Birleşmiş Milletler, 13 Şubat’ı Dünya Radyo Günü olarak kutluyor. BM Eğitim ve Bilim Örgütü UNESCO 13 Şubat’ı geçen yıl Dünya Radyo Günü ilan etmişti. Neden 13 Şubat diye sorduğunuzu görür gibiyim. Çünkü Birleşmiş Milletler, radyo yayınlarına 13 Şubat 1946 tarihinde başlamıştı. Dünya Radyo Günü’nün amacı, radyoculuğu kutlamak, radyo yayıncıları arasındaki işbirliğini arttırmak ve yetkililerin radyoyla bilgi yaymayı ve yerel radyoları desteklemesini sağlamak. Değişen ve gelişen teknolojilerin gölgede bırakmasına rağmen radyonun önemini vurgulamayı amaçlayan UNESCO, dünyada radyonun hala erişimi çok yüksek ve çok önemli bir yayın aracı olduğuna inanıyor.
İletişim araçlarının çeşitlendiği ve durmadan yeni özelliklerle karşımıza çıktığı günümüzde radyo bu gücü nereden alıyor? Neden herşeye rağmen radyo? Sıralamakta yarar var:
*Radyo ucuz
*Radyo teknolojisi kolay
*Erişim kolay
*Dünyanın en ücra köşelerine erişebiliyor
*Eriştiği toplumlarda önemli bir eğitim aracı
*Kaliteli bir radyo çok değerli bir haber kaynağı
*Güçlü bir bilgi paylaşım aracı
*Halkın sesini duyurma platformu
*Modern teknoloji sayesinde radyo da daha etkili hale geldi
*Bütçesi küçük
*Kadrosu az olabiliyor, tek kişiyle bile yayın yapmak mümkün
*İnsan hakları, ifade özgürlüğü, barış ve demokrasiyi teşvik ediyor
*Karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü güçlendiriyor
*Çeşitliliğe önem veriyor
İşte bu nedenle UNESCO, özgür, bağımsız ve çoğulcu medyayı destekliyor. Kısa ve orta dalga, uydu ve hatta yöresel radyo yayınlarını teşvik ediyor. Radyoyla ilgili gerçeklere de değinmeden geçmeyelim. Bunlar uluslararası araştırmaların verdiği rakamlar:
*Modern teknolojinin getirdiği yeni kaynaklara rağmen bugün de radyo, dünyada nüfusun yüzde 95’ine ulaşıyor
*Radyo yayınlarını bütün dünyaya ulaştıran uydu haritasına bakarsak, uzayın uydularla kaplı olduğunu görebiliriz. Örneğin 1998’de hizmete giren AfriStar uydusu 59 kanala sahip ve Afrika kıtasının tümüne yayın yapıyor
*Kalkınmakta olan ülkelerde evlerin yüzde 75’inde radyo kullanılıyor ve radyo kullanılan bölgelerde en büyük haber kaynağı radyo
2009’a oranla 2010 yılında yarım milyondan fazla kişi radyo dinleyicilerine eklendi
*Yerel dillerde yayın yapan radyo istasyonlarının sayısı mantar gibi artıyor. Uganda’da 150’den fazla radyo yayın yapıyor, bunların %69’u ülkede kullanılan 38 farklı dilde yayın hayatını sürdürüyor
*Afrika’da evlerin yüzde 90’ında radyo dinleniyor
*Peru’da 1,691 FM istasyonu var Peru halkının %75’i hergün, %92’si haftada bir radyo dinliyor
*Pakistan’ın Belucistan yerelinde yapılan bir araştırmaya göre, halkın %46’sı haftada en az bir kez radyo dinliyor, %47’si de haftada bir kez televizyon izliyor
*İnternet radyoculuğu 2000 yılından buyana yüzde 27 oranında arttı
*Amerika’da online radyo dinleyicilerinin sayısı 80 milyon
*İngiltere’de her 10 kişiden 9’u haftada en az bir kez radyo dinliyor
*Pakistan’da erkeklerin % 30’u cep telefonlarıyla radyo dinliyor
*40 watt’lık küçük bir FM istasyonu kurmanın maliyeti $5,000
*Amerika’nın Sesi, 40’tan fazla dilde radyo ve televizyon yayını yapıyor, haftada 141 milyon kişiye ulaşıyor
*Amerika’nın Sesi’nin Türkçe radyo yayınları (NTV Radyo’da aynı anda yayınlanırdı) iki yıl önce sona erdi.
Radyo benim ilk göz ağrım. Ankara Radyosu’nda başlayan yayıncılık maceram yıllardır Washington’daki Amerika’nın Sesi’nde devam ediyor. Radyo yayınlarımız dinleyicilerimizle doğrudan bir bağ oluşturmuştu. Özellikle Alo Washington adlı dinleyici forumunda verdiğimiz telefon numarasından biri arayanlar doğrudan konuklarımıza soru sorabiliyorlardı ki bu önemli bir iletişimdi. Hatırlayanlar vardır mutlaka. Kıdemli bir radyocu olarak en güzel anılarımdan biri, bir yıl tedavim nedeniyle ayrı kaldıktan sonra sunduğum ilk Alo Washington programında arayan birkaç dinleyicinin “Hülya Hanım, uzun zamandır yoktunuz, merak ettik, birşey mi oldu?” diye sormasıydı. Radyo dinleyicisi vefalıydı. Gerçi kendi açımdan, televizyon izleyicisinin de kıymet bilir olduğunu söylemem gerek. Peki siz Türkiye’de veya bulunduğunuz ülkede radyo dinliyor musunuz? Görüşlerinizi, anılarınızı paylaşmaya ne dersiniz?
Dünya Radyo Günü’müz kutlu olsun!
İletişimin tarihi, insanlık tarihi kadar eski. Mağara duvarlarına çizilen resimlerden, uzayın sonsuzluğunda salınıp duran uydulara uzanan çizgide, insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birine cevap veren, kendi alanındaki her yeni gelişmede dönemine damgasını vuran ve hep geleceğe göz kırpan bir olgu iletişim.
Yazının bulunması, matbaanın icadı, seslerin teller aracılığıyla bir noktadan diğerine aktarılması, telsiz iletişim, radyonun, televizyonun geliştirilmesi, uydularla yayıncılığı… Bir yandan hızla akıp giden zaman, diğer yandan zamanın önüne geçmeye çalışan iletişim teknolojisi… Gelecek bize neler getirecek bilinmez ama bilinen gerçek, 1900’lü yılların ilk çeyreğinde insanlığın hizmetine sunulan radyonun, hâlâ yaşamımızda önemli bir yer tutuyor olması.
Radyonun diğer mecralar içerisindeki özel konumu ve vazgeçilmezliği, kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nu harekete geçirdi. 25 Ekim-10 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşen 36. Genel Konferans’ta Bilgi ve İletişim Komisyonu tarafından kabul edilen bir öneriyle 13 Şubat Dünya Radyo Günü ilan edildi.
Bilgi ve İletişim Komisyonu’nda görüşülen öneri hakkında 34 devlet, 1 Hükümetlerarası Kuruluş ve 1 Sivil Toplum Kuruluşu söz alıp lehte görüş bildirerek Dünya Radyo Günü İlanı’nın Genel Konferansa tavsiye edilmesine karar verdi, öneri Komisyondan geldiği şekilde Genel Konferans tarafından kabul edildi. 13 Şubat’ın dünya radyo tarihinde özel bir anlamı var. Bu gün, Birleşmiş Milletler Radyosu’nun kuruluş günü. Yayıncılar arasında uluslar arası işbirliği ve yardımlaşma ağının kurulması; medya kuruluşları ile halk arasında radyonun önemine yönelik duyarlılığın artırılması, alınan kararın ana vurgusunu oluşturuyor. Kararda UNESCO Üyesi devletlerin bu günü yerel, ulusal düzeyde Milli Komisyonların, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve geniş halk kitlelerinin yanı sıra farklı kuruluşların (okullar, üniversiteler, belediyeler, şehirler, yayıncılar, basın, dernek ve vakıflar, müzeler ve kültürel organizasyonlar vb.) katkı ve katılımlarıyla kutlanması öneriliyor.
Günümüz kitle iletişim araçları içerisinde, sahip olduğu avantajlar ve işlevleriyle ayrıcalıklı bir yere sahip olan radyoya daha nice yıllar diliyoruz.
SAYGI VE SEVGİLERİMLE
not=eskiden biri yada birilerine hediye edilmek yada mesaj verilmek üzere telefonla şarkı istenirdi. o günlerin heycanını ve tebessübü hala unutmadıgım bir gerçektir.
Eskiden Amerika’nın Sesi Türkçe Yayın Bölümü’nün de Cumartesi akşamları yayınlanan bir istek programı vardı. İstekte bulunan dinleyicilerimizin adlarını sayar, istek şarkıyı çalardık. Bana onu hatırlattınız ve tabii gülümsememi sağladınız. Cumartesi günleri yıllarca Türkçe parçalar çaldık, sonra Amerikan müziğine geçtik. Pazar günleri de pop müzik programımız vardı radyo döneminde. Adı da Pop Mix idi. Çağla Güvelioğlu hazırlardı. Radyonun keyfi başkaydı. Televizyon hayalgücümüze fazla birşey bırakmıyor. Ne diyeyim, hey gidi günler hey!
Bence radyo ve İnternet birleşecek yakın gelecelerde ama İnternet arabalara bağlanıncaya kadar radyonun bugün ki biçimi yaygın olmaya devam edecek.
Olabilir. Görüşünüzü yazdığınız için çok teşekkürler.