Dünya kamuoyunun dikkatinin Libya üzerinde yoğunlaştığı bugünlerde Amerikalı uzmanlar da neler olabileceğini kestirmeye çalışıyor. Washington’da Amerika’nın askeri müdahaleye ne kadar sıcak baktığı konuşuluyor. Son günlerde Washington’un gündemine Türkiye’nin ayaklanmalarla sarsılan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için bir model olup olamayacağı tartışması eklendi. Bu konuda farklı görüşler olduğu kesin.

Geçtiğimiz günlerde Washington Post gazetesinde Amerikalı gazeteci Robert Kaplan, “Türkiye’nin İslami demokrasi açısından bir örnek olduğunu ve özgürlüğünü yeni kazanan bu ülkelere örnek oluşturabileceğini” yazdı. Kaplan, “Türkiye’nin generallerle siyasetçilerin yakın zamana kadar iktidarı paylaştığı bir kırma rejimden yola çıkarak demokrasisini geliştirdiğini” savundu.

Son bir hafta içinde çeşitli düşünce kuruluşlarında yapılan toplantılarda da bu konu üzerinde duruldu. Brookings Enstitüsü’nde konuşan Lehigh Üniversitesi öğretim üyesi ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfı uzmanı Henri Barkey, Türkiye’nin Arap ülkelerine model olabileceği düşüncesini gerçekçi bulmadığını, Türkiye’nin ulaştığı noktanın hedef alınabileceğini ancak süreç açısından model olamayacağını söyledi. Barış Ornarlı’nın izlediği aynı toplantıda konuşan Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Steven Cook da,Türkiye’nin model olamayacağı görüşüne katıldı. Mısır konusunda yeni bir kitap yazan Cook, özellikle Mısır’da ordunun Mübarek rejimiyle doğrudan bağlantılı olduğunu hatırlattı. Brookings Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Ömer Taşpınar da Türkiye’nin bir model değil ilham kaynağı olabileceğini belirtti.  Taşpınar, Arap ülkeleri konusunda genelleme yapılamayacağını vurguladı.

Seattle’daki Washington Üniversitesi Profesörü Reşat Kasaba da her ülkenin kendi dinamikleri içinde değerlendirilmesi gerektiğini, Arap ülkelerinin çok farklı yapılarda olduğunu ve Türkiye’nin modelliğinin kulağa güzel gelmekle birlikte çok gerçekçi olmadığını söyledi.  Üniversite’nin Jackson Uluslararası Araştırmalar Bölümü Başkanı olan Profesör Kasaba, telefon görüşmemizde Türkiye’nin uzun bir demokrasi süreci yaşadığını hatırlattı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin önlerinde daha çok uzun bir yol olduğunu vurguladı.

Peki Amerika Libya’ya karşı bir askeri müdahale düşünüyor mu? Washington’daki uzmanlara göre, Amerika her türlü seçeneği değerlendiriyor, ölçüp biçiyor, hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyor. Amerikan yönetimi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın hafta içinde Kongre’de söylediği gibi askeri bir müdahalenin Arap dünyasında büyük tepki yaratacağının bilincinde. Washington’da kaygı yaratan bir konu, ayaklanmalara sahne olan Arap ülkelerinde kökten dinci grupların nüfuzlarını arttırma, hatta iktidara gelme olasılığı. Washington’daki Amerikan Alman Marshall Fonu uzmanı Ian Lesser, Bill Clinton döneminde Beyaz Saray’ın Kuzey Afrika danışmanıydı. Lesser, Amerika’nın Libya içinde sağlam bağları bulunmadığını söylüyor, “Bu yüzden Libya’daki durumu değiştirmek için yapabileceğimiz fazla birşey yok,” diyor. Lesser’a göre, Muammer Kaddafi’nin günleri sayılı. Uzman, Mısır veya Tunus’takinden çok Irak’takine benzer farklı silahlı grupların Libya’da kontrolu ele geçirmeye çalışacağını söylüyor. Libya bilmecesinin kolay çözülmeyeceği görülüyor. Gelişmeleri bekleyip göreceğiz.

Buarada www.amerikaninsesi.com adresine girerseniz, bu konudaki son gelişmeleri ve Profesör Reşat Kasaba ve 2002-2008 yılları arasında Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi olan Rıza Erkmenoğlu dahil birçok uzmanla yaptığımız (Büyükelçi Erkmenoğlu’yla Selin Süer Ünlü konuştu) bütün söyleşi ve derlemeleri bulabilirsiniz.