Derebeylik sisteminde toprak sahipleri ekip biçmeleri için serflere toprak verip bunun karşılığında onların can güvenliğini sağlardı. Bu serfler toprakla beraber alınıp-satılırdı da.
Ortaçağa ait bu düzen belki çok kişi fark etmemiş olabilir ama başka bir formda yeniden karşımızda. Ama bu kez serfler ekip-biçmiyor; yazıp-çiziyor. Üzerinde çalışılan da tarım alanı değil, ‘content farms’ yani ‘içerik tarlaları’…
İçerik tarlalarının en önemli ‘derebeyleri’ Huffington Post, Demand Studios ve Associated Content; serfleri ise yazı yazmayı nefes almak kadar elzem sayan blogcular.
Bu yeni modelde feodal düzenin zorbalığı yok. İsteyen yazıyor…
İçerik tarlalarını eski feodal düzene benzeten ben değilim. Internet’te uzun süredir bu konu tartışılıyor; bu yeni ‘toprak’ düzeninin yararları ve sakıncaları irdeleniyor.
Peki ne yapıyor bu derebeyleri? İçinde yazma hevesiyle yanıp tutuşan herkese Internet sitelerinde yazar olma şansı veriyor. Elbette bir ön elemeden geçiyor, serf adayları, CV’lerini göndererek. Sonra yazı yazarken izlenecek temel kurallar hatırlatılıyor. Ardından hangi tarlada, pardon hangi alanda, çalışmak istediğini seçmek kalıyor, serfe. Akla gelen herhangi bir konuda yazmak serbest. Ya da medya derebeyinin sunduğu konulardan birini tercih etmek mümkün. Bazı ‘tarlalarda’ yazı karşılığında alınan ücret 15 Dolar kadar. ‘Ben beş dakikada çok güzel makaleler yazarım,’ diyenler için saat başına ‘dolgun’ bir ücret. Ama yazının hakkını vermek için araştırma yapılıyorsa – ki bu bekleniyor – ücretin ‘dolgunluğu’ tartışılır. Onun için de bazı medya derebeyleri yazı ‘tık’landıkça, tıklama başına ödeme yapıyor. İlginç ve popüler bir konuda yazan daima kazanıyor. Mesela ‘Internet’ten Nasıl Para Kazanırsınız?’ her zaman çok ‘tık’ almaya aday bir yazı.
Ama bazı tarlalar tek kuruş bile ödeme yapmıyor.
Medya derebeylerinin getirdiği bu feodal düzenin yararları bilginin yaygınlaşması. Karşılığında ödenen bedel, bazılarına göre, emeğin ucuza kapatılması.
Bu düzenin gazetecilik etiği üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar ise matematikteki ‘∞’ işaretine taş çıkarır nitelikte. Çünkü geleneksel medya güncel olaylardan hareket edip, gelişmeleri aydınlatıcı, objektif yazılar hazırlarken, medya derebeyleri serf’lere twitter’da veya yahoo’da en sık bahsedilen ‘anahtar kelimeleri’ esas alarak yazılar hazırlattırıyor. Sonra da Internet okuyucusu arama motorlarında bu kelimeleri aradığında derebeylerinin kontrolündeki siteler hemen ellerindeki yazıları arama motorlarına sürüyor. Yazılar ne kadar çok tıklanırsa, reklamverenden o kadar çok para akıyor.
Her ne kadar Ortaçağ’ın derebeyleri baskıcı bir düzenin uzantısı sayılsa da bu yeni modern zaman medya derebeylerinin aslında özgürleştirici bir yanı var. Hani ‘Bir mıh, bir nal, bir nal, bir at, bir at, bir adam, bir adam bir ülke kurtarır,’ ya. Ehh, şimdi de bir tweet bir blog’da, bir blog bir sitede, bir site bir sosyal paylaşım ağında, bir paylaşım ağı da mesela koskoca bir diktatörlük üzerinde ‘kelebek kanadı’ etkisi yaratıyor.
Yeni serfler de artık para ya da Andy Warhol’un ’15 dakikalık’ şöhretini yakalamak için değil arama motorlarında ‘tıklanma rekorunu’ yakalamak ya da kelebek kanadı etkisini yaratmak için yaşıyor/yazıyor.
Laf şöhretten açılmışken, gelecek yazıyı da bu konuya ayıracağıma dair şimdiden bir söz: Bir sonraki yazıda “Lindsay Lohan ile Amerikan Kongresi Ruh İkizi mi?” sorusuna yanıt arayacağım. Merak edenlere duyurulur.