Amerika yaklaşık iki yıldır hazırlandığı seçimleri 6 Kasım gecesi kimileri için mutlu sonla kimileri içinse büyük hüsranla sona erdi. Geride, maç skoru gibi olacak ama 332’ye karşı 206 delege sayısı ve 62 milyona 58 milyon seçmen oyuyla Başkan Obama’nın ikinci başkanlığı, Cumhuriyetçilerinse hayal kırıklığı kaldı.
Cumhuriyetçi Parti, Amerika’nın demografik yapısındaki değişiklikleri yakalayamamanın kendisine dört yıla ve bir başkanlığa neden olabileceğini gördü. Çünkü siyahların %94, Latin Amerikalıların %71’i, Asya kökenli Amerikalıların %70’i Başkan Obama’yı tercih etti. Asya ve Latin Amerika kökenlilerin Demokrat bir başkanı seçmesi sürpriz olarak görüldü. Çünkü bu iki grup da geçmişte genelde Cumhuriyetçi Parti’ye daha yakındı.
Bir diğer sürpriz de daha Başkan Obama ve ekibi, deyim yerindeyse, zafer sarhoşluğunu henüz daha üzerinden atamamışken, Kongre liderlerinin seçimin ertesi günü, “soğuk duş” ya da “sabah kahvesi” etkisi yaratmak ister gibi yaklaşan mali uçuruma dikkat çeken açıklamalar yapmasıydı.
Önce Temsilciler Meclisi’nin Başkanı Cumhuriyetçi John Boehner, mecliste çoğunluğu hala ellerinde bulundurmalarından aldığı güçle, mali uçuruma girmemek için bazı sosyal programların da masaya getirilmesi kaydıyla vergilerin artırılması konusunu gözden geçirebileceklerini bildirdi.
Bu toplantıdan hemen sonra seçimlerde Senato’daki çoğunluklarını koruyan ve fazladan da iki sandalye alan Senato Çoğunluk Lideri Demokrat Harry Reid de bir basın toplantısı düzenledi. Reid de halkın seçimlerde tercihini belli ettiğini ve sosyal programlarda kesinti istemediğini söyledi.
Seçim haftasındaki “mali uçurum” konulu açıklamalara Cuma günü öğleden sonra yaptığı basın açıklamasıyla Obama son noktayı koydu. Arkasına sembolik olarak 15 kadar orta sınıf Amerikalıyı alan Obama, “halk seçimlerde sözünü söyledi ve şimdi bizden eylem bekliyor,” dedi. Başkan, orta yol çözüme hazır olduğunu, ancak zenginlerin daha fazla vergi vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Seçim sonrasında Boehner ve Reid gibi Kongre liderlerini hemen telefonla arayan Obama bu hafta içinde de Kongre liderleriyle biraraya gelerek çözüm yolları arayacak. Obama işverenlerden, sendikalardan ve sivil toplum örgütlerinden de görüş alacak.
Peki Demokratlar’a ağız tadıyla seçim zaferini yaşamaya, Cumhuriyetçilere de seçim kayıplarından ders çıkarmaya bile fırsat vermeyen bu mali uçuruma ne kadar yaklaşıldı. Keskin ve ani bir viraj alınmazsa 1 Ocak günü tüm Amerikalılar kendilerini bu uçurumun dibini boylamış olarak bulabilir. Rakamlarla açıklamak gerekirse bu, orta sınıf bir vergi mükellefinin 3500 Dolar daha fazla vergi vermesi, federal devlet dairelerindeki otomatik harcama kesintileri yüzünden 110 milyar dolarlık kesintiye gidilmesi anlamına geliyor. Ayrıca iş sadece vergi artışıyla da kalmıyor. Federal daireler her türlü işlerini özel şirketlere ihale ettiğinden ve de bu kesintiler özel şirketleri de etkileyeceğinden sadece bazı devlet memurları değil özel sektörde çalışanlar da işlerini kaybedebilecek. Bazı tahminlere göre mali uçurum 7 ila 9 milyonluk iş kaybına yol açabilir.
Peki bu mali uçurumu çözme işi neden son dakikaya bırakıldı. Seçimler öncesi ne Cumhuriyetçiler ne de Demokratlar bu konuya el atmak istemedikleri için… 1 Ocak günü Bush döneminden kalma vergi indirimlerinin sona erdirilmesi ve devlet dairelerinin otomatik kesintiye gitmesi kuralını kim koydu? Seçimler öncesinde konuya dokunmayan Cumhuriyetçiler ve Demokratlar… Her iki taraf da niye böyle bir takvim oluşturdu sorusuna verilecek cevap da, geçen yılki bütçe ve borçlanma tavanının yükseltilmesine ilişkin tartışmalara kadar uzanıyor. O dönemde taraflar biraz da sorunu seçim sonrasında ötelemek için bu formül üzerinde anlaştılar. Hesap, seçimler sonrasında soruna kalıcı çözüm bulacak yönetim yapısının oluşmasıydı. Ancak seçimlerde hem Beyaz Saray, hem de Kongre’de tablo değişmediğinden, iş yine büyük pazarlıklara ve saatler sürecek karşılıklı görüşmelere kaldı.
Siyasetçiler Kongre ve Beyaz Saray koridorlarında koşuştururken, kredi derecelendirme kuruluşları, ekonomistler ve piyasalar da kaygılı bir bekleyiş içinde. 1 Ocak günü Amerikalılar daha mı zengin, gelecekten daha mı umutlu olacak yoksa daha mı yoksul ve işsiz uyanacak bu soruya yanıt bulana kadar ne Şükran Günü’nün tadı olacak ne de Noel kutlamalarının…