Amerika’da bu hız işini ciddiye alıyorlar! Damdan düşer gibi girdim konuya değil mi? 🙂 Aslında damdan düşmedim, neyse ki motordan da düşmedim! 🙂 Ama okuduğum bir haber bana öyle çok şey düşündürttü ki doğrudan konuya girmek istedim…
Araçların aşırı hızlı seyretmesine artık Türkiye dahil birçok ülkede tahammül, daha doğrusu kanunun tahammülü çok az. Amerika’da ise “hiç yok” denecek kadar az. Birçok otoyolda hız limiti 55 mil ile 65 mil arasında (Ah bu Amerika’nın dünyanın geri kalanının tersine benimsediği ölçü birimlerini tam rakamlara dönüştürmek ne zor! Ama yaklaşık 80 km ile 105 km arası diyebiliriz.) Yani Türkiye’de alışık olduğumuzun (alıştığımız seyir hızının) çok altında. Aslında hız limitleri tüm dünyada birbirine benziyor da toplumsal olarak bu limitlerin ne kadar üstünde yaşandığı, kanunun uygulanması prensibine bağlı olarak değişiyor.
(Çok geçmeden hatırlatayım. Bu yazıyı okumaya üşenenler yukarıdaki ses dosyasına bir “tık” yaparak, benden dinleyebilirler)
Ben elimi korkak alıştırıyorum, neme lazım. Zira burada hız limitinin üzerinde gittiğiniz için aldığınız ceza sadece cebinizi yakmıyor. “Dikkatsiz/Özensiz sürücü” sayıldığınızdan elinizden ehliyetin alınmasından, birkaç cezadan sonra kodeste sabahlamaya; hatta ve hatta daha da uzun vadeli bir işkence yöntemi olarak araç sigorta primlerinizin “yukarı doğru hareketli bir seyir” izlemesiyle sonuçlanabiliyor. İşte o yüzden, sağ elimi sakin tutmaya çalışıyorum. Gazı limite getirince de orada sakin sakin seyretmeye çalışıyorum. İşte Amerika insanı böyle yapıyor. Korkutuyor düpedüz 🙂 Ama bu sayede, otoyolda sol şeritte hız limitinde giderken hemen arkanıza yapışıp selektör yaparak sizden yolu açmanızı isteyenler olmuyor.
Tabii yollarda “gülsem mi ağlasam mı” cinsinden manzaralar da olmuyor değil. O dev motorlu Amerikan otomobilleri, koca bir beygir filosunu motoruna sığdırmış güzelim motosikletler 4 şeritli otobanda yan yana dizilip gidiyor. İçi gidiyor insanın bazen. “Kullanılamayan güç, güç müdür?” dedirtiyor insana. Ama öyle ince bir çizgi ki bu… Bir ucunda “aşırı hız ve ölüm” bir ucunda “zorla da olsa sakinleştirmek içindeki hız canavarını”… Alışıyorsun vesselam…
Amerika’da yol ve sürücü adetleri üzerine size anlatabileceklerim bitmez. Bitmemeli de. Göre göre, duya duya çoğaltmayacak mıyız dünya görgümüzü, iç zenginliğimizi, tartışma kültürümüzü? Evet!
Beni bu “girizgâh”a sürükleyen habere gelelim şimdi. Belki de “aşırı hız”la ilgili duyduğum, okuduğum en ilginç şeye…
İsviçre’de bir motosiklet sürücüsü. 38 yaşında bir erkek… Artık bir yere mi gidiyor, motoruyla birazcık “hız yapmak” mı istemiş bilinmez… Sürücü, hız limitinin üstünde seyrederken birden ilerideki trafik kamerasını fark ediyor. Hani şu limiti aşanları klik diye fotoğraflayıp “Amirim, valla ben yapmadım” deme ihtimalinize karşı şöyle güzel tarafından bir fotoğrafınızı elinize tutuşturan cinsten kameralardan 🙂 Kamerayı görünce de asılıyor frene… Tabii motosiklet üstündeki en büyük günahlardan birini işlemiş oluyor böylece ve ani fren kaydırıp alıyor motoru altından! Sürücü bir yana motor bir yana sürükleniyorlar yolda! Ama iş işten geçmiş bir kere. Artık sürücü kameranın kapsama alanında! Dolayısıyla “düşme” anı da kamerada! Buraya kadar ilginç bulmadıysanız şimdi sıkı durun! Bu sürücü sizce neden haber oluyor dünya basınında? Yaklaşık 66 mil hızla (Yani 105 km civarında) yerde sürüklenirken hız limitini aşıyor da ondan! Bilmem dünyada ilk midir ama böylece yerde son sürat sürüklenirken hız limitini aşan motosikletçi olarak hem gazetelere konu oluyor hem de ceza almaktan kurtulamıyor!
Aklınızdan geçen diğer sorunun yanıtını veriyorum şimdi! Neyse ki ölmüyor sürücü! Polisin dediğine göre çok iyi bir koruma kıyafeti olan sürücü ufak tefek çizik ve çürüklerle atlatıyor bu hazin olayı… Polis, hiç acımıyor. Hem cezayı yazıyor hem de 3 ay boyunca ehliyetinden mahrum ediyor motosikletçiyi…
İşin daha da ilginci aynı gün, bu motorcudan önce 18 kişinin daha kameraya hız yaparken yakalandığı söyleniyor. Belli ki polis hız sınırlarının sık sık aşıldığı bir yere kurmuş kamerayı. Haberin yer aldığı kaynaklarda yazılan yorumlar da ayrı bir macera! 🙂 Kimisi diyor ki “Bir motor, araba kadar çabuk duramaz. Bu hız kameraları motorcular için tehlike oluşturuyor!”. Eee tabii, birisi de yanıt veriyor “İyi de zaten o kadar hızlı gitmeseymiş, o sıkı frene de gerek duymazmış! Hız yapmazsan sorun da olmaz.” Her iki tarafa da dönüp “Bence sen de haklısın” demek geliyor içten ama….
Üstelik internet dehlizini biraz karıştırınca en az bu olay kadar “tuhaf” sayılabilecek birkaç şeye daha rastlamak mümkün. Örneğin, hız kamerasına “münasebetsiz bir el işareti” yaparken fotoğrafı çekilen motosikletli! 🙂 26 yaşındaki Paul, kamera sadece ön taraftan motoru görüyor diye rahatça kullanıyor parmaklarını! Ama unuttuğu bir şey var! O da kaskının açık olan vizörü! Polis, intikam ateşiyle yanıyor olsa gerek ki (:)) Paul’ü bir başka gün aynı yoldan geçerken tanıyor. Bu kez plakası not ediliyor. Sonra da “yakışıklı” fotoğrafı kendisine gösterilip yüklü bir cezaya çarptırılıyor! Ehliyetinden de 5 puanı uçup gidiyor. Haberi yazan editör, kendini tutamayıp yorum yapıyor bu kez: “Paul, bir daha hareket çekmeden önce koyu camlı bir vizörün olduğundan ve onu kapalı tuttuğundan emin ol, tamam mı!” 🙂
Bugün işe “gülümseten tarafından” baktık ama aslında şakası olmayan bir şeyden bahsediyoruz. Siz siz olun, özgürlüğünüzden ödün vermeyin ama ara sıra limitlerde yaşayın. Kameraya yakalanacaksanız da en azından motorun üstünde yakalanmaya özen gösterin 😉
Aaaa, bir de… Böyle ilginç anılarınız varsa hemen aşağıdaki “Comment/Yorum” bölümünden okuyucularla paylaşın olur mu? Olur olur… 🙂