Eskiden Rusya’nın kırsal kesimlerinde yaşayanlar, kendi ineklerinden sağdıkları sütün bozulmaması için kurbağaları kullanırmış. Süt sağılan kovaların içine bir kurbağa atılır, kurbağaların salgıladıkları antibakteriyel maddeler sütün bozulmasını engellermiş.
Günümüzde artık böylesine ilkel yöntemlere başvurmak zorunda değiliz. Ancak bakteri öldürücü özelliklere sahip kurbağalar, yeni nesil antibiyotiklerin üretilmesinde kilit rol oynayabilir.
Kurbağaların bu ilginç özelliğini daha iyi anlamak için 25 yıl öncesine gitmek ve o zaman yapılan sürpriz keşfi anlamak önemli. Afrika’ya has boynuzlu kurbağaların yumurtaları, hücrelerin iç yapısını inceleyen uzmanlar tarafından oldukça sık kullanılır. 1980’lerin sonunda Doktor Michael Zasloff, Ulusal Sağlık Enstitüleri NIH’te yaptığı araştırma için bu kurbağaların yumurtalarını ameliyatla çıkardıktan ve ameliyat olan kurbağaları akvaryumlarına geri yerleştirdikten sonra ilginç bir gelişmeye tanık olmuş. Kurbağalar, antibiyotik almadan, herhangibir enfeksiyon ya da enflamasyon belirtisi göstermeden mucizevi şekilde iyileşmiş. Doktor Zasloff ve ekibi, Afrika boynuzlu kurbağalarının derisinin çok özel bir anti mikrobik bileşik ürettiğini keşfetmiş.
Uzmanlar daha sonra başka tür kurbağaların da güçlü antibiyotik kokteylleri ürettiğini ortaya çıkarmış. Doktor Zasloff, her kurbağanın kendine özel antibiyotik kokteylini ürettiğini, çevresel etkilerle başa çıkabilmek ve hayatta kalabilmek için her kurbağanın savunma sisteminin kendine özel mücadele verdiğini söylüyor. Kurbağaların derilerindeki mikroplarla mücadele, ölüm ve hayat arasındaki çizgi aslında. Bunun nedeni, kurbağaların derilerinden nefes alması ve sıvı ihtiyacını derilerinden karşılaması. Kurbağaların yaşamlarını mikrop kaynayan sularda geçirdiğini de unutmamak gerekir.
Moskova Üniversitesi’nden Doktor Albert Lebedev, kurbağaların derilerinin sadece mikrop değil, aynı zamanda virüs, mantar ve tümör önleyiciler ve ağrı kesiciler de ürettiğini belirtiyor.
Kurbağaların derilerinin ürettiği bu maddeler, işlevlerini, peptit olarak bilinen kimyasallara borçlu. Doktor Lebedev, sütün bozulmasını engelleyen kurbağaların 80’den fazla peptit ürettiğini söylüyor. Peptitler ciddi deri enfeksiyonlarına neden olan Stafilokok bakterisini ve gıda zehirlenmesine neden olan Salmonella’yı öldürüyor.
Kurbağaların ürettiği kimyasal bileşikler, çok düşük konsatrasyonlarda işlevini yerine getiriyor. Bu da ideal bir durum çünkü çok güçlü antibiyotikler de işlevlerini çok düşük konsantrasyonlarda gerçekleştiriyor.
Kurbağalardan elde edilen antibiyotiklerin eczane raflarında yerini alması için önümüzde daha uzun yıllar var. Ancak şu anda Georgetown Üniversitesi’nde görev yapan Doktor Michael Zasloff, boynuzlu Afrika kurbağalarından alınan peptitleri kullanarak şeker hastalarının ayaklarında meydana gelen enfeksiyonları tedavi edecek bir ilaç üzerinde çalışıyor.