Amerika’da motosiklet ehliyetimi alır almaz elime 3 kağıt sıkıştırdılar. Birisi, ehliyet kursunu başarıyla bitirdiğime dair bir kağıt, diğeri motosiklet malzemesi satan mağazalarda yüzde 20 indirim yerine geçecek bir kupon, bir diğeri de “pek değerli motosikletimi” kem gözlerden, daha doğrusu hırsız ellerden korumamı sağlayacağı iddia edilen bir “izleme sistemi”nin broşürüydü. İlk kağıdı tabii gururla Motorlu Taşıtlar Dairesi’ne götürüp ehliyetime M sınıfını hemen eklettim. “Aman” dedim, motosiklet sürdüğümü kanıtlamak için bu kadar engelden geçmem gerekti, ne me lazım hemen ehliyeti elime alayım 🙂 (Maceramı okumamış olanlar buradan hemen olaya girizgah yapabilirler) İkinci kağıtla, Türkiye’de bırakmak zorunda kaldığım bazı koruma ekipmanlarını ve yeni bir kaskı almak için civardaki motosiklet mağazalarında cirit attım. 3’ncü kağıdı/ broşürü ise “sonra incelerim” diyerek bir kenara kaldırdım.
(Bu yazıyı yukarıdaki ses dosyasından, Selin’in sesinden dinleyebilirsiniz. Önceki yazıları da dinlemek isterseniz burayı tıklayabilirsiniz 😉
Hırsızlardan korkmadığımdan değil! Motorumu sadece manyetik anahtarla girilebilen, kapalı bir garaja bıraktığımdan belki… Belki de bu sistemin “ötesini berisini” araştıramayacak kadar motor
aşkıyla dolmuş ve gözü başka bir şey görmez hale gelmiş olmamdan 🙂 Bu olaydan yıllaaar sonra (abarttım galiba, sanırım bana uzun gelen ama aslında takvimde sadece bir yıla tekabül eden bir süreden sonra 🙂 ) Motosikletli Kız’ın maceralarını yazarken aklıma geldi yeniden. Bu süreçte tabii motosikletimi sadece “kapalı garajın” koruyucu kollarına bırakmadım! 🙂 Alarmlı bir disk kilidi aldım. “Kapalı garajda niye motorunu ciyk ciyk öten bir kilitle sabitliyorsun” diye soran gözlerle bakan Amerikalı komşularıma da karşılığında “Mind your own business/Kendi işinize bakın siz” diyen gözlerle yanıt verdim 🙂 🙂 🙂
Hem Türkiye’den pratiğim de vardır benim. Saniyenin onda birinde disk kilidi takabilirim. Bugüne dek kilidi hiç diskte unutmamayı da başarmış olmamı da “detaycı” ya da bir başka deyişle “kadın” olmama bağlarım 😉 Türkiye’de 5 dakika bakkala bile girecek olsam kilidi takar hale gelmiştim. Etrafımdakileri çileden çıkarmayı başarmış, ama neyse ki motoru çaldırmamıştım 🙂
Gelelim, o elime tutuşturdukları broşürdeki ürüne… RidersEye adlı bir “Gerçek Zamanlı Güvenlik ve İzleme” sisteminin tanıtımıydı bu. Google’da yapılan kısa bir araştırma benzer hizmet veren birkaç şirketin olduğunu gösteriyor Amerika’da. Ama Bölgesel Satış Direktörü Tony Tarell, sorularımı e-posta üzerinden de olsa yanıtlama nezaketi gösterdiği için olsa gerek RidersEye’ı konu etmeye karar verdim. Demek ki neymiş? Size gelen e-postaları yanıtlamak “iş yapmanın” da “nezaketin” de olmazsa olmazıymış ve hep kazandırırmış 🙂
Biz, yani benim gibi 80 kuşağı olanlar en azından, çocukken aksiyon/bilim kurgu karışımı filmlerde bir aracın uydudan saniye saniye takip edildiğini gördüğümüzde “Yok canım” derdik. “Yok artık!” Ama çok geçmedi ve nidamız yüzümüze çarpılırcasına bu “kurgu” ürünleri hayatımıza girdi, üstelik öyle ahım şahım pahalı teknolojiler olmaktan da kısa sürede çıktı bu ürünler.
Google’ın Google Earth’le sunduğu “Bakalım California’nın şu kıyısındaki bu plaj neye benziyormuş” benzeri “bilinse de olur, bilinmese de kayıp değildir” tarzı şahsi meraklarımızı giderme tutkumuz, giderek “Biri Bizi Gözetliyor” tarzı daha geniş bir şemanın parçası olmamıza kadar ulaştı. Öyle ki artık RidersEye gibi hizmetler sayesinde motosikletimizin o an nerede olduğunu ya da ne yöne doğru ilerlediğini sanki babamızın uydusunu kullanırmış gibi rahatça görebilir hale geldik 🙂
“Gerçek Zamanlı Güvenlik ve İzleme” sağlayan RidersEye’ı motosikletinize taktırdığınızda birçok kullanışlı özelliğe de bir fare tık’ı kadar yakın oluyorsunuz. Su geçirmeyen, titreşimden etkilenmeyen bu GPS kutucuğu motorunuz yerinden herhangi bir sebeple kıpırdatıldığında sizi hemen bilgilendiriyor. Amerika’da bu yerinden kıpırdatma olayı sadece motorunuzun çalındığı anlamına gelmiyor. Birçok eyalet için adeta gelir kapısı olan “çekiciyle motoru uzaklaştırma” ve üstüne de 200 doları aşan cezaları yazma anlamına gelebiliyor. Türkiye’de ise muhtemelen çoluk çocuğun motosikletinizi kurcaladığı ve o sırada yere yatırdıkları anlamına geliyor, her şeyden önce!
Aygıt, akünüzün azaldığını, motorunuzun devrildiğini ya da işte yerinden oynatıldığını size haber verebiliyor. Bunu kısa mesaj ya da e-posta yoluyla yapıyor. Neredeyse hepimizin cebimizde “akıllı telefon” taşıdığımız ve internete göbekten bağlı yaşadığımız bu devirde acı haber gerçekten de tez yayılıyor yani! Siz de bu “evlerden uzak” haberi aldığınızda bir bilgisayar, internet erişimi olan bir telefon, tablet vs aracılığıyla motorunuzun o an nerede olduğunu ve nereye doğru ilerlediğini görüp polisi haberdar edebiliyorsunuz. Hatta motosikletinizin kontağını uzaktan açıp-kapamanıza da imkan sağladığı belirtiliyor broşürde… Böylece sadece maddi değil manevi bağlarla da sıkı sıkıya tutunduğunuz değerli motorunuzu “kötülüklerden” korumak için bir adım önde oluyorsunuz.
Şimdi gelelim konunun “tamamen duygusal(!)” boyutuna 🙂 Amerika’da bu hizmeti elde etmenin bedeli ortalama 400 dolar civarında. Bu parayı verdikten sonra üyelik için herhangi bir aylık ücret yok. Özellikle
“Custom” motorların çok olduğu Amerika’da, bu kadar büyük bir yatırımı korumak için belki de hayli küçük bir bedel. Şirket, aygıtın yerleştirildiği yerin “kötü adamlar” tarafından kolayca bulunamadığını, yani adeta görünmez bir kasa içinde saklı olduğunu iddia ediyor.
Şirket “Müşterilerinizden kaçı kötü adamları enseletmeyi başardı?” soruma “yanıtsız” kaldı. Belki ellerinde net bir rakam olmadığından belki de… Forumlarda “Motorum çalındı” başlıklı bir yazı gördüğümde içimi öfkeyle karışık bir sızı kaplar hep. Motorun bulunması için gösterilen seferberliğe tanık olunca da bir “iyi ki motosikletçi aleminin bir parçasıyım” duygusu kaplar içimi… Ateş düştüğü yeri “daha çok” yakar biliriz de yine de güzeldir “düşünüldüğünü, desteklendiğini” bilmek… Siz siz olun, ister bir “Biri Bizi Gözetliyor” teknolojisine yatırım yapıp (imkanlar dahilinde) motorunuzu “7 gün 24 saat” gözünüzün önünde bulundurun, ister kilitler altında tutun… Ama ne olursa olsun motora, hayata ve yola sıkı tutunun 😉
13 responses to “Biri Bizi Gözetliyor!”
selin hanım yine motosikletle ilgili bir konuyu seçmişiniz. elinize tutuşturulan formaliteleri uygulmakta üzerinize yok gibi. bu bayanların biraz korkak oluşundan kaunaklanıyor veya amerikadaki sistem herkesi buna zorluyor. amerikada uygulanan sistemelrin koyu bir takipçisiyim. bu ülkede olan biten herşey ile ilgilendigimi belirtmek isterim. zaman zaman sizler aracılıgılada olsa bazı şeyleri ögrenebilme olanagı buluyorum ve bundan dolayı blogçulara teşekür ediyorum.
motora taktrdıgınız şu güvenlik sistemi ve işleyişini özenle okudum. gerçekten gerekli olduguna bende katılıyorum. sistemin işletilebilmesinin varlıgını bilmek güzel bir duygu.eminim bu sistemin kaynagının merkezi slikon vadisidir. istenilen şeylerin hayata geçirilebilecegini bilmek çok güzel.
bizim burada türkiyede araç takip sistemleri işletilebiliyor. örnegin adınıza ve adresinize yollanmış bir kargonun nerede oldugunu ve aracın içinde ise aracın nerede ve hangi istikamette oldugunu ve sokagınıza girdigi anını bilgisayar ve internet aracılıgı taip etme imkanımız var. bu tür teknolojilerin işleyebilmesinin gelecege büyük etkenleri olacagı gibi bir klavuzda olabilecektir.
bizim burada motosiklet çalındıgı zaman romanların oturdugu bir köy var oraya gidiyorsunuz gönlünüzden köye bir bagış yapıyorsunuz. motorunuz en kısa sürede getirip size teslim ediyorlar. tabi depo boş olarak. buda bizim teknolojik sistemimiz. burada genelde işler böyle yürüyor. başka bir şekilde olduysa üstüne bir bardak su içecegini otomatik anlayabiliyorsunuz.
bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve selinine çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda size başarılar dilerim. saygı ve sevgilerimle.
not:kar amacı güden liberal kapitalist düşüncelerin üretimi ile doguyor her şey ve her teknoloji
ben dünyanın degişiminin liberal kapitalistlerce gerçekleşecegini düşünüyorum..
o sistemi iptal etme şansları hiç mi yok acaba? hırsıza kilit dayanacağına inanmıyorum da pek,üstünde uyumadığınız sürece:)
Şirket, sisteme ulaşmanın zor olduğunu; ulaşılsa bile vakit alacağını söylüyor. Yani motorun yerini tespit etmek için size yeterince vakit tanıyacağı iddiasındalar 😉 Yoksa hırsıza kilit yok tabii 🙂
adamlar müthiş sürelerde dağıtıp toplayabiliyor,işin piiri olmuşlar ne yazıkki,bu yüzden kastettim,kimsenin başına gelmesin,gelenede Allah sabır versin.
94 yılında çaldırdığım sıfır Honda’mdan sonra bu sistemi hep hayal etmiştim. Üç ay boyunca cıvar ilçelerde ve hatta illerde aramıştım motosikletimi. Bulamamıştım tabii ki. Daha sonraki motosikletlerimde paranoya ağır basınca en az 5 ayrı kilit sistemiyle motosikletimin güvenliğini sağlamaya çalışıyorum. Çelik halat, alarmlı disk kilidi, gidon kilidi, garaj kapısı, apartman kapısı ve güçlü bir alarm var şu an motosikletimde. ayrıca garajdayken herdaim çadırı üzerindedir.
Daha önceleri disk kilidine (alışamadığımdan sanırım) iki kez yenildim. Birinde CBF 1000’imle sağ tarafa pike iniş yaptım, bir de 600 RR’ımın amortisör önündeki karenajını kırdım. Daha sonra alarmlısını aldım.
Böyle bir uydu takip sistemini motosikletime uygulamayı çok isterim. Sanırım Türkiye’de yapanlar var. Birkaç yıl önce böyle bir araştırma yapmıştım ama sonuca ulaşamamıştım.
Aslında çok güzel anlatmışsınız. Birden fazla tedbir almakta her zaman fayda var. Bu, yatırımlarda tüm parayı aynı yere koymamak gibi birşey aslında. Sepet yapmak! 🙂 Alarmlı kilidi ben de tercih ediyorum. Caydırıcılığı daha yüksek. Hatırlatıcılığı da! 🙂 Türkiye’de bu sistem yaygınlaştığında birçok motorcunun tercih edeceğini tepkilerden anlamak mümkün 😉 Motorunuza sıkı tutunun 😉 Teşekkürler….
Konuyu gündeme getirmekle bana anlatma fırsatı vermiş oldun. Bunun için ben teşekkür ederim Selin.
Sıkı sıkı tutunmak lazım motosikletlerimize. Yılların birikimiyle çok istediğin bir motosiklete sahip olmanın heyecanını yaşarken, biri geliyor ve bir anda hayallerini yok ediyor.
Çok kötü…
ya aslına bakarsanız evinizin yürüme mesafesi kadar çok yakın olan bir otopark var ise oraya bırakmak en huzur verici hareket olabilir,düşününce şu yukarıdaki kilit kombinasyonlarını falan resmen içim şişti arkadaş,bunu kaç kere yapabilirim ki?yazın bile aldığım zincir dşı plastik kaplı basit kilidi arka maşadan sadece 2,3 3ay bağladım sonraki 3,4ay da normal site kapısının arkasında yerleştirip park ettim,neticede garaj biraz daha huzurlu kılar insanı uykusunda,kilit kilit nereye kadar,söylediğim gibi hırısıza kilit dayanmaz…motosikleti çalındıktan sonra,polisler tarafından bulunup karakolun otoparkında çekildikten sonra tekrar oradan çalındığına şahit oldum ya ben evimin içinede soksam o motoru çalacak kişi kafaya koyduysa her türlü çalar.
Hırsıza kilit yoktur denir haklısınız ama bu tip koruma sistemlerinin caydırıcı özelliğini unutmamak lazım aslında. Hırsız çalmak için uğraşacağı, o sırada muhtemelen birileri tarafından görülebileceği bir motoru çalmaktansa korumasız olana yönelmeyi tercih edebilir. Bu GPS sisteminin bir logosu oluyor mesela motorun üstünde. Sırf bunu gördüğü için bile yakalanma riskini göz almak istemeyen hırsızların motoru rahat bıraktığını istatistikler gösteriyor. Logoyu hiç göstermemek de bir seçenek. Bu gibi bir sistemin kilitten farkı daha motor yerinden hareket ettiği anda kullanıcıya haber veriyor olması. Yani motor başka bir şehre vs kaçırılmadan polis takibini başlatmak mümkün. Motoru parçalayanlar için bu vakit aynı zamanda nakit biliyorsunuz… O yüzden hiç küçümsenmeyecek bir faydası olabilir kanımca…
Okut kızım okut. İyi bir hoca bul da motosikletini okut..
“Ve in yekadullezîne keferû leyuzlikûneke biebsarihim lemmâ semiu’z-zikre motor ve yekulûne innehu le mecnûnun ve ma huve illâ zikrun lil âlemîn ibni siklet.”
Günde üç defa bunu okursan motoruna dokunan çarpılır..
C.H.
son yorum yazan arkadaşı ayakta alkışlıyorum,yarın öbürsügün merak için motoruna dokunan biri olsa mesuliyeti senin ona göre motosikletlikız:))) mantıklı tabi söylediklerin selincim,sen şu gps in olduğu logodan bana göndersene:) yapıştırırım alacağım motoruma,o değilde bizim ülkemizdeki hırsızlar sizin oradaki profesyonel hırsızlar gibi bu konuda bilgi sahibimidir en çok bunu merak ettim:)
🙂 Burada araba camlarındaki alarm logosunun ne kadar caydırıcı olduğuna dair araştırmalar bile var! Ve hayır! Alarm şirketleri yaptırmamış, baktım! 🙂 Önemli olan motorun yerinden kıpırdatıldığ anda haberdar olman. Bu sana avantaj sağlıyor. Polisle irtibata geçerek bir adım önde başlıyorsun. Saatler sonra haberdar olmaktan kat kat iyi diye düşünüyorum. Memleketimizin “cesur” hırsızları da birkaç kez yakalandıktan sonra o logonun ne olduğunu birbirlerine aktarırlardı herhalde 😉 :)))
bunlar güzel gelişmeler,güzel paylaşımlar,iyi ki varsın,takipteyiz motosikletli kız;)