Geçmiş zamanlarda henüz elektronik fon transferi yokken, zırhlı para araçları sokaklarda boy göstermemişken, nakit darlığına düşen bankalar mutemetlerinin eline bir çanta tutuşturup Merkez Bankası’na gönderirlerdi.
Mutemet de doğruca Merkez Bankası’nın iskonto gişesine (discount window) gider, çalıştığı banka için faizle borç para alırdı. Parayı çantasına doldurur doldurmaz da bankanın yolunu tutardı. (Mutemet ya, adı üstünde, itimat edilen insan, alıp parayı kaçmıyor yani!)
İşte bu uygulama gel zaman git zaman değişmedi. Amerika Merkez Bankası (FED), 98 yıl boyunca darda kalan bankalara iskonto gişesinden faizle borç para vermeyi sürdürdü.
Son mali kriz sırasında da koskoca yatırım bankaları, Amerika’nın her ucuna yayılmış ticaret bankaları, küçük ama ihtirasları büyük kasaba bankaları nakit darlığına düşünce Merkez Bankası’nın iskonto gişesi önünde kuyruğa girdiler.
Merkez Bankası da ahir zaman Hızır peygamberi gibi dardaki bankaların imdadına yetişti ve iskonto gişesine gelenleri geri çevirmedi. Böylelikle de gereksiz banka iflasları önlenmiş oldu.
2008 yılında, herkesin diken üstünde, panik içinde, yüreği pırpır, gözleri fıldır fıldır piyasalardaki gelişmeleri izlediği bu dönemde hangi bankaların Merkez Bankası’nın iskonto gişesine gittiği de sır gibi saklandı. Bunun arkasında, öyle Mevlana tarzı “Başkalarının ayıbını örtmede gece gibi karanlık ol’ türü mistik bir ketumluk yatmıyordu. Amaç kimin sıkıntıda olduğunu belli etmemek, bu şekilde sözkonusu bankaların mudileri arasında ek bir panik havasını engellemekti. Çünkü panikle kalkan, parasını çekmek için bankaya koşar, günün sonunda herkes zararla otururdu.
Ama Fox News ve Bloomberg gibi medya kuruluşları bu bilginin gizli tutulmasını içlerine de işlerine sindiremediler ve Bilgi Özgürlüğü Yasası kapsamında FED’e başvuruda bulundular. FED geri çevirince de öfkeli Amerikalıların kavgadaki en klasik hamlelerinden biri sayılan ‘See you in court’ edasıyla mahkemenin yolunu tuttular.
Alt mahkeme, üst mahkeme derken, iş uzadı. En sonunda da Anayasa Mahkemesi’ne kadar dayandı. Alt mahkemeler Merkez Bankası’na “Halktan aldığın parayı kimlere dağıttığının hesabını yine halka vermelisin” diyen Fox ve Bloomberg’den yana karar aldı. Bunun üzerine büyük bankaları temsil eden Clearing House Association, temyiz için ‘en bi yüksek mahkeme’ye gitmeye karar verdi.
Anayasa Mahkemesi ise 21 Mart günkü oturumunda birliğin temyiz başvurusunu görüşmeyi bile reddetti ve FED’e bilgileri açıklaması için beş günlük süre tanıdı.
FED’e de bu durumda, tanınan süre içinde iskonto gişesinden kredi alan kuruluşların isimlerini, aldıkları kredi miktarını ve hangi gün borç aldıklarını açıklama sözü vermekten başka çare kalmadı.
Merkez Bankası’nın açıklamalarına piyasaların nasıl bir tepki vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama şu ana kadar görülen de kayda değer: 98 yıldır Amerika Merkez Bankası ilk defa davalık oluyor ve ilk kez de davayı kaybediyor.
Hani şimdi burada yazıya son noktayı koyacak olan Neil Armstrong olsa “Amerika’da bankaların prestiji açısından küçük (düşürücü), şeffaflık ve hukukun üstünlüğü açısından büyük bir adım,” derdi herhalde.