂 Sizin gibi bir profesyonelin arkasında bineceksem eğer,bu yazıyı okuduktan sonra olabilir 🙂
Artçım olarak yeriniz var tabii ama derim ki artçı olmayı hayal etmeyin, elinizin altındaki gazı, motoru kendiniz yönetmeyi hayal edin… Umarım etkim olur 😉
Bence dünya birilerinin bazı şeyleri diğerlerinden daha güzel yapabilmeleriyle daha renkli.Başarılı olmadıklarımızın üzerine gidip aşmalıyız elbette ama bazılarını da başkalarının daha iyi yapması hatta bize yardımcı olması bizi ve onları mutlu etmeli.Herkes bilgisayar tamir etse,herkes elbise dikse lidyalılardan öncesine döneriz.Aslında olay önyargılı olmamak.Futboldan hiç anlamam geçenlerde tak etti futbol hakemliğine başvurdum,kabul edildim.Gider kurallarıı öğrenir,sınavına girer 1-2 mahalle maçı yönetir futbolu içinde öğrenirim ve insanların futbol sohbetlerine başka şeyler konuşalım demek yerine katılırım diye düşündüm.Teknoloji özürlüyüm,inat ettim yıllarca sonra abartıp bilgisayar mühendisliği seçmeyi bile düşünecek kadar radikal düşlere daldım.Ama o kadarı gerekmiyor bazen de.Böyle bir yazıyı açıp okuyorum,motosikletli kızın maceralarını okuyup binmiş kadar heyecanlanıyorum.Artçı olma deyimini öğreniyorum.Ve en azından birinin arkasına binebilme noktasına geliyorum.Motosikletli kız da belki çok güzel pasta yapamıyordur,belki onu da sadece bana bırakmalı ve ikram edilen pastaları zevkle yemeli 😀
Ne güzel yazmışsınız. Duygulanırım ben böyle şeylerden… 🙂
Futbol hakemliği demek. Siz benden de cesursunuz. İnatçılığınız hayatta ne çok tecrübe kazandıracak size kimbilir… Artçı olma noktasına geliyor olmanız sevindirici. Yazılarıın katkısı oluyorsa hedefim gerçekleşti sayılır. Ama hep dikkatli, aklı başında sürücülerin artçıcı olun n’olur. Güvenemediğiniz sürücünün arkasına oturmayın, gerekirse kırın karşınızdakini…
Pasta mı? Nerdeeee…. Çok kötüyüm. Börek evet ama pasta denemem hiç olmadı 🙂
merhabalar hocam 🙂
Gecen gun logonuzla ilgili bi yorum paylasmitim ama onaylanmamis takipcinizdim bu beni gercekten uzdu…
Sinan Bey,
Yorumunuz bana ne yazık ki ulaşmadı. Bazen blogun gelişmiş (!) spam filtresi normal mesajları da ayıklıyor ve yanlışlıkla siliniyorlar. Tekrar yazarsanız memnuniyetle yayınlarım. Yoksa gayet demokratik bir moderatörüm, eleştiriye açığım 🙂 Üzülmeyin lütfen…
Şimdi tüm yorumlara dönüp baktım. Bir yorumunuz yarıda kesilmiş gibi görünüyor. Acaba orada mı yazmıştınız? Sistem karakter sınırlamasından ötürü kesmiş olabilir çünkü bana gelen kısmı yarım kalmış…
Olası sebepler bunlar olabilir…
Gecen gun logonuzla ilgili bi yorum paylasmitim ama onaylanmamis takipcinizdim bu beni gercekten uzdu…
ilk olarak ne yazacağımı bilemedim..blogunuz çok güzel..:))
🙂 Olsun, ilk yorumunuz güzel olmuş 🙂
size aslında birsürü sormam lazım ama hangisinden başlayayım diye düşünyorum..bi nevi beyin editörlüğü yapıyorum 😀
Buradayım, telaşlanmayın 🙂 Hepsine yanıt buluruz 🙂 İlginiz için teşekkürler 😉
motor bayisinden yeni geliyordum yeni motorlar almak ümidiyle ama ne yazıkki çok motor videosu izlediğimden dolayı gaza gelmemek mümkün değildi..sğrekli kulağımdı yabancı şarkılar çalıyordu virajlar gözümün önünde film şeridi gibi geçiyordu..neyseki o virajı dönene kadar..viraj birden alçalıp birden yükselen bir yermiş meğerse birden alçalınca yol anlayamadım ..tekerde ince olunca yola tutunamadı..ve ben yaklaşık 20 metre sürüklendim..arkadaşım arkamdaydı ayrı bir motorla takip ediyordu beni …neyse kalktım sadece motorıun ayaklığı sürtünmüştü..motorda masraf ayna sadece ..bende hasar sadece kolum sürtünmüştü..kaza geçtikten sonra arkadaşım dedi felç kalıcaksın diye çok korkum dedi..neden???ÇÜNKÜ KAFAMI DUVARA ÇARPMAMA MİLİMLER KALMIŞ…teşekkürler
Ah şu kulakta çalıp da insanı gaza getiren şarkılar yok mu! 🙂 Şaka bir yana, ciddi kaza atlatmışsınız. Motor üstünde tedbiri bir saniye bile bırakmaya gelmiyor işte 🙁 Ama herşeye rağmen vazgeçilemiyor işte…
Paylaşımınız için teşekkürler…
bu blog süpremiş ..cevaplarıma anında yanıt alıyorum ilgilenen bir moderatörümüz var ben bu siteden çıkmam :))
Elimden geldiğince yetişmeye çalışıyorum 😉
amerikada çekilmiş fotograftaki kaskınızın markasını sorabilrmiyim??çok yakışmış bu arada..
Fulmer marka bir kask. Amerikan firması. Bütün güvenlik testlerini geçtiği için tercih etmiştim. Bir de güneş vizörü çok kullanışlı. Güneşli havalarda bir de güneş gözlüğü takacağım diye bir dert kalmıyor.
Teşekkür ederim 😉
ilk motorsiklet
ezelden beri motorsiklete binmek ve özgürce dolaşmak dere tepe çamur yağmur neresi olursa olsun gidip gelmek istanbulun o güzelim boğazında bisikletle dolaşmak ve bunu bride motorsikletet yapma için hep içimde bir ukte olmuştu
sordum soruşturdum nasıl başlanır ne almak lazım hangisi benim için uygundur diye araştırmaya başladım kimi,si sen uzun boylusun ufak motorla başlama en azz 600 cc ile başlamalısın kimiside 125cc başla iyice öğren sonra istediğin zaman büyütürsün dediler amaç öğrenmek ve sağlıklı bri şekilde binmekti ve ( çok iyi bir bisiklet binicisiyim ormanda deli gibi yokuşlardan inip çıkan kimsenin girmediği yerlerer gidip ormanın patikalrında dolaşmak inanılmaz bri histi ) bunu motorsikletimlede yapmak istiyordum
en sonunda yamaha ybr 125 cc motorda karar kıldım ve gidip aldım 2003 ve sonrada ehliyet işlemlerine başladım derslere başladım toplam 8 saat dersten sonra trafiğe çıkmaya karar verdik ve hocam gelişmelerin çok iyi olduğunu ve çok çabuk kavradığı söyledi ve 3 ay içinde ehliyeti aldım o sene tam 16 000 km yaptım gitmediğim yer veya yol kalmamıştı artık kesmemeye başladı ve bedava verseler almayacağım dediğim motor olan yarış motorlarını pek sevmezdim istediğim endrou motorlardı hedef gs 600 bmw ama öyle olmadı tabi kendi motorumdan sonra ilk bindiğim honda 600f motordaki güç ve tork beni çok etkilemişti aklımda başka motor varken gs 600 bana çok yavaş ve hantal gelmişti 🙂 hemen gidip honda 600 rr aldım çok eğleniyor ve inanılmaz hızlar yapmak çok keyifliydi 1 sene bu motorla gezindim yaklaşık 8500 km yaptım sonra tabi kanına girmiş olan ve arkadaşlarında olan 1000 rr daah fazla sarmaya başladı sene 2005 oldu çok hızlı bri geçiş oldu benim için ama dayanamayıp onu aldım 2 sene ona bindim 21000 km yaptım bu arada hız ve adrenalin inanılmaz bri tutku oldu bunula beraber alına bilecek butün kursları kaçırmamaya çalışıyordum hondanın eğitimlerine katıldım bmw katıldım 🙂 bana pek bir şey vermedi diyebilirim ama honda çok şey kattı diyebilirim herkesin en az bri kere katılmaqsını tavsiye ederim 🙂 en sonunda 2007 honda repsoll 1000rr aldım o tarihten beri bu motorsikletimle ( aşkım benim o !!!! ) su an 21500 km işlerim dolayısıyla çok fazla binemiyorum kasım ayında ofisime kaldırırım tam masamın karşısına bri biblo gibi koyar tam 6 ay karşılıklı sevişiriz nisan aylarında tekrar indiririm motorumu bu arada bu motorlada alınabilecel kurslarıda almayı ihmal etmem 2010 senesinde californıya super scooll 1 ve 2 kurlarını aldım istanbul parkta çok yaralı bir 2 gün geçirdik hız motorlarının yeri orası insan inanılmaz bri keyif alıyor bu senede 19 ve 20 mayısta orda olacağım 3 ve 4 kurları alacağım
tabi şehir içinde kullanmak ve doşalmak çok kefyifli değil ve çok fazlada dolaşmıyorum budurumda yapılması gereken ufak bri şey almaktı ee tabi bunda yaptım 2 motoroum var gılera nexus 300 ie aldım daha yeni 650 km de şehir içinde inanılmaz bri keyif ve kolaylık istanbul ve çevresinde dolaşmak çok için çok ideal bri motorsiklet neyse ben çok konuştum 🙂
insanın motor aşkı bri başkadır ve o aşkı yaşamayan bilmez ve anlamaz ilk aşk gibidir kesinlikle ve kesinlikle unutulmaz 🙂
herkesin bu aşkı yaşaması dileğiyle 🙂
sevgiyle kalın
sinan
Sinan Bey, ne kadar güzel anlatmışsınız. Tam bir motor aşığısınız. Böyle hakkını vererek motor kullanan birisini blogun yorumcuları arasında görmek çok güzel. Ben son motorumu aldığımda (650CC’lik bir Burgman) birkaç gece 4 kat aşağıdaki kapalı garaja inip çalıştırdığımı ve sesine doymaya çalıştığımı hatırlıyorum mesela. Büyük bir aşk… Sizin de bu aşkınızın hiç bitmemesi dileğiyle 😉
27 yıllık sigara tiryakiliğ, hatırlayamadığım kadar uzun zamandırda günde 3 paket. Bodrum Kadıkalesinde tatilde iken gece sigaramın bitmesi ve sigara arayarak Turgut reis e kadar gitmem hayatımda dönüm noktası oldu. dönüş yolunda yaktığım sigaradan nefes çekerken ne kadar aciz olduğumun farkına vardım. kendi kendime SEN BU KADAR ACİZ OLAMAZSIN cümlesi fışkırıyordu her yerimden. odaya çıptığımda ilk sözüm ankaraya dönüşte sigarayı bırakıyorum oldu.
geriye dönüp bakıyorumda 2 yıl olmuş o sözü söyleyeli. önce bir dağ bisikleti aldım . trek 4300. en ufak rampada dil bir karış dışarıda kalp yerinden fırlayacak. elimde bisiklet ile az çıkmadım yokuşları, derken uzun turlar ilgimi çekmeye başladı . önce gökova bisiklet turu. yaklaşık 300km lik bir tur. yetmedi izmir- kuşadası-marmaris-köyceğiz-dalyan-iztuzu-sarıgerme-dalaman-göcek-fethiye pedallarımın altındaydı. yaklaşık 1500km yol yaptım bisikletimle o bölgede. koy -koy, köy-köy dolaştım.
oğlum ile avrupa turuna çıkmaya karar verdik. euro velo kapsamındaki etaplardan akdeniz etabını kestirdik gözümüze. ama yol uzun 3800km ve vakit dardı max 30 gün. bisikletle keyifsiz olacağına karar verip motosiklete karar kıldık. önce oğlum ekti beni ( odtü de eşli danslar topluluğu daha cazip geldi ) sonrada ben onu ektim. ehliyet kursunun başvurusunda son gün aradım şu evrakları hazırla şu kursa git diye hazırlaması nerdeyse imkansız :)))))))))) sen yaptırdınmı dediğinde 2 gün önce ben yaptırdım demek süper bir duyguydu. intikam soğuk yenen bir mezedir. yazılı sınav ardından honda nın güvenli sürüş eğitimi, ardından kursta kullanıp hoşuma giden cbf 150 geldi. ehliyeti alana kadar motosikletim galeride kaldı 1 ay. şimdi hava durumuna göre araba , motosiklet veya bisiklet üçlemesinden birini kullanıyorum. her birinin yeri ayrı ama bisiklet çok daha başka. motosiklet derseniz o bambaşka bir şey. anlatılmaz ancak yaşanır. bende yaşamaktan geri kalmıyorum.
sigarayı bıraktığımda yaş 42 idi. şimdi kimliğim 44 demekte, ama numaratörüm 40 gösteriyor. artık tersine çalışmaya başlamış gibi.
2 tekerli kalın.
Ne kadar güzel anlatmışsınız. Ben de yıllar sonra (çocukluk yıllarımdan sonra) burada ilk kez bisiklet aldım. Şehir içinde de nüfusun neredeyse 3’te 2’si bisiklet kullandığından trafiğin zaman zaman çekilmez hale gelebildiği Washington’da ben de şehri bisikletle gezdim bir süre. Ama motosikletimi özlemekten alamıyordum kendimi. Sonunda kavuştuğumdan beri bisiklete az biner oldum ama o kadar çok bisiklet yolu, park vs var ki oralara gidemediğiniz her an suçluluk hissiyle kavrulmamak elde değil 🙂
Sigarayı bırakmanız da, sıkı bir bisikletçi ve bir motor tutkunu olmanız da çok güzel. Blogu ziyaret edip yorum yazmanız da tabii 🙂
Teşekkürler…
yazi icin tesekkurler
🙂
teşekkürler