Posted March 14th, 2011 at 12:51 pm (UTC-5)
Klişe bir laf olacak ama: “Amerika kurallar ülkesi”. Tıpkı Amerika’ya gelirken vize almadan “Ben bir bakıp çıkıcaktım amirim” diyemediğiniz gibi geriye kalan bilgili, belgeli işlerin de neredeyse hiçbirinde centilmenlik dışı faullere yer yok.
Motosiklet ehliyeti için de durum öyle. Her ne kadar Washington, D.C.’de yaşayan arkadaşlarımdan Türkiye’den getirdikleri motor ehliyetinin sorgusuz sualsiz kabul gördüğünü duymuşluğum varsa da… Aslında uygulamalar eyaletlere göre değişiyor.
Benim motosiklet sürücüsü “ünvanını” Amerikan ehliyetime işletme öyküm D.C’nin sınır komşusu Virginia’da geçiyor…
Bu yollarda gezmeye başlamak için ne engeller aşmak gerekiyor! 🙂
Serde gezme tozmayı sevmek var ya… Tanışma yazımda bahsettiğim Türkiye ve Avrupa’da yapılan binlerce kilometrenin bünyeme yüklediği aşırı şişkin özgüvenimle başladım araştırmaya. Bana kim ne diyebilirdi ki canım? 5 dakikada alırdım o ehliyeti.
I ıh… Öyle olmadı…
Önce tıpkı araba ehliyetinde olduğu gibi bilgisayarlı bir sınavı geçmem gerektiğini öğrendim. Tek fark bunun için bir kursa gitme zorunluluğunun olmaması. Daha sonraki yazılarda da göreceğiniz üzere kısa adı DMV olan Department of Motor Vehicles’ın (Motorlu Araçlar Departmanı diyelim olsun bitsin:) ) kapısından içeri adım atıp bir eğitim kitapçığı almak gerekiyor. DMV ayrı konulara malzeme olacak kadar acılarla dolu (abartmıyorum) ya da bir o kadar komik şeylerin yaşandığı ama ne olursa olsun her daim asık suratla karşılandığınız bir yerdi gözümde (Hala bu imajın değiştiğini söyleyemem:) )
Ama sınavda çıkabilecek sorulara ilişkin konuların anlatıldığı kitapçığı almakla da bitmedi olay. İşin içine girdikçe zedelenen özgüvenim bir yandan sinyal veriyordu ama kulaklarımı tıkamıştım bir kere. Öğrendim ki tıpkı araba sınavında olduğu gibi skills test’e (yetenek sınavı) kendi motorumla girmem gerekiyormuş!!!
Tavuk mu Yumurtadan Çıkar Yumurta mı Tavuktan Yoksa?
İşte tam öyle oldu. Yukarıdaki ara başlık geçiverdi aklımdam birden! İyi de ehliyetin olmadan motora binmenin ağır cezası olan bir eyalette nasıl olacaktı da bir motora binip sınav alanına gidecektim?
Türkiye’deki motorumun resimlerini göstersem; şöyle gezilerden birkaç resim attırsam ve “Sir, have a little mercy (-Biraz merhamet edin efenim, rica ediyorum- diye çevirelim olsun bitsin:)” diye yakarsam olmaz mıydı?
O kadar tekeri boşuna mı aşındırmıştım? Boşuna mı İstanbul trafiğinde hayatım gözlerimin önünden montajı yarım kalmış belgesel şeridi gibi geçmişti defalarca? Az mı taksici üstüme kırmıştı? Az mı kör noktasında kalmıştım son sürat uçan, pardon giden Doblo’ların? 🙂
I ıh… Olmadı… Tutmadı…
Sonra aklıma motosiklet kiralanacak yerleri araştırmak geldi. Yazın Türkiye’de eş dostu ziyaret ederken İstanbul’un bile bu konuda çok sıkıntıda olduğunu görmüştüm. Bir küçük Kymco kiralamıştım sonunda gerçi ama öyle istediğin motoru üstelik de uygun fiyata bulamadığını da birinci elden tecrübe etmiştim.
Neyse başladım motosiklet galerilerine telefon etmeye. 3-5’inden bu eyalette motor kiralayan yer bulmanın zorluğuna dair uzun tiradlar dinledikten sonra D.C.’nin bir diğer komşu eyaleti olan Maryland’da bir yere ulaştım.
Dedim ki kendime “Amerika Harley’lerin vatanı. Kirala kızım bir Harley”. Olay şöyle gerçekleşti:
– Motosiklet kiraladığınızı öğrendim. İnternet sitenizden bir de motor beğendim. Onu kiralamak istiyorum.
– Tabii. Kaç günlüğüne?
-Biiirrr… Hadi bilemedin iki. (Burada susup sakince vereceği rakamı bekliyorum)
-Tabii. Günlük sigortası da dahil 280 dolar.
– …
– Kiralamak istiyor musunuz?
– … (Daha ne kadar susabilirim bilmiyorum ama konuşmak zorunda kalıyorum) Eeeee… Evet, tabii. Adresiniz neydi acaba?
Anladığınız üzere “yuh” nidasıyla telefonu kapatmamak için adresi bahane edip “Aaa çok da uzakmışsınız” deyip kapatıyorum bu noktadan sonra… 🙂
Böylece kiralık bir motosiklet bulup onu ehliyeti olan birine kiralatıp sonra da sınava onu yanımda götürme ve onun motoruyla sınava gireceğimi söyleme fikrim de suya düşüyor.
Ama en azından artık Türkiye’de motor kiralamak pahalı falan demiyorum. Çok değerli bir hayat dersi alıyorum yani 🙂
Mola
Evet biraz mola. Zira öykü giderek ilginçleşiyor. Askeri eğitim gibi bir motor kursunda buluveriyorum kendimi. Ama neyse ki kursta “kıdemli sürücülüğüm” prim yapıyor da, biraz tamir ediyorum örselenen egomu 🙂
Kurstaki bu scooter’lar vızz geldi tabii bana. Kırmızı kurdelalı öğrenci gibiydim adeta:)
Kıssadan Hisse
Bu kadar kelimeyle anlatmaya çalıştığım naçizane öyküm değil şüphesiz. Amerika’da bu işi ne kadar kurala bağladıkları gerçeği! Motor ehliyetini verme konusundaki ciddiyetlerini Amerika’daki trafikte motorcuların ne kadar saygı gördükleri gerçeğinden ayrı tutamayız.
Bir sonraki görüşmemize kadar sözü size bırakıyorum. Peki siz Türkiye’de nasıl aldınız motor ehliyetinizi? Ben de o yollardan geçtim, yanıtı biliyorum da sizden bekliyorum. Daha kolaydı değil mi? 🙂
Aşağıdaki “Comment/Yorum” butonu öykülerinizi bekliyor 😉