Batı medeniyetinde Yunanistan’ın ayrı bir yeri vardır. Bu topraklar, günümüz demokrasisinin doğum yeri olarak bilinir, çağdaş değerlere bu ülkenin koyduğu maya her zaman minnetle anılır.
Ancak bu kez Yunanistan insanlığa sunduğu demokrasiye, içine düştüğü borç krizi sonrasında yeni bir açı vermiş gibi oldu.
Nasıl mı? Yok, öyle eskiden olduğu gibi darbe filan olmadı ama daha da önemli bir değişiklik oldu.
Aylardır Yunanistan’ın borç kriziyle başlayan Euro bölgesindeki yangını söndürmeye çalışan AB sonunda 9 Aralık Cuma günü Almanya ile Fransa tarafından gündeme getirilen planı kabul etti. İngiltere hariç, 26 AB üyesi ülkenin kabul ettiği anlaşma ile bir anlamda egemenlik hakları, iş mali konulara gelince, askıya alındı. Çünkü seçimlerde halkın serbest iradesiyle işbaşına getirdiği hükümetler, bütçelerini artık “merkezin” yani Brüksel’deki teknokratların iradesine sunacaklar.
AB projesi aslında ulus devlet anlayışının bir adım ötesine geçme adına insanlık tarihinde önemli bir adım. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı izlerini tüm Avrupa ülkelerini aynı çatı altında eriterek yoketme hedefiyle yola çıkan AB, birçok konuda ulus-devlet çizgisini zorlasa da, toptan kaldırma konusunda ısrarcı olmamıştı.
Mesela Maastricht Anlaşması ile kriterler getirilmiş, ama bu kriterlere uymayanlara yaptırım uygulanmamıştı.
Euro kullanmak isteyen ülkelerden istenen bu kriterler beş başlık altında toplanmıştı: Ulusal bütçe açıkları GSYİH’nın %3’ünü aşmayacaktı. Ulusal kamu borçları da yine GSYİH’nın %60’ını geçemeyecekti. Uzun vadeli faizler, enflasyon oranı en düşük üç AB ülkesindeki faizlerin iki puan yukarısında olmayacaktı. Enflasyon oranı da en düşük enflasyona sahip üç ülkenin sahip olduğu oranın %1,5’inden fazla olmayacaktı.
İngiltere o zaman da egemenlik haklarını zedeleyeceği gerekçesiyle bu kriterleri başlangıçta kabul etmeyip, Euro’ya dahil olmamıştı.
İşte şimdi de İngiltere “Merkozy” ikilisinin hazırladığı plana karşı çıkmaya devam ediyor. Sarkozy ve Merkel ise anlaşmayı kabul edenlerle “yola devam” diyor.
Ne peki yola devam dedirten bu kurallar? Biraz Maastricht kriterleri, biraz havuç, biraz sopa…
– Her ülke bütçe açıklarını %3 sınırında tutacak. Bu sınır aşılırsa, o ülke için otomatik olarak yaptırımlar devreye girecek.
– Anlaşmayı kabul eden ülkeler anayasalarında değişiklik yaparak denk bütçe ilkesini benimseyecek. Çoğu ülke, biraz esneklik sahibi olma adına, anayasasında denk bütçe koşulunu bulundurmuyor. Esneklik de yağmurlu günler için hani, ekonomiyi canlandırmak gerekirse kamu harcamalarını artırıp, istihdam yaratma imkanı adına yönetimlerin kendi adlarına kullandıkları esneklikler. Ancak yeni anlaşma denk bütçeyi zorunlu kıldığından bu esneklik de ortadan kalkıyor.
– Anlaşmayı kabul eden ülkelerin hükümetleri bütçe planlarını artık ulusal meclisten önce, diğer üye ülkelerin onayına sunacak. Brüksel’deki teknokratlar, kendilerine gönderilen bütçe planlarını ince eleyip, sık dokuyarak inceleyecek, beğenirse onay verecek. Ancak bunun ardından bütçe planı ulusal mecliste oya sunulabilecek.
“Merkozy” formülünü benimseyen ülkeler 9 Aralık günü varılan anlaşmayı ulusal meclisine taşıyacak ve onaylamasını isteyecek. AB yetkilileri bu sürecin Mart ayına kadar tamamlanmasını bekliyor. Belki İrlanda yine referandumla ipe un sermeye çalışabilir. Ama sonuçta Avrupa demokrasi açısından, ulus-devlet ilkesi açısından yeni bir dönemece girmiş görünüyor.
One response to “AB Anlaştı, İngiltere Dışarıda Kaldı”
bız hala kapısında beklediğimiz birlik altüst oldu olsun biz ısrarcı bir milletiz illede gireceğizz giden gitsin bakalım AB diye kaç ülke kalacak sonunda sanırım gözü açılan bu çıkmazdan kaçmanın yolunu arıyor umarım bizde de gören duyan olur bu olup biteni:))