Yeni bir kitap getiriyorum bugün gündeminize. Tabii her zaman olduğu gibi bu konudaki yorumlarınızı beklediğimi de hemen hatırlatıyorum. Bu yeni kitabın adı, “Feeling Betrayed: The Roots of Muslim Anger at America”. Araştırmacı yazar Steven Kull’ın yeni kitabı. Müslümanlar’ın neden Amerika’ya öfkeli olduğunu ve neden kendilerini ihanete uğramış hissettiklerini irdeliyor Steven Kull kitabında. Maryland Üniversitesi’nde görevli olan Steven Kull, kısaca PİPA olarak bilinen worldpublicopinion.org adlı internet sitesinin de kurucusu. Bu kitap da Kull’ın bölgede yaptığı uzun soluklu araştırmaların bir sonucu. Steven Kull’a göre, özellikle 11 Eylül’den sonra İslam dünyasında Amerika’ya duyulan öfke Amerikan dış politikasının ağırlıklı sorunu oldu. Amerikan aleyhtarlığının güçlenmesi birçok uzmana göre, El Kaide ve diğer Amerikan karşıtı grupların daha da güçlenerek dünya için ciddi bir tehdit haline gelmesine neden oldu, yani elverişli koşullar yarattı bu gruplar için. Başkan Obama göreve başlar başlamaz Müslümanlarla ilişkileri düzeltme sözü verdi, Ankara ve Kahire’yi ziyaret etti, İslam dünyasına çok olumlu mesajlar gönderdi. Ne var ki bu çabalara rağmen Müslüman ülkelerde Amerikan aleyhtarlığını azaltmayı başaramadı. Neden? İşte Steven Kull, beş yıl süren bir araştırmaya dayanan kitabında bu soruya yanıt arıyor ve Amerikan yönetimine tavsiyelerde bulunuyor. Kull’ın araştırmanın Türkiye’yle ilgili bölümü de incelenmeye değer. Kitap, Washington’daki Brookings Enstitüsü tarafından yayınlandı.
Steven Kull Maryland Üniversitesi Uluslararası Politik Tutumlar Programı’nı yöneten bir siyasi psikiyatrist. Kitap, Kull’ın Mısır, Pakistan, Ürdün, İran ve Endonezya dahil nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 11 ülkeden topladığı verilere dayanıyor. Bu veriler için Kull, Gallup, World Values Survey, PEW ve Arab Barometer adlı kuruluşların yaptığı araştırmalardan yararlanmış.
“Feeling Betrayed: The Roots of Muslim Anger at America” şu sonuca varıyor:
-Müslümanlar Amerika’ya öfkeli ve kendilerini ihanete uğramış hissediyor çünkü Amerika’nın İslam’ı ve Müslümanlar’ı baskı altında tutmak istediğine inanıyor,
-Amerika bu hedefe ulaşmak için uluslararası hukuka saygı, demokrasi, dini hoşgörü, ulusal egemenlik ve eşitlik gibi değer verdiğini söylediği kuralları çiğniyor,
-Amerika’nın değerlerine ve savunduğu bu fikirlere Müslümanlar da ilgili ve Amerikan eğitimi dahil birçok konuda Amerika’ya hayran ancak bir tür “aşk ve nefret ilişkisi” sözkonusu.
Amerika ne yapabilir? Kull’ın tavsiyeleri özetle şöyle:
-Yukardaki konulara ve ülkelerin politika ve inançlarına saygı gösterdiğini kanıtlamak,
-Bazı ülkelerle sadece petrol veya çıkar için ilgilenmediğini açıkça söylemek ve ispat etmek.
Kull’la yaptığım söyleşiyi de izleyin ve ne düşündüğünüzü yazın. Amerika ne yapmalı bu hayal kırıklığını gidermek için sizce? Ayrıca aşağıdaki linklerden de bilgi alabilirsiniz.
sevgili hülya abla yazını okudum. kitabın türkçesi var mıdır yok mudur bilemiyorum. kitabın tamamını okumuş olsam belki sadece kitaba yönelik açıklamalarda bulunma olanagım olabilirdi diye düşünüyorum. öncelikle şunu belirtmek istiyorum. el kaide gibi taliban gibi radikal ve şiddete dayalı manevi dünyaların islam ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi ve ilişigi yoktur ve hiç bir zamanda olmayacaktır.
yine şunu belirtmek istiyorum.tanrının ilahi adaleti. müslüman olarak dünyaya gelmişim. ve bu benimle sonsuza kadar gidecetir. ben şunu belirtmek istiyorum. ister müslüman, ister hırıstiyan ister yahüdi olsun bizi birbirimizen ayıran bir unusrun olmadıgına inanıyorum. nedeni ise hepimiz tek ve aynı olan tanrıya inanıyoruz. bu bizim en büyük degerimizdir ve her zaman böyle olmalı diye düşünüyorum. günümüzde bu profili kullanmalıyız. bizi birbirimizden ayıran etkenleri ön plana fazla çıkarmamalıyız. bizi birleştiren bu profile hepimiz deger vermeliyiz bence. ben yabancılarla dini diyalog kurudugumda bu tezi işliyorum ve begenilerini fazlasıyla kazanıyor ve hak ediyorum. böyle olunca aramızadaki duvarlar kalkmış oluyor. başarıyorum.
gelelim müslümanlar amerikaya neden kızgın. en basit bir şey söyleyecegim. isminden dolayı vize verilmeyen müslümanlar oldugu sürece. diyorum ve yorumda yapmak istemiyorum.
şimdi kendi inancımın hatlarını ifade etmek istiyorum. ben tanrıya,hz muhammede,kuranı kerime deger veren ve inanan birisiyim. ve inancım bireyseldir. ihtiyacım oldugu zaman diyanet işlerinin veb sitesini ziyaret eder veya kuranı kerim in türkçe mealini açar okurum ve manevi dünyama yön veririm. müslümanların her birinin düşünce yapısını ve tanrıya karşı olan inançalarının dozunu ve şeklini bilmedigim için yorum yapmak istemiyorum. dolayısı ile allahın bir dini olan konulara yorum yaparak ilahi konulara burnumu uzatarak tanrının herhangi bir şekilde işine karışmak ve olası maneviyatına etki yapmak istemiyorum. bu konular çok ince ve hasas konular. bem kendimi bileyim ve tanrının işine karışmayım yeter.
herkes diger kainatta hesabını kendi verecek. o zaman herkesin boyunu rahat görecegiz.
birde felsefi bir şey söylemek istiyorum. tanrı birdir ve herkesin tanrısıdır. ve ona herkes saygı ve sevgi duymaya sonsuza kadar devam edecektir. ama birde insanın kafasındaki tanırlar vardır. onlara çare üretmenin bir yolu varmıdır insanlıgın bu trajediyide bilemiyorum.
bu soruyu amerikadaki uzmanlar ve ögretim üyeleri daha mükemmel bir şekilde irdeleyebilir ve yanıtlarınıda orjinal bir şekilde bulabiliriler. aslında soruya yanıtlar açıktır daima.
bana bu imkanı veren amerikanın sesi ve hülya ablasına çok teşekür ediyorum. kurumsal ve mesleki hayatınızda başarılar dilerim. saygı ve sevgilerimle.
Kitap yeni yayınlandı. Türkçesi yok, belki de Türkçe’ye hiç çevrilmeyecek. Keşke herkes okuyabilseydi. Haklısınız terör örgütlerinin İslam diniyle özdeşleştirilmesi çok yanlış. Vize konusuna gelince, bu konu hepimizi zaman zaman üzüyor. Yakınlarımıza vize verilmediği çok oldu. Buarada ben Avrupalı olup da vize verilmeyen de çok gördüm. Çok farklı ve sıkı kuralları var, küçücük bir şeye takılıp vize başvurusunu reddedebiliyorlar. Diyalog ve hoşgörü konusundaki görüşlerinize katılıyorum. İnsanların birbirlerini tanıması, anlaması ve inançlarını hoşgörüyle karşılaması gerekir. Washington’dan en iyi dilekler.
ABD’nin müslümanlar tarafından sevilmemesinin sonuçlarını bence Steven Kull videodan anladığım kadarıyla çok iyi bir şekilde anlatmış.
Bir müslüman olarak ABD’ye sempati beslemem mümkün değil. Steven Kull’ın aynen belirttiği nedenlerden dolayı. Ancak benim düşüncem ABD’nin büyük bir ülke olduğu. Bunu sadece askeri anlamda söylemiyorum veya ekonomiden, ülke ekonomi sisteminin ne olduğundan da değil. Bu büyüklük bir ülkenin akademisyenlerinin dış milletlerde neden ABD’nin sevilmediğini araştırmasıyla alakalı bir büyüklük.
Steven Kull’ın bu konudaki araştırmaları gerçekten okunmaya değer. Size katılıyorum, sevgili Muhammed Olgun. Amerika’da Müslümanlar ve İslam diniyle ilgili birçok araştırma yapılıyor. Müslümanlar’ın ne düşündüklerini bilmek istiyorlar. Bu da haklısınız güzel bir şey. Amerikan halkının bu konuda bilgilenmesini sağlıyorlar, yanlış düşünceleri, önyargıları değiştirmeye çalışıyorlar. Amerikalılar okumaya, öğrenmeye çok meraklı insanlar. Bu tür kitaplara ilgi gösteriyorlar, adı geçen ülkelere gitmek istiyor ve gidiyorlar. Örneğin Türkiye’ye seyahat eden, Türkiye’yi gören, Türkler’i tanıyan Amerikalılar çok olumlu izlenimlerle dönüyorlar. Türkiye’de sadece Efes’i, kiliseleri, Hrıstiyanlığın sembolü olan yerleri değil, camileri de geziyorlar. Önceden Türkiye hakkında olumsuz görüşleri varsa, bu tamamen değişiyor. İslam dini ve Müslümanlarla ilgili birçok önyargı bilgisizlikten kaynaklanıyor. Amerika’da her konuda araştırmacılığa büyük önem veriliyor. Biliyorsunuz tıpta, sağlık ve uzay alanlarında araştırmaların çoğu Amerika’da yapılıyor. Yazdığınız için teşekkürler. Yorumlarınızı her zaman beklerim.